Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1520 E. 2023/528 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1520
KARAR NO: 2023/528
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/02/2020
NUMARASI: 2015/1226 Esas – 2020/65 Karar
DAVA: Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan Semenin Tenzili)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06/04/2023
Davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen kararın davacı ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin 29.12.2009 tarihinde davalı şirketten 2010 model … marka … plakalı aracı satın aldığını, aracın periyodik bakımlarının devamlı olarak davalının yetkili servisinde yapılmasına rağmen aracın 45.000 km’den sonra yağ yakmaya başladığını, ancak yetkili servisçe sorunun giderilmediğini, 90.000 km’de yine aynı sorun nedeniyle aracın servise götürüldüğünü, servis tarafından ücretsiz revizyon yapıldığını, revizyon yapılan aracın 1.700 km sonra yağ yakmaya başlayınca tekrar servise başvurulduğunu ve araçta tekrar ücretsiz revizyon yapıldığını, ancak araçtaki motor sorununun giderilemediğini ve müvekkilinin sürekli oyalandığını, bu arada müvekkilinin Aralık 2014 tarihinde aracın değerinin tespiti için davalının 2. el satışlarını gerçekleştiren … (…) başvurduğunda aracın ön kaput vc arka bagaj kapağının boyanmış olduğunu öğrendiğini, kendisine kaza yapmış aracın satıldığını anlayan müvekkilinin aynı gün müşteri hizmetlerine başvurduğunu, müvekkilinin ihbarına karşılık 29.01.2015 tarihli cevapta parçaların ayrı ayrı boyanması nedeniyle boya kalınlıklarının farklı olmasının normal olduğunun bildirildiğini, müvekkilinin hem motor arızası bulunan hem dc kaza yapmış bir aracın kendisine satılması karşısında 03.06.2015 tarihinde davalıya ihtarname göndererek zararının giderilmesini istediğini, ancak talebin sonuçsuz kaldığını belirterek, ayıp oranında satış bedelinden indirim kapsamında aracın ayıpsız değeri ile ayıplı değeri arasındaki fark olan 20.000-TL’nin aracın satış tarihi olan 29.12.2009 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
ISLAH: Davacı vekili 16.10.2019 tarihli dilekçesiyle dava değerini artırarak 28.000-TL olarak ıslah etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; TBK’nın 231. maddesi gereği davanın 2 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu, aracın garanti süresinin de 2 yıl olduğunu, aracın davacıya 29.12.2009 tarihinde teslim edildiğini, garanti süresi ve zamanaşımının 29.12.2011 tarihinde dolduğunu, dava tarihinin ise 23.12.2015 olduğunu, bu nedenle davanın öncelikle zamanaşımı nedeniyle reddinin gerektiğini, davacının usulüne uygun bir ayıp ihbarında bulunmadığını, dava konusu aracın ayıplı olmadığını, dava konusu aracın 03.12.2015 tarihli son servis girişine göre 105.035 km yol yaptığımı, aracın garanti süresi sonrasında yetkili servis girişi bulunmadığını, bu durumun da araçta ayıp olmadığını gösterdiğini, araçta yağ eksiltmesinin normal bir durum olduğunu, aracın garanti süresi bitiminden 2 yıl sonra yağ eksiltme şikayeti ile 28.02.20014 tarihinde servise getirildiğini, yapılan testler sonucunda yağ tüketiminin üretici standartları içerisinde olduğunun anlaşıldığını, aracın muhtelif yerlerinde göçük ve çizikler bulunduğunu, davacının bunların onarımı için başka bir serviste onarım yaptırmış olabileceğini, boya kalınlıklarının da buna bağlı olarak ortaya çıkabileceğini, ayrıca değer kaybına aracın satış tarihinden itibaren faiz talep edilemeyeceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; aracın yağ eksiltme probleminin bariz olduğu, 2014 model … marka bir araçta olmaması gereken seviyede yağ eksiltme problemi olduğunun tespit edildiği, aracın motor kaputu ve bagaj kapağında yapılan boya kalınlığı ölçümleri sonuçlarının değerlendirilmesinden ve dosyada bulunan servis formlarında belirtilen bagaj kapağının yerine oturtulamaması arızasından, aracın ön ve arka kısımlarından işlem gördüğünün tespit edildiği, bu arızaların imalat hatası olduğu ve aracın davacıya gizli ayıplı olarak satıldığının tespit edildiği, araçtaki yağ eksiltme probleminin giderilmesi için aracın motorunun komple yenisiyle değiştirilmesinin gerektiği, bu işlemin KDV dahil 25.000-TL’ye mal olacağı, 3.000-TL değer kaybı oluştuğu, aracın ayıplı olmasına ve bu ayıbın ancak motor değişimi suretiyle giderilebilecek olmasına rağmen, davalının (veya yetkili servisinin) ayıbı kökünden gidermeyen tamiratlarla davacıyı sürekli oyaladığı, bu nedenle davalının ağır kusurlu davrandığı kanaatine varıldığı, davalı ağır kusurlu davrandığı için yasal süresi içinde ayıp ihbarında bulunulmadığı ve davanın zamanaşımı süresinde açılmadığını ileri sürmek suretiyle sorumluluktan kurtulamayacağı, aracın imalat hatasından kaynaklı ayıplı olması nedeniyle davacının bedel indirimi talebinin yerinde olduğu, indirim bedeli olarak 25.000-TL olan motorun yenisi ile değiştirilmesi bedelinin rapor tarihi olan 25.11.2017 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte tahsili gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 25.000-TL’nin 25.11.2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili; hükme esas alınan bilirkişi raporunda aracın boyalı olarak satılması nedeniyle araçta 3.000-TL değer kaybı oluştuğu tespit edilmesine rağmen, bu bedele ilişkin talepleri reddedilerek davalı tarafa vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili; öncelikle ıslah tarihi 2019 olmasına rağmen bilirkişi rapor tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu, aracın 2 yıllık garanti süresinin dolmuş olması nedeniyle garanti süresi dolmuş olan aracın değer kaybının talep edilmesinin mümkün olmadığını, zira davanın 29.12.2011 olan garanti süre sonundan 4 yıl sonra 23.12.2015 tarihinde açıldığını, davacının derhal ihbar şartını yerine getirmemiş olması nedeniyle davanın usulden reddinin gerektiğini, dava iki yıllık zamanaşımı süresine tabi olup davanın zamanaşımına uğradığını, araçta 2 yıl süre boyunca kayda değer bir sorun çıkmamış olduğundan müvekkilinin araçtaki ayıbın varlığını bilerek aracı davacıya satmasının söz konusu olmadığını, araçta ayıp veya üretim hatası bulunmadığını, araca 18.12.2018 tarihinde yağ testi uygulanmış olup 1.000 km’de 0,8 lt yağ sarfiyatı tespit edildiğini, bunun bir çok nedeni olabileceğini, detaylı bir inceleme yapılmadan sadece bu test sonucuna göre motor değişimi yapılması yönünde bir değerlendirme yapılmasının mümkün olmadığını, kaldı ki garanti süresi bitmiş olmasına rağmen 12.01.2015 tarihinde bazı parçalar değiştirilerek aracın sorunsuz olarak davacıya teslim edildiğini, araç 165.449 km’de iken 08.01.2019 tarihinde araçtaki yağ eksiltme nedeniyle motor revizyonu yapılması gerektiği bildirilerek %50 destek ile onarım yapılabileceğinin davacıya iletildiğini, ancak davacının bunu kabul etmediğini, zamanında yapılmayan onarımlar ile arızanın büyümesine neden olunacağından bu durumdan müvekkilinin sorumlu tutulmayacağını, aracın 9 yaşındayken bu durum ile karşılaşması nedeniyle, sorunun sadece üretim hatası ile ilişkilendirilmeyeceğini, bunun bir çok etkenden kaynaklanabileceğini, ayrıca mekanik onarımların değer kaybı yaratmayacağını, davacının taleplerinin dürüstlük kuralına aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satıma konu aracın ayıplı olduğu iddiasına dayalı olarak satış bedelinden indirim kapsamında araçta oluşan değer kaybının tahsili istemine ilişkindir. Öncelikle HMK’nın 341/2 ve Ek 1. maddesine göre, 1.1.2020 tarihinden itibaren miktar veya değeri 5.390-TL’yi geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Somut olayda mahkemece reddedilen kısım 3.000-TL olup davacı vekilince reddedilen 3.000-TL için istinafa gelindiği, istinafa ilişkin reddedilen hükmün kesinlik sınırı içinde bulunduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine karar vermek gerekmiştir. Davalı vekilince yasal süresinde zamanaşımı defi ileri sürülmüştür. Dava konusu aracın satış ve teslim tarihi olan 29.12.2009 tarihi itibariyle zamanaşımı bakımından somut olayda 6762 sayılı TTK ve 818 sayılı BK hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. 818 sayılı BK’nın 207. maddesinde, satılanın ayıbından kaynaklanan her türlü davanın, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile satılanın alıcıya tesliminden itibaren bir yıl sonra zamanaşımına uğrayacağı öngörülmüş olup, 6762 sayılı TTK’nın 25/4 maddesinde ise ticari satışlarda bu sürenin 6 ay olduğu hükme bağlanmıştır. Somut olayda; dava konusu aracın 29.12.2009 tarihinde davacıya satılarak teslim edildiği, araca davalı tarafça 2 yıl garanti verildiği, aracın davacıya tesliminden dört yıl iki ay sonra araç 75.652 km’de iken 28.02.2014 tarihinde yağ eksiltme arızasının ortaya çıktığı, arızanın devamı üzerine 12.01.2015 tarihinde aracın motorunun revizyonu kapsamında piston, biyel ve biyel kol yataklarının ücretsiz olarak değiştirildiği, bu tarihten sonra aracın aynı sorun nedeniyle 01.04.2015, 29.04.2015 ve 13.07.2015 tarihlerinde servise götürüldüğü, son iki defasında aracın silindir kafasının onarılarak supap lastiklerinin değiştirildiği, 30.07.2015 tarihinde yağ tüketimi kontrolü yapılarak tüketimin toleranslar içerisinde olduğunun belirlendiği, 08.01.2019 tarihli ölçümde ise yağ tüketiminin ölçüldüğü anlaşılmaktadır. Aracın satış ve tesliminden yağ tüketim sorunuyla yetkili servise ilk olarak başvurulduğu 28.12.2014 tarihine kadar, araçta yağ eksiltme sorunu bulunduğuna dair bir iddia ve servis kaydı bulunmamaktadır. Bu durumda 28.12.2014 tarihi öncesinde dava konusu araçta yağ eksiltme arızasının bulunmadığı sabittir. Yine davacı tarafça aracın ön kaput ve bagaj kapağında boya farklılığının Aralık 2019 tarihinde, yani aracın satış ve tesliminden yaklaşık 10 yıl sonra ortaya çıktığı, boya farklılığının da aracın kaza nedeniyle boyanmasından kaynaklandığı ileri sürülmüştür. Ancak aracın kaza yapmış olarak davacıya satıldığına dair herhangi bir delil ileri sürülmemiştir. Mahkemece alınan 02.10.2019 havale tarihli bilirkişi raporunda da boya kalınlığı farkının mutlaka o kısmın kaza sonucunda onarılarak tekrar boyandığı anlamına gelmeyeceği, aracın genel boya kalınlığına bakmak gerektiği belirtilmiştir. Araç 29.12.2009 tarihinde satılıp teslim edildiğine göre, kanunda öngörülen 6 aylık zamanaşımı süresi 29.06.2010 tarihinde dolmuştur. Satıcı tarafından daha uzun süreli garanti verilmiş ise, garanti süresinin sonuna kadar dava açılabileceği Yargıtay içtihatları ile kabul edilmiştir. Garanti süresinin 2 yıl olduğu gözetildiğinde ise zamanaşımı süresi 29.12.2011 tarihinde dolmuştur. Araçta gizli ayıp olarak nitelendirilen yağ eksiltme arızası ise bu süreler geçtikten sonra 28.02.2014 tarihinde ilk kez ortaya çıktığı gibi boya kalınlığı farkı da Aralık 2019 tarihinde ortaya çıkmıştır. Davalının satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu olduğu da ispatlanamamıştır. Bu durumda somut olayda zamanaşımı süresi dolmuş olduğundan, davacı tarafça ayıba karşı tekeffül hükümlerine başvurulması mümkün olmayıp, davalı tarafın zamanaşımı defiinin yerinde olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmiş olması hatalıdır. Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken kabulü doğru değil ise de, yapılan hata/eksiklik yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın HMK’nın 353/(1)b-2 maddesi uyarınca kaldırılarak “davanın zamanaşımı nedeniyle reddine” karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kesinlik nedeniyle HMK 341-2, 346/1 maddesi uyarınca USULDEN REDDİNE, Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/02/2020 Tarih 2015/1226 Esas – 2020/65 Karar sayılı kararın HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın zamanaşımı nedeniyle reddine” İlk derece mahkemesine ilişkin olarak; “Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 179,90-TL karar ve ilam harcının davacı tarafından yatırılan 478,17‬-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 298,27‬-TL fazla harcın talep halinde davacıya iadesine, Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Davalı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 9.200-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 54,40‬-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 426,94‬-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafça yapılan 31,50-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi gereğince kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 06/04/2023