Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/152 E. 2020/145 K. 06.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/152
KARAR NO : 2020/145
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/11/2019
NUMARASI : 2019/1492 D.İş 2019/1524 Karar
TALEP : İhtiyati Haciz
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 06/02/2020
İlk derece mahkemesince verilen 19/11/2019 tarihli ihtiyati haciz talebinin kısmen reddine ilişkin kararın alacaklı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
TALEP : Davacı vekili, müvekkili bankanın … Caddesi Ticari Şubesi kredi müşterisi olan … San. Ve Tic. Ltd. Şti. lehine … San. Ve Tic. Ltd Şti., … ve …’in müteselsil kefaleti ile krediler kullandırıldığını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiğini ve ihtarnamenin tebliğ edildiğini, kredilerin teminatı olmak üzere toplam 2.080.000,TL bedelli ipoteklerin mevcut olduğunu, bu nedenlerle kredi borçlusu … San. Ve Tic. Ltd. Şti. yönünden toplam 361.882,29-TL üzerinden, müteselsil kefiller … San. Ve Tic. Ltd Şti., … ve … yönünden masraf ve faiz hariç ihtiyati haciz tarihi itibariyle şimdilik 2.364.742,15-TL nakit ve 77.140,-TL gayrinakit olmak üzere toplam 2.441.882,15-TL üzerinden teminatsız olarak ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI : Mahkemece, talebin kısmen kabulü ile kısmen reddine, borçlu … San. ve Tic. Ltd. Şti için 230.742,15 TL yönünden ihtiyati haciz talebinin %15 teminatla kabülüne, İhtiyati haciz kararı, yalnızca para alacakları için verilebileceğinden, teminat borcu ( gayri nakdi alacak) için ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğinden (Yargıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nun 27/12/2017 tarih ve 2016/1E – 2017/6 K sayılı kararı) gayrinakit alacak yönünden talebin reddine, diğer borçlular yönünden, alacağın rehinle temin edilmemiş olması ve mevcut kanıtlara göre isteminkanuna uygun olduğu gerekçesiyle toplam 2.364.742,15 TL nakti alacak yönünden alacağın % 15 ‘ine tekabül eden 354.711,32 TL. teminat karşılığında İİK. ‘ nin 257/1 maddesi gereğince borçluların menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarından borca yetecek miktarın İcra İflas Kanunun koyduğu sınırlar içinde ihtiyaten haczine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Alacaklı vekili, müvekkili bankanın gayrinakit alacağının depo edilmesini talep etmesi için riskin gerçekleşmesine gerek bulunmadığını, genel kredi ve teminat sözleşmeleri uyarınca gayrinakit alacak bedellerinin depo talebinin yasal olduğunu,mahkemece kanaat edinilmiş olmasının yeterli olduğu borçlular hakkında toplam 77.140,-TL gayrinakit alacak yönünden talebin reddine dair kararın kaldırılarak gayrinakit alacak tutarı olan 77.140-TL yönünden ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Talep konusu gayrinakit alacak çek kanuni karşılık tutarından ibarettir. Konuya ilişkin Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.12.2018 tarih 2016/1 esas 2017/6 karar sayılı ilamında; İhtiyati haciz talep edilebilmesi için kural olarak borcun vadesinin gelmiş/istenebilir/muaccel olması gerekir (İİK.m.257/1). O hâlde asıl sorun: henüz tazmin edilmemiş teminat mektubu veya karşılıksız kalıp kalmayacağı henüz belli olmayan çeklerin kanuni karşılıkları olan bedellerin banka tarafından istenip istenemeyeceği konusudur. Banka ile müşterisi arasında yapılan teminat mektubu veya çek hesabı açma sözleşmelerinde banka lehine “risk gerçekleşmeden teminat mektubu bedeli veya karşılıksız çek bedelinden bankanın ödemek zorunda kalacağı meblağın depo edilmesini isteme yetkisi, söz konusu alacağın mevcut olduğunu göstermediği gibi, istenebilir olduğunu da göstermez. Zira “depo etmek” ifa etmek değildir. Sözleşmede anılan şekilde hüküm olsa bile, banka sadece “depo edilmesini” isteyebilir. Kendisine ödeme yapılmasını (ifa) talep edemez. …Zira şüpheli ve müstakbel olayın gerçekleşip gerçekleşmeyeceği, şarta bağlı borcun talep ve takip edilebilir bir alacak doğurup doğurmayacağı, ancak şart gerçekleştiğinde belli olacaktır. Henüz tazmin edilmeyen teminat mektubu bedelinin veya karşılıksız çıkabileceği ihtimaline binaen bankanın ödemek zorunda kalacağı kanuni karşılık bedelinin, henüz risk gerçekleşmeden önce, mevcut ve muaccel bir alacak niteliğinde olduğu söylenemeyecektir. Nitekim İİK’nun 257’nci maddesi karşısında şarta bağlanmış bir alacak için ihtiyati haciz istenmesinin mümkün olmadığı kabul edilmiştir. İİK’nun 257’nci maddesinde 17.07.2003 gün ve 4949 sayılı Kanunun 59’uncu maddesiyle yapılan değişiklikte, madde başlığı “İhtiyatî haciz” iken “İhtiyatî haciz şartları”; birinci fıkrasında yer alan “borcun” ibaresi, “para borcunun” şeklinde değiştirilmiştir. Bu değişiklik göstermektedir ki, teminat alacakları için İİK’nun 42’nci maddesi gereğince genel haciz yolu ile ilamsız takip yapılabilir ise de ihtiyati haciz kararı verilemez. Çünkü İcra ve İflas Kanunu’nun 257’nci maddesinde ihtiyati haciz, sadece “para alacakları” için öngörülmüştür. İhtiyati haciz; “icra işlemi” değil, özel geçici hukuki koruma müessesesi olduğundan, ancak İİK’nun 257’nci maddesindeki şartlar çerçevesinde karar verilebilir. O hâlde, teminatın “depo edilmesi” için ihtiyati haciz kararı verilemez.”denilmiştir.Mahkemece gayrinakit alacak için gerekçesi yukarıda yazılı ve bağlayıcı bulunan içtihadı birleştirme kararı uyarınca alacağın muaccel olmadığı gerekçesiyle ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmesinde isabetsizlik olmadığından alacaklı banka vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Alacaklı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 54,40- TL istinaf karar harcından alacaklı tarafından peşin yatırılan 44,40- TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50- TL harcın alacaklıdan alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran alacaklı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 06/02/2020