Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1506 E. 2021/1071 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1506
KARAR NO : 2021/1071
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ (DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)
TARİHİ: 23/09/2020
NUMARASI: 2018/262 Esas 2020/176 Karar
DAVA: Alacak (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/07/2021
Davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirkete ait yeşil kahve türü emtianın Mersin Limanından Doha Limanı-Katar’a taşınmak üzere davalı … AŞ’ye teslim edildiğini, malın 29/12/2017 tarihli … nolu konişmento uyarınca davalının donatanı olduğu … gemisine yüklendiğini, müvekkilinin mal bedelinin ödenmemesi nedeniyle malın kendisine geri teslimi için davalıya başvurduğunu, ancak davalı tarafından Doha Limanında malın konişmentosuz olarak teslim edildiğinin öğrenildiğini, bu şekilde müvekkilinin satış bedeli tutarı olan 77.825-ABD Doları tutarında zarara uğradığını, zararın karşılanması için Hatay …Noterliğinden davalıya ihtarname gönderildiğini, ancak ihtarnameden sonuç alınamadığını, bu nedenle İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünde 26/04/2018 tarihinde … esas sayılı dosya üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalının borca ve fer’ilerine itiraz ettiğini ileri sürerek müvekkilinin uğradığı zarardan şimdilik 77.825,00 USD’nin ihtarname tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin taşımayı yapan firmanın Türkiye genel acentesi olduğunu, bu nedenle müvekkiline doğrudan dava yöneltilemeyeceğinden davanın pasif husumetten reddi gerektiğini, konişmentodaki yetki klozuna göre mahkemenin yetkisiz olduğunu, davacının yük üzerinde hak iddia edebilmesi için konişmento asıllarının elinde bulunması gerektiğini, öte yandan konişmento üzerindeki kayıtlara göre davadışı taşıyanın konişmento aslı sorulmadan yükü teslim etme hak ve yetkisinin bulunduğunu, bu nedenle taşıyana kusur ve sorumluluk yüklenemeyeceğini, davacının yük alıcısından haricen tahsilat yaptığının tespit edildiğini savunarak davanın husumet, yetkisizlik ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davalı ….’nin yabancı taşıma şirketinin Türkiye’deki genel acentesi olduğu, bu nedenle dava konusu taşımaya ilişkin konişmentonun acente sıfatıyla davalı tarafından imzalanıp, yükleme limanı olan Mersin Limanındaki işlemlerin de davalı tarafından yerine getirildiği, mallar Doha-Katar Limanına taşındıktan sonra konişmento ibraz edilmeden alıcısına teslim edildiği, taşıyıcı firma yetkililerinin gönderdiği e-postalardan anlaşıldığı üzere taşıyıcının bu durumu acente hatası olarak kabullenmiş ise de, davalının yükleme limanı acentesi olması nedeniyle gemi acenteliği yönetmeliğine göre davalının şahsi kusurundan sözedilemeyeceği, sonuçta taşıyıcının kusur ve sorumluluğundan kaynaklanan zarar nedeniyle TTK’nun 105.maddesi hükmü gereğince acenteye husumet yönetilemeyeceği gerekçesiyle davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili; davalı şirketin acente olduğunun kabulünün mümkün olmadığını, davalı şirketin Türkiye’de sadece acentelik hizmeti vermeyip taşıma işleri komisyoncusu/organizatörü hizmeti de verdiğini, faturanın davalı tarafça kesildiğini, e-mail yazışmalarının da sunulduğunu, müvekkili şirket ile davalı şirketin sözleşmesel ilişkiye girdiğini, dava konusu emtianın taşınması işinin organizatörlüğünü ve bizzat emtiayı taşıma işini üstlendiğini, davalı şirketin müvekkili şirkete göstermiş olduğu irade ve somut olay şartları değerlendirildiğinde taşıyıcı gibi sorumlu olduğunu, bu nedenlerle kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava; gemi ile taşınan yükün taşıyıcı tarafından alıcısına konişmento ibraz edilmeden alıcısına teslim edilmiş olması nedeniyle tahsil edilemeyen mal bedelinden kaynaklı zararın tahsili istemine ilişkindir.TTK’nun 105. maddesinin birinci bendi ile; “Acente, aracılıkta bulunduğu veya yaptığı sözleşmelerle ilgili her türlü ihtar, ihbar ve protesto gibi hakkı koruyan beyanları müvekkili adına yapmaya ve bunları kabule yetkilidir.” Aynı maddenin ikinci bendi ile de; “Bu sözleşmelerden doğacak uyuşmazlıklardan dolayı acente, müvekkili adına dava açabileceği gibi, kendisine karşı da aynı sıfatla dava açılabilir…” hükümleri öngörülmüştür.Dava konusu konişmentoda, taşımanın … nolu konişmento tahtında Mersin Limanından Doha Limanına … gemisi ile yapıldığı, konişmentonun taşıyıcı firma … AS adına acente sıfatıyla … AŞ tarafından imzalandığı görülmüş olup, yüke ilişkin gümrük beyan formunda da … AŞ acente olarak gösterilmiştir.Acentenin donatan adına navlun bedelini tahsil etmesi davalının taşıyan sıfatını haiz olduğunu kabule yeterli olmadığı, bu durumda davalının acente sıfatıyla hareket ettiğinin ve kendisine doğrudan dava açılamayacağının kabulü gerekmiştir. O halde ilk derece mahkemesince davalıya asaleten açılan dava yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddi kararı verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş olup, açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 54,40- TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 01/07/2021