Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1485 E. 2023/399 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1485
KARAR NO: 2023/399
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/09/2020
NUMARASI: 2019/212 Esas – 2020/442 Karar
DAVA: Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/03/2023
Davanın reddine ilişkin verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkili şirketin davalıdan alacağı mallara karşılık avans olarak müvekkilinin hamili olduğu … A.Ş. … çek nolu 28/07/2015 keşide tarihli 50.000-TL meblağlı, … Bankası A.Ş. … çek nolu 11/07/2018 keşide tarihli 30.000-TL meblağlı, … çek nolu 17/07/2018 keşide tarihli 54.127-TL meblağlı 3 adet çekin verildiğini, ancak davalı şirkete sipariş verilen ürünlerin teslim edilmediğini, davalının çekleri iade ile yükümlü olduğunu, davacı şirket ile davalı şirket arasında çeklerin tahsilini haklı kılan bir ticari münasebet bulunmadığını, dava konusu çeklerdeki ciro silsilesinde davacı şirketin cirosundan daha sonra davalı şirketin cirosunun görüldüğünü, İstanbul … İcra Dairesi’nin … ve … Esas sayılı dosyalarından dava konusu çeklerin icra takibine konu edildiğini belirterek İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas ve … Esas sayılı icra takiplerin iptaline, davacı şirketin dava konusu çeklerden dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, dava konusu çeklerin arkasında davacının beyaz cirosunun bulunduğunu, beyaz ciro ile emre yazılı çeki devralan kişinin tam ciro yapabileceği gibi çeki beyaz ciro ile devredebileceğini ya da hiçbir işlem yapmadan çeki elden başkasına teslim edebileceğini, çekleri dava dışı üçüncü kişi …’nın müvekkiline elden teslim ettiğini, …’nın yaptığı devre ilişkin teslim tesellüm tutanağı imzaladığını, müvekkilinin çekleri bankaya ibraz anında arkasına kaşe vurarak ve son yetkili hamil olarak tahsil etmeye çalıştığını, karşılıksız çıktığı için ise ciro silsilesinde gözüken ve lehtar olan davacı şirkete karşı takip başlatıldığını, kambiyo senetlerinin soyut olduğunu ve geçerli olabilmesi için temel ilişki ile bağlantısının kurulması gerektiğini, ticari defter ve kayıtların dava konusu taleplerin çözüme kavuşturulmasında bir etkisi olmayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, takibe konu çeklerin kambiyo senedi vasfında olması nedeniyle illetten mücerret olduğu, bu durumda çeklerden dolayı borçlu bulunmadığının ispat yükümlüğünün davacının üzerinde bulunduğu, davacının çeklerin avans olarak verildiği iddiasını kesin deliller ile ispat edebileceği, davacının bu iddiasını kanıtlayamadığı, yemin deliline de başvurmadığı ve ispat yükü kendisine düşen davacı tarafın davasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; dava konusu çeklerin davalıya avans olarak verildiğini, ancak davalıya verdiği sipariş konusu malların müvekkiline teslim edilmediğini, müvekkili şirketin davada tek delil olarak davalının ticari defter ve kayıtlarına dayandığını, bu hususun dava dilekçesinde açıkça belirtildiğini, HMK m. 222/5 hükmünün mahkemece dikkate alınmadığını, davalının bahsi geçen çekler nedeniyle alacaklı olduğunu ticari defterleri ile kanıtlaması gerektiğini, davalının sonradan ileri sürdüğü beyaz ciro iddiasının savunmanın genişletilmesi mahiyetinde olduğunu, kaldı ki beyaz ciro iddiasının yerinde olmadığını belirterek kararınkaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, avans olarak verildiği iddia edilen çeklerden dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. TBK’nın 207. maddesi, “Satış sözleşmesi, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir. Sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler.” hükmünü haizdir. Madde hükmünden de anlaşılacağı üzere, aksi kararlaştırılmadıkça satış sözleşmelerinde alıcı ile satıcının edimlerini aynı anda eda etmeleri esastır. O halde, alım satım akdine konu malı teslim almadan satıcıya avans ödemesi yaptığını iddia eden davacı, bu iddiasını ispat yükü altındadır. Satış sözleşmesinde aksine bir anlaşma olmadığı takdirde, tarafların edimlerini aynı anda ifa etmeleri kural olduğundan, peşin satış karinesi uyarınca davacının davalıya avans niteliğinde çek ile ödeme yaptığını yazılı delillerle kanıtlaması gerekir. Ayrıca çek, mevcut bir borcun tasfiyesi amacıyla verilen bir ödeme aracı olup, çekin de avans olarak verildiğini ispat yükü davacı üzerindedir. Diğer yandan çek, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü, çekin bedelsiz olduğunu ileri süren tarafa aittir. Öte yandan 6100 sayılı HMK 222/son maddesi “Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” hükmünü içermektedir. Somut olayda davacı, lehtarı olduğu dava konusu çekleri davalıdan aldığı malların avansı olarak davalıya verdiğini, ancak davalı tarafından malların teslim edilmediğini belirterek bedelsizliğe dayalı menfi tespit isteminde bulunmuştur. Dava konusu çeklerin incelenmesinde davalının, davacıya ait beyaz cirodan sonra hamil olduğu görülmektedir. Davacı tarafından mal alımına ilişkin yazılı bir sözleşme ibraz edilmemiştir. Ancak davacı dava dilekçesinde delil olarak münhasıran davalının ticari defter ve kayıtlarına dayanmış, delillerini davalının ticari defter ve kayıtlarına hasretmiştir. Mahkemece tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiş ise de davalı ticari defterlerini incelemeye ibraz etmemiştir. Ancak davalıya HMK m.222/5. Maddesi hükmüne uygun bir ihtarda bulunulmamıştır. Bu durumda davalıya HMK m.225/son ihtarını içeren meşruhatlı davetiyenin usulüne uygun olarak tebliği ile sonucuna göre HMK’nın 222/5. maddesi gereğince bir karar verilmesi gerekmekte olup defterlerin ibraz halinde davalının defter ve kayıtlarında bahsi geçen çeklerin taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında avans olarak alındığına dair bir kaydın bulunup bulunmadığı araştırılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddi doğru olmamıştır. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 16/01/2014 tarihli 2013/18758 E. 1291 K. Sayılı içtihadı). Açıklanan nedenlerle; uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılarak, davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/09/2020 Tarih 2019/212 Esas – 2020/442 Karar sayılı kararın HMK’nın 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE” Davacı tarafından yatırılan 54,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 17/03/2023