Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1464 E. 2023/525 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1464
KARAR NO: 2023/525
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/09/2020
NUMARASI: 2019/445 Esas 2020/364 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06/04/2023
İlk derece mahkemesince verilen kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin davalılardan …’in üreticisi olduğu … marka 2012 model kamyonet cinsi aracı 53.458-TL bedelle diğer davalı yetkili satıcı …’tan satın aldığını, Bakırköy 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/5 D.İş sayılı dosyasında alınan 19.02.2019 tarihli tespit raporu ile aracın üretimden kaynaklı gizli ayıplı olduğunun tespit edildiğini, davalıların üretici ve yetkili satıcı olarak ayıptan sorumlu olduklarını, gizli ayıbın varlığı bilirkişi raporu ile sabit olup müvekkilinin bedel iadesi yönündeki seçimlik hakkının kabulünün gerektiğini, ayıplı araç nedeniyle bir kısım tamir bedelsiz yapılsa da müvekkilince bir kısım ücret ödendiğini, en son 02.01.2019 tarihli arızada davalıya başvurulduğunda daha önce kendilerince onarılmış olan parçanın arızalı olduğunun bildirildiğini, ancak özel serviste parçanın arızalı olmadığının belirtildiğini, delil tespit raporunda ise aracın üretimden kaynaklanan ayıplı olduğunun tespit edildiğini, gizli ayıbın öğrenilmesi üzerine 04.03.2019 tarihli ihtarname ile davalılara ayıp ihbarında bulunulduğunu, motor arızası nedeniyle sözleşmeden dönme hakkının haklı ve uygun olduğunu, aracın bir kısım kazaya karışması nedeniyle iade halinde değer kaybının mahsubunun gerektiğini belirterek, … plakalı aracın davalılara iadesi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 300-TL araç satış bedeli, 100-TL servis hizmet bedeli ve 100-TL aracın kullanılmamasından doğan zararın faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
TALEP ARTIRIM: Davacı vekili 24.09.2020 tarihli dilekçesiyle dava değerini araç satış bedeli olarak 53.458-TL’ye, onarım bedeli olarak 11.380,71-TL’ye ve kazanç kaybı bedeli olarak 8.360-TL’ye çıkarmıştır.
CEVAP: Davalı … vekili; davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkili satış sözleşmesine taraf olmadığından husumet yöneltilemeyeceğini, davacının süresinde ayıp ihbarında bulunmadığını, dava konusu araçta üretimden kaynaklanan bir ayıp bulunmadığını, bakımlar haricinde 12.04.2016 tarihinde 49.922 km’de garanti kapsamında motor onarımı yapıldığını, ancak aracın yakıt sisteminde yakıt kaynaklı sorun olup davacının kendisinin tamir ettirdiğini, ancak sorun çözülmemiş olmasına rağmen davacının aracı kullanmaya devam ettiğini, bu arızanın kullanıcı hatasından kaynaklandığını, 30.09.2013 tarihinde alınan aracın garantisinin 30.09.2016 tarihinde dolduğunu, aracın yetkili servis dışında onarımı nedeniyle aracın ücretsiz onarımının beklenemeyeceğini, ayrıca her türlü arızanın da garanti kapsamında olmadığını, yokluklarında yapılan tespite daalı raporun delil olarak kullanılamayacağını, birlikte ifa kuralı gereği araç müvekkiline teslim edilmeden faiz talep edilemeyeceğini, davacının aracı kullanımdan elde ettiği menfaatin iadesinin gerektiğini, araçta bir değer kaybı oluşmuşsa bunun müvekkiline iadesinin gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … A.Ş vekili; davanın zamanaşımına uğradığını, tarafı olmadıkları delil tespit raporunun hükme esas alınamayacağını, müvekkili şirket tarafından yapılan tüm işlemler usulüne uygun olduğundan ayıplı hizmet olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığını, davacının aracı özel servise götürdükten sonra ayıp iddiasında bulunmasının mümkün olmadığını, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını, aracın onarımının orijinal parçalar kullanılmak suretiyle yapıldığını, kullanım hataları ve benzeri işlemler neticesinde araçta oluştuğu iddia edilen arızaların müvekkil şirkete mal edilmesinin mümkün olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; araçta gizli ayıp olduğunun tespit edilmiş olması nedeniyle, ayıp ihbarının süresinde olduğu ve sözleşmeden kaynaklanan on yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı, satıcının emtiayı ağır kusurlu imal edip sattığı, bu nedenle zamanaşımı savunmasında bulunamayacağı, davalıların satıcı konumunda olup zarardan müteselsilen sorumlu oldukları, davacının ayıplı mal ve hizmete ilişkin taleplerinin yerinde olduğu, ancak aracın motorundaki arıza nedeniyle aracın tamamının değiştirilmesinin hakkaniyete uygun olmadığı, bu nedenle araç motorunun değiştirilmesinin uygun olduğu, hizmet ayıbı ve kazanç kaybına yönelik taleplerinde haklı olduğu, aracın kullanılamaması nedeniyle oluşan zarar kazanç kaybı, servis hizmetinde aracın değişimi yapılan parçaları nedeniyle uğranılan zarar da hizmet ayıbı olarak değerlendirilerek bedel artırım dilekçesinde belirtilen değerlere göre taleple bağlı kalındığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile davaya konu aracın motorunun, değiştirme masrafları davalılara ait olmak üzere İİK’nın 24. maddesi nazara alınarak yenisi ile değiştirilmesine, 11.380,71-TL hizmet ayıbı bedeli ve 8.360-TL kazanç kaybı olmak üzere toplam 19.740,71-TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili; mahkemece aracın motorunun değiştirilmesi yönünde karar verildiğini, bu karar usul ve yasaya aykırı olup beklenen faydayı sağlamasının mümkün olmadığını, bu nedenle kararın aracın misliye değiştirilmesi veya aracın iadesi ile satış bedelinin iadesine karar verilmesi gerektiğini belirterek, kararın düzeltilerek onanması suretiyle aracın misliye değiştirilmesi veya aracın iadesi ile satış bedelinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili; mahkemece deliller toplanmadan ve bilirkişi raporuna itirazları değerlendirilmeden karar verildiğini, bu kapsamda davacının aracı yetkili servis dışında özel servise götürdükten sonra ayıp iddiasında bulunduğunu, bu sebeple müvekkilinin araçta tespit edilen ayıplı hizmetlerden sorumlu olmadığını, araçtaki arızaların kaynağının kullanım hatası ve yakıt sistemi kaynaklı olduğuna yönelik itirazlarının dikkate alınmadığını, mahkemece zamanaşımı itirazlarının reddedildiğini, ancak davanın zamanaşımına uğradığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili; dava konusu araçta üretimden kaynaklanan ayıbın söz konusu olmadığını, aracın ayıptan ari olarak davacıya teslim edildiğini, bakımlar haricinde 12.04.2016 tarihinde 49.922 km’de garanti kapsamında motor onarımı yapıldığını, ancak dava konusu aracın yakıt sisteminde kullanılan yakıt kaynaklı sorun olup bu sorun halledilmemiş olmasına rağmen davacının aracı bu şekilde kullanmaya devam ettiğini, yakıt kaynaklı sorunların ise kullanım hatası olduğunu, davacının aracı yetkisiz servislerde onarıma tabi tutmuş olması nedeniyle aracın garanti kapsamı dışında kaldığını, bu aşamadan sonra üretici ve satıcıya karşı talep ileri sürülmesinin mümkün olmadığını, 30.09.2013 tarihinde satın alınmış olan aracın garanti süresinin 30.09.2016 tarihinde dolduğunu, ayrıca her türlü arızanın da garanti kapsamında olmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı ve eksik incelemeye dayalı olduğunu, motordaki arızanın muhtemelen üretimden kaynaklı olabileceğinin belirtildiğini, oysa kullanım kaynaklı sorun yaşanmadığını ispat yükünün davacı üzerinde olduğunu, servisin davacıyı bilgilendirmiş olması nedeniyle hizmet ayıbı gerekçesiyle kazanç kaybı ve zarar hesaplaması yapılmasının mümkün olmadığını, bir an için aracın üretimden kaynaklı bir ayıbı olduğu düşünülse dahi, araç motorunun yenisi ile değiştirilmesine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, kanunda aracın motorunun yenisiyle değişimi gibi bir seçimlik hakkın bulunmadığını, bu haliyle hükmün icrasının mümkün olmadığını, ayrıcae belirsiz alacak davalarında kısmi talepte bulunulması halinde işleyecek faizlerde ıslah tarihinin esas alınması nedeniyle, dava tarihinden itibaren yasal faizine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, tacirler arası satıma konu aracın ayıplı olduğu iddiasına dayalı olarak sözleşmeden dönme ile aracın kullanılamamasından kaynaklanan zarar ve tamir masraflarının tahsili istemine ilişkindir.6102 sayılı TTK’nun 23/1-c maddesi gereğince; malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı 2 gün içerisinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içerisinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını korumak için durumu satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda 6098 sayılı TBK’nın 223/2. maddesi uygulanır. TBK’nın 223. maddesine göre; alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir, bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır. TBK’nın 225. maddesine göre de, satıcının ağır kusurlu olması halinde, ayıbın kendisine süresinde bildirilmediğini ileri sürerek sorumluluktan kurtulması mümkün değildir. TBK’nın 231. maddesi hükmüne göre ise, satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Alıcının satılanın kendisine devrinden başlayarak iki yıl içinde bildirdiği ayıptan doğan defi hakkı, bu sürenin geçmiş olmasıyla ortadan kalkmaz. Satıcı satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise iki yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamaz.Somut olayda; dava konusu aracın davacıya 30.09.2013 tarihinde davacıya satışının yapıldığı, satıştan sonraki dönemde 12.04.2016 tarihinde yağ pompası arızasıyla davalı yetkili servise başvurulduğu, davalı tarafından motor revizyonu yapılarak birçok parça değişimi yapıldığı, sonrasında yine motor kaynaklı süregelen arızalar nedeniyle 11.07.2016, 22.09.2016, 22.10.2016, 25.05.2017, 19.06.2017, 06.08.2017 ve 07.08.2017 tarihlerinde davalının servisine başvurulduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere, araçta motor arızası bulunmakta olup bu arızanın üretimden kaynaklanan gizli ayıp niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Araç davacıya 30.09.2013 tarihinde satılmış, araçtaki motor arızası ilk olarak 49.922 km’de iken 12.04.2016 tarihinde ortaya çıkmış, araç davacı tarafça hemen davalı yetkili servise götürülmüştür. Sonrasında ise araçtaki motor arızaları devam etmiştir. Davalı … vekilinin dilekçelerinde anlaşılacağı üzere davacıya 1 yıllık garanti verilmiştir. Dolayısıyla garanti süresiyle birlikte zamanaşımı süresi 30.09.2016 tarihinde dolmaktadır. Aracın ilk arızası sonrasında ayıp ihbarı niteliğinde yetkili servise başvurulmuş ve başvuru tarihi itibariyle ilave garanti süresi de dolmamıştır. Bu durumda ayıbın zaman içinde ortaya çıkan üretim kaynaklı gizli ayıp olmasına göre, ayıbın süresinde ihbar edildiği, araçta ilk olarak tespit edilen motor arızasının da devam ettiği, davanın yasal süresinde açıldığının kabulü gerekmektedir. Bu nedenle davalı … vekilinin ileri sürdüğü zamanaşımı yönündeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. TBK’nın 227. maddesinde ise satılanın ayıplı olması halinde alıcının seçimlik hakları; “satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme, aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, imkan varsa satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme” olarak belirlenmiştir. Bu kapsamda aracın süregelen arızalarının motor kaynaklı olması ve bu ayıbın üretimden kaynaklanması dikkate alındığında, davacının araçtan beklenen faydayı elde etmesi imkansız hale gelmiş olduğundan, somut olayda sözleşmeden dönmenin yasal koşulları da oluşmuştur. Bu nedenle aracın davalıya iadesi ile satış bedelinin davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekirken, mahkemece aracın motorunun değiştirilmesine hükmedilmesi yerinde değildir. Davalı … vekilince arızanın yakıt kaynaklı olup kullanım hatasından kaynaklandığı ve yetkisiz servislerde onarıma tabi tutulduğu ileri sürülmüşse de, bilirkişi raporunda, motor revizyonunda motor değişimi yapılmadığı için ana ve kol yatakların tam yağlanmaması nedeniyle soğutma işleminin gerçekleşmediği tespit edilmiştir. Ayrıca arızanın kullanım hatasından kaynaklandığına dair bir delil bulunmamakta olup, aracın enjektör ve mazot pompasının müşteri tarafından dışarıda yaptırıldığına dair iş emri notu da arızanın kullanım hatasından kaynaklandığını kabule yeterli değildir. Diğer yandan aracın özel servise götürülmesi de tüm arıza kayıtları ve davalı yetkili servis onarımları sonrasında 2019 yılında gerçekleşmiştir. Bu nedenle davalı … vekilinin bu hususlarda ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, aracın zorunlu olarak yıpranan parçalarına ilişkin masraflar düşülmek suretiyle 11.380,71-TL onarım bedeli tespit edilmiş, aracın 2016 yılında 23 gün ve 2017 yılında 40 gün olarak belirlenen serviste kaldığı süre içerisinde davacının 8.360-TL kazanç kaybına uğradığı tespit edilmiştir. Söz konusu onarım masrafı ve kazanç kaybı aracın ayıplı olmasından kaynaklanmış olmakla, mahkemece onarım bedeli ve kazanç kaybına hükmedilmesi yerindedir. Diğer yandan belirsiz alacak davasında yargılama sonucunda miktarı tam ve kesin olarak belirlenen alacağın tümü için temerrüt, davanın açıldığı tarihte gerçekleşeceğinden, faize de dava tarihinden itibaren hükmedilmesi gerekmekte olup, davalı vekilinin ıslahla artırılan kısım bakımından ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilebileceği yönünde ileri sürdüğü istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine, dava konusu aracın davalılara iadesi ile satış bedelinin davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekirken, aracın motorunun değiştirilmesine hükmedilmesi doğru değil ise de, yapılan hata/eksiklik yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın HMK’nın 353/(1)b-2 maddesi uyarınca kaldırılarak, hükmün diğer kısımlarının tekrarı ile “dava konusu aracın davalılara iadesi ile satış bedelinin davacıya ödenmesine” karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalılar vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı HMK.’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/09/2020 Tarih 2019/445 Esas 2020/364 Karar sayılı kararın HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın kabulüne, davacının sözleşmeden dönmeye yönelik talebinin kabulü ile sözleşme konusu 2013 model, … marka, …, … motor no’lu, … şase no’lu aracın takyidatsız olarak davalılara iadesine, iade konusu araç bedeli olan 53.458-TL’nin aracın fiilen davalılara iade edildiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 11.380,71-TL onarım bedeli ile 8.360-TL kazanç kaybı alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine” İlk derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 5.000,20-TL harçtan, davacı tarafından yatırılan 44,40-TL peşin harç ve 1.317-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.361,4‬0-TL harcın mahsubu ile bakiye 3.638,8‬0-TL harcın davalılardan alınarak Hazineye gelir kaydına, Davacı tarafından sarf edilen 2.100-TL bilirkişi ücreti, 91,20-TL posta masrafı, 44,40-TL peşin harç, 1.000-TL tamamlama harcı ve 317-TL ıslah harcı, tespit dosyası giderleri olan 275-TL ATGV ücreti, 20,40-TL başvurma harcı, 314-TL keşif harcı, 400-TL bilirkişi ücreti, 38-TL posta gideri, olmak üzere toplam 4.600-TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, Davacı lehine taktir olunan 11.711,79-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” Davalı … A.Ş.’den alınması gereken 1.348,48-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 337,13-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.011,35‬-TL harcın davalı … A.Ş.’den alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davalı … San. A.Ş.’den alınması gereken 1.348,48-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 338-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.010,48‬‬-TL harcın davalı … San. A.Ş.’den alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yatırılan 179,90-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davalılar tarafından yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, davacı tarafından yapılan 27,50-TL istinaf yargı giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.06/04/2023