Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1443 E. 2021/167 K. 10.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1443
KARAR NO : 2021/167
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/11/2017 (Karar) – 06/02/2018 (Ek Karar)
NUMARASI : 2015/234 Esas 2017/411 Karar
DAVA: Tazminat (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
BİRLEŞEN İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
30/12/2015 TARİHLİ 2015/103 ESAS 2015/518 KARAR SAYILI DOSYASI
DAVA: Tazminat (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/02/2021
Dairemizce verilen hükmün Yargıtay 11. Hukuk Dairesi tarafından bozularak iadesi üzerine yapılan duruşma sonunda dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
ASIL DAVA:Davacı vekili, dava dışı sigortalının Gaziantep’ten Kanada’ya ihraç ettiği 4167 koli 26.933,35- kg çikolata emtiasının Antep/Kanada nakliyesinin her türlü nakliye rizikolarına karşı Nakliyat Sigorta Döviz Poliçesi ile müvekkili nezdinde sigortalandığını, sigortalının Kanada’da mukim dava dışı … firmasına 31/08/2013 tarihli … nolu fatura ile 277.499,97-usd’ye sattığı bu emtianın taşınmasının davalı ….A.Ş. tarafından üstlenildiğini, emtianın araçlarla Mersin’e getirilerek davalıya teslim edildiğini, Mersin Liman sahasındaki Maersk/Safmarin tesislerinde gemiye yüklenmek için beklediği esnada 5 gün boyunca +18 C derece yerine -18 C dereceye ayarlanmış olunması nedeniyle donmak suretiyle çikolata niteliğini kaybettiğini, daha sonra sıcaklığın +18 C dereceye çıkarıldığını, 04/09/2013 tarihinde gemiye yüklenmek üzere bekleyen konteynerlerin hatalı ısı ayarları nedeniyle gemiye alınmadığını, bu hususun davalı yetkilisi tarafından 05/09/2013 tarihli e-posta ile sigortalı firma yetkilisine bildirildiğini, yaptırılan inceleme sonucu düzenlenen 06/12/2013 tarihli bilirkişi raporu ile farklı ısılardaki depolama koşullarının ürünlerin niteliklerini olumsuz etkilediğinin tespit edildiğini, ayrıca liman sahasında bekleyen malların davalı …A.Ş.’nin talimatı ve bilgisi olmaksızın 29/10/2013 tarihinde Belçika ve Kanada’ya gönderilmiş olduğunun sigortalıya gönderilen 03/02/2014 tarihli ihtarname ile öğrenildiğini, aynı ihtarname ile ürünlerin imha edilmek üzere teslim alınmasının istenildiğini, mahkeme tarafından yaptırılan tespit sonucu emtianın tam zayi olduğunun tespit edildiğini, 26/03/2014 tarihli ibraname,makbuz ve temlikname karşılığı sigortalıya 27/03/2014 tarihinde 274.271,80-usd ödeme yapılmış olup müvekkilinin bu şekilde sigortalının haklarına halef olduğunu ileri sürerek 274.271,80-usd karşılığı 602.054,00 TL’nin 27/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Asıl davada davalı vekili,müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, zira dava dışı alıcı firmanın taşıma işi için dava dışı … firması ile anlaştığını, … firmasının ise … firmasının grup şirketi olan … isimli firma ile anlaştığını, … firmasının müvekkili ile ise söz konusu malların … firmasına tesliminin organize edilmesi ve yükleme evraklarının düzenlenmesi için anlaştığını, nitekim mallar Mersin Limanına sigortalının kendi taşımacısı olan … firması tarafından getirilmiş olup gemiye yükleme aşamasından önce … firması tarafından depolandığını, müvekkilinin evrak tanzimi dışında bir işlem yapmadığını, dolayısıyla müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkilinin … ve … firmalarına gerekli bilgi ve belgeleri usulüne uygun olarak ilettiğini, malların soğutmalı konteynerler ile geminin kalkış gününe kadar +18 derecede depolanması işi Safmarine firması ve acentesi olan Maersk firması tarafından üstlenildiğini, maldaki ısı hasarının bu aşamada meydana gelmiş olması nedeniyle bu firmaların sorumlu olmaları gerektiğini, ayrıca dava konusu emtianın içinde olduğu iki konteynerin 2013 yılı Aralık ayında … ve … firmalarının kendi insiyatifleri ile müvekkilinin bilgi ve talimatı olmaksızın Kanada’ya götürüldüğünü ve 2014 yılı Şubat ayında geri getirildiğini, dolayısıyla emtianın hangi aşamada bozulduğunun belli olmadığını, sovtaj değerinin belirlenmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
BİRLEŞEN DAVA: Birleşen davada davacı vekili, dava konusu emtianın taşıma işi asıl dava davalısı … A.Ş. tarafından üstlenilmiş olup davalının da birleşen dava davalıları olan … A.Ş. ile anlaştığını,davalıların da kusurları nedeniyle emtianın zayi olduğunu, sigortalıya ödenen tutarın rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalıların haksız itirazları ile durduğunu ileri sürerek itirazların iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Birleşen davada davalılar vekili, müvekkillerine husumet yöneltilemeyeceğini, davacının da aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, davacı iddia ve taleplerinin haksız olduğunu, müvekkillerine sorumluluk yüklenemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI VE SÜREÇ : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, davacının sigortalısının FOB Mersin fiyatı ile yurtdışına 4167 koli 26.933,35- kg çikolata emtiasının satışını yaparak malın deniz taşıyanına teslim anına kadar ön kara taşıma sürecini de üstlendiği, satış FOB esasına göre yapıldığından malın deniz yolu ile taşınmasının yurtdışındaki alıcı davadışı … firması tarafından organize edildiği, alıcının bu organizasyon için davadışı … İnternational firması ile anlaştığı ancak organizasyonun fiili olarak … firması tarafından yerine getirildiği, … firması her nekadar acente sıfatına haiz olduğunu ileri sürse de bu firmanın … acentesi olduğuna dair dosyaya belge sunulamadığı, öte yandan konişmentoda taşıtan …, gönderilen-alıcının ise … olarak gösterildiği, bu durumda gerçek gönderilen ve alıcının … iken taşıma işleri organizatörleri olan … ve …. konişmentoda yer aldığı, konteyner tedariki yapan ve malı kendi saklama- depo alanında tutan … firması ile … firmasının birlikte hareket ettikleri, konteyner rezervasyonunda … tarafından …. firmasından iki adet 40 ‘lık konteynerin tedarik edilerek konişmento talimatına göre planlanan taşıma için konteyner ısısının + 18 derece olarak öngörüldüğü, yük … Mersin deposundan Maersk tarafından teslim alınarak oradan gemiye yüklenmek üzere Mersin Limanına götürüldüğü, emtianın Borusanın deposunda beş gün süre ile + 18 derece yerine – 18 derecede muhafaza edildiğinin anlaşılması üzerine sigortalı satıcı tarafından alınan numuneler üzerinde yaptırılan inceleme sonucu gıda üretiminde kullanılamayacak derecede % 100 oranında bozulduğunun tespit edildiği, ekspertiz raporunun da aynı yönde olduğu, bu şekilde ısı hatasından dolayı bozularak zayi olan mal nedeniyle ortaya çıkan zarardan dolayı asıl ve birleşen dava davalılarının fiili taşıyanın sorumluluğunu düzenleyen TTK’nun 1191/2 maddesi gereğince TTK’nun 1178.maddesine göre birlikte sorumlu oldukları, bozularak zayi olan emtianın değeri bilirkişi raporunda 277.499,97- Kanada Doları olarak tespit edilmiş olup, davacı asıl dosyada talebini TL olarak istediğinden asıl dava tarihi olan 07/05/2014 tarihindeki kur üzerinden bu tutarın 537.156,69- TL ‘ye tekabül ettiği, birleşen dosyada ise icra takibinde talebin Dolar üzerinden yapıldığı, ancak asıl dava tarihinin daha önce olması nedeniyle davacının ilk talebini TL olarak kullandığı gözetilerek birleşen davada da TL üzerinden hüküm kurmak gerektiği gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne, asıl davada 537.156,69 -TL ‘nin 27/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte (birleşen dava dosyası ile tahsilde tekerrür etmemek üzere) davalıdan tahsiline, birleşen davada davalıların itirazlarının kısmen iptaline, takibin 537.156,69- TL asıl alacak üzerinden ve asıl alacağa 27/03/2014 tarihinden itibaren avans faizi işletilmek suretiyle (asıl dava dosyası ile tahsilde tekerrür etmemek üzere) devamına karar verilmiştir. Bu karara karşı asıl dava davalısı … A.Ş. vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Asıl dava davalısı … A.Ş.’nin asıl ve birleşen davalarda hükmedilen vekalet ücreti ile nisbi karar ve ilam harcın yönünden tavzih talebinde bulunması üzerine, Mahkemenin 06/02/2018 tarihli ek kararı ile, hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar değiştirilemeyeceğinden bahisle talep reddedilmiş, davalı vekili bu ek karara karşı da istinaf başvurusunda bulunmuştur.Asıl dava davalısı vekilinin asıl karara yönelik istinaf dilekçesinde; 1-Müvekkili için 7.488,67 TL vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken 4.622,38 TL takdir edilmesinin doğru olmadığını, zira reddedilen tutarın 67.897,31 TL olduğunu,Görevsizlik kararı nedeniyle de müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, 2-Konteynerlerin ısı kontrolü görevi müvekkiline ait olmayıp konteynerlerin de müvekkiline ait olmadığını,… firmasına ait olduğunu, müvekkilinin navlun faturası kesmediğini, taşıyıcı sıfatını haiz olmadığını, dosyaya sunulan yazışmalarda diğer davalı eski avukatı ve çalışanının hasarın kendi hatalarından meydana geldiğini kabul ettiklerini, ayrıca diğer davalıların ısı kontrol görevi üstlenen … firması hakkında ayrı bir dava açtıklarını, alıcı firmanın taşıma için … ile anlaştığını, …’ın ise deniz taşıması için … firmasının grup şirketi olan … ile anlaştığını, …’ın müvekkili ile sadece söz konusu malların … firmasına tesliminin organize edilmesi ve yükleme evraklarının düzenlenmesi hususunda anlaştığını, buna ilişkin … e-postasının sunulduğunu, yine Safmarine firmasının … taşıtan olarak müvekkilini değil … firmasını muhatap aldığını, 3-Müvekkiline en fazla taşıma işleri komisyoncusu sıfatı ile yer alan Delmar firmasının acentesi sıfatıyla izafeten sorumluluk yöneltilebileceği kabul edilse bile doğrudan husumet yöneltilemeyeceğini,4-Hatalı ısı derecesi sebebiyle gemiye yüklenmesi reddedilen emtia o sırada 30.000 TL’ye sovtaj edilebilecek iken , Maersk tarafından hiçbir talimat olmaksızın deniz taşımasına sokulması nedeniyle sovtaj değerinin ortadan kalktığını, bu tutarın düşülmesi gerektiğini belirterek asıl davaya ilişkin kararın kaldırılarak asıl davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Asıl dava davalısı vekilinin 06/02/2018 tarihli ek karara yönelik istinaf dilekçesinde ; Yargıtay içtihatları ve AAÜT 3/2 maddesi uyarınca müşterek ve müteselsil sorumluğun olduğu aynı sebepten doğan davalarda tek vekalet ücreti ve tek nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerektiğini belirterek ek kararın kaldırılarak hükmün açıklığa kavuşturulmasını istemiştir. Dairemizce yapılan istinaf incelemesi neticesinde; 2018/282 Esas-2018/1500 karar sayılı ve 29/11/2018 tarihli hüküm ile, emtianın deniz taşıması hususunda (satışın FOB satış olması nedeniyle) dava dışı alıcı firma tarafından dava dışı … firması ile anlaşma yapıldığı, bu firmanın da asıl dava davalısı …. A.Ş. ile, ….A.Ş.’nin ise birleşen dava davalısı ….A.Ş. ile anlaştığı, fili taşımanın ise …. A.Ş.’nin grup şirketi olan … firması tarafından yerine getirileceği anlaşılmakta olup taşıyan konumunda olan(ve dava dışı … firması acentesi olduğunu da ispatlayamayan) asıl dava davalısı … A.Ş.’nin kendisine husumet yöneltilemeyeceği yönündeki savunmasına itibar edilmediği, öte yandan asıl dava davalısı tarafça diğer davalıların kusurları nedeniyle 30.000-TL sovtaj değerinin ortadan kalktığı, bu tutarın tazminat tutarından düşülmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de dava konusu emtia gıda maddesi olması nedeniyle tekrar kullanılması mümkün olmayıp sovtaj değeri bulunmadığından, bu yöndeki savunmaya da itibar edilmediği, bununla birlikte asıl davada reddedilen tutar 64.897,31-TL olduğu ve bu tutar üzerinden asıl dava davalısı vekili lehine 7.488,67-TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken 4.622,38-TL’ye hükmedilmesinin doğru olmadığı, asıl dava davalısı vekilinin görevsizlik kararı nedeniyle müvekkili lehine ayrı bir vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği yönündeki istinaf sebebinin ise yerinde görülmediği, yine asıl dava davalısı tarafça asıl ve birleşen davada tek vekalet ücreti ile harca hükmedilmesi gerektiğinden bahisle hükmün tavzihi talep edilmiş, talebin reddine ilişkin 06/02/2018 tarihli ek karar verilmiş ve bu ek karar da istinafa konu edilmiş ise de davalı vekili tavzih talebine konu ettiği bu hususu asıl hükme ilişkin istinaf dilekçesinde dile getirmediği,birleşen davalar bağımsızlıklarını koruduğundan mahkemece her iki davada da ayrı ayrı vekalet ücreti ve harca hükmedilmesinde de isabetsizlik görülmediği, birleşen dava davalıları ise hükümden sonra sundukları sulh protokolü uyarınca borcun ödendiğinden bahisle davacı … şirketinin halefi olarak HMK’nun 125/2 maddesi uyarınca davaya davacı olarak katılmalarına karar verilmesini talep etmiş iseler de, davalıların hükmün kesinleşmesinden sonra müteselsil sorumluluk esaslarına göre asıl dava davalısının sorumlu olduğu kısım yönünden rücu talep hakları saklı olup iş bu davaya davacı olarak katılma yönündeki taleplerinin haklı görülmediği, gerekçeleriyle asıl dava davalısı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile hükmün asıl davada davalı lehine hükmedilen vekalet ücreti yönünden kaldırılmasına 7.488,67- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, birleşen dava davalıları vekilinin davacı yerine davaya katılma taleplerinin reddine karar verilmiştir. Bu kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 11. H.D.’nin 30/09/2020 tarihli 2019/533 esas-2020/3711 karar sayılı ilamı ile; İlk Derece Mahkemesi kararının kısmen dahi olsa yerinde görülmemesi halinde karar tamamen ortadan kaldırılarak yeniden davanın esası hakkında, gerekçesiyle birlikte, karar verilmesi ve bu şekilde aynı uyuşmazlığın çözümünü sağlayan icra edilebilir tek bir karar oluşturulması gerekirken, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiğini düzenleyen 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)b-2 bendine aykırı olarak istinaf başvurusunun vekalet ücreti yönünden haklı bulunup hükmün kısmen sadece bu bent yönünden kaldırılması ve bu doğrultuda infazda tereddüt oluşturacak şekilde karar verilmesi doğru görülmediği gerekçesiyle kararın bozulmasına, bozma neden ve şekline göre, asıl davanın davalısı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Dairemizce usul ve yasaya uygun bulunan bozma ilamına uyulmuştur. Asıl davada; dava dışı alıcı firma tarafından dava dışı… firması ile anlaşma yapıldığı, bu firmanın da asıl dava davalısı …. A.Ş. ile, ….A.Ş.’nin ise birleşen dava davalısı ….A.Ş. ile anlaştığı, fili taşımanın ise …. A.Ş.’nin grup şirketi olan… firması tarafından yerine getirileceği anlaşılmakta olup taşıyan konumunda olan(ve dava dışı … firması acentesi olduğunu da ispatlayamayan) asıl dava davalısı … A.Ş.’nin kendisine husumet yöneltilemeyeceği yönündeki savunmasına itibar edilmediği, öte yandan asıl dava davalısı tarafça diğer davalıların kusurları nedeniyle 30.000-TL sovtaj değerinin ortadan kalktığı, bu tutarın tazminat tutarından düşülmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de dava konusu emtia gıda maddesi olması nedeniyle tekrar kullanılması mümkün olmayıp sovtaj değeri bulunmadığından, bu yöndeki savunmaya da itibar edilmesi mümkün görülmemiştir.Davalı vekilinin hasardan sorumlu olmadığına yönelik istinaf nedenleri yerinde değildir.Ancak davalı akdi ve fiili taşıyanlar hasardan müteselsilen sorumlu olup ,ilk derece mahkemesince de tahsilde tekerrür etmemek kaydını koymak suretiyle alacağın tahsiline hüküm verilmiştir. Asıl dava da ; davalı … hakkında 537.156,69-TL nin birleşen dosya davalıları ile tahsilde tekerrür olmamak üzere tahsiline ilişkin hüküm verilmiştir.Yine birleşen 2015/103 esas sayılı dosyada davalılar … aleyhinde açılan davanın 537.156,69-TL alacak için itirazın iptaline karar verilmiş , ilam İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyada ilamlı icraya konu edilmiştir. İlam icraya konulduktan sonra ;dosyaya ibraz edilen 6.3.2018 tarihli protokol ve sulh sözleşmesi ile icra dosya borcunun 883.464-TL olduğu, İcra dosya borcunun asıl alacak ,faiz ve sair masraflar olmak üzere 847.135-TL olarak ödenmesi ,davalı yararına hükmedilen vekalet ücretinin mahsubu neticesi 840.135-TL olması hususunda mutabık kalmışlar ,bu miktarın davacı hesabına ödenmesi sonucunda tarafların ana para ,faiz,masraf ve avukatlık ücreti vs.herhangibir alacak ve borçları bulunmadığını ,sulhün bütün sonuçlarının taraflar arasında kararlaştırılmış ve kabul edildiğinin imza altına alındığı anlaşılmaktadır.Yine sulh protokolünde ödeneceği kararlaştırılan 840.477-TL lik kısım 6.3.2018 tarihinde davacıya ödenmiş bulunmaktadır.TBK 166-borçlulardan biri ifa veya takasla borcun tamamını veya bir kısmını sona erdirmişse ,bu oranda diğer borçluları da borçtan kurtarmış olur. Hükümden sonra ancak istinaf incelemesinden evvel borç müteselsil borçlular tarafından ifa edildiğinden asıl dava davalısı bakımından davanın konusu kalmamıştır. Ancak HMK 331.gereği yargı gideri bakımından davalının hükmün esasına ve sorumluluğuna yönelik istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden sorumluluğu sözkonusudur. Ancak müteselsil sorumlular hakkında ayrı ayrı dava açılması halinde davacının davalıdan yaptığı yargı giderini talep etmesi mümkün ise de ,aynı alacak için birlikte görülen dava da iki ayrı vekalet ücreti talep edilemeyeceği sonucuna varılmıştır. Asıl dava davalısının tavzih talebi red edilmiş ise de müteselsil borçlular için birlikte görülen dava da iki kez vekalet ücretine hükmedilmesi ve tahsilde tekerrür kaydı konulmaması doğru görülmemiştir. Hükümüne uyulan Yargıtay bozma ilamına uyulduğundan birleşen davada verilip kesinleşen ve infaz edilen hükmün aynen tekrarına ,asıl davanın konusu kalmadığından bir karar verilmesine yer olmadığına,asıl davada davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına ve birleşen davalılar vekilinin asıl davada davacı yerine geçme talebinin ayrı bir rücu davasının konusunu teşkil ettiğinden reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Asıl davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/234 Esas-2017/411 Karar sayılı 29/11/2017 tarihli asıl davaya ilişkin hükmünün ve 06/02/2018 tarihli ek kararın HMK 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA; hükmün kesinleşen kısımlarının tekrarı ile; “1-ASIL DAVADA (537.156,69-TL) alacak için konusu kalmayan dava nedeniyle bir karar verilmesine yer olmadığına, fazla istemin reddine,Birleşen dava davalıları vekilinin davacı yerine davaya katılma taleplerinin REDDİNE,2-BİRLEŞEN DAVADA;Kesinleşen hükmün tekrarı ile, Birleşen davanın KISMEN KABULÜ ile Davalıların takibe itirazlarının kısmen iptali ile İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takibine itirazlarının kısmen iptaline, 537.156,69-TL ‘nin 27/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte (mahkemenin 2015/234 esas sayılı dosyası yönünden tahsilde tekerrür olmamak üzere) davalılardan tahsili için icra takibinin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Asıl dava yönünden; alınması gereken 59,30-TL harcın, davacı tarafından yatırılan 10.281,60-TL peşin harçtan mahsubu ile fazla olan 10.222,30-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine, Davacı tarafından yapılan 4.952-TL (4.500 TL bilirkişi ücreti, 426,80 TL posta gideri, 25,20- TL başvuru harç gideri olmak üzere) davanın red ve kabul oranına göre hesap edilen 4.618,08 -TL’lik kısmının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,Davalı …. A.Ş. tarafından yapılan 750-TL bilirkişi ücreti, 61,50-TL posta masrafı olmak üzere toplam 811,50-TL yargı giderinin davanın reddi oranında hesaplanan 54,72-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına, Davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Davalı vekili için takdir olunun 7.488,67-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,Birleşen dava yönünden; alınması gereken 36.693,19-TL karar harcından, peşin yatırılan 7.285,49-TL harcın mahsubu ile bakiye 29.407,70-TL harcın davalılardan alınarak hazineye gelir kaydına,Davacı lehine takdir olunan 35.436,28-TL nispi vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, Davalılar lehine takdir olunan 6.658,81-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, Davacı tarafından yapılan 27,70-TL başvuru harcı ve 147-TL posta gideri olmak üzere toplam 174,70-TL yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 157,85-TL’sinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, Davalı …. tarafından yapılan 750-TL bilirkişi ücretinin davanın reddi oranında hesaplanan 72,5-TL’lik kısmının davacıdan alınarak davalı ….’ne verilmesine, Taraf vekillerince yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın, avansı yatıran tarafa karar kesinleştiğinde resen iadesine,”İstinaf yoluna başvuran asıl dava davalısı tarafça peşin yatırılan 9.173,29- TL harcın talep halinde asıl dava davalısına iadesine, Asıl davada davalı ….. A.Ş. tarafından yapılan 220,30-TL istinaf yargı giderinin davanın reddi oranında hesaplanan 87-TL sinin davacıdan alınarak davalı ….. A.Ş.’ne verilmesine, Asıl davada davacı vekili için takdir olunan 2.040-TL istinaf duruşma vekalet ücretinin davalı …. AŞ den alınarak davacıya ödenmesine, Asıl davada davalı vekili için takdir olunan 2.040-TL istinaf duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak asıl dava davalısı … AŞ ne ödenmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, HMK.’nun 356. maddesi uyarınca duruşmalı yapılan inceleme neticesinde asıl ve birleşen davada davacı ve asıl davada davalı …. vekilinin yüzüne karşı, birleşen davada davalılar vekilinin yokluğunda oy birliğiyle karar verildi. 11/02/2021