Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1433 E. 2023/713 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1433
KARAR NO: 2023/713
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/10/2020
NUMARASI: 2014/313 Esas 2020/563 Karar
DAVA: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/05/2023
Asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın asıl ve birleşen davada davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı … Tekstil vekili; pamuk ipliği ticaretiyle uğraşan müvekkili firmanın, kendisini … olarak tanıtan ve … Teks. İnş. Tic. Ltd. Şti. unvanlı firması bulunduğunu belirten şahsa 9.000-TL’lik çek karşılığı iplik sattığını ve çekin gününde tahsil edildiğini, bu kişinin daha büyük iş yapma teklifi ile dorse ve taşınmaz karşılığı yine iplik satışı yapıldığını, müvekkilince tahsil edilen toplam çek tutarı 350.000-TL iken toplam ticaret hacminin 5.000.000-TL olduğunu, bu suretle … adlı kişinin …’nın kimlik bilgilerini kullanarak piyasadan haksız kazanç elde ettiğini, bu kişinin …’nın kimlik bilgileriyle kendi fotoğrafını kullanarak oluşturulan nüfus cüzdanını kullandığını, bu kişinin kendisi ve şirket adına bankalarda hesap açarak çek aldığını, dava konusu çeklerin ibrazında karşılığının bulunmaması üzerine keşideciye takip başlatıldığını, …’nın mernis adresine tebligat yapıldığında gerçek …’nın durumdan haberdar olduğunu, sahte kimlikle davalı bankanın Bayrampaşa şubesinden alınan ve müvekkiline verilen çeklerin tamamının karşılıksız çıktığını, … sahte kimlikli şahsın … firmasının ortağı …’ın hissesini 23.11.2007 tarihli hisse devri sözleşmesiyle devraldığını, aynı tarihte … sahte kimliğiyle de diğer hisselerin devralındığını, davalı bankanın bu kişi ve şirkete çek karnesi verilmesini uygun gördüğünü, … kimliğini kullanan şahsın şahsi ve şirket çekleri dışında değişik bankalara ait çekleri de müvekkiline verdiğini, davalı bankanın, çek karnesi verirken gerekli araştırmayı yapmadığını, kendisine çek karnesi verilmesi mümkün olmayan şahsa çek karnesi vermekte ağır kusurlu olduğunu belirterek, oluşan zararın şimdilik 10.000-TL’lik kısmının çekin keşide tarihi olan 15.11.2008 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; müvekkilinin mevzuata uygun olarak gerekli inceleme ve araştırmayı yaparak … ve …’e çek hesabı açarak çek karneleri verdiğini, şirkete 03.04.2008 ve 21.04.2008 tarihlerinde onar yapraklık çek karnesi verildiğini, …’ya da on yapraklık çek karnesi verildiğini, hesapların açılmasında ve çek karnesi verilmesi işlemlerinde 3167 sayılı kanun, Bankacılık Kanunu ve TTK hükümlerine aykırı herhangi bir işlem ve eylem bulunmadığını, bankanın basiretli bir tacir gibi hareket ederek hesabın açılmasında ve devamında çek karnesi verilmesinde üzerine düşen yükümlülükleri eksiksiz yerine getirdiğini, ancak davacının basiretli bir tacir gibi davranmayarak hiç bir araştırma yapmadan bu kişi ve şirketle ticari ilişki içerisine girdiğini, zararın doğumuna bizzat kendisinin sebep olduğunu, müvekkili bankanın çek vermekte kusurlu olduğu kabul edilse dahi, davacının çekte imzası bulunan sorumlular aleyhinde tüm hukuki yollan tüketmesinin, takibin tüm sorumlular aleyhine semeresiz kalmasının gerektiğini, oysa davacının çekte imzası bulunan tüm şahıslar hakkında takip yapmadığı gibi, yapılan takibin ise tamamen semeresiz kalmadığını, davacının bu kadar yüksek miktarda çek aldığı şahıs ve firmanın fiili durumunu bilmemesinin mümkün olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN İSTANBUL 31. ATM 2011/273 ESAS 2012/253 KARAR SAYILI DAVA: Davacı … Tekstil vekili; müvekkilinin … Tekstil firmasına sattığı tekstil emtiası karşılığında bu firmadan müşteri çekleri aldığını, bu çeklerin davalı bankadan sahte kimlikli şahıs ve şirket tarafından alındığını, bu kapsamda sahte kimlikli …’nın hissedarı olduğu … firması adına olan dava dışı … Tekstil’e keşide edilen 30.09.2008 tarihli 41.250-TL bedelli çekin … Tekstil’den ciro yoluyla müvekkiline intikal ettiğini, çekin ibrazında karşılığının çıkmaması üzerine keşideci şirket ve hissedarı …’ya icra takipleri başlatıldığını, tebligatı alan gerçek …’nın durumu fark ederek takiplere itiraz ettiğini, … adlı kişinin …’nın kimlik bilgilerini kullanarak piyasadan haksız kazanç elde ettiğini, bu kişinin kendisi ve şirket adına bankalarda hesap açarak çek aldığını, … sahte kimlikli şahsın … firmasının ortağı …’ın hissesini 23.11.2007 tarihli hisse devri sözleşmesiyle devraldığını, aynı tarihte … sahte kimliğiyle de diğer hisselerin devralındığını, davalı bankanın bu kişi ve şirkete çek karnesi verilmesini uygun gördüğünü, davalı bankanın, çek karnesi verirken gerekli araştırmayı yapmadığını, bu nedenle ağır kusurlu olduğunu belirterek, oluşan zararın şimdilik 10.000-TL’lik kısmının çekin ibraz tarihi olan 28.08.2008 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVAYA CEVAP: Davalı vekili; müvekkilinin mevzuata uygun olarak gerekli inceleme ve araştırmayı yaparak … ve …’e çek hesabı açarak çek karneleri verdiğini, şirkete 03.04.2008 ve 21.04.2008 tarihlerinde onar yapraklık çek karnesi verildiğini, …’ya da on yapraklık çek karnesi verildiğini, hesapların açılmasında ve çek karnesi verilmesi işlemlerinde 3167 sayılı kanun, Bankacılık Kanunu ve TTK hükümlerine aykırı herhangi bir işlem veya eyleminin bulunmadığını, müvekkili bankanın basiretli bir tacir gibi hareket ederek hesabın açılmasında ve devamında çek karnesi verilmesinde üzerine düşen yükümlülükleri eksiksiz yerine getirdiğini, ancak davacının basiretli bir tacir gibi davranmayarak hiç bir araştırma yapmadan bu kişi ve şirketle ticari ilişki içerisine girdiğini, zararın doğumuna bizzat kendisinin sebep olduğunu, müvekkili bankanın çek vermekte kusurlu olduğu kabul edilse dahi, davacının çekte imzası bulunan sorumlular aleyhinde tüm hukuki yollan tüketmesinin, takibin tüm sorumlular aleyhine semeresiz kalmasının gerektiğini, oysa davacının çekte imzası bulunan tüm şahıslar hakkında takip yapmadığı gibi, yapılan takibin ise tamamen semeresiz kalmadığını, ayrıca davacının müterafık kusuru yönünden inceleme yapılması gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
ISLAH: Davacılar vekili 24.12.2019 tarihli ıslah dilekçesiyle dava değerini asıl davada 151.300-TL ve birleşen davada 30.866-TL olarak ıslah etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; … adlı gerçek kişi tarafından, …’ya ait kimlik bilgilerinin ele geçirildiği, kimliğin resmi değiştirilerek sahte bir kimlik belgesi hazırlandığı, bu sahte kimlik ile … hisselerinin sahte kimlikli … ile birlikte devralındığı, davalı bankanın Bayrampaşa Şubesinde ve muhtelif bankalarda … ve … firması adına şahıs ve şirket hesaplan açıldığı, bu hesaplar üstünden keşide edilen çekler ile pamuk ipliği ticareti yapılarak … Tekstil firmasının ve muhtelif firmaların dolandırıldığı, bankada hesap açılışında kullanılan kimlik belgelerinin, nüfus idaresi tarafından verilen ve üzerinde oynama yapılan gerçek kimlik belgeleri değil, ele geçirilen bilgilerden hareketle oluşturulmuş sahte kimlik belgeleri olduğunun anlaşıldığı, 23.11.2007 tarihli hisse devir sözleşmesi ile … ve …’a ait … şirketinin %50 hissesinin sahte kimlikli … ve %50 hissesinin de sahte kimlikli … tarafından devralındığı, sahte kimlikli …’nın şirketin ortağı ve temsile, ilzama yetkili müdürü olarak atandığı, şirket ortaklarının kimlikleri sahte olmakla beraber … şirketinin usulüne uygun olarak kuruluşunu gerçekleştirmiş, yasal ve faal bir şirket olduğu, şirket devri sonrasında …’nın davalı bankanın Bayrampaşa şubesine ve farklı banka şubelerine başvurarak ticari hesap açtırdığı ve çek karnesi aldığı, ilgili tarihte bankaların, 3167 sayılı kanun kapsamında gerekli bilgi ve belgeleri almakla ve gerekli araştırmaları yapmakla yükümlü oldukları, … adına ibraz edilen kimlik belgelerinin sahte olduğu, şirketin mali tablolarının, vergi levhası ve gelir tablolarının da sahte olduğu, davacı şirket tarafından bu kişilerden 800.000-TL değerinde araç ve taşınmaz alarak toplam 5.000.000-TL değerinde mal verip karşılığında 3-4 ay vadeli çekler alındığı, çeklerin tahsil edilemediği, 3167 sayılı Kanun gereğince; bankaların, çek hesabı açmak maksadıyla bu Kanunla kendilerine verilen görevleri yerine getirirken, çek hesabı açtırmak isteye şahıslar için gerekli araştırmaları yapmak, ekonomik ve sosyal durum gibi hususların belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni göstermekle yükümlü oldukları, ayrıca hem Bankacılık Kanunu hem de MASAK düzenlemeleri gereği bankaların mudilerinin kimliklerini gerçeğe uygun şekilde tespit etme yükümlülüklerinin bulunduğu, bir güven kurumu olan bankaların faaliyetlerin icrasında gereken tüm özen ve dikkati göstermesi ve teknolojinin son imkanlarını kullanmasının esas olduğu, farklı yazılımlar ve özel kontroller ile kimliklerin gerçekliğini ve doğruluğunu kontrol etmenin mümkün olduğu, … Tekstil firmasına 08.08.2008-25.11.2008 tarihleri arası toplam tutarı 453.900-TL olan 12 adet çek keşide edildiği ve bu çeklerin tahsil edilemediği, … Tekstil firmasına 30.09.2008-12.09.2008 tarihleri arası toplam tutarı 92.600-TL olan 3 adet çekin … Tekstil firmasından ciro yoluyla intikal ettiği ve bu çeklerin de tahsil edilemediği, hesap açılışı ve çek tahsisinde kullanılan kimlik belgelerinin, şirket vergi levhasının ve şirket mali tabloların sahte olduğu anlaşıldığından, bir güven kurumu olan davalı bankanın, çek hesabı açtıran şahsın/şirketin kimlik belgelerinin ve mali bilgilerinin doğruluğunun kontrolüne gereken basiret ve özeni göstermemesi nedeniyle, tahsis edilen çek karnelerinin ticari hayatta kullanılmasından dolayı sorumlu olduğu, piyasaya yeni giren ve yeni ticari ilişki kurulan bir firma ve ortakları hakkında gerekli mali araştırmaları yapmaksızın, aldığı teminatların çok üzerinde açık hesap limiti tahsis ederek yüksek tutarlı ticari riske giren davacı şirketin de basiretli tacir olarak hareket etme yükümlülüğüne aykırı davrandığı, dava konusu somut olay neticesinde meydana gelen zararda davacı şirketin 2/3 ve davalı bankanın 1/3 oranında kusurunun bulunduğu, bu nedenle asıl ve birleşen davanın davalının kusuru oranında kısmen kabulü gerektiği gerekçesiyle, asıl davanın 151.300-TL üzerinden, birleşen davanın ise 30.866-TL üzerinden kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı vekili; müvekkili bankanın yasal mevzuata uygun olarak çek hesabı açarak çek karnesi teslim ettiğini, müvekkili bankanın dava tarihinde yürürlükte olan 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ve 3167 sayılı kanun hükümlerine uygun olarak gerekli inceleme, araştırmayı yaparak işlem yaptığını, dava dışı … ve …’in diğer bankalardan da benzer şekilde kredi ve çek karnesi aldığının tespit edildiğini, müvekkili banka basiretli bir tacir gibi hareket ederek hesabın açılmasında ve devamında çek karnesi verilmesinde üzerine düşen tüm yasal yükümlülükleri eksiksiz bir şekilde yerine getirdiğini, müvekkili bankanın, dava dışı şirketin iş yeri adresinde uzun dönem fiili olarak faaliyet gösterdiğini tespit ederek şubece ilgili adreste dava dışı firmanın ziyaret edildiğini, bu kişi ve firmanın olumsuz istihbaratının bulunmadığını, dava dışı … ve … tarafından müvekkili bankaya ibraz edilen bilgi ve belgelerin resmi makamlar ve noter tarafından onaylanan belgeler olduğundan, müvekkili bankaya yüklenecek herhangi bir kusur bulunmadığını, müvekkili bankanın resmi dairelerin yetkisi dahilinde usulüne uygun olarak düzenlenen nüfus cüzdanının, ticaret sicil gazetesinin, sahte belgelerle alındığının tespit etmesinin hukuken ve fiilen mümkün olmadığını, mahkemece alınan 25/08/2014 tarihli kök 20/03/2015 tarihli ek bilirkişi raporunun da savunmalarını destekler nitelikte olduğunu, buna rağmen mahkemece aksi yönünde karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, mahkemece alınan 30/10/2018 ve 25/02/2018 tarihli bilirkişi raporlarındaki inceleme ve tespitler çelişkili olup, hüküm kurmaya elverişli olmadığını, raporlardaki çelişkili tespitlere rağmen ilk derece mahkemesi tarafından bu çelişkiler giderilmeden hüküm kurulmasının da hatalı olduğunu, davacı firmaların alması gereken en basit önlemleri dahi almayarak ilk kez ticari ilişkiye girdiği dava dışı şahıs ve firma hakkında yeterli araştırma yapmaksızın yüksek hacimde çek kabul ederek ticari ilişkiye girmek suretiyle zararın oluşmasına kendi kusurları ile sebep olduklarını, bu nedenle davacıların kusuru oranının %100 olarak kabulünün gerektiğini, müvekkili bankanın çek karnesi vermede kusurlu olduğu kabul edilse dahi, davacı firmaların öncelikle dava dışı şahıs, firma ve çekte imzası bulunan diğer sorumlular hakkında tüm hukuki yolları tüketmesinin, takibin tüm sorumlular aleyhine semeresiz kalmasının gerektiğini, bu şartlar yerine getirilmeksizin tazminat talep edilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Asıl ve birleşen dava, keşideci hakkında davalı bankanın çek hesabının açılışı sırasında 3167 sayılı Kanunun ve ilgili yasal mevzuatın gereklerini yerine getirmediği, yeterli araştırma yapmadan keşideciye çek karnesi verdiği ve çeklerin karşılığının bulunmadığı iddialarına dayalı olarak, banka aleyhine açılan tazminat istemine ilişkindir. Olay tarihinde yürürlükte bulunan 3167 sayılı Çek Kanunu’nun 2. maddesinde, bankaların, çek hesabı açılması ile ilgili olarak görev ve yükümlülükleri yerine getirirken, çek hesabı açtırmak isteyenin yasaklı olup olmadığını bu Kanun hükümlerine göre araştıracakları, ayrıca ilgili kişinin ekonomik ve sosyal durumunun belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni gösterecekleri, 3. maddesinde ise çek hesabı açtıranların açık kimlik ve adreslerini saptamak için fotoğraflı nüfus cüzdanı örnekleri ile yerleşim yeri belgelerini, tacir olanların ayrıca ticaret sicili kayıtlarını almak, bunların açık kimliklerini, adreslerini, vergi kimlik numaralarını ve çek hesabının kapatılma hallerini onbeş gün içinde TCMB’ye bildirmek zorunda oldukları hüküm altına alınmıştır. Somut olayda; … adlı kişi tarafından gerçek …’ya ait kimlik bilgileri ele geçirilerek bu bilgiler ve kendi fotoğrafı kullanılarak sahte kimlik belgesi düzenlendiği, bu kişinin sahte kimlik belgesi ile … unvanlı şirketin hisselerini 23.11.2007 %50’şer oranında olmak üzere yine sahte kimlikli … ile birlikte devraldığı, sahte kimlikli …’nın şirketin ortağı ve temsile, ilzama yetkili müdürü olarak atandığı, şirket ortaklarının kimlikleri sahte olmakla beraber … şirketinin usulüne uygun olarak kurulmuş bir şirket olduğu, şirket hisse devri sonrasında …’nın davalı bankanın Bayrampaşa şubesine ve farklı banka şubelerine başvurarak ticari hesap açtırdığı ve çek karnesi aldığı, bu kapsamda davalı banka şubesi tarafından da sahte kimlikli … ve sahte kimlikle yapılan hisse devri sonucunda yetkilisi olduğu … şirketine 2008 yılı içerisinde çek karnesi verildiği, bu kişinin çek karnesi alırken davalı bankaya ibraz ettiği kimlik sahte olduğu gibi şirket adına ibraz edilen mali tablolarının, vergi levhası ve gelir tablolarının da sahte olduğu, davacı … Tekstil tarafından sahte kimlikli … ile … firmasına pamuk ipliği satışı yapılarak keşidecisi … ve … şirketi olan çeklerin alındığı, yine birleşen dosya davacısı … Tekstil firmasının da … Tekstil’e sattığı ürünler karşılığında bu kişilerin keşidecisi olduğu ve çekleri ciro yoluyla … Tekstil firmasından aldığı, bu kapsamda davacı … Tekstil firmasına toplam tutarı 453.900-TL olan 12 adet çek keşide edildiğinin, … Tekstil tarafından … Tekstil firmasına ise toplam tutarı 92.600-TL olan 3 adet çekin ciro yoluyla intikal ettiğinin tespit edildiği, söz konusu çeklerin ibrazında tahsil edilemediği, bu suretle … adlı kişinin sahte kimlik ve sahte belgelerle davalı bankadan ve diğer muhtelif bankalardan aldığı çekleri kullanarak davacı firmaların da aralarında bulunduğu kişi ve şirketleri dolandırdığı, sahte kimliği kullanan ve gerçekte … adlı kişinin sahtecilik ve dolandırıcılık suçundan İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/71 esas sayılı dosyasında yargılanarak hakkında mahkumiyet hükmü kurulduğu, verilen kararın henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır. Bir güven kurumu olan davalı banka, o dönem yürürlükte olan 3167 sayılı kanun ve bankacılık kanunu ile ilgili mevzuat gereğince, çek hesabı açtıran şahsın/şirketin kimlik belgelerinin ve mali bilgilerinin doğruluğunun kontrolünde gereken basiret ve özeni göstermek zorundadır. Somut olayda … tarafından davalı bankaya ibraz edilen kimlik sahte olduğu gibi, şirket adına ibraz edilen mali tablolar, vergi levhası ve gelir tablolarının da sahte olduğu tespit edilmiştir. Bu durumda çek karnesi verirken üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmeyen, basiretli bir tacir olarak gerekli özeni göstermeyen davalı banka, keşide edilen ve karşılığı tahsil edilemeyen çekler nedeniyle asıl dava davacısının uğradığı zarardan sorumludur. Buna karşılık piyasaya yeni giren ve yeni ticari ilişki kurulan bir firma ve ortakları hakkında gerekli mali araştırmaları yapmaksızın, aldığı teminatların çok üzerinde yüksek tutarlı ticari riske giren davacı şirketin de basiretli tacir olarak hareket etme yükümlülüğüne aykırı davrandığı, zararın oluşumunda müterafık kusurunun bulunduğu sabittir. Bu hususta mahkemece hükme esas alınan 2. bilirkişi raporunda, zararın oluşumunda davalı bankanın 1/3, davacının ise 2/3 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Mahkemece alınan ilk bilirkişi raporunda davalı bankanın kusursuz olduğu, zararın oluşumunda davacının %100 kusurlu olduğu tespit edilmişse de, bu tespit dosyadaki somut delillere uygun düşmediği gibi bu rapor kendi içerisinde de çelişkiler barındırmaktadır. Bu nedenle raporlar arasında çelişkiden söz edilmeyeceği gibi, mahkemece ikinci bilirkişi kurulu raporunun esas alınmasında da hukuka aykırılık yoktur. Bu yüzden davalı vekilinin bilirkişi raporları arasında çelişki bulunduğu, son bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağı yönündeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Diğer yandan asıl davacı … Tekstil firması, sattığı iplik karşılığı sahte kimlikli … ve yetkilisi olduğu … firmasının keşidecisi olduğu çekleri doğrudan bu kişiden almıştır. Çeklerin keşidecisi … sahte kimlik kullandığı gibi, keşideci … şirketinin hisse devirleri de sahte kimlikle gerçekleştirilmiştir. Bu durumda dava konusu çekler bakımından davacının yasal olarak çek borçlularına müracaat imkanı bulunmamaktadır. Bu nedenle asıl dava bakımından çek sorumlularına başvuru imkanı bulunmayan davacının zararının gerçekleştiği ve zararını davalı bankadan talep şartlarının oluştuğu kabul edilmelidir. Nitekim aynı davacı tarafından aynı olaya ilişkin başka banka aleyhine açılan davada verilen hükmün temyizi üzerine Yargıtay 11. HD’nin 2013/6367 esas 2013/23450 karar sayılı ilamında da, keşideci ve lehtar isimlerinin sahte olduğunun iddia edildiği, davacı tarafça kullanılacak yasal müracaat imkanının bulunmaması nedeniyle davacının bankaya başvuru koşullarının mevcut olduğuna hükmedilmiştir. Bu nedenle mahkemece asıl davanın kısmen kabulünde bir isabetsizlik bulunmadığından, davalı vekilinin asıl davada verilen hükme yönelik istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Birleşen dava konusu çekler ise yine sahte kimlikle hisseleri devralınan … tarafından asıl davacı … Tekstil şirketine keşide edilen, bu şirketin cirosu ile birleşen davacı … Tekstil’e intikal eden çeklerdir. Bu çekler bakımından birleşen davacı şirketin davalı bankadan talepte bulunabilmesi için, yine öncelikle asıl çek sorumluları hakkında tüm hukuki yolları tüketmesi ve buna rağmen alacağını tahsil edememesi şarttır. Yukarıda da izah edildiği üzere keşideci kişi ve şirketin sahte belgelere dayalı olması nedeniyle davacının bu kişi ve şirkete başvuru imkanı yoktur. Ancak davacı bu çekleri asıl davacı … Tekstil firmasından ciro yoluyla devraldığına göre, ciranta olan … Tekstil’e başvuru imkanı mevcuttur. Ancak somut olayda davacı tarafından bu şirkete yasal bir başvuru yapıldığına, bu kapsamda dava açıldığına veya icra takibi başlatıldığına, takip ve davanın sonuçsuz kaldığına dair herhangi bir iddia ve delil ileri sürülmemiştir. Bu durumda henüz çek sorumlusu şirkete yasal başvuru imkanının kullanmayan birleşen davacı … Tekstil’in, oluşan zarar nedeniyle davalı bankaya başvuru koşulları oluşmamıştır. Bu nedenle mahkemece birleşen davanın reddi gerekirken kısmen kabulü hatalıdır. Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin asıl davada verilen hükme yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine, birleşen davanın reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulü doğru değil ise de, yapılan hata/eksiklik yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davalı vekilinin birleşen davada verilen hükme yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile kararın HMK’nın 353/(1)b-2 maddesi uyarınca kaldırılarak, asıl davada verilen hükmün tekrarı ile “birleşen davanın reddine” karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin asıl davada verilen hükme yönelik istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, Davalı vekilinin birleşen davada verilen hükme yönelik istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/313 Esas – 2020/563 Karar sayılı 06/10/2020 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davacı … Tekstil tarafından açılan asıl davanın kısmen kabulü ile 151.300-TL’nin 15.11.2008 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı bankadan alınarak davacıya verilmesine, fazla istemin reddine, Davacı … Tekstil tarafından açılan birleşen davanın reddine” İlk derece mahkemesine ilişkin olarak ;”Asıl davada; alınması gereken 10.335,30-TL nispi karar ve ilam harcından mahkeme veznesine yatırılan 3.259,50-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 7.075,8‬0-TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yatırılan ‬3.277,90-TL peşin, başvuru ve ıslah harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı tarafından yapılan 4.508,60‬‬-TL yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı lehine taktir olunan 18.323,50-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine Birleşen davada; alınması gereken 179,90-TL karar ve ilam harcından, davacı tarafından yatırılan 148,50-TL’nin mahsubu ile bakiye 31,40-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, Davalı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 9.200-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” Asıl davada alınması gereken 10.335,30-TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 2.583,82-TL harcın mahsubu ile bakiye 7.751,48-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Birleşen davada davalı tarafından yatırılan 527,11-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davalı tarafından sarf edilen 43,90‬-TL istinaf yargı giderinin birleşen davada davacıdan alınarak asıl ve birleşen davada davalıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.11/05/2023