Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1412 E. 2023/300 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1412
KARAR NO: 2023/300
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/09/2019
NUMARASI: 2017/632 Esas – 2019/563 Karar
DAVA: Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/03/2023
Davanın kabulüne ilişkin verilen kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; icra takibine konu bononun kayıtsız şartsız borç ikrarını içeren ve kambiyo vasfına sahip bir belge olmadığını, eldeki bononun İstanbul …İcra Dairesi’nin … E. sayılı dosya borçluları ile davalı arasında çok önceden kullanılan kredi sözleşmesinin teminatı olarak düzenlendiğini, davalı Banka ile asıl borçlu şirket arasındaki borç bakiyesinin araştırılması sonucunda takipte talep edilen asıl alacak olan 1.100.000-TL tutarına ulaşılacağını, müvekkillerinin bono nedeniyle borçlarının bulunmadığını, müvekkillerin bononun tanzim ve vade tarihi itibariyle … Taah. A.Ş. ile bir bağlantısının olmadığını, SGK’lı işçi olarak çalışan müvekkilinin 2.000.000-TL gibi yüklü bir miktardaki bonoyu ödeme taahhüdüne girerek imzalanmasının hayatın doğal akışına aykırı olduğunu, bunun dışında ödeme emrinde 24/06/2017 vade tarihli 1.100.000-TL bonodan bahsedildiği halde, kendilerine ödeme emrinin ekinde tebliğ edilen bonoda bedelin 2.000.000-TL olarak gösterildiğini, takibe dayanak gösterilen bono ile ödeme emrinde belirtilen bononun aynı olmadığını, müvekkillerine karşı herhangi bir protesto gönderilmediğini, bu nedenle müvekkillerine karşı müracaat hakkının kullanılamayacağını, müvekkilleri hakkında kambiyo takibi yapılamayacağını, müvekkillerinin tacir olmaması nedeniyle ticari faiz uygulanmasının da mümkün olmadığını belirterek takip konusu bonodan dolayı müvekkillerin borcunun olmadığının tespitine, davalı aleyhinde %40 oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacı taraf ile müvekkili banka arasındaki 19.07.2012 tarihli genel kredi sözleşmesine istinaden davacı tarafa kredi kullandırıldığını, kredi sözleşmesinde davacıların müteselsil kefil sıfatına haiz olduklarını ve kefalet limitlerinin 4.000.000-TL olarak belirlendiğini, davacıların kredi borçlarını ödemek amacıyla davaya konu kambiyo senedini tanzim ederek bankaya teslim ettiklerini, senedin süresinde ödenmemesi üzerine takip başlatıldığını, davacıların senedi ciranta olarak değil müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imzaladıklarını, senedin yasal takip işlemlerine başlanabilmesi için protestoya gerek bulunmadığını, senet metninde ya da taraflarca imzalanan sözleşmede de takibe konu senedin teminat senedi olduğuna dair bir ibare veya hüküm bulunmadığını, davacı tarafça senedin teminat senedi olduğuna dair bir belge ibraz etmediğini, mevzuat gereği kambiyo takiplerine uygulanan Merkez Bankasının tayin ettiği avans faizi oranında temerrüt faizi talep edildiğini, senedin ve genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın zamanaşımına uğradığı yönündeki itirazın yersiz olduğunu, müvekkili bankanın kambiyo senedine bağlı alacağını takip etmekte haklı olduğunu belirterek davanın reddine, müvekkili lehine alacağın %20’si oranında tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davalı tarafça başlatılan İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasında 30.05.2016 tanzim tarihli 24.06.2016 vade tarihli 2.000.000-TL bedelli bono dayanak alınarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapıldığı, fakat bonunu davalı tarafın cevap dilekçesinde belirttiği üzere davalı banka ile dava dışı … San. ve Tic. A.Ş. 19/07/2012 tarihinde imzalanan genel kredi sözleşmesi sırasında davacıların sözleşmeyi müşterek borçlu/müteselsil kefil olarak imzaladıkları ve kredi borçlarının teminat olarak senedin verilmiş olduğu, senedin teminat senedi olup tanzim tarihinden çok önce … Gaziantep Şubesince 11.02.2013 tarihinde banka kayıtlarına girişinin yapıldığı, bononun kayıtsız şartsız borç ikrarı içermemesi nedeniyle kambiyo senedi vasfına haiz olmayıp kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe dayanak yapılamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacılar … ve …’nın İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasında dayanak yapılan tanzim tarihi 30/05/2016 vade tarihi, 24/06/2016 olan bonodan kaynaklı asıl alacak ve ferilerinden borçlu olmadığının tespitine, talep edilen kötüniyet tazminatının şartları oluşmadığından reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; genel kredi sözleşmesinde ya da senet metninde dava konusu senedin teminat senedi olduğuna dair bir ibare bulunmadığını, davacının bu iddiasını yazılı delillerle ispat edemediğini, her bononun altında bir temel ilişki bulunduğunu, fakat bu durumun senedin kambiyo vasfına bir etkisinin bulunmadığını, bu yönüyle kararın hatalı olduğunu, bahsi geçen bonon kayıtsız ve şartsız bir para borcu içerdiğini, İstanbul 23. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/912 Esas sayılı dosyasında davacı tarafça takibin iptali için açılan davanın aynı gerekçe ile reddine karar verildiğini, bilirkişi raporunda da müvekkili bankanın 1.106.182,12-TL nakdi alacaklı olduğunun tespit edildiğini, yerleşik Yargıtay içtihatları dikkate alınmaksızın karar verildiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, teminat olarak verildiği ve anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu ileri sürülen bonoya dayalı icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Dava konusu icra takibine dayanak oluşturan 30/05/2016 düzenleme, 24/06/2016 vade tarihli bonoda davacılar keşideci, davalı banka ise lehtar sıfatıyla hamil durumdadır. Davacılar dava konusu bononun, dava dışı … Taah. A.Ş.’nin davalı bankadan almış olduğu kredinin teminatı olarak verildiğini ve kullanılmış olduğunu iddia etmektedir. Davalı banka ise senedin, alınan kredi borcunun ödenmesi amacıyla verildiğini savunmaktadır. Davacıların dava dışı asıl borçlu şirket ile davalı banka arasında düzenlen 19/07/2012 tarihli genel kredi sözleşmesini müteselsil kefil olarak imzaladıkları anlaşılmaktadır. Kural olarak bono “kayıtsız ve şartsız muayyen bir bedeli ödemek vaadini” içermektedir. Bunun aksini iddia eden tarafın bononun teminat amacıyla verildiğini HMK’nun 200’üncü maddesi uyarınca senetle ispat etmesi gerekir (Yargıtay 19.HD’nin 27/01/2015 tarihli 2014/10822 E., 2015/1076 K. sayılı emsal kararı). Yine TTK hükümlerine göre açığa bono düzenlenmesi mümkün olup, bononun boş kısımlarının anlaşmaya aykırı doldurulduğunu iddia eden borçlunun bu iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerekir (Yargıtay 19.HD’nin 17/11/2016 tarihli 2016/4254 E., 2016/14849 K. sayılı emsal kararı). Mahkemece; senedin tanzim tarihinden önce 11/02/2013 tarihinde banka kayıtlarına girişinin yapıldığı, senedin davacının müteselsil kefil olarak imzaladıkları sözleşmenin teminatı olarak verildiği, kayıtsız şartsız borç ikrarı içermemesi nedeniyle kambiyo senedi vasfına haiz olmayıp kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe dayanak yapılamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak bankaların verdikleri krediye karşılık teminat olmak üzere bono almalarını engelleyen yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu itibarla yerel mahkemenin aksi yöndeki gerekçelerinde isabet görülmemiştir. Esasen senet üzerinde teminat olduğunu gösteren herhangi bir kayıt da bulunmamaktadır. Davalı da dava konusu senedin kredi borcunun ödenmesi amacıyla, başka bir anlatımla ifa amacıyla düzenlendiğini belirterek teminat iddiasını kabul etmemiştir. Bir an için senedin teminat amacıyla verildiği kabul edilse bile teminatını teşkil ettiği kredi sözleşmesi uyarınca kullandırılan kredi borcu bulunup bulunmadığının bilirkişi marifetiyle saptanması gerekir. (Yargıtay 19. HD’nin 26/09/2016 tarih 2016/2530 E. 2016/12603 K. Sayılı ilamı). Mahkemece yapılacak iş, genel kredi sözleşmesi de getirtilerek banka kayıtları inceletilerek taraflar arasındaki kredi ilişkisi nedeniyle davacının davalıya borcu olup olmadığını saptamak ve borcu varsa davacının bu borcu kadar bu bonodan sorumlu olduğunu değerlendirmekten ibarettir. (Yargıtay 19. HD’nin 27/02/2018 tarihli 2016/14044 E. 2018/999 K. Sayılı kararı). Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile mahkeme kararının kaldırılarak ilk derece mahkemesi karar tarihinden sonra vefat eden davalı …nın mirasçılarının da yargılamaya dahil edilip yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/09/2019 Tarih 2017/632 Esas 2019/563 Karar sayılı hükmün HMK.’nın 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine” Davalı tarafından yatırılan 18.868,75‬-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 02/03/2023