Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1404 E. 2023/395 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1404
KARAR NO: 2023/395
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/03/2019
NUMARASI: 2017/484 Esas 2019/300 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/03/2023
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin sigortalısı … Paz.AŞ tarafından muhtelif bayilere sevk edilen yedek parça emtiasının, taşıma sırasında hasarlanması nedeniyle müvekkili şirket tarafından sigortalısına ödenen hasar tazminatından doğan rücuen tazminat alacağının tahsili amacı ile nakliye firmasının sigortacısı olan davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini, müvekkili şirket nezdinde nakliyat abonman blok sigorta sözleşmesi ile sigortalı olan …’nun bayilerine gönderdiği yedek parçaların nakliye sırasında hasarlanması üzerine, müvekkili şirketçe yaptırılan ekspertiz incelemesi sonucunda hazırlanan ekspertiz raporunda, 53 adet yedek parçada meydana gelen hasarın, bayilere sevk veya yükleme-tahliye operasyonları sırasında hasara uğramış olabileceklerinin tespit edildiğini,hasar nedeniyle müvekkilinin 22.870,68-TL ödeme yaptığını, müvekkilinin bu ödeme ile sigortalısının haklarına halef olarak %20 poliçe marjı hariç tutularak 19.058,90-TL için rücu hakkının doğduğunu belirterek, davalının takibe yönelik itirazının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacı şirketin davaya dayanak yaptığı müvekkiline ait poliçelerin davayla ilgisinin bulunmadığını, sigortalı tarafından gerçekleştirildiği belirsiz olan hasarlar bakımından sağlanan bir teminat bulunmadığını, hasar tespit tutanaklarında sigortalının imzası bulunmadığını, tutanakları kimin imzaladığının belli olmadığını, okunaksız olan hasar bildirim formlarının kim tarafından imzalandığının belli olmadığını, hasarın hangi aşamada meydana geldiğinin belirsiz olduğunu, bir bayiye tek seferde teslim edilen emtia miktarı dikkate alındığında, tutanakların sonradan düzenlenme olasılığının yüksek olduğunu, davacı şirket tarafından sunulan ekspertiz raporu tek taraflı olarak hazırlanmış olup raporda hasara uğrayan emtianın hangi firma tarafından taşındığının anlaşılamadığının belirtildiğini, mali mesuliyet poliçesi özel şartlarının 5. maddesi gereği yedek parçaların stok sahasına girdiği andan itibaren ilk 60 gün içinde tespit edilmesinin gerektiğini, bu hususun da belirsiz olduğunu, davacının poliçe teminatı kapsamında olmayan lütuf ödemesi yaptığını, rücu talebine konu edemeyeceğini, kamyonun açık kasalı veya brandasının yetersiz olmasından kaynaklanan hasarların teminat dışı olduğunu, ayrıca müvekkilinin sorumluluğunun sınırlı olduğunu belirterek, davanın reddi ile davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; davacı şirket tarafından yaptırılan ekspertiz incelemesinde, yurt içinde 28.09.2015-03.11.2015 tarihleri arası muhtelif tarihlerdeki taşımalarda taşınan bazı parçaların hasarlı olduğunun tespit edildiği, yedek parçaların alıcılara hasarlı olarak teslim edildiği ve bu parçaların nakliyat esnasında hasarlandığının tutanaklar ile anlaşıldığının belirtildiği, tutanakta geçen yedek parçanın hangi taşımaya ait olduğu belli olmadığı gibi, ayrıca ürüne ait açıklayıcı bilginin de yer almadığı ve hatta çoğu tutanakta hasar tarihinin dahi bulunmadığı, bazı tutanaklarda ise “koli sağlam içinden çıkan parça hasarlı” şeklinde kutucuğun işaretlendiği, bu durumda kolinin sağlam olması karşısında içindeki yedek parçanın ne şekilde hasarlandığı hususunun belirsiz olduğu, gönderici tarafından alıcı bayilere kesilen fatura ve sevk irsaliyelerinde birden fazla yedek parça olmasına rağmen, çoğunda bir parçanın ve bazen iki parçanın hasarlı olduğunun işaretlendiği, taşınan yedek parçalardan bir veya ikisinin taşıma sırasında hasarlandığını gösteren dosyada delil bulunmadığı, bir kısım hasar tespit tutanaklarının ise imzasız olduğu, tutanakların hasarın taşıma sırasında meydana geldiğini ispata elverişli olmadığı, taşınan yedek parçaların ambalajlı olması nedeni ile davalının ürünlerin yükleme sırasında hasarlı olup olmadığını tesbit imkanının bulunmadığı, hasarın taşıma sırasında ve taşıyıcının sorumluluğunda meydana geldiği ile usulüne uygun olarak hasar bildiriminin yapıldığının ispatlanamadığı, dava dışı taşıyıcının ve onun sigortacısı davalının iddia olunan hasardan dolayı sorumluluğunun bulunmadığı, davacı sigorta şirketince dava dışı sigortalısına ödeme yapılmasının tek başına rücu imkanı vermeyeceği, halefiyet şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili; müvekkilinin sigortalısı ile davalı arasında akdedilen nakliye sözleşmesinin 7. maddesinde taşıyıcının sorumluluk kriterlerinin belirlendiğini, bu madde hükmünün taşıyıcının sorumluluğunu genişleterek yükleme, taşıma ve boşaltma sırasında meydana gelen tüm ziya ve hasardan sorumlu olduğunu düzenlediğini, ancak mahkemece sözleşmenin bu hükmünün dikkate alınmadığını, hasarlı emtianın taşıyıcı … tarafından toplanarak kendisine ait depoya konulduğunu, emtianın hasara uğradığının emtianın taşıyıcı tarafından depoya alınmasından belli olduğunu, bu nedenle taşıyıcının hasarı bildiğini ve hasarın taşıyıcının sorumluluğunda gerçekleştiğinin açık olduğunu, yine sözleşmede taşıyıcının sorumluluğunun sınırlandırılmayıp malın uğradığı hasar kadar olduğunun hüküm altına alındığını, dolayısıyla hasar halinde taşıyıcının malın değeri tutarında sorumlu olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, nakliyat abonman blok sigorta poliçesi ile sigortalanan emtianın yurt içi taşıma sırasında hasara uğraması nedeniyle,sigortalıya ödenen hasar bedelinin, taşıyıcının mali sorumluluk sigortacısı olan davalıdan rücuen tahsiline yönelik icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesi uyarınca; sigortacının, sigortalısının haklarına halefiyet hakkının gerçekleşebilmesi için sigortacının hukuken geçerli bir sigorta poliçesi teminatı kapsamında sigortalısına tazminat ödemesi ve sigortalının zarar sorumlusuna karşı dava hakkına sahip olması gerekir.6102 sayılı TTK’nın 875 ve 879. maddeleri uyarınca taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın zıyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan; kendi adamlarının, taşımanın yerine getirilmesi için yararlandığı kişilerin görevlerini yerine getirmeleri sırasındaki fiil ve ihmallerinden, kendi fiil ve ihmali gibi sorumludur.Somut olayda; davacının nakliyat abonman blok sigorta poliçesiyle sigortaladığı dava dışı … firmasına ait yedek parça emtiasının yurt içi taşıma işinin davalının sigortalısı taşıyıcı … tarafından üstlenildiği, 28.09.2015-03.11.2015 tarihleri arasında yapılan taşımalarda bir kısım emtianın hasara uğradığının ekspertiz raporuyla tespiti üzerine, davacı tarafından sigortalısına 16.02.2016 tarihinde 22.870,68-TL hasar bedeli ödendiği,taraflar arasındaki uyuşmazlığın, sigortalı emtiada oluşan hasarın taşıma sırasında meydana gelip gelmediği noktasında toplandığı anlaşılmaktadır.Davacının sigortalısı ile davalı … arasında akdedilen nakliye sözleşmesinin 7. maddesinde; “…’nun yüklenen kolilerin sayısından ve iyi durumda olmalarından sorumlu olduğu, bu sorumluluğun … mağazasında yük teslim formunun imzalanmasından itibaren başlayacağı ve alıcılara teslimata kadar devam edeceği, sayısını kontrol edebilme imkanı bulunması şartıyla …’nun palet üzerinde bulunan koli sayısından sorumlu olduğu, alıcı tarafından gerektiği şekilde tespit edilen hasar veya zarar meydana gelmesi halinde alıcının …’a şikayette bulunacağı, bunun üzerine …’un alıcı adına tanzim edilmiş satış faturalarını esas alarak ilgili parçalar için tespit edilen zarar kadar alıcıyı tazmin edeceği, bu referans fatura ve yine tazminat talebinin, zararın … tarafından kendisine tazmin edilmesini isteyen …’un tazminat talebi için kanıt teşkil edeceği, …’nun kendi sigorta şirketi tarafından ekspertiz amacıyla bayiler nezdindeki bütün hasarlı malları masrafı kendisine ait olmak üzere toplama hakkını saklı tutacağı” hususları düzenlenmiştir. Eldeki davada davacı tarafça bir kısım hasar tespit tutanakları sunulmuş ise de; davacı tarafça sunulan sevk irsaliyelerine göre emtiadaki hasarların alıcısı olan bayilere ve/veya servislere çekincesiz olarak teslim edildiği, teslim esnasında düzenlenmiş hasar tutanağı bulunmadığı, nitekim hasarın emtianın gönderildiği bayi ve servislerde değil, daha sonra sigortalı … tarafından kullanılan davalı taşıyıcı …’ya ait depoda bulunduğu sırada tespit edildiği ve akabinde hasar tespit tutanaklarının düzenlendiği, taraflar arasındaki nakliye sözleşmesinin 7. maddesinde düzenlenen prosedürün işletilmediği, hasara neden olduğu iddia edilen ilgili taşımanın kim tarafından ve hangi tarihte gerçekleştiğinin belli olmadığı anlaşılmaktadır. Davacı tarafça; hasara uğrayan emtianın ne şekilde davalı …’ya ait depoya götürüldüğü hususlarına açıklık getirilmemiştir. Dolayısıyla emtianın alıcısına teslimi sırasında düzenlenen veya davalı taşıyanın hasarın taşıma esnasında meydana geldiği hususunda kabulünü içeren herhangi bir tutanak sunulmamış olup, bu durumda hasarın davalı taşıması sırasında meydana geldiğinin ispatlanamadığının kabulü gerekir. Tutanakların önemli bir bölümünde kolinin sağlam olduğu, içinden çıkan parçanın hasarlı olduğu belirtilmiştir. Oysa nakliye sözleşmesinin 6. maddesinde ambalajlama işinin … tarafından gerçekleştirileceği düzenlenmiş olup, bazı tutanaklarda “koli sağlam içinden çıkan parça hasarlı” seçeneğinin işaretlenmesi nedeniyle, taşımaya konu emtiadaki ambalajın yeterli olduğu da anlaşılamamaktadır. Bu durumda emtiadaki hasarın davalının sigortalısı olan taşıyıcı tarafından gerçekleştirilen taşıma sırasında meydana geldiği hususu kanıtlanamadığından,davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, istinaf nedenleri yerinde olmayan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapılan 16,50-TL istinaf yargı giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.16/03/2023