Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1398 E. 2023/394 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1398
KARAR NO: 2023/394
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/07/2019
NUMARASI: 2018/472 Esas – 2019/761 Karar
DAVA: Elatmanın Önlenmesi
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/03/2023
Davanın kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili şirketin İstanbul ili Sancaktepe ilçesi … Mahallesinde bulunan … ada … parsel sayılı taşınmaz üzerinde 08.01.2013 tarih ve … yevmiye sayılı işlemle tesis edilmiş intifa hakkı bulunduğunu, müvekkili şirketin intifa hakkı kendisine ait olan taşınmazda kurulu akaryakıt istasyonunu işletmek üzere davalı ile 01.03.2016 tarihinde 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi akdedildiğini, ancak bu sözleşmenin davalı tarafından keşide edilen 04.04.2018 tarihli ihtarname ile haksız olarak feshedildiğini, bunun üzerine müvekkilince keşide edilen 09.04.2018 tarihli ihtarname ile taşınmazın tahliyesi ile tüm demirbaşları ile teslim edilmesinin davalıya ihtar edildiğini, ancak ihtara rağmen taşınmazın tahliye ve teslim edilmediğini, bayilik sözleşmesinin feshi ile davalının istasyonda işgali konumuna düştüğünü, üstelik başka bir firma ile anlaşarak başka bir dağıtıcının ürünlerini satmak suretiyle haksız kazanç sağladığını belirterek, davalının taşınmaza yönelik haksız müdahalesinin önlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; müvekkilinin taşınmazda kiracı sıfatıyla ticari faaliyet sürdürmekte olup işgalci olmadığını, davacının taşınmazı 27.12.2015 tarihli kira sözleşmesiyle kiraladığını, kira bedelinin her ay davacıya ödendiğini, bu nedenle haksız müdahaleden ve müvekkilinin işgalci olduğundan söz edilemeyeceğini, bayilik sözleşmesinin müvekkilince haklı nedenle feshedildiğini, davacının yüksek kar vaadiyle müvekkilini ikna ettiğini, ancak müvekkilinin zarar etmesine rağmen davacının müvekkilini oyalayarak daha fazla zarar etmesine neden olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; … AŞ adına kayıtlı dava konusu taşınmazda davacı şirket lehine 08.01.2013 tarihli 8 yıl süreli intifa hakkı tesis edildiği, taraflar arasında 01.03.2016 tarihinde standart bayiilik sözleşmesi ve aynı tarihli çerçeve protokol ile kira sözleşmesi bulunduğu, taraflar arasında akdedilmiş bulunan kira sözleşmesinin feshedilmesine yönelik olarak 01.03.2016 tarihli fesih protokolü düzenlendiği, davalının Üsküdar … Noterliğinin 04.04.2018 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi feshettiği, davacının da cevaben 09.04.2018 tarihli ihtarnameyi gönderdiği, taraflar arasında düzenlenen çerçeve protokol ile davacının münhasır kullanıcı hakkına sahip olduğu taşınmazdaki istasyonda ifa edilmek üzere bayilik ilişkisi bulunduğu, bu taşınmaza ait yine tarafları aynı olan Üsküdar … Noterliğince düzenlenen kira sözleşmesinin bulunduğu, kira sözleşmesinin 6. maddesi ile kiracı ile kiralayan arasında akdedilen bayilik anlaşması ve eklerinin her ne sebeple olursa olsun sona ermesi halinde kiracının, iş bu mecuru herhangi bir ihbar veya ihtara gerek kalmaksızın derhal tahliye etmek suretiyle kiralayana tüm ekipmanlar ve teferruatı ile birlikte teslim etmeyi, aksi halde cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği, her iki tarafın iddia ve kabulünde olduğu üzere bayilik sözleşmesi feshedilmekle sonlandığından, sonlandırılan ve davaya dayanak yapılan 01.03.2016 tarihli standart bayilik sözleşmesi ve eki olan aynı tarihli çerçeve protokolün 13. maddesi uyarınca, bu sözleşmeye bağlı bayiliğin icra edildiği taşınmazın da bu hüküm dikkate alınarak davalı tarafça tahliyesi ve davacıya tesliminin gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili; bilirkişi raporlarında taşınmaza ait değer tespiti olmamasına rağmen mahkemece davacıya harç tamamlatılarak karar verilip bu değer üzerinden müvekkiline harç tahakkuk ettirildiğini, bu kapsamda mahkemece 11.000.000-TL değerden bahsedilerek bu değer üzerinden harcın tamamlatılmasının ve akabinde karar verilerek müvekkili aleyhine 802.729,26-TL harç tahakkuku ve davacı lehine ise 182.712,64-TL vekalet ücretine hükmedilmesinin usule aykırı olduğunu, yargılama devam ederken müvekkilin kullanımındaki taşınmazın tedbiren icra marifetiyle müvekkilinin elinden alınarak davacıya verildiğini, bu suretle dava konusuz kaldığı halde mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, taraflar arasındaki bayilik sözleşmelerinin müvekkilince haklı nedenlerle feshedildiğini, 27.12.2015 tarihli kira sözleşmesi gereği müvekkili taşınmazda kiracı sıfatıyla faaliyette bulunduğundan işgalci olmadığını, bu nedenle haksız müdahalenin söz konusu olmadığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; dava dışı şirkete ait taşınmaz üzerinde intifa hakkı bulunan davacı akaryakıt dağıtım şirketi tarafından, bayilik ve kira sözleşmesi kapsamında akaryakıt istasyonu olarak işletilmek üzere davalı bayiye kiralanan taşınmaza, bayilik sözleşmesinin davalı bayi tarafından feshi sonucunda sözleşme ilişkisinin ortadan kalkması nedeniyle, davalı bayinin haksız müdahalesinin önlenmesi istemine ilişkindir. Somut olayda; taraflar arasında 01.03.2016 tarihinde 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi ile aynı tarihli çerçeve protokol akdedildiği, aynı zamanda davacının intifa hakkı sahibi bulunduğu İstanbul ili Sancaktepe ilçesi … Mahallesinde bulunan … ada … parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak 23.12.2015 tarihli kira sözleşmesi imzalandığı, bayilik sözleşmesinin davalı tarafça 04.04.2018 tarihli ihtarname ile feshedildiği, taraflarca kira sözleşmesinin mutabakat dahilinde sona erdirilmesine ilişkin fesih protokolü imzalandığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasında düzenlenen bayilik sözleşmesi ve kira sözleşmesi ile taşınmaz üzerinde kurulu bulunan akaryakıt istasyonu … markası altında işletilmek üzere davalının kullanımına bırakılmış, ancak sözleşme davalı bayi tarafından 04.04.2018 tarihli ihtarname ile feshedilmiştir. Kira sözleşmesinin 6.maddesinde; kiracı ile kiralayan arasında akdedilen bayilik anlaşması ve eklerinin her ne sebeple olursa olsun sona ermesi halinde kiracının, işbu mecuru herhangi bir ihbar veya ihtara gerek kalmaksızın derhal tahliye etmek suretiyle kiralayana tüm ekipmanlar ve teferruatlarıyla birlikte teslim etmeyi, aksi halde teslimde gecikilen beher gün için 1.000-USD cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt etmiştir. Yine çerçeve protokolün 13. maddesinde; …’in sözleşmeyi haklı nedenle feshi veya bayi tarafından süresinden önce feshetmesi halinde, akaryakıt satış yeri ve müştemilatını tahliye ederek …’e iade ve teslim etmeyi kabul ettiği belirtilmiştir. Bayilik sözleşmesinin süresinden önce davalı bayi tarafından feshedilmesinden sonra davalı bayi, haklı bir sebebi olmadan taahhüdüne aykırı şekilde istasyonu çalıştırmaya devam ederek başka bir dağıtıcı şirketle anlaşarak taşınmazda haksız şekilde bulunmaktadır. Taşınmazın davacının kendi markası ürünlerinin satışını sağlamak üzere davalıya kiralanmış olması nedeniyle, davalının kira sözleşmesine dayanarak bağımsız kiracı konumunda olduğunu, haksız işgalci olmadığını ileri sürmesi ticari hayatın gereklerine uygun ve iyi niyetli olarak kabul edilemez. Davalının, ekonomik külfetine davacının katlandığı bir istasyonu bir başka şirketin dağıtıcılığını yapmak suretiyle kullanarak haksız kazanç elde etme yoluna gittiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle somut olayda sözleşme serbestisi çerçevesinde taraflar arasında imzalanan bayilik sözleşmesinin davalı bayi tarafından feshedilerek sona ermesi neticesinde, çerçeve protokolün 13. maddesi ve kira sözleşmesinin 6. maddesi uyarınca, sözleşmeye bağlı bayiliğin icra edildiği taşınmaza haksız müdahalenin önlenmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varıldığından, davanın kabulüne ilişkin hükümde bir isabetsizlik görülmemiştir. Eldeki dava 100.000-TL dava değeri üzerinden açılmış olup, mahkemece taşınmazda dava dışı malik tarafından davacı lehine intifa hakkı tesisine ilişkin intifa hakkı bedeli üzerinden harç tamamlatılarak yargılama sonucunda bu değer üzerinden harç ve vekalet ücretine hükmedilmiştir. Taşınmazın mülkiyetinin ihtilaf konusu olmadığı gibi davacı şirket de taşınmaz maliki olmadığından, intifa bedelinin dava değeri olarak kabulü mümkün değildir. Bu doğrultuda dava ilk derece mahkemesince her ne kadar müdahalenin önlenmesi olarak nitelendirilerek intifa değeri üzerinden harç ikmali yapılarak vekalet ücreti ve yargı giderinin bu miktara göre hesaplanması doğru görülmemiştir. Ticari ilişkinin bayilik sözleşmesine bağlı kira sözleşmesi olduğu belirlenmekle kiralananın tahliyesi olarak değerlendirilerek Harçlar Kanununun 17. maddesi gereği taşınmazın 1 yıllık kira bedeli toplamı üzerinden harç alınması ve dava değerinin bu tutar olarak kabulü gerekmektedir. Bu durumda kira akdine kıyasen taşınmazın davalı tarafça kira bedeli olarak kayıt düşülen, davacı tarafça da istasyon işleticilik ücret bedeli olarak faturalandırılan aylık 10.620-TL’nin bir yıllık toplamı olan 127.440-TL üzerinden harç alınması ve bu tutarın dava değeri olarak kabulü ile davalı aleyhine bu tutar üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmelidir. Bu nedenle mahkemece taşınmazın intifa bedelinin dava değeri olarak kabulü ile bu tutar üzerinden harç alınması ve davalı aleyhine bu miktar üzerinden hesaplanan vekalet ücreti takdir edilmesi yerinde bulunmamıştır. Davalı vekili taşınmazın ihtiyati tedbir kararı ile davacıya teslim edilmesi nedeniyle davanın konusuz kaldığını ileri sürmüş ise de ;ihtiyati tedbir kararı ile uyuşmazlık nihai olarak sona ermeyeceğinden bu hususa yönelik istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle;kira bedelinin dava değeri olarak kabulü gerekirken taşınmazın intifa bedelinin dava değeri olarak kabulü ile fazla harca ve davalı aleyhine fazla vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değil ise de, yapılan hata/eksiklik yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden,yatırılan peşin istinaf karar harcı yeterli görülerek istinaf incelemesi yapılmıştır.Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılarak taşınmaza vaki müdahalenin meni ile taşınmazın tahliyesi ve boş olarak davacıya teslimine , taşınmazın bir yıllık kira bedeli üzerinden harca ve vekalet ücretine hükmedilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/07/2019 Tarih 2018/472 Esas – 2019/761 Karar sayılı kararın HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın kabulü ile davalının İstanbul ili Sancaktepe İlçesi … Mahallesi … Mevkii … ada … parselde kayıtlı taşınmaza (akaryakıt istasyonuna) vaki haksız müdahalesinin meni ile taşınmazın boş olarak davacıya teslimine, İlk derece mahkemesine ilişkin olarak; “Alınması gerekli 8.705,42-TL harcın davacı tarafından peşin yatırılan toplam 200.682,21-‬TL harçtan mahsubu ile fazla olan 191.976,79‬-TL’nin isteği halinde davacıya iadesine, Davacı tarafından yatırılan toplam 8.741,32-TL peşin harçların davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı tarafından yapılan 2.300-TL bilirkişi ücreti ve 286,40-TL posta masrafı olmak üzere toplam 2.586,40-TL yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı lehine hesaplanan 20.116-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” Davalı tarafından yatırılan 13.708,61-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacı tarafından yapılan 41-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.16/03/2023