Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1393 E. 2020/1273 K. 01.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1393
KARAR NO : 2020/1273
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/11/2019
NUMARASI : 2015/1408 Esas-2019/1105 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/12/2020
Davanın kısmen kabulüne yönelik hükmün davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili; müvekkili şirket ile aynı sektörde faaliyet gösteren dava dışı ….A.Ş. adlı firma ile rakip olduklarını,anılan şirketinn müşteri portföyünü, ticari sırlarını, know-how ve personelin neredeyse yarısını beraberinde götürerek haksız rekabet yarattığını, davalı işçi ile aralarında 03.09.2012 tarihli sözleşme imzalandığını, davalının servis teknisyeni olarak çalışmakta iken 13.10.2014 tarihinde istifa ederek işten ayrıldığını ve feshi takiben rakip firmada çalışmaya başladığını, istifasına rağmen davacıya 9.888,75-TL net kıdem tazminatı ödemesi yapıldığını; davalı işçinin görevi kapsamında servise gelen makinaların kaynak işlemlerini yapmaktaki tek yetkili kişi olduğunu,davalının iş sözleşmesinin 4. maddesindeki rekabet etmeme yasağını ihlal ettiğini, bu sebeple aldığı son aylık net ücretin 12 katı tutarında cezai şart bedelini ödemekle yükümlü olduğunu belirterek şimdilik 10.000-TL’nin eylemin gerçekleşme tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
ISLAH:Davacı vekili 2.11.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile davasını 5.713-TL arttırarak toplamda 15.713 TL ye çıkarmış,7.10.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değeri 12.519,61- TL arttırılıp 22.519,68-TL’nin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, iş mahkemesinin görevli olduğunu,rekabet yasağı hükmünün geçersiz olduğunu, davacı şirketin mali ve finansal açıdan ciddi şekilde küçülme ve personeli azaltması, bu süreçte özellikle distribitör firmaların davacı ile olan sözleşmeleri feshetmeleri, personel maaş ve primlerinin geç ödenmesi gibi nedenlerle davalı lehine haklı fesih koşullarının oluştuğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece, davalının, davacı ile rakip olan firmada rekabet sözleşmesine rağmen çalışmaya başladığı; iş sözleşmesinde öngörülen rekabet yasağına dair 4. maddede rekabet yasağı faaliyet alanı ve yer yönünden sınırlarının açıkça belirlenmediği; yasağın tüm ülkeyi kapsadığından aşırı olduğu; ancak, T.B.K.’nun 445/2 maddesi uyarınca, süre ve coğrafi alan ile faaliyet alanı bakımından rekabet yasağının sınırlanmasında hakime takdir/uyarlama yetkisi verildiği de dikkate alındığında;15.5.2018 tarihli bilirkişi raporunda cezai şartın 31.427,40-TL; 30.9.2019 tarihli bilirkişi raporunda 22.519,68-TL olarak hesaplandığı; davacı vekili tarafından iki kez ıslah dilekçeleri verildiği, HMK 176/2 maddesine göre ancak bir kez ıslah yoluna başvurabileceği, davacı tarafça bilirkişi raporları ile tespit edilen cezai şart tutarından daha azının ıslah ile talep edildiği, talep edilen miktarın fahiş olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile ıslah ile arttırılmış 15.713-TL’nin cezai şartın başladığı tarihten itibaren faiz işletilerek davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili; TBK.’nın 420/2 maddesi uyarınca hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulunun geçersiz olduğunu,cezai şart bedelinin tespitinde tarafların ekonomik durumları ve özellikle borçlunun ödeme gücününün dikkate alınarak belirlenmesi gerektiğini,ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken 2014 yılından itibaren karar verilmesinin kanuna aykırı olduğunu, rekabet yasağı maddesinin yer-coğrafi alan açısından sınırlama içermediğinden geçersiz olup,mahkemenin sınırlama yetkisini hatalı kullandığını belirterek kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Temel uyuşmazlık konusu; iş sözleşmesinde öngörülen rekabet yasağı hükmünün geçerli olup olmadığı, geçerli ise öngörülen cezai şart tutarının talep edilip edilemeyeceği noktasındadır. (3.9.2012 tarihli) sözleşme TBK nun yürürlüğü zamanında akdedilmiş olup , uyuşmazlıkta 6098 Sayılı TBK’nın 444 ve 445. maddelerinin tatbik edillecektir.Rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, işveren tarafından sözleşmenin haklı nedenle fesih edilmiş olması veya ayrılan işçi tarafından haksız olarak feshedilmemiş olması, davalı işçinin iş akdinin devamı sırasında işyerinin önemli müşteri çevresi veya üretim yönünden ticari sırlarına vakıf olabilecek bir pozisyonda çalışmış ve ayrıldıktan sonra yasaklanan süre içerisinde rakip bir işyerinde çalışmaya başlaması, önceki işyerinde edindiği bilgileri yeni işyerinde kullanmasının önceki işverene önemli zarar verebilme ihtimalinin varlığı yeterli sayılmalıdır.Mahkemenin, rekabet yasağının tüm ülke sınırlarını kapsaması nedeniyle aşırı nitelikte olduğu tespiti yerindedir. TBK 445/2 maddesinde yer alan “Hakim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir” şeklindeki düzenlemede, rekabet yasağına ilişkin hüküm karşısında şayet işverenin de bir karşı edim yüklenmiş olması halinde,yasağın aşırı hükümlerinin süre ve coğrafi alan bakımından sınırlanmasında sadece hakime takdir yetkisi verilmiş olup, işveren tarafından karşı edimin yüklenilmemiş olması halinde rekabet yasağı sözleşmesinin salt bu nedenle geçersiz olacağı kabul edilemez.Sözleşmede yer bakımından sınırlama yok ise de davalının istifadan sonra çalışmaya başladığı işletmenin faaliyet adresinin aynı yer olduğu gözetildiğinde, TBK 445/2 uyarınca hakkaniyete uygun bir müdahale yapılmak suretiyle sözleşmenin rekabet yasağına ilişkin bölümünün geçerli hale getirilmesi mümkündür.Davalı servis teknisyeni olup, sözleşmenin rekabet yasağına ilişkin 4. maddede çalışan, hizmet akdine ilişkin sözleşmenin herhangi bir nedenle sona ermesine müteakip 2 yıl boyunca işverenin iştigal mevzuuna giren ve asıl işi sayılan konularda faaliyet gösteren resmi ya da özel müessese, şirket, ortaklık, şahıs ve sair iş yerlerinde ..çalışmamayı,..aksi halde son aylık net ücretinin 12 katını cezai şart olarak ödemeyi kabul ve taahhüt etmiştir. Somut olayda, TBK 445/2 gereği sözleşmeye müdahale edilmek suretiyle sözleşmedeki coğrafi sınırın, davacının faaliyette bulunduğu yer olarak yorumlanması ve sözleşmenin en azından davacı ile aynı yerdeki işyerleri bakımından geçerli sayılmasının geçerli olacağı kabul edilmelidir.Davalının, davacı yanındaki çalışmasını 13/10/2014 tarihinde istifa ile sonlandırması sonrasında 15.10.2014 tarihinde TSM Global şirketinde işe başladığı SGK kayıtlarından anlaşılmaktadır. Davalı vekili, TBK’nın 420. maddesi gereğince ; hizmet sözleşmelerinde taraflardan sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulunun geçersiz olduğunu ileri sürmüşse de somut olaya emsal sayılabilecek Yargıtay 11.HD kararında “somut olayda, davacı “hizmet sözleşmesine” dayanarak değil TBK’nın 444. maddesi ve devamında düzenlenen “rekabet yasağı sözleşmesine” dayalı olarak talepte bulunmaktadır. Yerleşik Daire kararları gereğince iş ilişkisinin sona ermesinden sonraki dönem için rekabet yasağı sözleşmelerinde kararlaştırılan ceza koşulunun karşılıklı olması gerekmemektedir.(Yargıtay 11.HD nin 2019/4833 esas ,2020/3179 karar sayılı 24.6.2020 tarihli ilamı ) Yargı uygulamasında bu görüş kabul gördüğünden ayrıksı emsal karara itibar edilmemiştir.Davalının davacıya ait işyerinden ayrıldıktan hemen sonra, rakip işletmede işe başladığı,sözleşmedeki rekabet yasağı kuralının ihlal edildiği, davacının davalı işçinin servis elemanı pozisyonu nedeniyle önceki işverene önemli zarar verebilme ihtimalinin varlığı mevcut olduğu kabul edilmiştir.Bu sebeble cezai şart koşullarının mevcut olmadığına yönelik istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.Ancak;TBK’nın 182/3. fıkrasına göre hakim fahiş gördüğü cezai şarttan re’sen indirim yapabilir. Cezai şartın fahiş olup olmadığı belirlenirken, tarafların ekonomik durumu, borçlunun ödeme kabiliyeti ile beraber borcunu yerine getirmemiş olması nedeniyle sağladığı menfaat, kusur derecesi ve borca aykırı davranışının ağırlığı ölçü alınarak tayin edilmeli ve hüküm altına alınacak ceza miktarını belirlerken hak, adalet ve nesafet kuralları dikkate alınmalıdır. İlk derece mahkemesince talep olunan cezai şart tutarından tenkis yapılmışsa da,yukarıda yazılı ölçütler dikkate alındığında geçimini sağlamak için çalıştığı ücretten başkaca bir geliri olmayan davalı bakımından tenkis edilen miktar yeterli görülmemiştir. Ayrıca davadan evvel temerrüt gerçekleşmediğinden benzer davalar da verilen hükümler de dikkate alınarak , davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle hükmün kaldırılmasına, 10.000-TL cezai şartın dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilerek davalıdan alınarak,fazlaya ilişkin istemin tenkis ve HMK 176/2 gereği reddine, tenkis nedeniyle reddedilen kısım bakımından davalı yararına yargı gideri ve vekalet ücreti takdir edilmemesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/11/2019Tarih 2015/1408 Esas-2019/1105 Karar sayılı hükmünün HMK.’nun 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA;”Davanın kısmen kabulüne; 10.000-TL cezai şartın dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilerek davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine” fazla istemin tenkis nedeniyle reddine,İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak :”Alınması gereken 683,10 -TL harçtan davacı tarafından yatırılan 170,78 -TL peşin harç ve 311,80-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 482,58-TL harcın mahsubu ile bakiye 200,52‬-TL ‘nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davacı tarafından yatırılan toplam 510,28‬-TL peşin harçların davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Davacı tarafından yapılan 1.600-TL bilirkişi ücreti, 382,40-TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 1.982,40-TLyargı giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Davacı vekili için takdir olunan 2.725-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,” Davalı tarafından yatırılan 268,34-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,Hükümden sonra davacı gider avansından harcanan 57-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oy birliği ile HMK’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 01/12/2020