Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1384 E. 2023/337 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1384
KARAR NO: 2023/337
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/10/2020
NUMARASI: 2019/27 Esas 2020/586 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/03/2023
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili tarafından geliştirilen … temizleyicinin 2010 yılında satışa sunulduğunu, bu özelliklere sahip bir ürünün daha önce piyasada bulunmadığını, davalının ise bu ürün ile iltibas yaratacak şekilde … marka ürünü piyasaya çıkardığını, davalının piyasaya sürdüğü ürünün dış şekli, ambalaj ve ambalaj rengi, şişe rengi, ürün içeriğinin rengi ve ambalaj etiketi üzerindeki yazıların birebir aynı veya benzer olduğunu, bu nedenle davalının iltibas yaratarak tüketici nezdinde haksız rekabete sebebiyet verdiğini, bu durumun 6102 sayılı TTK’nın 55/I-a-4 hükmüne göre haksız rekabet olduğunu belirterek, 1.000-TL maddi ve 5.000-TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, tecavüzün önlenmesine, bu çerçevede davalının iltibas yaratan ambalaj ve etiketlerinin üründen çıkarılarak satışının engellenmesine, masrafları davalıdan alınarak hükmün ilanına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı davaya cevap vermemiş, davalı vekili yargılama sırasında sundukları dilekçeler ile davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; 14.11.2019 tarihli bilirkişi raporunda, davalının ürününün ortalama tüketici gözünde iltibas ve yanılgı yaratacak nitelikte olduğunun tespit edildiği, davalının, davacının iş ürünleri ile karıştırılmaya yönelik üretim yaptığı, bu nedenle tecavüzün menine ve haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan davalıya ait ürünün imhasına karar verilmesi gerektiği, davacının ticari defter kayıtlarına göre davacının davaya konu ürünü 2013 yılında satmaya başladığı, davacının satışlarında bir azalma olmadığı, tam tersine artış olduğunun tespit edildiği, davacının zarara uğradığına dair davacı tarafça dosyaya delil sunulmadığı, bu nedenle davacının maddi tazminat talebinin reddinin gerektiği, davalının kusurlu hareketi nedeniyle davacı şirketin kendi piyasası içinde ticari haklarının zarar gördüğü açık olmakla manevi tazminat isteminin kabul edildiği ve davalının ürününün ortalama tüketici gözünde iltibas ve yanılgı yaratacak nitelikte olması nedeniyle kararın ilanının gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile haksız rekabetin önlenmesine, haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, davalıya ait … isimli ürünün şişesinin imhasına, içindeki ürünün aynı renk ve tonda üretiminin menine, 5.000-TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, kararın hüküm fıkrasının ilanına, davacının maddi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:1- Davacı vekili; mahkemece maddi tazminat istemlerinin reddine karar verilerek müvekkili lehine sadece manevi tazminat yönünden vekalet ücretine hükmedildiğini, davalının ticari defterlerini ibraz etmemesinin müvekkilinin zararının varlığını ispat edemediği anlamına gelmediğini, TBK’nın 50. maddesine göre, zararın miktarının tespit edilememesi halinde zararın miktarının hakkaniyete uygun olarak belirlenmesi gerektiğini, bu nedenle müvekkili lehine maddi tazminata hükmedilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, dava konusu taleplerinden her birinin ayrı bir dava konusunu oluşturduğunu, bu nedenle her bir talep yönünden ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 2-Davalı vekili; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu eksik ve hatalı olup, rapora yönelik itirazları değerlendirilmeden karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira davacının ürün şişesi ile müvekkilinin şisesi arasında bariz fiziksel farklılıklar bulunduğunu ve bu farklıların ilk bakışta dahi fark edilecek nitelikte olduğunu, davanın haksız rekabete dayalı olması nedeniyle sektör bilirkişi yerine marka patent uzmanı bilirkişiden rapor alınmasının hatalı olduğunu, temizlik ürünleri sektöründe kullanılan ürünler birbirlerine niteliği gereği yakın ürün olup, ayırt edici özelliklerinin isim olduğunu, şişe üzerinde bulunan temizlik alanlarının kullanımına yönelik işaretlerin iltibasa mahal vermediğini, bu nedenle mahkemece niteliğe uygun düşmeyen bilirkişiden alınan raporu hükme esas almasının bozmayı gerektirdiğini, her iki ürün arasında belirgin farklar bulunduğunu, müvekkili şirketin ürün şişesinde el tutamakları mevcut iken, davacı ürün şişesinde bu kısmın düz olduğunu, davalı ürün şişesi kısa ve basık iken davacı ürün şişesinin uzun bir tasarıma sahip olduğunu, ürün etiketinde araba, buzdolabı, pencere görseli kullanılmasının iltibas olmayıp, ürünün kullanım alanını gösterdiğini, nitekim piyasada silikon temizleyici ürün altında satılan diğer markalarda dahi kullanım amacını gösteren aynı/benzer ibarelerin seçildiğini, bu ibarelerin seçilmesinde tek yetkili veya tescil sahibi davacı şirket olmadığı gibi, kamuya mal olmuş bir kullanım olduğunu, nitekim birçok farklı temizlik ürününün etiketinde kullanım amacının ve kullanım yerinin gösterilmesinin, bu ürünlerin doğru alanda kullanılmasını sağlamak ve tüketici sağlığının korunması maksatlı olduğunu, kaldı ki ürün rengi ve üzerindeki ibarelerin piyasada mevcut bir çok üründe kullanıldığını, dolayısıyla kullanılan ibareler ve ürün renginin anonim olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ürünler fiziken incelenmeyerek fotoğraf üzerinden değerlendirme yapıldığını, bu nedenle raporun hükme esas alınmasının mümkün olmadığını, davacının dava konusu ürün satışlarında azalma olmadığı tespitinin de iltibas olmadığın gösterdiğini, alınan her iki bilirkişi raporu arasında çelişki bulunması nedeniyle bu çelişkiyi giderecek şekilde yeniden bilirkişi raporu alınması gerekirken bunun yapılmamasının da hatalı olduğunu, her iki ürün arasında açık fiziki farklılıklar bulunduğunu, her iki ürün üzerindeki ibarelerin yazım şekilleri, büyüklükleri, arka fonda kullanılan renk ve desenlerin tamamen farklı olduğunu, bu nedenle bilirkişilerin benzerlik bulunduğu yönündeki değerlendirmelerinin hatalı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davalının temizlik ürününün, davacının ürünü ile şekil, ambalaj ve ambalaj rengi, şişe rengi, ürün içeriğinin rengi ve ambalaj etiketi üzerindeki yazıların iltibas oluşturduğu iddiasına dayalı olarak, haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Haksız rekabet, TTK’nın 54 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Haksız rekabetin amacı, TTK’nın 54/1. maddesinde “bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanması” olarak ifade edilmiş, 2. fıkrada ise haksız rekabet tarif edilerek “rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır” şeklinde belirtilmiştir. Haksız rekabet sayılan bazı durumlar TTK’nın 55. maddesinde sayılmıştır. TTK’nın 56. maddesinde ise; haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimsenin, fiilin haksız olup olmadığının tespitini, haksız rekabetin önlenmesini, haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, kusur varsa zararın tazminini, TBK’nın 58. maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebileceği belirtilmiştir. Davacı tarafça, davalının piyasaya sunduğu … markalı silikon temizlik ürününün ambalaj şekli, rengi, şişe rengi, içerik rengi ve ambalaj etiketindeki yazılar itibariyle müvekkiline ait … markalı ürün ile birebir aynı ve benzer olduğu, bu durumun iltibas (karıştırma) suretiyle haksız rekabet teşkil ettiği ileri sürülmüştür. 6102 sayılı TTK’nın 55/l/a-4 maddesinde, “başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemleri almak” haksız rekabet hali olarak düzenlenmiştir. Haksız rekabetin önlenmesindeki amaç, serbest piyasa düzeninde herkesin dürüstlük kuralları içerisinde hareket etmek suretiyle, rekabet kurallarına uygun olarak piyasada faaliyet göstermesi ve sonuçta mal ve hizmetlerin nihai tüketicilerinin aldatılmasına izin verilmeksizin kaliteli mal ve hizmetlerin piyasa kurallarına göre oluşan en uygun fiyatla satışa sunulmasıdır. Bu durumda sonradan aynı sektörde faaliyet gösteren kişiler ticari hayatta dürüstlük ilkesine uygun bir şekilde ve iltibastan kaçınmak suretiyle piyasaya mal veya hizmet ürettikleri takdirde, piyasada ilk kez üretim yapan ürünün tanınmasını sağlayan kişinin üstün hakkı bulunduğundan bahisle, sonradan faaliyete başlayan kişilerin eylemleri haksız rekabet olarak nitelendirilemez (Yargıtay 11 Hukuk Dairesinin 2016/7095 esas, 2018/1019 karar sayılı ilamı). Ürün ambalajları arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki tarafa ait ürün ambalajının bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka ile satışa sunulan ancak ambalajın benzerliği sebebiyle sunulan ürünün aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir. İlk derece mahkemesince her iki tarafa ait ürünler kıyaslanarak bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davalı ürün şişesinin davacınınkinden daha kısa olduğu, kapağın altındaki dar bölümde farklı boğumların bulunduğu, her iki şişenin de dar kısmının aşağı doğru genişlediği, şişe renklerinin aynı ve fakat kapak renklerinin farklı olduğu, genel intiba olarak şişelerin benzer olduğu, her iki ürünün ambalaj tasarımımında mavi ve pembe renklerin hakim olduğu, her iki ürün üzerinde silikonlu cam, metal, mobilya temizleyici ibarelerinin yer aldığı, her iki üründe dışı pembe çerçeve ile kullanım alanlarının gösterildiği, ürünlerin ortalama tüketici nezdinde karışıklığa neden olabilecek nitelikte olduğu belirtilmiştir. Ancak bilirkişi raporunda belirtildiği üzere taraf ürün ambalaj ve tasarımları arasında benzerlikler bulunsa da; davalı ürün şişesi davacınınkinden daha kısa, tutma yerindeki boğumlar açıkça daha belirgin, şişe kapağı farklı renkte olup, şişelerin ön yüzündeki marka yazıları da karıştırılmaya müsait olmayacak derecede belirgin yazılı, ayrıca şişelerin arka yüzünde davacının markası küçük puntoyla yazılı iken davalı şişesinin arka yüzünde marka yazı puntosunun daha büyük ve belirgin olduğu görülmüştür. Diğer yandan davalı vekilince bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ekinde sunulan diğer marka ürün görsellerinin incelenmesinde de, bir çoğunda aynı şişe renginin kullanıldığı, yine ürünün kullanım alanlarının gösterildiği ev, araç, mobilya gibi görsellere yer verildiği gibi kullanım amacını belirten “silikonlu cam metal mobilya temizleyici” ibaresine yer verildiği görülmüş olup, internet üzerinden yapılan basit bir araştırma ile de sunulandan daha fazla markaya ait ürünlerin neredeyse tamamının aynı görsel renk ve özellikleri taşıdığı anlaşılmaktadır. Bu suretle ürün şişe rengi, görsel tasarım ve kullanılan şekil ve renkler itibariyle ürün tasarımının davacının kullanımına özgülenmediği açıktır. Bu durumda davacıya ait ürün ile davalıya ait ürünün birebir aynı olmadığı, bariz farklılıklar bulunduğu, davalının ürün ambalajında işletmesine ilişkin ayırt edici unsurlara da yer verildiği, kaldı ki aynı renk ve benzer tasarımın piyasada mevcut ürünlerin büyük bir çoğunluğunda kullanıldığı, dolayısıyla ortalama tüketici nezdinde karıştırılma (iltibas) söz konusu olmayıp, haksız rekabetten söz edilemeyeceği sonucuna varılmıştır. Bu nedenle mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulü isabetsizdir. Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine; davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru değil ise de, yapılan hata/eksiklik yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın HMK’nın 353/(1)b-2 maddesi uyarınca kaldırılarak “davanın reddine” karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/10/2020 Tarih 2019/27 Esas – 2020/586 Karar sayılı kararının HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Yerinde görülmeyen davanın reddine” İlk derece mahkemesine ilişkin olarak ; “Alınması gereken 179,90-TL karar harcından peşin yatırılan 102,47-TL harcın mahsubu ile bakiye 77,43‬-TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, Haksız rekabetin meni istemi nedeniyle davalı lehine takdir olunan 9.200-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,Maddi tazminat istemi yönünden 1.000-TL,manevi tazminat istemi yönünden 5.000-TL olmak üzere toplam 6.000-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ” Davacıdan alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 85,38-TL harcın mahsubu ile bakiye 94,52‬-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davalı tarafından yatırılan 85,50-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacı tarafından yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 09/03/2023