Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1361 E. 2023/670 K. 02.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1361
KARAR NO: 2023/670
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/01/2018
NUMARASI: 2015/894 Esas – 2018/44 Karar
DAVA: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/05/2023
Davanın kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, Davacı vekili, ;Müvekkilinin müteaddit defalar davalıdan taşıt kredisi kullanma yoluna gittiğini, Bu krediyi kullanırken kendisinden dosya masrafı, kredi kullanım masrafı ya da başka adlar altında hukuka aykırı şekilde kesintiler yapıldığını ya da masraf alındığını, müvekkili ile banka arasında imzalanan sözleşmenin bir örneğinin davacının kendisine verilmediği gibi önceden hazırlanmış matbu sözleşme olması dolayısıyla kendisine sözleşmenin içeriğine müdahale hakkı da verilmediği ve sözleşme müzakere edilmediğini belirterek müvekkilinden haksız ve hukuka aykırı olarak dosya masrafı, komisyon ve sair başkaca isim adı altında kesilen meblağın tespiti ile fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı olmak kaydıyla şimdilik 1.000-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte müvekkiline iadesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH: Davacı vekili, 1.000-TL olan dava değerini 212.897,18-TL arttırarak, 213.897,18-TL olarak ıslah etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacı ile müvekkili banka ile bila tarihler de, pek çok Genel Kredi Sözleşmesi imzalanarak, ticari krediler kullandırıldığını, Ancak davacı, müvekkili banka nezdinde kullandığı birden fazla kredisinin olmasına rağmen hangi kredisinden tahsil edilen masraflara ilişkin huzurda görülmekte olan davayı dava ikame ettiğini açıkça belirtmediğini,komisyon ücretinin iadesi talebi haksız ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkili bankanın tacir sıfatını haiz olup yargıtay içtihatlarınca münasip bir ücret isteme hakkına sahip olduğunu davacının hesap işletim ücretinin iadesine yönelik talebinin de kabulünün de mümkün olmadığını, zira, hesap işletim ücretinin bankacılık işlemlerinden olup, tahsil edilmesi usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek usul, yasa ve taraflar arasındaki sözleşmelere aykırı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, davalı bankanın kendisinden kredi kullananlardan, kullandırdığı kredi ile ilgili sözleşme ile kararlaştırılan faizi zaten aldığı, davacının iddia ve beyan ettiği üzere Avrupa Birliği mevzuatı kapsamında sözleşme hukukuna yönelik eylem planı genel işlem koşullarına ilişkin düzenlemeler dikkate alınarak 6098 sayılı Borçlar Kanununun 20/3-4 maddelerinden kaynaklanan genel işlem koşulları ile ilgili hükümler bankaların sunduğu hizmetler içinde uygulanması gereken hükümlerden olduğu, bankanın kredi kullandırdığı müşterilerinden, kullandırdığı kredi tutarına göre sözleşme ile kararlaştırılan faiz oranı üzerinden kazanç elde ederken ayrıca komisyon adı altında ücret talep edemeyeceği gerekçesiyle; davacının, davalı bankadan kredi kullandığı 14/07/2010- 22/02/2013 tarihleri arası 76 adet araç alımında davacıdan toplam 213.897,18-TL komisyon adı altında tahsil ettiği tutar yönünden davanın kabulüne; bu tutarın 1.000-TL’sine dava tarihinden itibaren, kalan 212.897,18-TL’sine ıslah tarihi olan 18/09/2017 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 2/2 md. uyarınca ticari avans faizi yürütülmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili, taraflar tacir olup müvekkil tarafa aynı zamanda bir banka olduğundan ve faaliyet alanının gerçek veya tüzel kişilere bankalık mevzuatının öngördüğü şekilde bankacılık işlemleri ile kredi verme şeklinde faaliyette bulunduğu ve her iki tarafın da 6102 sayılı yasanın 18.maddesi uyarınca basiretli olması gerektiği ve bu ilke uyarınca da davacının müvekkil banka ile sözleşme yaparken lehine ve aleyhine olabilecek tüm hususları görüp, piyasa içerisinde alternatif kredi temin yolları ve kurumları da düşünüp, inceleyip buna göre seçim yapma yükümlülüğü altında olduğunu, Müvekkil, bir banka olup bu ticari işletmesi dolayısıyla yapmış olduğu faaliyetlerden gelir elde etme gayesi güttüğünden verdiği kredilerde, krediyi tahsis ettiği davacıdan uygun bir ücret isteyebileceği, dava ile bire bir aynı nitelikte olan ve davacı tarafından diğer bankalar aleyhine yöneltilen davalar, davacı … A.Ş. aleyhine davanın reddi ile sona ermiş ve İstinaf/Yargıtay denetiminden geçtikten sonra kesinleşmiş olduğunu belirterek kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Açılan dava, davalı Banka tarafından davacıya kullandırılan krediler nedeniyle masraf ve komisyon adı altında tahsil edilen ücretin iadesi istemine ilişkindir. Davaya konu krediler yönünden 09.12.2006 tarihli Resmi Gazete’de Merkez Bankası tarafından yayınlanan ve 2014/6 sayılı Tebliğ ile güncellenen 2006/1 sayılı Tebliğin 4. maddesinde reeskont kaynaklı krediler dışındaki kredilere uygulanacak faiz oranları ile faiz dışında sağlanacak diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırlarının serbestçe belirleneceği kabul edilmiştir. Yine aynı Tebliğin 6/2. maddesine göre bankalar, TCMBına bildirdikleri azami oranları aşmamak kaydıyla, mevduat ve kredi işlemlerinde uygulayacakları faiz oranlarını ve katılma hesaplarında uygulayacakları kâr ve zarara katılma oranlarını vadelerine göre tüm şubelerinde halkın görebileceği şekilde ilan eder ve bu oranları internet sitelerinde yayımlar. Bu durumda, ticari kredilerde bankalar tarafından alınacak olan kredi komisyonlarının hukukilik denetimi yapılırken öncelikle, kredi sözleşmesiyle belirlenen bir oran olup olmadığı araştırılmalı, olması halinde bu oran üzerinden komisyon tahsil edilebileceği kabul edilmeli, sözleşmeyle bir oran belirlenmediğinin tespiti halinde ise, bankanın komisyonlara ilişkin olarak belirlediği ve ilan ettiği oranlar bulunup bulunmadığı tespit edilmeli, varsa yine bu oran üzerinden komisyon tahsil edilebileceği kabul edilmeli, ilan edilen bir oran bulunmaması halinde ise tahsil edilen kredi komisyonlarının emsal banka uygulamalarına uygun olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Banka, kredi kullanımı sırasında sarf ettiği makul ve belgeli masrafları kredi kullanandan tahsil edebilir. (Yargıtay 11.HD’nin 2020/1160- 5686 E.- K. sayılı ve 03.12.2020 tarihli ilamı) Dosyaya sunulan ödeme planlarına göre 14/07/2010 -21/02/2014 tarihleri arası 76 adet araç alımında kullanılan taşıt kredisi yönünden kredi kullandırım komisyon ücreti alındığı, taraflar arasında 2010-2012 yılları arasında değişik tarihlerde imzalanan kredi sözleşmeleri, 6098 sayılı TBK’nın yürürlüğe girmesinden önce imzalanmış olup, anılan Kanun’un genel işlem koşullarına ilişkin hükümleri bu sözleşmelerde nazara alınmayacaktır. 2012-2014 yılları arasında imzalanan sözleşmeler yönünden ise TBK hükümleri uygulanması gerekmekle birlikte sözleşme hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir. Sözleşme eki ödeme planlarında her bir kredi için ödenecek komisyon miktarları her bir kredi için açıkça yazılıdır. Buna göre ödenecek kredi tahsis komisyon oranlarının tacir bulunan tarafların serbest iradesiyle açıkça belirlendiği ,Davacının sözleşmenin imzalanması aşamasında basiretli bir tacirin göstermesi gereken özen yükümlülüğü altında olduğu, bu nedenle yerleşmiş yargı kararları çerçevesinde basiretli bir tacir gibi davranan Davacının sözleşme hükümleri ile bağlı bulunduğunun kabulü gerekir. Açıkça kararlaştırılan kredi tahsis komisyonları kullanılan kredilere göre oranlarının % 0,40- %1,50 arasında uygulanan oranlar dahilinde toplam 213.897,18- TL komisyon ücreti alındığı tespit edilmiştir. Ödeme planında açıkça yazılı kredi kullandırma komisyonunu davalının talep edebileceğinin kabulü gerekir. Tarafların açıkça belirlediği miktarların fahiş olduğundan söz edilmeyeceğinden emsal araştırmasına da gerek bulunmadığı gibi ,alınan miktar itibariyle fahiş sayılabilecek oranda , aşırı yararlanma boyutunda olmadığı, davalı bankanın verdiği hizmet karşılığı münasip bir ücret isteyebileceği gözönüne alınarak kararlaştırılan miktarda komisyon tahsil edebileceği, yasal mevzuat gereği buna hak ve yetkisi olduğu, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; yerinde olmayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru değil ise de, yapılan hata/eksiklik yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılarak yeniden hüküm verilerek “yerinde olmayan davanın reddine” karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/894 Esas – 2018/44 Karar sayılı 30/01/2018 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)-b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Yerinde olmayan davanın reddine,” İlk derece mahkemesine ilişkin olarak; “Alınması gereken 179,90-TL karar ve ilam harcının davacı tarafından yatırılan 27,70-TL peşin harç ve 3.675-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 3.702,70-TL harçtan mahsubu ile bakiye 3.522,8‬0-TL fazla harcın talep halinde davacıya iadesine, Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Davalı vekili için takdir olunan 32.945,61-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” Davalı tarafından yatırılan 3.709,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde davalıya iadesine, Davacı tarafından yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapılan 31,50-TL istinaf yargı giderinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.02/05/2023