Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1360 E. 2023/108 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1360
KARAR NO: 2023/108
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/06/2020
NUMARASI: 2017/915 Esas – 2020/369 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/01/2023
Davanın reddine ilişkin verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkili olan banka ile dava dışı … Tic. A.Ş. arasında 04.01.2013 tarihinde 500.000-TL bedelli GKS imzalandığını, davalıların sözleşmeyi 500.000-TL bedel ile müteselsil kefil olarak imzaladığını, sözleşme kapsamında dava dışı şirkete krediler kullandırıldığını, kredi kartı hesabından kaynaklanan 12.691,17-TL ve … nolu Destek kredisi kaynaklı 87.048,01-TL bakiye ödemenin yapılmadığını,borcun ödenmemesi üzerine,asıl borçlu ve davalı müteselsil kefillere 14.07.2015 tarihli ihtarın gönderildiğini, ihtar sonuçsuz kaldığından müvekkili tarafından Antalya … İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, ancak borçluların takibe itiraz ettiğini, yetki itirazı sonucunda dosyanın İst.Anadolu … İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasına kaydının yapıldığını, itirazların yerinde olmadığını belirterek itirazın iptali ile takibin devamına,davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili,imzalanan kredi sözleşmesine istinaden kullanılan kredilerin bankaya ödendiğini ya da yapılandırılarak yeni sözleşmelerin yapıldığını, müvekkillerinin kefil olduğu ödenmeyen kredi borcunun bulunmadığını, kefaletin şekil şartlarına uyulmadığını,kefilin sorumlu olacağı azami miktarı, kefalet tarihi, müteselsil veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyi kendi el yazısı ile yazmasının yasal zorunluluk olduğunu, kefalet tarihi,tutarı ve kefilin beyanı yazılarının müvekkiline ait olmadığını,müvekkili …’nun davalı şirket yönetiminden 2009 yılında ayrıldığını, 2012 yılında ise hisselerini devrederek ortaklıkdan ayrıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, davanın kredi sözleşmesine dayalı olarak kefillere yönelik başlatılan icra takibine itirazın iptali davası olduğu, yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde kefalet sözleşmesindeki kefil olunan miktar ve tarihi yazılarının davalıların eli ürünü olmadığının tespit edildiği, TBK ‘nın 583. maddesi uyarınca kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın reddine, koşulları oluşmadığından davalıların kötü niyet tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, davalılardan …’nun asıl borçlu şirketin yönetim kurulu başkanı ve tek hissedarı olduğunu, kullandırılan krediden faydalandığını, kefaletten kaynaklanan şekil eksikliğinin ileri sürülmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalılar kefalet tutarı,tarihi ve kefilin beyanı kısımlarının kendilerinin eli ürünü olmadığını ileri sürmüşlerdir. TBK’nın 583’üncü maddesi “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.”hükmünü haizdir. Somut olayda, davacı banka ile dava dışı … A.Ş. arasında 04/01/2013 tarihli 500.000-TL bedelli genel kredi sözleşmesi akdedildiği, anılan sözleşmeyi davalıların müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığı sabittir. Uyuşmazlık, davalılar yönünden kefaletin geçerlilik koşulları bulunup bulunmadığı hususundadır. 02/12/2019 tarihli bilirkişi raporunda; 01/04/2013 tarihli 500.000-TL tutarlı 24 sayfa ve iki sayfa ekinden oluşan genel kredi sözleşmesinde-kefil imza sayfasında davalılara atfen yazılmış kefalet miktarı “500.000-TL” ve “04/01/2013” tarihli el yazılarının, davalıların eli ürünü olmadığı, her iki bölümdeki “500.000-TL” ve altındaki “04/01/2013” rakamları ile “TL” ibaresinin kendi aralarında tam bir uyum ve benzerlik gösterdikleri ve davalılar dışında tek bir kişi tarafından yazıldığı tespit edilmiştir. Sözleşmede, kefalet tarihi ve limitinin davalılara ait el yazısı ile yazılmadığından TBK m.583 uyarınca geçerli bir kefalet ilişkisinden bahsedilmesi mümkün değildir. Davacı vekili, geçersizliği ileri sürmenin hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olduğunu iddia etmiştir.Ancak geçersizliği ileri süren kişinin sözleşmeyi yerine getirmekten kaçınmada korunmaya değer bir menfaati bulunduğunun ispatı gerekmediği gibi geçersizliği ileri sürme hakkının kullanılmasını dürüstlük kaidelerine açıkça aykırı bir hale koyan durumların varlığını geçersizliğin ileri sürülmesini kabul etmeyen davacı tarafın ispatlaması gerekir. Davacı bankanın,kefaletlerin, kanundaki düzenleme çerçevesinde şekil şartlarına uygun olarak alınması gerektiğini ve buna aykırı düzenlenen kefaletin geçerli olmayacağını bilecek durumda olduğu da dikkate alındığında şekle aykırılığın ileri sürülmesi hakkın kötüye kullanımı olarak kabul edilmemiştir.Kefaletin geçerlilik koşulları kamu düzenine ilişkin olduğundan re’sen incelenmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle,davanın reddine ilişkin kararda isabetsizlik olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapılan 24,50-TL istinaf yargı giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 19/01/2023