Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1358 E. 2023/228 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1358
KARAR NO: 2023/228
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/07/2020
NUMARASI: 2018/1113 Esas 2020/358 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/02/2023
Davanın kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili; müvekkilinin ortağı olduğu davalı şirketin 19/12/2018 tarihli genel kurul toplantısında 2013, 2014, 2015, 2016 ve 2017 yıllarına ait genel kurullarının tadili ile birlikte sermaye artışına ilişkin kararlar alındığını, müvekkilinin genel kurul toplantısına vekaleten katıldığının görüldüğünü, ancak vekaletteki imzanın müvekkiline ait olmadığını, bu hususun çıplak göz ile bile tespit edilebileceğini, bu sebeple genel kurulun geçersiz ve batıl olduğunu, müvekkilinin, ortaklardan …’a ait hisseleri cebri icra yoluyla alacağına karşılık aldığını, bu nedenle davalı şirketin %89 payına sahip olduğunu, … ile aralarında birçok ihtilaf ve dava bulunduğunu, bu nedenle müvekkilinin bu kişiye vekalet vermesinin mümkün olmadığını, alınan kararla müvekkilinin hissesinin %50’nin altına indirilmeye çalışıldığını, müvekkilinin genel kuruldan haberinin ve bilgisinin olmadığını, müvekkilinin temsil edilmediği, sahte imza ile bakanlık temsilcisinin de aldatıldığı genel kurulda alınan kararların batıl olduğunu belirterek, batıl olan genel kurul kararlarının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; iptali istenen 19.12.2018 tarihli genel kurulun çağrısız olarak toplandığını, davacının da bilgisi dahilinde onun yönlendirdiği muhasebeci tarafından ve yine onun verdiği vekaletname ile bahsi geçen kararların alındığını, davacının haklarını zedeleyen, onun aleyhine olan herhangi bir işlem yapılmadığını, döviz bürolarının sermayesinin 500.000-TL’den 1.000.000-TL’ye artımı hususunda yayınlanan yönetmelik gereği genel kurul yapılması gerektiğini, durumun bildirildiği davacının, para veremeyeceğini belirterek hissesinin %50 yerine %25 olmasına razı olduğunu bildirdiğini, davacının, %39 hissenin kendi adına kayıt ve tescili istemiyle açtığı davanın reddine karar verildiğini, davacının, kendi gönderdiği muhasebecinin yaptığı işlemi, kendi verdiği vekaleti inkar ettiğini, vekaletteki imza kendisine ait olmasa dahi kötü niyetli olarak şirkete zarar verme amacıyla başkasına attırılarak muhasebeciye teslim edildiğini, davacının şirket hisselerini usulsüz olarak başkalarına devrettiğini, genel kurul yapılmayıp, şirket sermayesinin arttırılmaması halinde döviz bürosunun lisansının iptal edileceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; dava konusu 19/11/2018 günlü genel kurul toplantısında davacıyı genel kurulda vekil olarak temsil etmek üzere, davacı tarafından dava dışı şirket yetkilisi …’a verildiği iddia edilen vekaletteki imzanın davacının el ürünü olmadığı, dava dilekçesindeki anlatımlar ve şirket yetkilisi …’un bizzat mahkeme huzurunda alınan beyanından, davacı ile aralarında geçmişe yönelik husumet olduğunun anlaşıldığı, davacının, aralarında husumet bulunan şirket yetkilisi …’a kendisini şirket genel kurulunda temsil etmesi için vekalet vermesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı, şirket yetkilisi …’un da bu vekaleti kendisine kimin getirdiğini bilmediğini, kendisine verilen vekaleti kullanarak davacı adına genel kurulda oy kullandığını beyan etmesi karşısında, genel kurulda davacının yetkisiz bir kişi tarafından temsil edildiği, davacının alınan şirket yönetimi ve kararları açısından iradesinin yok sayıldığı, toplantı yeter sayısı ve karar nisabı açısından hukuka aykırı bir sonucun oluştuğu, genel kurulun 7. gündem maddesi ile şirketin 500.000-TL olan sermayesinin oybirliğiyle 1.000.000-TL’ye çıkarılmış olduğu, bu hususun da davacının şirketteki hak ve yetkilerini ortadan kaldırabilecek nitelikte bir karar olduğu, davacının imzasının taklit edilerek sahte olarak adına vekalet düzenlenmiş olmasının davacının vazgeçilmez nitelikteki haklarından olan genel kurula katılma, konuşma, öneride bulunma, asgari oy, dava hakkı ve kanundan kaynaklanan vazgeçilmez nitelikteki haklarını kaldıran veya sınırlandıran bir durum olduğu, bu nedenle dava konusu genel kurul kararlarının yoklukla olduklarının tespit edilmesi gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalı şirketin 19/11/2018 tarihinde yapılan olağan genel kurulunda alınan kararların yoklukla malul olduğunun tespitine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı vekili; davacı tarafın batıl olan genel kurul kararlarının iptalini talep etmiş olmasına rağmen, mahkemece taleple bağlılık ilkesi ihlal edilerek yoklukla malul olduğunun tespitine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının, Hazine Bakanlığı’nın sermaye artırımına ilişkin zorunlu toplantı yapılmasına ilişkin tebliğinden haberdar olduğunu, sermaye artırımının zorunlu olduğunu bilen davacının, ödeme yapmaya yanaşmadığını, bunun yerine vekaletname göndererek karar alınmasını, sermaye artırımı yapılarak kendi payına düşen hisselerin muhafaza edilmesini söylediğini, davacının vekaletnameyi kendi imkanları ile müvekkiline ulaştırdığını, bakanlık temsilcisi ve müvekkili şirket yetkililerinin vekaletname üzerindeki imzanın kime ait olduğunu tespit ve teyit etme imkanı bulunmadığını, toplantıya katılmayan davacının avukatını da göndermediğini, davacının sahte imzalı vekaletnameyi göndererek genel kurul kararlarının daha sonradan iptal edilebilmesi için zemin oluşturduğunu, davacının TTK’nın 461 maddesinde belirtilen rüçhan hakkına dayanarak sermaye artırımı ile ortaya çıkan yeni hisselerin, bedelini ödemek suretiyle şirketteki pay sahipliği oranında kendi adına tescil edilmesini talep ve dava edebileceğini, ancak davacının kötü niyetli olarak bu davayı açtığını, genel kurul kararının yok sayılmasının, baştan itibaren hiç gerçekleşmemiş gibi sonuç doğuracağından, şirketin ruhsatının iptal olması durumunun söz konusu olduğunu, davacının diğer ortakların rızasını ve Hazine Bakanlığı’ndan alınması zorunlu hisse devri izni almaksızın, hisse devrine ilişkin bir genel kurul kararı olmamasına rağmen sürekli olarak hisselerini 3. kişilere devrettiğini, davacının, %89 hisseye sahip olduğu iddiasının gerçek dışı olduğunu, davacının %39 hissenin kendi adına tescil edilmesi için açtığı dava reddedilmiş olup, şu an istinaf aşamasında bulunduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davalı şirketin 19.11.2018 tarihli genel kurulunda alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespiti istemine ilişkindir.6102 sayılı TTK’nın 447. maddesine göre; genel kurulun; pay sahibinin genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran, şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan kararları batıldır. Somut olayda; davacının pay sahibi olduğu davalı şirketin 19.11.2018 tarihli çağrısız toplanan olağan genel kurulunda, şirketin finansal tablolarının müzakeresi ile kabulüne, yönetim kurulu üyelerinin ibrasına, yönetim kurulu üye seçimine ve şirket sermayesinin artırılmasına yönelik olarak oy birliği ile kararlar alındığı, toplantıda davacıyı vekaleten …’un temsil ettiği, davacının söz konusu vekaletname altında kendisine atfen atılan imzaya itirazı nedeniyle, mahkemece hükme esas alınan denetime elverişli grafolog bilirkişi raporuyla, söz konusu imzanın davacının eli ürünü olmadığının tespit edildiği anlaşılmaktadır. Genel kurul toplantısının çağrısız yapıldığı anlaşılmaktadır. Anonim şirketlerde çağrısız genel kurul toplantılarının ne şekilde yapılabileceği TTK’nın 416. maddesinde düzenlenmiş olup, madde hükmünde; bütün payların sahipleri ve temsilcilerinin, aralarından biri itirazda bulunmadığı takdirde, genel kurula katılmaya ve genel kurul toplantılarının yapılmasına ilişkin hükümler saklı kalmak şartıyla, çağrıya ilişkin usule uyulmaksızın toplanabileceği ve bu toplantı nisabı var olduğu sürece karar alabilecekleri belirtilmiştir. Bu düzenlemeye göre, bütün pay sahipleri veya temsilcilerinin hazır bulunması halinde, aralarından birinin toplantının şekline itirazda bulunmaması şartıyla çağrı merasimine riayet etmeksizin de genel kurul toplanabilecektir. Ancak somut olayda davacı genel kurul toplantısına katılmadığını ve kendisini temsilen diğer ortağın toplantıya katılarak oy kullanmasına dayanak vekaletnamede adına atılan imzanın sahte olduğunu ileri sürerek dava açmıştır. Vekaletnamede davacıya atfen atılan imzanın davacıya ait olmadığı belirlenmiş olup, davacının genel kurula katılmadığı anlaşılmakla, genel kurul toplantısında alınan kararların yok hükmünde olduğunun kabulü yerindedir. Ayrıca dava dilekçesinde genel kurul kararlarının iptali ibaresi kullanılmışsa da, dilekçe içeriğinde alınan kararların batıl olduğu ileri sürülmüştür. Kaldı ki yokluk hukuki sebebi, bunu ileri sürme konusunda hukuki menfaati bulunan herkes tarafından her zaman ileri sürülebilir ve tespit ettirilebilir, hakim tarafından da kendiliğinden dikkate alınır. Yokluk hususunda mahkemenin vereceği tespit hükmü, bu durumu açıklayıcı niteliktedir. Yokluk ve butlan hallerinin varlığı halinde bu hususun mahkemelerce kendiliğinden göz önünde bulundurulacağı,yerleşik yargı uygulamasında da kabul edilmektedir. Bu kapsamda davacının şirkette bulunan pay oranının da bir önemi yoktur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 125,5‬0-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan 65-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 16/02/2023