Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1341 E. 2023/262 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1341
KARAR NO: 2023/262
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/07/2020
NUMARASI: 2018/879 Esas – 2020/414 Karar
DAVA: Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/02/2023
Davanın reddine ilişkin verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkili şirketin, davalıdan mal satın aldığını, bu alıma istinaden davalıya … Avcılar E-5 Şubesi’ne ait, 21/08/2018 tarihli, … seri no’lu, 40.816-USD bedelli çek verdiğini, sonrasında teslim alınan malların müvekkili tarafından dava dışı … A.Ş.’ne satıldığını, bu firma tarafından ürünlerin ayıplı olduğundan bahisle iade edildiğini, bu hususun davalı şirkete bildirildiğini ve davalı şirketçe iade alacaklarının bildirildiğini, sonrasında hiçbir dönüş yapılmadığını, davalı şirketin çek vadesini beklemek suretiyle çeki tahsil etmek için müvekkilini oyaladığını, müvekkilinin telafisi imkansız maddi ve manevi zarara uğrayacağını belirterek müvekkilinin çek miktarı kadar borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, dava konusu ürünlerin, davacı tarafça kontrol edilerek teslim alındığını, herhangi bir itirazlarının olmadığını, davacı tarafın kötü niyetli olarak davayı açtığını, davacı tarafın ayıp ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, ürünlerin davacıya 17.7.2018 tarihinde teslim edildiği, dava dışı 3.kişiye davacı tarafından gönderilen ürünlerin ayıplı olduğundan bahisle 27.7.2018 tarihinde iade faturası düzenlendiği, ayıba ilişkin ihtarnamenin 24.9.2018 tarihli olduğu ve aradan geçen sürede açık ayıp olduğu ikrar edilen ürünlerden dolayı yasal ayıp ihbar süresinin geçmiş olduğu, daha öncesinde davacı tarafça açık ayıpta ihbar külfetinin yerine getirildiğine ilişkin başkaca bir delil sunulmadığı, davacının davasını ispatlayamadığı, davacı vekilinin talebi doğrultusunda tensiben İİK m.72/2 maddesi gereğince dava konusu çeke ilişkin takibin tedbiren durdurulmasına karar verildiği gerekçesiyle davanın reddine, İİK 72/4 maddesi gereğince alacağın %20’si üzerinden hesap edilen 51.200-TL tazminatın davacıdan alınarak davalıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; ürünlerin gizli ayıplı olduğunu, yargılama sırasında keşif talebinde bulunmalarına rağmen mahkemece bu konuda inceleme yapılmadığını, ayıbın gizli olması nedeniyle ürünlerdeki hatanın sonradan anlaşıldığını, ürünlerin müvekkili şirket tarafından gizli ayıplı olduğunun öğrenildiği tarihin 22.9.2018 tarihi olduğunu, çünkü iade faturasının daha önce kesilmesine rağmen ürünlerin bu tarihte müvekkilinin eline geçtiğini, davacıdan satın alınan ipliğin niteliği gereği ürünlerdeki ayıbın ancak kullanım aşamasında tespit edilebileceğini, mahkemece bilirkişi incelemesi yapılmadan hüküm tesis edilmesinin doğru olmadığını, diğer taraftan mahkemece verilen tedbir kararının geçerli olmadığını, 20.9.2018 tarihli tedbir kararının üçüncü kişiler yönünden etkili olmadığını, çekin 21.9.2018 günü dava dışı kişi tarafından ibraz edildiğini, daha sonra ise İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, dolayısıyla çek davalı tarafından ciro edildiğinden tedbir kararının davalıyı etkilemediğini ve davalı yararına tazminata hükmedilmesinin yerinde olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, tacirler arası satım sözleşmesine konu ipliklerin ayıplı olduğu iddiasına dayalı olarak davalıya verilen çek nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince taraflar arasındaki ilişki eser sözleşmesi olarak nitelendirilmiş ise de taraflar arasında hazır mamul niteliğinde pamuk ipliği satışı söz konusu olduğundan taraflar arasındaki uyuşmazlığa ticari satım sözleşmesi hükümleri uygulanmalıdır. 6102 sayılı TTK’nun 23/1-c maddesi gereğince; malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı 2 gün içerisinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içerisinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını korumak için durumu satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda 6098 sayılı TBK’nın 223/2. maddesi uygulanır. TBK’nın 223. maddesine göre; alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir, bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır. Bununla birlikte TBK m.225/1 hükmüne göre ise ağır kusurlu olan satıcının, satılandaki ayıbın kendisine süresinde bildirilmediğini ileri sürerek sorumluluktan kısmen de olsa kurtulması mümkün değildir. Ağır kusur (iğfal) halinde alıcı, ticari satımdaki ayıp ihbar sürelerine uyulmaksızın, kanundan doğan haklarını kullanabilir. TBK m.225/2 düzenlenmesinde ise satıcılığı meslek edinen kişilerin bilmesi gereken ayıplar bakımından da aynı hükmün geçerli olduğu düzenlenmiştir. Ağır kusur kavramı, satılanın ayıplı bir şekilde devrinde satıcının ağır ihmal halini kastetmektedir. Ağır ihmal halinde ise hukuka aykırı sonuç bilinmemekte, istenmemekte; ancak bu sonuç, anlayışlı ve normal dikkatli her insanın aynı durum ve şartlar altında alınmasını gerekli göreceği en ilkel (iptidai) tedbirlerin alınmaması, en basit özenin gösterilememesi yüzünden gerçekleşmektedir. (YAVUZ, Cevdet, Meslekten Satıcının Ayıptan Sorumluluğu, İstanbul Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi 6-2, Güz 2019, s.113). Taraflar arasında pamuk ipliği satımına ilişkin ticari ilişki bulunmakta olup, ürünlerin teslim edildiği hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı tarafından davacıya satılan ürünler karşılığında 17.7.2018 tarihli fatura düzenlenmiş, davacı tarafından buna istinaden davalı lehine dava konusu 21.9.2018 tarihli, 40.816-USD bedelli çek düzenlemiş ve tahsilat makbuzuyla davalıya teslim edilmiştir. Davacı tarafından 17.7.2018 tarihli sevk irsaliyesi ile davalı Micoz’dan satın alınan ürünler dava dışı …A.Ş.’ne satılarak aynı tarihli sevk irsaliyesi ile teslim edilmiştir. Dava dışı …A.Ş. tarafından 27/07/2018 tarihli iade faturası düzenlenerek ürünler davacıya gönderilmiş, davacı tarafından da 07.8.2018 tarihli sevk irsaliyesi düzenlenmiştir. Bunun dışında davacı davalıya gönderdiği Beyoğlu … Noterliği’nin 24.9.2018 tarihli ihtarnamesi ile ayıp ihbarında bulunmuştur. Somut olayda, uygulanacak ihbar süresinin tespiti bakımından sözleşmeye konu iplikler üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmadığından ayıbın niteliği anlaşılamamaktadır. Bunun dışında davalı satıcının, ürünleri davacı alıcıya teslimden önce yapacağı kontrollerle ürünlerde var olan ayıbı kolaylıkla tespit etmesinin mümkün olup olmadığı, ürünleri, mesleki bilgi ve donanımları gereğince bilmesi gereken ayıplarla birlikte teslim edip etmediği hususunda inceleme yapılmadığından davalı satıcının TBK m.225 hükmü kapsamında ağır kusurlu olarak kabul edilip edilmeyeceği hususunda değerlendirme yapılamamaktadır. Diğer taraftan, davalı satıcının ağır kusurlu olduğunun tespit edilmemesi ihtimalinde ise; ürünler dava dışı firma tarafından düzenlenen 27.7.2018 tarihli e-fatura ile davacıya iade edilmiştir. Davacı ise davalıya 10 gün sonra 07.8.2018 tarihli iade faturasını düzenlemiştir. Davacı tarafından düzenlenen iade faturasının ayıp ihbarı olarak değerlendirilmesi ve davalıya süresinde gönderilip gönderilmediğinin, davalının kayıtlarına girip girmediğinin, ayıp iddiasının davalının kabulünde olup olmadığının ticari defterlerde yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile tespiti gerekmektedir. Satış sözleşmesine konusu ipliğin 14.000- kg olduğu da dikkate alındığında 10 günlük süresinin makul kabul edilip edilmeyeceği değerlendirilmelidir. Bu durumda mahkemece davacıya satılan ürünler üzerinde inceleme yaptırılmak suretiyle ürünlerin ayıplı olup olmadığı, davalı satıcının ağır kusurunun bulunup bulunmadığı, ayıp iddiasının davalının kabulüne olup olmadığı, ayıbın süresinde ihbar edilip edilmediği, davacının sözleşmeye aykırı ifa nedeniyle zarara uğrayıp uğramadığı, davacının elinde kalan ürünlerin ekonomik değeri bulunup bulunmadığı, uğradığı zararın miktarı tespit edilerek, sonucuna göre davacının bahsi geçen çek nedeniyle borçlu olup olmadığının tespiti gerekirken bu hususlar araştırılmadan davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Kabule görede; dava konusu çekle ilgili yapılacak takiplerin İİK m.72/2 uyarınca durdurulmasına dair 20.9.2018 tarihli ihtiyati tedbir karar verilmiş ise de dava konusu çekin bankaya 21.9.2018 tarihinde dava dışı … isimli kişi tarafından ibraz edildiği ve icra takibinin dava dışı … tarafından yapıldığı anlaşılmaktadır. 20.9.2018 tarihli ara kararıyla hükmolunan ihtiyati tedbir kararının davalı yönünden infaz edilmediği anlaşıldığından davalı lehine tazminata hükmedilmesi de doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile mahkeme kararının kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/07/2020 Tarih 2018/879 Esas – 2020/414 Karar sayılı kararın HMK’nun 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE” Davacı tarafından yatırılan 54,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde davacıya iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 23/02/2023