Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1284 E. 2020/1142 K. 10.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1284
KARAR NO : 2020/1142
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/10/2017
NUMARASI : 2015/123 Esas-2017/666 Karar
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/11/2020
Asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine yönelik hükmün davalı-karşı davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
ASIL DAVA:Davacı-karşı davalı vekili; müvekkilinin yurt dışından tekstil konusunda müşteri bulmak, bu müşterileri imalat yapılacak yerini ve yapacak kişileri tespit etmek,anlaştırmak işini yaptığını ve iş karşılığında komisyon ücreti alarak ticari faaliyetini sürdürdüğünü, davalı şirket ile yurt dışındaki … firmasını tanıştırdığını,fiyat ve ödeme koşullarında anlaşma sağlanarak protokol imzaladıklarını, bu protokole göre ürün bedelleri üzerinden davacı müvekkiline şirkete davalı şirketçe komisyon ücreti ödeneceğini, davalı şirketin 3 parti halinde yurt dışına ihracat yaptığını, ancak komisyonun ödenmediğini, 10/10/2014 tarihli, … seri numaralı KDV dahil 15.520,54- euro bedelli fatura nedeniyle ödeme yapması gerektiğini ancak ödeme yapılmadığını,müvekkilinin komisyon ücretinin ihtarnamenin tebliğinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP-KARŞI DAVA: Davalı-karşı davacı vekili; müvekkili ile davacı arasında aracılık konusunda bir protokolün akdedildiğini, yurt dışında mukim firmaya üretilecek olan malların peşin akreditif ödeme koşuluyla satışın yapılacağı konusunda mutabakata varıldığını, ilk üç üretimin tesliminde ve ödenmesinde bir sorun olmadığını, son iki partide gönderilecek mallarla ilgili olarak vesaiklerin de taşıma yapılacak olan tır’a verilmesi talimatının davacı tarafından verildiğini,bu aşamada sözleşmenin feshedildiğini ,vesaikleri alıcısına gönderilen malların gümrükten çekildiğini ve bedellerinin ödenmediğini ,sonuncu parti malın ise teslim alınmadığını ,teslim edilen malların bedelinin uzun uğraşlar sonucunda karşılıklı olarak sulh ile sonuçlandığını,protokolün 2. maddesine göre müvekkiline yapılacak ödemelerin akreditif şartına bağlandığını, elde kalan son parti malın özel imalat olduğu ve siparişe göre yapıldığından satışı mümkün olmadığından imhası gerektiğini, davacının komisyon talebinin reddi ile , ihracatı gerçekleştirilemeyen 30.491,55-euro tutarındaki mal bedelinden şimdilik 1.000-euronun davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece, simsarın ücrete hak kazanması için aracılık ettiği asıl sözleşmenin,kurulması lazım ve yeterli olmakla beraber, sözleşmenin ifasının gerekli olmadığı,davacının ücret talep hakkının ortadan kalktığının söylenebilmesi için dürüstlük kuralına aykırı olacak şekilde diğer tarafın menfaatine hareket ettiğinin kabulü gerektiği, davacının TBK.’nın 523. Kapsamında diğer tarafın menfaatine hareket ettiğinin kabulü mümkün olmadığı,davacının ücrete hak kazandığı,davalı tarafa gönderilen ve itiraz görmeyen fatura doğrultusunda asıl davanın kısmen kabulü ile, 34.846,72-TL asıl alacak, 1.050,89-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 35.897,61-TL’nin dava tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilerek davalı- karşı davacıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine ve karşı davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı-karşı davacı vekili; TBK. gereğince simsarın ücrete hak kazanması için T.B.K’nın 523. maddede ki şartlardan birinin gerçekleşmemesi gerektiğini, simsarın üstlendiği borcuna aykırı davranarak diğer tarafın menfaatine hareket ederse veya dürüstlük kurallarına aykırı olarak diğer taraftan ücret sözü alırsa ücrete ilişkin hakkını kaybedeceği ,davacının talep ettiği tüm bedeli tartışmasız şekilde kaybettiğini, müvekkilinin davacının emir ve talimatları ile bağlı olduğunu, akreditifi devredışı bırakan talimatın da davacı tarafından yazılı şekilde verildiğini, simsarın ücret hakkını kazanabilmesi için tarafları bir araya getirmesinin yeterli olmadığını belirterek, kararın kaldırılarak asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir .
GEREKÇE: TBK. 520/1. maddede;simsarlık sözleşmesi, simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkanını hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması halinde ücrete hak kazandığı sözleşme olarak tanımlanmıştır. Simsar iş sahibi için yerine getireceği faaliyetin karşılığında ücret alacaktır.TBK.’nın 521. maddesi uyarınca “simsar, ancak yaptığı faaliyet sonucunda sözleşme kurulursa ücrete hak kazanır.”hükmünü haizdir.Davacı simsarın ücrete hak kazanabilmesi için, asıl sözleşmenin ifa edilmiş olması gerekli olmayıp, asıl sözleşmenin kurulması yeterlidir.Somut olayda ;davalı- karşı davacı üretici ile dava dışı 3. kişi Benind firması arasında üretim sözleşmesi akdedilmiş olup ; sözleşme kapsamında davalı tarafından üretilen ürünler ilk iki parti numunelere ilişkin kısım hariç,16.12.2013 tarihli teslimatın bedeli ( 106.532-euro)akreditif ile ödenmiş olup ,bu aşamada bir uyuşmazlık yaşanmamıştır. 3 ve 4. parti teslimatların ödemeleri akreditif kapsamından çıkartılmış,ödemeler alıcı tarafından yapılmadan sözleşmenin feshi nedeniyle varılan sulh kapsamında davalı karşı davacıya ödendiği hususunda uyuşmazlık yoktur. 3 ve 4.parti malların tesliminden sonra tedarik sözleşmesi hükümleri gereği davalının işyerinde bağımsız denetim firması tarafından yapılan denetimde yapılan tesbitler nedeniyle Benetton Grubu Mesleki Ahlak Kurallarına aykırılık nedeniyle 24.1.2014 tarihinde sözleşmenin feshedildiği anlaşılmakla ,sözleşmenin feshinin davalı tarafça iddia edildiği üzere vesaikin araçla birlikte alıcıya teslim edilmesi değil , davalının uymayı taahhüt ettiği kurallara aykırı davranışı nedeniyle gerçekleştiği ,simsarın sözleşmenin kurulmasına aracılık etmesi ve sözleşmenin simsarın faaliyeti sonucu kurulması gerekmekle birlikte sözleşmenin sürdürülmesini sağlama yükümlülüğü sözleşmenin taraflarına aittir.Buna göre simsarın çabasıyla kurulan ancak sözleşmenin tarafı olan kendi kusurlu davranışıyla sözleşmenin feshine sebebiyet veren davalı gerçekleşen ihracattan davalıya komisyon ödemekle yükümlüdür.Davalı karşı davacı vekilinin TBK.’nın 523. Madde gereği davacının ücret hakkının ortadan kalktığına yönelik istinaf nedenleri kabul edilmemiştir. Buna göre; yurt dışındaki alıcıya teslim edilen birisi akreditif,ikisi de sulh sonucunda davalı tarafça tahsil edilen teslimatlardan hak kazanılan komisyon bedeli için düzenlenen ve itiraza uğramayan fatura bedelinin davalı tarafından davacıya ödenmesi gerektiği sonucuna varılmaktadır.Davalının kusuruyla feshedilen sözleşme nedeniyle davalının satamadığını ileri sürdüğü 30.491,55-euro bedelli malların davalı karşı davacı elinde kaldığı ileri sürülerek bedelleri davacı simsardan talep edilmekte ise de ;alıcı ile yapılan sözleşmenin feshi sebebinin davalı olarak belirlenmesi karşısında emtia bedelinin davalıdan talep edilmesi de mümkün görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle asıl davanın kabulüne ,karşı davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.İstinaf nedenleri yerinde olmayan davalı-karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı-karşı davacı vekilinin asıl ve karşı davaya yönelik istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Karşı dava nedeniyle alınması gereken 98,10-TL başvuru ve 44,40-TL peşin istinaf karar harcı olmak üzere toplam 142,50-TL harcın yatırılan peşin harçtan mahsubuna ,Asıl davada davalı- karşı davacıdan alınması gereken 2.452,16-TL istinaf karar harcından davalı-karşı davacı tarafından yatırılan peşin harçtan yukarıda yazılı mahsupdan sonra kalan 470,54-TL düşülerek bakiye 1.981,62– TL harcın davalı-karşı davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda H.M.K.’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 10/11/2020