Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1275 E. 2023/660 K. 02.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1275
KARAR NO: 2023/660
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/10/2019
NUMARASI: 2016/678 Esas 2019/758 Karar
DAVA: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/05/2023
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili davacı şirketin uzun süre davalı Bankanın Ümraniye Şubesi ile çalıştığını, müvekkili şirket yetkililerine ait 01/01/2013-10/09/2015 tarihleri arasını kapsayan Kartal … Noterliğinin 01/08/2011 tarihli … yevmiye numaralı ve 30/07/2013 tarihli … yevmiye numaralı; Kadıköy … Noterliğinin 24/07/2014 tarihli ve … yevmiye numaralı imza sirkülerleri ile bunların yayımlandığı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 24/09/2013 tarihli ve 8411 sayılı, 07/11/2013 tarihli ve 8438 sayılı ve 18/06/2014 tarihli ve 8593 sayılı nüshalarının davalı bankaya teslim edildiğini; şirket çalışanlarından …’in davalı bankanın Ümraniye Şubesi’ndeki şirkete ait hesaplarından kendi düzenlediği faks talimatları ile şirket adına kredi kullanmak, hesaplardan para çekmek, havale ve EFT işlemleri yapmak, tahsil ve teminat amaçlı verilen çekleri geri almak suretiyle defalarca gerçekleştirdiği işlemler sonucu çektiği paraları zimmetine geçirdiğini; müvekkilinin uğradığı zararların ödenmesi için davalıya gönderilen ihtarnameden olumlu cevap alınamadığını; davalıya verilen imza sirkülerinden de anlaşılacağı üzere, para çekme yetkisi olmayan …’nun kendi hazırladığı kopya talimatlarla para çekmesine ve diğer işlemleri yapmasına davalı tarafından izin verildiğini, hatta faks talimat onayının da yine kendisinden alındığını, davalının faks talimatlarına göre işlem yapmasından sonraki 3 günlük süre içinde mevcut belgelerin ıslak imzalı asıllarının teslim edilmesini istemekle yükümlü olduğunu ancak bankanın bunu yapmayıp faks talimatları ile işlem yapmaya devam ederek müvekkili şirketin zarara uğramasına aracılık ettiğini, davalının tüm işlemlerin ıslak imzalı gerçek talimatlar ile yapıldığını ispat etmekle yükümlü olduğunu, 5411 sayılı Bankacılık Kanununa göre bankacılık işlemlerinin ispatının sözleşmelerin yazılı şekilde yapılmasını gerektirdiğini, davalının araştırma yapmadan kendisine gönderilen faks talimatlarına göre işlem yapmak suretiyle çok ağır bir hizmet kusuru işlediğini; dava dışı … hakkında İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına 2015/147926 soruşturma numaralı dosya ile suç duyurusunda bulunulduğunu; müvekkilince alınan Sınırlı Bağımsız Denetim Raporu’na göre 8 adet çekin son cirolarının …’ya ait olduğunun ve bu şekilde bankanın kusurlu işlemleri neticesinde tahsil olunan çek tutarının 401.134,06-TL olduğunun tespit edildiğini ileri sürerek, davalı Bankanın ağır kusuru sonucunda tahsil olunan çeklerden dolayı uğradıkları zararlar nedeniyle fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak üzere 01/01/2013 tarihinden sonra yapılan işlemlere ilişkin olarak şimdilik 401.134,06-TL’nin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, işbu davada davacının bir zararı var ise sorumlusunun çalışanı olan … olduğunu, davaya konu olayın şirketin iç meselesinden kaynaklandığını, söz konusu işlemlerin usulüne uygun şekilde düzenlenmiş vekâletnameler uyarınca yerine getirildiğini, taraflar arasında imzalanan “Ticari Müşteri Sözleşmesi”nin 19. maddesinde “Faks Talimatı ile işlem Yapılması” hükümlerinin düzenlendiğini, buna göre yazılı teyit beklemeksizin işlem yapılması ve bankanın işlem sonuçlarından sorumlu olmayacağının hüküm altına alındığını, kaldı ki taraflar arasında faks talimatı ile işlem yapılmasının teamül haline geldiğini, işlemlerin davacının ibraz ettiği evraklara uygun şekilde yapıldığını; imzaların, yetkililerin imza sirkülerinde bulunan imzalar olduğunu, müvekkilince yapılan işlemlerin sirkülerdeki imzalar ile talimatlardaki imzaların karşılaştırılarak yapıldığını, müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, çeklerin vadeleri üzerinden 2-3 sene geçmesinden sonra işbu davanın açılmasının, davacının çeklere ilişkin gerekli kontrolleri ve akıbetleri ile ilgili gerekli denetimi yapmadığının göstergesi olduğunu, davacının çalışanını denetlemede gereken özeni göstermediğini, davacı şirket çalışanının başka bankalarla da benzer işleri yaptığının iddia ediliyor olmasının, ortada bir usulsüzlük varsa buna davacının sebep olduğunun göstergesi olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, davacı şirket tarafından verilen iki ayrı vekaletnameyle,şirket çalışanı …’nun davacı şirket adına belirtilen bankacılık işlemlerini yapması hususunda vekil tayin edildiği;davacının, davalı banka nezdinde bulunan hesabı nedeniyle 402.113,41-TL miktarlı zarara uğradığı anlaşılmış olsa da, vekaletnamelerde işlemi yapan …’nun bankalar nezdinde çekleri ve senetleri geri almaya yetkili kılındığı, davacının ileri sürdüğü “davalının faks ile işlem yaptığı”na ilişkin iddialarının, davalı bankaya faks çekilmese dahi dava dışı şahsın yetkileri gereği bizatihi kendisinin gidip işlem yapmaya yetkili olduğu gözetildiğinde ve aynı zamanda taraflar arasında imzalanan “Ticari Müşteri Sözleşmesi”nin 19. maddesinde yazılı teyit beklenmeksizin işlem yapılması ve bankanın işlem sonuçlarından sorumlu olmayacağının hüküm altına alındığı,davalı bankanın vekaletnameye istinaden dava dışı şahsın talebi çerçevesinde yaptığı işlemde kusurunun aranmasının yerinde olmayacağı, davacının çalışanına verdiği bu yetki ve ayrıca sözleşmenin anılan hükümleri karşısında uzun yıllar boyunca denetim ve gözetim görevini ihmal ettiği, diğer taraftan vadesi gelen çekleri taleple bunları defter ve kayıtlarına işlemesi yönünden de özen sorumluluğunu yerine getirmeyerek zarara sebep olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, bankacılık işlemlerinin ispatının sözleşmelerin yazılı şekilde yapılmasını gerektireceği; faks talimatlarının asıllarının istenerek sonrasında şubeye verilmiş olan imza sirkülerindeki imzalar ile karşılaştırma yapılması gerekirken bunun dahi yapılmadığını; davalının basiretli bir tacir gibi davranmadığını dikkat ve özen yükümlülüğüne uymadığını, ağır kusuru neticesinde müvekkilinin zarara uğradığını belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, davacı şirket çalışanı tarafından şirket yetkililerinin bilgisi ve izni dışında davalı banka nezdinde yapılan işlemler sonucunda uğranıldığı iddia olunan maddi zararın davalı bankadan tahsili istemine ilişkindir.Davacı, şirket bünyesinde 2010 yılı eylül ve 2015 yılı eylül arasında mali ve idari işler müdürü görevinde çalışan … isimli kişinin süreç içinde bankacılık işlemlerinde çeşitli usulsüzlükler yaparak şirketi zarara uğrattığını, bu kapsamda bu kişinin davalı bankanın Ümraniye Ticari Şubesi’ne faks yoluyla gönderdiği talimatlarla şubeye verilen 8 adet çekin dava dışı …’ya teslim edilmesi üzerine, para çekme konusunda yetkisi bulunmayan …’nun çeklere konu bedelleri tahsil ettiğini ve bu işlemlerin müvekkilinin muhasebe kayıtlarında bulunmadığını, bir güven kurumu olan davalı bankanın faks işlemlerinin akabinde talimatların ıslak imzalı orijinallerini istemediğinden zararın oluşmasına ve artmasına sebep olduğunu, bu zarardan … ile birlikte davalının da sorumlu olduğunu ileri sürerek, 8 adet çek bedeli olan toplam 401.134,06-TL’nin davalıdan tahsilini istemiştir.Davalı, kendilerine 8 değil toplam 257.500-TL bedelli 4 adet çekin teslim edildiğini, söz konusu olay nedeniyle kendisine izafe edilebilecek hiç bir sorumluluğun bulunmadığını, davacının kendi çalışanını iyi seçmediğini, davacı tarafından dava dışı çalışanına 2010 ve 2015 yıllarında verilen vekaletnameyle bankalardan çek ve senetleri geri alma yetkisinin verildiğini, 2005-2014 yılları arasında davacının 172 adet işleminin faksla yapıldığından taraflar arasında bu yönde bir teamül oluştuğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, davacının vekaletnameyle dava dışı çalışanına bankalardan çekleri ve senetleri geri alma yetkisi verdiği, taraflar arasında faksla işlem yapma hususunda bir teamül oluştuğu, davacının kendi denetim ve gözetim ve denetim görevi ile vadesi gelen çekleri defter ve kayıtlarına işlemeyerek özen sorumluluğunu da yerine getirmeyerek zarara kendisinin sebep olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Bankacılık hizmetleri sözleşmeleri, hukuki nitelikleri itibariyle vekalet benzeri isimsiz sözleşme ya da vekalet sözleşmesi niteliğinde olup, TBK nın 506/2 maddesi gereği, vekil (banka) üstlendiği hizmetleri, vekalet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlü olup, bankalar gibi, devletten aldıkları imtiyazla hizmet veren kurumların, ortalama bir vekilin göstermesi gereken özenden daha yüksek derecede özen göstermesi gerekmekte olup, bankalar hafif kusurlarından dahi sorumludur. Banka ancak özen borcunu ihlali sayılan kusurlu fiili bulunmadığını ispat ederek sorumluluktan kurtulabilecektir.Davacının talebine konu 8 adet çekin, (1) … numaralı 32.500- TL bedelli … Bankası çeki, (2) … numaralı 75.000 -TL bedelli … çeki, (3) … numaralı 75.000- TL bedelli … çeki, (4) … numaralı, 75.000- TL bedelli, … çeki, (5) … numaralı, 76.000 TL bedelli çek, (6) … numaralı, 40.000 TL bedelli çek, (7) … numaralı, 12.000 TL bedelli çek ve (8) … numaralı, 15.634,06 bedelli çek olduğu tespit edilmiştir. Davalı ilk 4 sıradaki çeklerin kendisine verilmiş olduğunu, diğer 4 çekin kendisine verilmediğini belirtmiştir.Davacı şirket ile davalı banka arasında ticari müşteri sözleşmesinin imzalandığı, sözleşmenin “Faks Talimatı ile İşlem Yapılması Hükümleri” başlıklı 19/2 maddesinin birinci paragrafının 1. cümlesinde, “Banka, Müşteri’nin faks talimatını aldığında, yazılı teyidini beklemeksizin, talimatın gereğini kendi anlayışına göre yerine getirecektir.”, üçüncü paragrafı, “Banka, faksla iletilen talimatları uygulamayıp asıl metnin kendine ulaşmasını beklemek hakkına sahip olmakla birlikte faksla ilgili talimat uygulamış ise, faks talimatının orijinal metni müşteri tarafından bu Sözleşme koşullarında Banka’ya teslim edilmese veya Banka’ca talep edilemese dahi bu işlemler geçerli ve Müşteri için bağlayıcı olacaktır.” hükümleri yer almaktadır. Davacı tarafından dava dışı … ve diğer kişiler için noterde düzenlenen 21/09/2010 ve 07/04/2015 vekaletnamelerle “ilgili banka şubelerinden çekleri ve senetleri geri almaya, karşılığında imzalanması gereken evrak ve belgeleri imzalama” yetkisinin verildiği görülmüştür. Somut olayla (ve başka eylemlerle) ilgili olarak, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2105/147926 sayılı ceza soruşturması sonucunda TCKnın “Güveni kötüye kullanma” başlıklı 155. ve “Özel belgede sahtecilik” başlıklı 207. Maddesi gereğince …’nin cezalandırılması talepli açılan davanın İstanbul Anadolu 33. Asliye Ceza Mahkemesi 2017/418 E. sayılı dava dosyasında yargılamanın halen devam ettiği anlaşılmıştır. Soruşturma aşamasında imza incelemesi hususundaki 04/08/2017 tarihli bilirkişi raporunda, davalı bankaya faks ile gönderilmiş 24/01/2013, 01/10/2013 ve 06/02/2014 tarihli belge fotokopilerinde (ve bu mahiyetteki diğer beş adet belge fotokopisinde) bulunan kaşe üzerine atılmış iki imzanın birbirinden veya başka bir belgedeki orijinal bir imzadan kopyalandığı tespiti yapılmıştır. Buna tespite göre 24/01/2013 tarihli belgenin 32.500-TL bedelli, 01/10/2013 tarihli belgenin 04/10/2013 vadeli 75.000-TL bedelli … ve 06/02/2014 tarihli belgenin de 07/02/2014 vadeli 75.000-TL bedelli … çeklerine ilişkin faks talimat belgeleridir. Davaya konu diğer 5 adet çek için, imza inceleme bilirkişi raporunda her hangi tespit bulunmamaktadır. Eldeki davada alınan bilirkişi raporunda da davaya konu 8 adet çekten … numaralı 32.500-TL bedelli … Bankası, … numaralı 75.000-TL bedelli …, … numaralı 75.000-TL bedelli … ve … numaralı 75.000-TL bedelli … çeklerinin davalı bankaya verildiğinin diğer 4 adet çekin ise davalıya verildiğine dair bir bilgi-belgenin bulunmadığı belirtilmiştir. Davalı vekilinin 27/02/2017 tarihli delillerini bildirdiği dilekçesinin ekindeki belgelerden, 04/02/2005-21/10/2014 (04/02/2005-09/04/2007 için … Ümraniye Şubesi) davacının davalı bankanın Ümraniye Şubesine faks yoluyla 172 adet para transferi, havale ve çeklerin şirket çalışanlarına teslim edilmesi yönünde talimat gönderdiği, buna göre 27/04/2011-04/03/2014 tarihleri arasında dördü bu davanın konusu olan ve üçü de imza incelemesinde imzaların sıhhatli olmadığı tespit edilen toplam 13 adet talimatın …’ye ilişkin olduğu, bunların birinde …’ye çek karnesi ve geri kalan on ikisinde de çek teslim talimatının verildiği, dördünde (bir tanesi davaya konu 06/02/2014 tarihli belge) sadece …’nin isminin diğer dokuzunda da …’nin isiminin başka bir çalışanla birlikte yazıldığı anlaşılmıştır. Davacı şirketin işlemlerinin tamamına yakınını aynı yöntemle davacı şirketin antetli ve logolu kağıdı üzerinde yazılı, şirketin kaşesinin basılı ve şirket yetkilileri tarafından imzalanan ve üzerindeki imzaların çıplak gözle bakıldığında davacı şirketi temsil ve ilzama yetkililerinin imza sirkülerindeki örnek imzalara benzeyen talimatları ile gerçekleştirmiştir. Davacı, bankanın talimat asılları olmadan işlem yaptığını ve teyit alınmadığını ileri sürmektedir. Dosyadaki mevcut belgelere göre 2005 yılından beri davacının faks ile gönderdiği talimatlarla talimat aslı olmayan davalı banka nezdinde yüzlerce işlem yapıldığı, bu işlemlerin içinde davaya konu işlemlerin faili olan davacı çalışanı …’nun da faks talimatına istinaden çekleri ve çek defterini teslim aldığı aynı şekilde davacının diğer çalışanı …’nin de onlarca kez çek teslim aldığı görülmüştür. Buradan hareketle, davacının talimat aslı olmadan eski çalışanının aynı yöntemle yaptığı işlemlere sessiz kalarak zımnen (örtülü olarak) icazet verdiği ve ayrıca süreç içinde bu işlemlere itiraz etmeyerek yapılan işlemlere itiraz etmeyeceği hususunda davalı banka üzerinde haklı bir güven ve teamül oluşturulduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır. Kaldı ki somut olayda, davacı şirketin 2010 ve 2015 yıllarında davacı şirket çalışanı …’nun da içinde bulunduğu bir kısım kişiler için noterde düzenlediği vekaletnamelerle “ilgili banka şubelerinden çekleri ve senetleri geri almaya, karşılığında imzalanması gereken evrak ve belgeleri imzalama” yetkisi bulunmaktadır. Davacının aşamalarda ileri sürdüğü, vekaletnamelerde … isimli şahsa ahzu kabz yetkisi verilmediği itirazı, uyuşmazlık açısından davalının sorumluluk alanına ilişkin bir konu olmaması ve davacının çalışanına güvenerek verdiği çekleri teslim alma yetkisine istinaden çalışanın aldığı çekler üzerinde güveni kötüye kullanarak çekleri tahsil etmesi riskinin davacı üzerinde bulunması sebebiyle, kabul edilmesi mümkün olmamıştır. Banka çalışanlarının görevlerinin gerektirdiği özen ve dikkati gösterdikleri, kasıt ve ihmal şeklinde kusurlarının bulunmadığı ve davacı şirket ile davalı banka arasında süregelen talimatla çek teslim etme işleminde, imza sirkülerindekilerle aynı imzayı taşıyan dava konusu talimatları işleme koyması nedeniyle davalı bankanın sorumlu tutulması ve bankaya hafif kusur dahi izafe edilmesi mümkün olmayıp, davacı şirket çalışanın ağır kusuru zararın oluşumunda davalı bankanın özen sorumluluğunda illiyet bağını kesecek ağırlıktadır (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 12/03/2015 tarihli, 2014/11979 Esas ve 2015/3382 Karar sayılı; 05/04/2016 tarihli, 2015/7897 Esas ve 2016/3670 Karar sayılı; 01/03/2010 tarihli, 2008/10406 Esas ve 2010/2306 Karar sayılı ilamları). Bu durumda mahkemece davalı bankanın dava konusu işlemlerin gerçekleşmesinden dolayı davacının uğradığı zarardan sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle, istinaf sebepleri yerinde görülmeyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK’nın 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.02/05/2023