Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1272 E. 2023/265 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1272
KARAR NO: 2023/265
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/07/2018
NUMARASI: 2014/520 Esas – 2018/857 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/02/2023
İlk derece mahkemesince verilen kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili şirketin … Gazetesi’nin sahibi olduğunu, şirket adına imtiyaz sahibi … olduğunu, davalıya ait … Gazetesi’nin müvekkillerin sahibi olduğu … Gazetesi’ni küçük düşürmeye, marka değerine zarar vermeye, ticari itibarını sarsmaya yönelik olarak 29.12.2013, 27.01.2014, 03.02.2014, 02.02.2014, 01.02.2014 tarihli sayılarında davaya konu haberler yayınlandığını, haberlerle müvekkili gazeteye, okuyucu ve kamuoyu gözünde itibar kaybettirmeye çalışıldığını, … Gazetesi’nin 29.12.2013 tarihli nüshası 1.sayfada “…” başlıklı; 27.01.2014 tarihli nüshasının 1.sayfasında “…” başlıklı; 01.02.2014 tarihli nüshasının 12. ve 13. sayfalarında “…” başlıklı; 02.02.2014 tarihli nüshasının 1. sayfasında “…” başlıklı; 03.02.2014 tarihli nüshanın 1. sayfasında “…” başlıklı yazılara yer verildiğini, müvekkillerine ait gazetenin logosunu da kullanmak suretiyle yapılan haberlerin haksız rekabet oluşturacak şekilde … Gazetesi okuyucu kitlesini yanıltmak maksadıyla yapıldığını, dava konusu haberde müvekkili şirkete ait gazetenin … yanlısı olarak lanse edilmeye çalışıldığını, davalılarla aralarında devam eden davaların da haberlerin gerçeğe aykırılığını kanıtlamaya yeterli olduğunu, davalı tarafça müvekkili şirkete ait … Gazetesi’nin logosu da kullanılmak suretiyle tamamen gerçeğe aykırı ifadeler ile müvekkilinin …’e yakın bir medya organı gibi gösterilmeye çalışıldığını ve kamuoyu nezdindeki tarafsızlığının şüpheye düşürülmek istendiğini, müvekkili şirkete ait gazetenin, gerçekleri gizleyen, taraflı bir gazete olarak lanse edilerek hakkında hukuka ve maddi gerçeğe aykırı birtakım iddialarda bulunulduğunu, bahsi geçen haberlerin haksız rekabet teşkil ettiğini ve müvekkili şirketin kişilik haklarına ağır şekilde zarar verildiğini belirterek dava konusu haksız rekabet ve manevi haklara tecavüz teşkil eden yayınlar nedeniyle haksız rekabetin tespiti ve men’ ine, her bir haber için ayrı ayrı 40.000-TL olmak üzere toplam 200.000-TL manevi tazminatın yayın tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline, kararın en yüksek tirajlı iki gazetede ve … Gazetesi’nde ve …com.tr isimli sitede masrafı davalılardan alınarak ilan edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; müvekkili …’ın pasif husumet ehliyeti bulunmadığını, gazetenin yayın sahibinin … Basım A.Ş olduğunu, davaya konu haberlerde basında yer almış ve gündem yaratmış olayların kamuoyuna yansıdığı şekliyle haber konusu edildiğini, dava konusu yayınların bu çerçevede kamuoyuna yansıyan …’in ve yakın çevresinin ses kayıtlarına dayanan; bahsi geçen iddia ve olaylar ile kişilere ilişkin bulunan haberlerden ibaret olduğunu, … Gazetesi’nin yayınlarının daha da dikkat çeker hale gelmesinde başlıca etkenin … muhabiri … ile …’in yakınındaki isimlerden biri olan … arasındaki telefon konuşma kayıtlarının internete düşmek suretiyle kamuoyuna yansıması olduğunu, bu hususun dava dilekçesinde reddedilmediğini, bu ses kayıtlarının pek çok gazete ve internet sitesince de haber haline getirilerek yayınlandığını, tarafların birbirleriyle konuşma biçimleri, … isimli kişinin son derece ciddi ve önem arzeden iddia ve olayları tüm açıklığı ile konuştuğu dikkate alındığında, ortada bir gazetecilik faaliyeti ile açıklanabilecek durumun söz konusu olmadığını, … Gazetesi muhabirine anlatılan bu konuların hiçbirinin … Gazetesi’nde haber olarak yayınlanmadığını, bu durumun dahi başlıbaşına … Gazetesi’nin ve yayıncılık anlayışının sorgulanması ve eleştirilmesi için yeterli ve haklı bir neden olduğunu, bahsi geçen haberlerle … Gazetesi’nin pek çok gazetenin haber yaptığı gündem yaratmış olayları haber olarak aktarılmamasının sorgulandığını, “…” ve benzeri şekillerde tanımlanan örgütlenmeye dair yapılanmaya ilişkin girişilen hukuki mücadeleler çerçevesinde … hakkındaki yıllardır var olan iddiaların yeniden gündeme geldiğini, kaldı ki yıllardır …’in devlet içinde yapılanmasına dair özellikle 2007 ve 2010 yıllarından itibaren birçok kitap yazıldığını ve haber yapıldığını, yaşanan son gelişmelerin ardından internette yayınlanan ve …’e ait olduğu iddia edilen ses kayıtlarıyla örgütlenmenin yapısına, işadamları, gazete patronları ve gazeteciler ile bağlantılarına ilişkin bilgilerin kamuoyu tarafından öğrenildiğini, davaya konu haberlerin de tüm bu görünen gerçekler çerçevesinde ortaya çıkan olay ve iddiaların basın özgürlüğü kapsamında sorgulanmasından ibaret olduğunu, haberlerin konusu itibariyle yayınlanmalarında kamu yararı bulunduğunu, sadece davacıların beyanına dayanarak haberlerin gerçek dışı olduğu sonucuna ulaşılmasının da mümkün olmadığını, olay ve iddiaların taşıdığı önem dikkate alındığında, söz konusu haberin yayınlanmasının kişi ve kurumları mağdur etmek yerine olayların ve sorumluların açığa çıkmasına, yetkili mercilerce konuya gerekli dikkat ve özenin gösterilmesine vesile olacağını, ayrıca manevi tazminat şartlarının oluşmadığını ve istenen tazminat miktarının da fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, davalı şirkete ait gazetenin 29/12/2013 tarihli sayısında “…” başlığı ile verilen haberde kullanılan ifadelerin kötüleme kapsamda kalmadığı, amacını aşan bir değer yargısı olmadığı, yazının yazılış biçimi ve şekli, yazıda kullanılan ifadelerde hukuka aykırılık bulunmadığı; 01/02/2014 tarihli sayıda …’in Kanada’da yaşayan sağ kolu …’in ses kayıtlarından bahsedilerek, bu kişinin … operasyonlarını önceden bildiği, … gazetesi muhabiri ile telefon görüşmesi yaptığının belirtildiği ve görüşme içeriklerine yer verildiği, haber içeriğinde davacı gazeteye yönelik hukuka aykırı olarak nitelendirilebilecek bir söylem bulunmadığı gibi davalı gazetenin haber içeriğinin hukuka aykırı olduğunu iddia eden davacı tarafından bu noktada ispat külfetini yerine getirilemediği, gazetede yayınlanan haber içeriğinde muhabir ile … arasında geçtiği belirtilen konuşmaların verildiği, … gazetesine yönelik bir ifade kullanılmadığı, bu hali ile haksız rekabet teşkil ettiğinden söz edilemeyeceği; 03/02/2014 tarihli sayıda “…” başlığı ile verilen haberde anılan haber içeriğinin de … gazetesi muhabiri ile … arasında geçtiği belirtilen konuşmanın ses kayıtlarına dayalı olduğu, ses kayıtlarının içeriğinin davacı tarafından gereken avansın yatırılmaması nedeniyle denetlenemediği, haber içeriğinde … gazetesinin ve muhabirinin yapmadığı bir haberden bahsedildiği, gerek haber içeriği gerek kullanılan ifade itibari ile ölçüsüzlük bulunmadığı, eleştiri kapsamında değerlendirilmesi gerektiği; 27/01/2014 tarihli sayıda “…” başlığı altındaki haber içeriğinde …; yine 02/02/2014 tarihli sayıda “…” başlığı altındaki haber içeriğinde … gazetesi muhabirinin görüşmelerinin haber yapılmamasının eleştirildiği, ancak haber yapmama sonucunda davacı gazetenin … ile yakınlığı, … medyasından daha fazla …’i savunduğu, …in yayın organı olduğuna dair fikrin güçlendiği yönünde eleştiri kapsamında değerlendirilemeyecek amacını aşan gereksiz yere incitici değer yargılarına yer verildiği, yapılmayan bir haber nedeni ile kullanılan bu ifadelerin haber verilişinin gerektirmediği biçim ve ölçüde olduğu, davalı şirkete ait gazetede yapılan 27/01/2013 ve 02/02/0214 tarihli yayının, davacı şirketin yayınladığı … Gazetesi’ne yönelik olarak haksız rekabet oluşturacak yayın niteliğinde bulunduğu; buna mukabil 29.12.2013, 01.02.2014 ve 03.02.2014 tarihli yayınların gerek içerik olarak gerek ispat külfeti bağlamında, haksız rekabet teşkil ettiğinin ortaya konmadığı gerekçesiyle davacının 29.12.2013, 01.02.2014 ve 03.02.2014 tarihli yayınlar nedeniyle açtığı davanın reddine, davacının 27.01.2014 tarihli “…” başlıklı ve 02.02.2014 tarihli “…” başlıklı yayınlar nedeniyle açtığı davanın kısmen kabulü ile her bir haber için ayrı ayrı takdiren 30.000 TL manevi tazminatın yayın tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalı … A.Ş’den tahsili ile davacı …ye verilmesine, fazla istemin reddine, kararın tirajı en yüksek iki gazetede masrafı davalıdan alınarak ilanına, davacı … tarafından açılan davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı … aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalılar vekili; haber başlıklarının dikkat çekici ve ilgili uyandırıcı şekilde hazırlanmış olmasının yayınların hukuka aykırı olduğunun kabulünü gerektirmeyeceğini, bir haberin kamuoyuna en hızlı şekilde aktarılması sağlanırken diğer taraftan da en etkileyici ve okuyucuyu habere yönlendirici şekilde verilmesinde zorunluluk bulunduğunu, dava konusu haber tarihlerinde … Gazetesi’nin izlediği çizginin kamuoyu tarafından bilindiğini, haberlerin basın özgürlüğü kapsamında kalmasına rağmen davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını, davacılardan … ve … gazetesinin bir kısım yazar ve çalışanları hakkında … bağlantısı nedeniyle soruşturma başlatılarak gözaltı ve yakalama kararı verilmesi ve ceza davası neticesinde sanıklara terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme suçundan ceza verildiğini, davacı …’ın firari olması nedeniyle hakkında tefrik kararı verildiğini ve dosyanın derdest olduğunu, haberlerde bahsi geçen ifadelerin müvekkili tarafından uydurulan iddialar olmadığını, haberin görünen gerçekler kapsamında kaleme alındığının açık olduğunu, 17/12/2013 tarihinde başlayıp 15/07/2016 tarihine kadar yaşanan hadiseler olduğu dikkate alındığında söz konusu haberlerin devletin bütünlüğünü yok etmeye çalışan terör örgütlerin sinsi bir şekilde ilerleyişinin durdurulmasını ve dava konusu haberin de sorumluların ortaya çıkarılmasına katkısı olabilmesi için ifade özgürlüğü çerçevesinde kamuoyu ile paylaşıldığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, haksız rekabetin tespiti, men’i ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir. Davacı taraf, davalıya ait … Gazetesi’nin müvekkillerin sahibi olduğu … Gazetesi’ni karalamaya, küçük düşürmeye, marka değerine zarar vermeye, ticari itibarını sarsmaya yönelik olarak 29.12.2013, 27.01.2014, 01.02.2014, 02.02.2014, 03.02.2014 tarihli sayılarında davaya konu haberleri yayınladığını ileri sürmüştür.Mahkemece haksız rekabet oluşturduğu tespit edilen 27.01.2014 ve 02.02.2014 tarihli sayılarda yayınlanan haber içerikleri yönünden davanın kabulüne, diğer sayılarda yayınlanan haber içerikleri yönünden ise davanın reddine karar verilmiş olup hüküm kabul edilen kısım bakımından davalı tarafça istinaf edilmiştir. TTK’nin 55/(1)-a-1 maddesinde “Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek” haksız rekabet olarak düzenlenmiştir. “6102 sayılı TTK’nin 55/(1)-a-1 maddesi anlamında kötülemeden bahsedilebilmesi için ortada sözlü, yazılı veya resimli şekilde bir açıklama (beyan) olmalıdır. Bu açıklamanın başkalarının şahsı, emtiası, iş mahsulleri, faaliyetleri yahut ticari işleri hakkında olması; nihayet bu beyanın yanlış, yanıltıcı veya lüzumsuz yere incitici olması gerekmektedir. Yanlış açıklama (beyan), içeriği gerçekle bağdaşmayan, belirli bir vakıa veya olay ya da durum hakkında içeriği objektif olarak yanlış olan açıklamalardır. Yanıltıcı beyan, mahiyeti, tarzı ve içeriği birlikte değerlendirildiğinde açıklamanın muhatabının hataya düşmesine sebep olabilecek, yanlış izlenim bırakabilecek açıklamalardır. Gereksiz yere incitici beyan ise içeriği doğru olmakla birlikte ölçüsüz bir şekilde ve amacını aşarak kişi, faaliyetleri, iş ürünleri vb. hakkında olumsuz intiba yaratan açıklamalardır. Gerçeğe uygun olmayan açıklamalar objektif olarak doğruluğu ve yanlışlığı tespit edilebilen açıklamalardır. Olaylar/olgular hakkındaki her türlü kötüleyici nitelikteki yanlış açıklamalar haksız rekabet olarak değerlendirilecektir. Açıklama gerçek ise bu durumda haksız rekabetten bahsedilemez. Yanıltıcı açıklamadan kastedilen ise açıklamanın takdim ediliş tarzının, seçilen sözcüklerin resimlerin veya yapılan karşılaştırmanın hedef kitlede veya kişilerde bıraktığı genel izlenim neticesinde açıklama konusunun olduğundan değişik ve olumsuz algılanmasıdır. Gereksiz yere incitici beyanlar, amacını aşan değer yargılarını ifade etmektedir. Amacın aşılmasıyla birlikte gerçek dahi olsa açıklamalar, gerçek dışı veya gerçeğe uymayan, gerçekle bağdaşmayan veya gerçeğe ters hâle gelmektedir. Zira burada gerçek olmasına rağmen açıklama amacını aşan bir durum ortaya çıktığından bu açıklama (beyan) gereksiz yere incitici olmaktadır. Somut olayın özelliklerine göre genel olarak toplumda ve özellikle hedef alınan muhatabın algılama seviyesi dikkate alındığında gerçek dahi olsa teamülün kabul ettiği tolerans sınırının aşılması halinde açıklama, TTK’nin 55/(1)-a-1 maddesi gereğince haksız rekabet teşkil edecektir. Bir açıklamanın “yanlış” olup olmadığı tespit edilirken yegâne ölçüt gerçekle bağdaşıp bağdaşmadığı iken, “yanıltıcı” olup olmadığı veya “gereksiz yere incitici” olup olmadığı tespit edilirken kullanılacak ölçüt açıklamanın orta yetenekteki olağan muhatabıdır. Bir açıklamanın belirli kişi veya kişiler tarafından ne şekilde algılandığı değil, açıklamanın orta yetenekteki olağan muhatabının algılama şekli önemlidir.”(Yargıtay HGK nun 2017/2475 esas ,2021/246 karar sayılı 11.3.2021 tarihli emsal ilamı ). Basın ve yayın kuruluşlarının, haber veya içeriklerinde bir konuya yer verirken, o konunun en azından görünen gerçekliğe uygun olarak sunulmasına dikkat edilmesi, haber veya içeriklerde yer verilen konuya yönelik kamuoyunun ilgisi ve kamu yararı bulunması gerekmektedir. Buna ilaveten haber ve içeriklerde yer verilen konu sunulurken amaca uygun bir üslup kullanılmalıdır (Bkz. R. Tamer Pekdinçer, Dürüstlük Kuralına Aykırı Reklamlar ve Satış Yöntemleri, Ankara 2020, s.97-98). Somut olayda; davalı şirkete ait … Gazetesinin 27/01/2014 tarihli nüshasında “…” başlığı altındaki haber içeriğinde; “…”; iç sayfada “…” başlığı altında “…” şeklinde haber yapılmıştır. Haber içeriğinde …” şeklindeki ifadelere yer verilmiştir. Yapılmayan bir haber nedeni ile eleştiride bulunurken haber verilişinin gerektirmediği bir şekilde davacıya ait gazetenin beslendiği kaynakların merak konusu olduğundan bahsedildiği ve bu şekilde kullanılan dil ve ifadelerin yapılan niteleme ve yorumun haber verilişinin gerektirdiği ve zorunlu kıldığı biçim ve ölçüde olmadığı, gereksiz yere incitici nitelikte olduğu anlaşılmaktadır. Yine, aynı gazetenin 02/02/2014 tarihli sayısının ilk sayfasında yer alan “…” başlıklı haber içeriğinde, “…” şeklinde; 12. Sayfada ise bu haber içeriği bağlantılı olarak “…” şeklinde haber içeriğine yer verildiği görülmektedir. Bahsi geçen haber içeriğinde, … Gazetesinin bir muhabirinin …’e bir kişi ile yapılan görüşmelere rağmen haber yapılmaması eleştirilerek … Gazetesi’nin …’in yayın organı olduğu yönünde kanaatin güçlendiği bildirilmiştir. Ancak muhabir tarafından yapılan görüşmelerin haber yapılmaması eleştirilirken davacı şirkete ait gazetenin … ile ilişkilendirildiği ve …’e ait bir yayın organı olduğu fikrinin kuvvetlendiği yönündeki ifadelerin haber verilişinin gerektirdiği ve zorunlu kıldığı biçim ve ölçüde olmadığı anlaşılmaktadır. Davalılara ait … Gazetesi’nin 27/01/2014 ve 02/02/2014 tarihli nüshalarında bahsi geçen haber içeriklerinin haber verilişinin gerektirdiği üslupta olmadığı, basın özgürlüğü ve eleştiri hakkı kapsamında değerlendirilemeyeceği, açıklamaların okuyucu kitlesinde davacı şirkete ait gazete hakkında olumsuz intiba oluşturabilecek nitelikte olduğu, bu haliyle 27/01/2014 ve 02/02/2014 nüshalarda çıkan haberlerin TTK’nın 55/1-a,1 maddesi kapsamında haksız rekabete neden olduğu anlaşıldığından mahkemece bu haberler yönünden haksız rekabetin gerçekleştiğine ilişkin tesbitinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak davacılar vekili tarafından her bir haber için ayrı ayrı 40.000-TL manevi tazminat talep edilmiş olup davacı …’ın aktif dava ehliyeti bulunmadığı taraflarca miktar belirtilmediğinden her bir davacının eşit oranda tazminat talep ettiğinin kabulü gerekir.Bu durumda diğer davacı bakımından talep edilen manevi tazminatın yarısı olan 20.000-TL olduğu gözetilmeden davacının talebi aşılarak her bir haber için ayrı ayrı 30.000-TL manevi tazminata hükmedilmesi yerinde görülmemiştir. Dava konusu haber içerikleri, davacı şirket tüzel kişiliğinin ticari itibarını da zedeleyecek nitelikte olduğundan, dava konusu haberlerin içeriği, haksız rekabet eyleminin ağırlık derecesi, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile hakkaniyet kuralları gözetilerek, davacı yararına taleple bağlı kalınarak her bir haber için 20.000-TL manevi tazminata hükmedilmiştir. TTK’nın 59. Maddesinde hükmün kesinleşmesinden sonra yapılmasına karar verilen ilanın şeklinin ve kapsamının mahkemece belirleneceği düzenlenmiş olup, haksız rekabet eyleminin şekli ve ağırlık derecesine göre ulusal çapta yayın yapan bir gazetede ilanı yeterli görülmüştür.Açıklanan nedenlerle; mahkemece davacı şirket yararına haksız rekabet oluşturduğu kabul edilen her bir haber için davacının talebi aşılarak 30.000-TL manevi tazminat takdiri doğru olmadığından davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, 27/01/2014 tarihli haber için 20.000-TL manevi tazminatın yayın tarihi olan 27/01/2014 tarihinden, 02/02/2014 tarihli haber için 20.000-TL manevi tazminatın yayın tarihi 02/02/2014 tarihi itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalı … A.Ş’den tahsiline, fazla istemin reddine kararın ulusal çapta yayın yapan gazetede ilanına, davacı … yönünden aktif husumetten reddine, davalı … yönünden pasif husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/520 Esas – 2018/857 Karar sayılı tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; yeniden hüküm verilmesine, “1- Davacı … yönünden açılan davanın aktif husumet nedeniyle reddine, 2-Davacı şirket tarafından açılan davanın kısmen kabulü ile; haksız rekabet teşkil eden 27/01/2014 tarihli haber için 20.000-TL’nin yayın tarihi olan 27/01/2014 tarihinden, 02/02/2014 tarihli haber için 20.000-TL ‘nin yayın tarihi olan 02/02/2014 tarihi itibaren reeskont faizi işletilerek (toplam 40.000-TL manevi tazminatın) davalı … A.Ş’den tahsiline, fazla istemin reddine, 3-Karar özetinin kararın kesinleşmesinden sonra gideri davalı … AŞ tarafından karşılanarak ulusal çapta yayın yapan bir gazetede ilanına, 4- Davalı … yönünden davanın pasif husumet nedeniyle reddine,” İlk derece yargılamasına ilişkin olarak; Alınması gereken 2.732,40-TL karar ve ilam harcının, davacı tarafça yatırılan 3.415,50-TL den mahsubu ile 683,10-TL fazla yatırılan harcın karar kesinleştiğinde istek halinde davacı … Yay. A.Ş.ne iadesine, Davacı … Yay. A.Ş. tarafından yatırılan 2.757,60-TL peşin harçların davalı …A.Ş’den alınarak davacı … Yay.A.Ş.ne verilmesine, Davacı … tarafından yapılan yargı giderinin üzerinde bırakılmasına , Davacı … Yay. A.Ş. tarafından sarf edilen 600-TL bilirkişi ücreti, 182‬-TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 782-TL yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 200-TL’sinin davalı … A.Ş’den alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı … Yay. A.Ş. üzerinde bırakılmasına, Davacı … Yay. A.Ş. vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 9.200-TL vekalet ücretinin davalı … A.Ş’den alınarak bu davacıya ödenmesine, Davalı …A.Ş vekili için reddedilen dava değeri üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10.maddesine göre belirlenen 9.200-TL vekalet ücretinin davacı … Yay. A.Ş’den tahsili ile davalı …A.Ş’ye verilmesine, Davacı … tarafından açılan dava aktif husumet yokluğu nedeni ile reddedildiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 7/2.maddesine göre belirlenen 2.180-TL vekalet ücretinin bu davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine, Davalı … aleyhine açılan dava pasif husumet yokluğu nedeni ile reddedildiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 7/2.maddesine göre belirlenen 2.180-TL vekalet ücretinin davacı … Yay. A.Ş’ den tahsili ile davalı …’e ödenmesine, Karar kesinleştiğinde talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” Davalılar tarafından yatırılan 54,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacı … AŞ tarafından yapılan 256,40-TL istinaf yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 30-TL’sinin davalı …A.Ş’den alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 24/02/2023