Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/127 E. 2022/1530 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/127
KARAR NO: 2022/1530
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/09/2019
NUMARASI: 2014/126 Esas 2019/1162 Karar
BİRLEŞEN DAVA: İstanbul 9.ATM’nin 2015/421 Esas sayılı dosyası
ASIL DAVA: Tazminat
BİRLEŞEN DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/11/2022
Asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın kabulüne ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Asıl davada davacı vekili; taraflar arasında 04.04.2013 tarihli … no.lu … marka lazer cihazının satış ve satış sonrası teknik servis hizmeti verilmesi sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmeye konu cihazın 09.05.2013, 24.05.2013 tarihlerinde arızalandığını ve davalı tarafından arızaların giderilmeye çalışıldığını, benzer şekilde 29.06.2013, 22.07.2013 ve 25.07.2013, 05.09.2013 tarihlerinde de cihazın arızalandığını, cihazın 18.09.2013 – 21.11.2013 tarihleri arasında hiç kullanılamadığını, davacı şirketin maddi zarara uğradığını, sözleşme gereği edimini ifa etmeyen davalıya ihtarname keşide edildiğini, davalı tarafından Lazer Rod parçasının arızalı olduğunun tespit edildiğini ve arızalı parça fiyatının yarısı miktarında ödeme yapılması durumunda teknik servis hizmeti verileceğine dair proforma fatura teklifi düzenlediğini, müvekkili şirketin bunu kabul etmediğini ve cihazın onarımı konusunda … Ltd. Şti. ile anlaşarak bu firmaya 4.720-TL ödeme yaptığını belirterek cihazın tam ve beklenildiği şekilde kullanılamasından dolayı müvekkili şirketin uğradığı zararın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, cihazın onarımı için ödenen 4.720-TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Asıl davada davacı vekili, 20/10/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile 4.720-TL onarım masrafının 19/03/2014 temerrüt tarihinden, 26.953,37-TL kâr mahrumiyeti alacağının 18/09/2013 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA:Davacı vekili; sözleşmeye konu cihazın sürekli arızalandığını, bu durumun, davalıya daha önceden bildirilmesine rağmen arızaların davalı tarafından giderilemediğini, cihazın bir firmaya tamir ettirildiği ve söz konusu fatura bedelinin davalıdan tahsili amacıyla açılan İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/126 E. sayılı dosyasının halen derdest olduğunu, bunun dışında cihazın 23.10.2014 tarihinde yeniden arıza yaptığını ve kullanılamaz hale geldiğini, davalıdan cihazın ücretsiz olarak onarılmasının, olmadığı takdirde ayıpsız muadili ile değiştirilmesinin istenmesine rağmen gerekli onarımı yapmadığını belirterek dava konusu cihazın ayıplı olması nedeniyle ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini, bunun mümkün olmaması halinde ise sözleşmeden döndükleri kabul edilerek cihazın davalıya iadesi karşılığında satış bedelinin dava tarihinden itibaren işletilecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.26/06/2019 tarihli oturumda mahkemece davacı vekiline birleşen davadaki seçimlik hakkı ile ilgili açıklamada bulunmak üzere süre verilmesi üzerine, davacı vekili 01/07/2019 tarihli dilekçesi ile cihazın davalıya iadesi karşılığında satış bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili yönünde kullandıklarını beyan etmiştir.
CEVAP: Asıl davada, davalıya usulüne uygun tebligat yapılmış olup, davalı tarafından cevap dilekçesi sunulmamıştır.Birleşen davada davalı vekili; İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/126 E. sayılı dava dosyasıyla tazminat davası açıldığını, davacı tarafın açılmış olan tazminat davası ile işbu davanın aynı nitelikte olduğunu, derdestlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını, davacı tarafın sunduğu dava dilekçesinde iddia ettiği hususların yasal dayanaktan yoksun olduğunu, davacı tarafça sunulan kullanma ve teknik servis sözleşmesinde müvekkiline ait herhangi bir kaşe veya şirket yetkilisine ait bir imza yer almadığını, davaya konu cihazın yetkili olmayan kişilerce söküldüğünü ve incelendiğini, cihaz … tarafından söküldükten sonra cihaza ilişkin ayıp ihbarında bulunulduğunu, bu nedenle davacı tarafın taleplerinin hukuka açıkça aykırı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, taraflar arasında 04/04/2013 tarihli Kullanma ve Teknik Servis Sözleşmesi imzalandığı, sözleşme ile davalının, teslim ettiği cihazda, davacının kullanım hatasından kaynaklanmayan arızaları 1 yıl boyunca gidermeyi ve arızalı parçaları ücretsiz değiştirmeyi taahhüt ettiği, davalının 04/03/2014 tarihli davalı teknik servis personelince düzenlenen arıza tespit tutanağı ile arızanın lazer rod parçasından kaynaklandığının tespit edildiği, bilirkişi raporu ile de arızanın lazer rod parçasından kaynaklandığının, bu arızanın imalat hatası niteliğinde gizli ayıplı kabul edilmesi gerektiğinin tespit edildiği, davacının garanti kapsamında içinde bulunan lazer rod parçasını tamir etmesi için garanti süresi içinde davalıya ihtarname gönderdiği, davalının cihazı tamir etmediği, davacının cihazı üçüncü bir firmaya tamir ettirdiği ve onarım faturasını dosyaya sunduğu, bunun dışında davacının TBK 112. madde hükmü gereğince, davacının cihazın onarımı için yaptığı tamir masrafını ve cihazın tam ve beklenildiği şekilde kullanılamamış olmasından kaynaklanan kâr kaybını davalıdan isteyebileceği, davacının birleşen davada ise cihazdaki arızanın, gizli ayıp niteliğinde imalat hatasından kaynaklandığı, lazer rod’un olması gereken, uygun nitelikte ve özellikte olmadığı, sık sık arızalandığı ve tamir ile amacına uygun kullanılır hale getirilemeyeceğinin bilirkişi raporu ile tespit edildiği, davalı şirketçe gizli ayıplı olarak satıldığı gerekçesiyle asıl davada davanın kısmen kabulü ile cihazın onarımı için talep edilen 4.720-TL’nin ; kâr kaybına yönelik talep edilen 5.083,97-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, birleşen davada davanın kabulü ile 20.946,18-TL satış bedelinin, cihazın davalıya teslim tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: 1-Davacı vekili;asıl davada kar kaybı ile ilgili olarak birinci bilirkişi raporunda 26.953,37-TL kar kaybı hesaplandığını ve buna göre davayı ıslah ettiklerini, ancak ikinci bilirkişi raporunda 5.083,97-TL kar kaybı hesaplandığını ve mahkemece raporun hükme esas alındığını, bahsi geçen ikinci rapora karşı itirazlarının bulunması ve raporlar arasında çelişki olmasına rağmen mahkemece başkaca inceleme yapılmadan hüküm tesis edildiğini, birleşen davada ise, dava konusu cihazın 7.198-euro bedelle alındığının belirtildiğini, oysaki cihazın … A.Ş. vasıtasıyla 20/04/2013 tarihinde 51.042,17-TL ana para bedeli ile alındığını, bu hususun ticari defterlerde gösterildiğini, bilirkişinin cihaz bedeli olarak belirtiği faturanın satış bedeline ilişkin olmadığını, verilen teknik hizmet ile ilgili olduğunu, bunun dışında faize dava tarihinden itibaren hükmedilmesi gerekirken, ürünün teslim tarihinden itibaren hükmedilmesinin de doğru olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 2-Davalı vekili; davacının ürünü başka bir firmaya tamir ettirerek garantinin hükümsüz hale gelmesine yol açtığını,cihazın periyodik olarak değişen parçalarının garanti kapsamında bulunmadığını, sadece rod ve fiber arızalarının 1 yıllık garanti içinde olduğunu, müvekkilinin rod ile ilgili talep ettiği bedelin haklı olduğunu, buna rağmen davacının cihazı başka birine tamir ettirdiğini, ticari defterlerin incelenmesinde davacının müvekkiline 2.586,56-TL borçlu olduğunun tespit edilmesine rağmen mahkemece bu hususun değerlendirilmediğini, bilirkişinin gizli ayıp tespitinin eksik değerlendirmelere dayandığını, yüzeysel yapılan inceleme ile üründe imalat hatası bulunduğunun belirtilmesinin doğru olmadığını,cihazı tamir eden üçüncü kişilerin cihaza zarar verip vermediği ile ilgili bilgi bulunmadığını, arızalarla ilgili tutanakların incelenmesinden anlaşılacağı üzere gizli ayıptan değil kullanım hatasından kaynaklanan hasar bulunduğunu, cihazın kullanım kılavuzunda belirtilen açıklamalar doğrultusunda kullanılmadığını, kullanma ve dinlendirme sürelerine riayet edilmediğini,davacının TTK m.23/1-c maddesinde yer alan sürelere riayet etmediğini, davacının muayene yükümlülüğünü de yerine getirmediğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Asıl dava, davalıdan satın alınan lazer cihazın arızalanması nedeniyle üçüncü kişilere yaptırılan onarım bedeli ve cihazın kullanılamadığı süre boyunca oluşan kar kaybından kaynaklanan maddi zararın tazmini; birleşen dava ise, ticari satım sözleşmesi kapsamında ayıplı olarak teslim edildiği iddia olunan lazer cihazı nedeniyle sözleşmeden dönülerek malın iadesi ile ödenen bedelin tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporu doğrultusunda cihazın ayıplı olduğu sonucuna varılarak asıl davada 4.720-TL onarım bedeli ile 5.083,97-TL kâr kaybından kaynaklanan maddi zarar yönünden davanın kısmen kabulüne, birleşen davada ise satış bedelinin davacıya iadesine karar verilmiş; karara karşı her iki tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davanın açılması harca tabi usuli bir işlemdir. HMK’nın 120(1) maddesine göre davacı, yargılama harçlarını mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Harçlarla ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkindir. Harçlar Kanunu harç alınmasını veya tamamlanmasını tarafların isteklerine bırakmamış, değinilen yönün mahkemece kendiliğinden gözetilmesini ve harcın yatırılmaması halinde ise ne gibi işlemler yapılacağını 30 ve 32. maddelerinde hükme bağlamıştır.Somut olayda, davacı vekili 01/07/2019 tarihli dilekçesi ile birleşen davadaki talebini açıklayarak cihazın davalıya iadesi karşılığında satış bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Mahkemece ise birleşen dava değerinin 7.198-Euro olduğu belirtilerek birleşen dava tarihindeki kur karşılığı 20.946,18-TL üzerinden harç tamamlatılarak bu bedel üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir. Ne var ki, mahkemece dava değeri olarak kabul edilen 7.198-Euro, davalı tarafından davacıdan 06/03/2014 tarihli proforma fatura ile talep edilen onarım bedelidir. Dava niteliği itibarıyle nispi harca tabi olup, birleşen davanın değeri, cihazın davalıya satış bedelidir. Mahkemece, finansal kiralama sözleşmesi ve ekleri de getirtilmek suretiyle cihazın satış bedeli üzerinden eksik harç tamamlanmadan davaya devam edilemeyeceğinden, eksik harcın re’sen tamamlattırılması gerekmektedir. Mahkemece cihazın satış bedeli dikkate alınarak eksik peşin harcın tamamlatılması gerekirken 7.198-Euro karşılığı 20.946,18-TL üzerinden harç tamamlatılması doğru olmamıştır. Öte yandan davacı cihazı finansal kiralama yoluyla satın aldığını belirtmektedir. Ancak davacının böyle bir dava açabilmesi için davacı tarafından cihazın finansal kiralama şirketine ödenerek mülkiyetin davacıya geçmiş olması ya da finansal kiralama şirketinin kendisine bu konuda yetki ya da açılmış bir davaya icazet vermesi gerekmektedir. Dosyada dava konusu cihazın mülkiyetinin dava tarihi itibariyle veya yargılama sırasında davacı kiracıya geçtiği veya finansal kiralama şirketi tarafından, davacıya iş bu davayı açabilmesi ve tazminatın davacıya ödenmesi hususunda yetki ve muvafakat verildiği hususunda bir bilgiye rastlanmamıştır. Bu durumda davacının aktif dava ehliyeti bulunup bulunmadığının araştırılması; gerektiğinde aktif dava ehliyeti yönünden, finansal kiralama şirketinin davaya muvafakatinin sağlanması için davacıya süre verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi de yerinde görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle, re’sen incelenen hususlar nedeniyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)a-4 maddesi uyarınca kabulü ile hükmün kaldırılarak, davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/09/2019 Tarih 2014/126 Esas – 2019/1162 Karar sayılı asıl ve birleşen davaya ilişkin hükmün HMK.’nın 353(1)a-4 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, Davalı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesine yer olmadığına” İstinaf yoluna başvuran davacı ve davalı tarafından yatırılan peşin istinaf karar harcının(Davacı 44,40-TL davalı 444,62‬-TL ) istek halinde kendilerine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.02/11/2022