Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1251 E. 2023/351 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1251
KARAR NO: 2023/351
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/07/2020
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
BİRLEŞEN BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
2018/1263 ESAS VE 2019/472 KARAR SAYILI DOSYASI
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
Mahkemece verilen kararın, asıl ve birleşen davada davacı ve asıl ve birleşen davada davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
ASIL DAVA: Asıl davada davacı vekili; müvekkilinin KKTC’de işletme sahibi olan çek sahibi dava dışı … isimli kişiye komisyon karşılığı mal tedarik edip gönderdiğini, davaya konu çekin de bu kişi tarafından müvekkiline mal göndermesi için avans olarak verildiğini, davalı şirketin imalatçı olduğunu ve müvekkilinin davalıdan mal tedarik ettiğini, bu kapsamda mal karşılığında davaya konu müşteri çekinin de avans olarak davalıya verildiğini ancak davalının söz konusu çekin KKTC çeki olması sebebiyle müvekkilinden teminat amaçlı olarak bir bono talep etmesi üzerine, 30/11/2018 vade tarihli ve 50.000-TL bedelli bononun davalıya güvenerek teslim edildiğini ancak buna karşın davalının belirlenen ürünleri müvekkiline teslim etmediğini, dolayısıyla çeki keşide eden dava dışı …’e ürünler teslim edilemediğinden çekin de ödenemediğini, buna rağmen davalının çeki icra takibine koyduğunu, davalıdan defalarca ürünlerin gönderilmesinin veya çekin iade edilmesinin istenildiğini ancak bu taleplerinin kabul görmediğini, ticari defter araştırmasında bu hususların açıkça görüleceğini ileri sürerek, Bakırköy … İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyasına konu çekin bedelsiz kalması nedeniyle iptaline ve kötüniyetli alacaklının %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA : Birleşen davada davacı vekili; davalı …’in Bakırköy … İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyasında keşidecisinin müvekkili, lehdarın da davalı olduğu 30/11/2018 ödeme tarihli ve 50.000-TL bedelli bonodan dolayı müvekkiline icra takibi başlattığını, söz konusu bononun Bakırköy … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasına konu keşidecisinin dava dışı Mehmet’in olduğu 70.000-TL bedelli çeke karşılık teminat olarak davalıya verildiğini, müvekkili tarafından belirtilen çekle ilgili olarak menfi tespit davası açıldığını, müvekkilinin KKTC’de işletme sahibi olan çek sahibi dava dışı Mehmet’e komisyon karşılığı mal tedarik edip gönderdiğini, davaya konu çekin de bu kişi tarafından müvekkiline mal göndermesi için avans olarak verildiğini, davalının imalatçı olduğunu ve müvekkilinin davalıdan mal tedarik ettiğini, bu kapsamda mal karşılığında davaya konu müşteri çekinin de avans olarak davalıya verildiğini ancak davalının söz konusu çekin KKTC çeki olması sebebiyle müvekkilinden teminat amaçlı olarak bir bono talep etmesi üzerine, davaya konu bononun davalıya güvenerek teslim edildiğini buna karşın davalının belirlenen ürünleri müvekkiline teslim etmediğini, dolayısıyla çeki keşide eden dava dışı Mehmet’e ürünler teslim edilmediğinden çekin de ödenemediğini, buna rağmen davalının çeki icra takibine koyduğunu, davalıdan defalarca ürünlerin gönderilmesinin veya çekin iade edilmesinin istenildiğini ancak bu taleplerinin kabul görmediğini, dolayısıyla teminat amacıyla verilen bononun ticarete konu ürünlerin teslim edilmemesi sebebiyle bedelsiz kaldığını, ticari defter araştırmasında bu hususların açıkça görüleceğini ileri sürerek, Bakırköy … İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyasına konu bononun bedelsiz kalması nedeniyle iptaline ve kötüniyetli alacaklının %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
ASIL DAVAYA CEVAP: Asıl davada davalı vekili ; davacı tarafın iddialarının gerçekten uzak olduğunu, davaya ve icra takibine konu çekin avans olarak verildiğinin iddia edilmesine rağmen bu hususta hiçbir belgenin sunulmadığını, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre davaya konu çekin borca karşılık verilmediğini, alınacak mallara karşılık avans olarak verildiğinin ispatının davacı tarafça yazılı belge ile ispatlanması gerektiğini,çek ibraz edilince ödenmediğinden karşılıksız kaşesi vurulduğunu, çekin ödenmesi hususunda davacının defalarca arandığını, aylarca beklenildiğini sonrasında da icra takibi başlatıldığını, davacı tarafından müvekkiline malların kendisine ulaşmadığı, çekin mal siparişi için verildiği, çekin bedelsiz kaldığı dolayısıyla çekin iade edilmesi gerektiği yönünde ne bir ihtarname veya diğer iletişim araçlarıyla bir bildirimde bulunulmadığını belirterek, davanın reddine ve davacının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
BİRLEŞEN DAVAYA CEVAP: Birleşen davada davalı vekili; bononun ödeme aracı olan bir kıymetli evrak olduğunu, bono metnine bakıldığında davacının müvekkili …’dan 50.000-TL yi nakden aldığını kayıtsız şartsız borcu kabul ettiğini açıkça ikrar ettiğini, senede karşı senetle ispat kuralı gereğince davacının iddiasını senetle ispat etmesi gerektiğini, dolayısıyla davaya konu bononun da borca karşılık verilmediğini ve KKTC çekine teminat olarak verildiğinin davacı tarafça yazılı belge ile ispat etmek zorunda olduğunu, müvekkilinin tacir olmayıp gerçek kişi olduğunu yani taraflar arasındaki ilişkinin ticari olmayıp şahsi borç ilişkisine dayandığını, müvekkili tarafından davacıya elden borç para verildiğini, borcun ödenmemesi üzerine cevap dilekçelerinin ekinde bulunan …sına ait keşidecisi dava dışı…, düzenleme tarihi 30/08/2018 olan 50.000-TL bedelli hamiline yazılmış çekin davacı tarafından müvekkiline verildiğini; o çekin de karşılıksız çıkması üzerine 08/09/2018 düzenleme, 30/11/2018 ödeme tarihli davaya konu 50.000-TL değerindeki senedin verildiğini, karşılıksız çıkan çeki davacının uhdesine aldığını yani davaya konu senetle Bakırköy … İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyasıyla hiçbir ilgisinin bulunmadığını, bononun ödenmesi hususunda davacının defalarca arandığını, aylarca beklenildiğini sonrasında da icra takibi başlatıldığını, davacı tarafından müvekkiline bononun teminat olarak verildiği, borç bulunmadığı ve bononun iade edilmesi gerektiği yönünde ne bir ihtarname veya diğer iletişim araçlarıyla bir bildirimde bulunulmadığını belirterek, davanın reddine ve davacı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece asıl dava açısından; 70.000-TL bedelli çek yönünden taraflar arasındaki alacaklılık-borçluluk durumunu ve bu çeklerin teminat veya avans olarak verilip verilmediği hususlarının tartışılması gerektiği, buna göre davacı lehdar ile davalı ciranta arasındaki ilişkide çekin mal alımına karşılık avans olarak verildiği iddiasının yazılı olarak davacı tarafından ispatlanması gerektiği, bu hususta ispat yükünün davacı tarafta olduğu ancak davalının 24/09/2019 havale tarihli dilekçeyle, çekin alltındaki alım-satım ilişkisine konu olan malları davacıya gönderdiğini iddia ederek ispat yükünü üzerine aldığı, böylelikle teslim hususunun davalı tarafça ispat edilmesi gerektiği, bu kapsamda her ne kadar dosyaya kargo fişi sunulmuş ise de, kargo fişine konu olan malların alım-satım sözleşmesine konu olan mallar ile aynı olup olmadığı yönünde destekleyici maddi bir delilin bulunmadığı, tarafların ticari defterlerin incelenmesi neticesinde dosyaya sunulan iki ayrı bilirkişi raporunda da alım-satım sözleşmesine konu faturalara, sevk irsaliyesine ilişkin bir kayıt bulunmadığı gibi davaya konu çekin kaydının da bulunmadığı, ispat yükü üzerinde olan davalının basiretli bir tacir gibi davranarak Vergi Usul Kanunu (VUK) uyarınca sattığı mallara ilişkin olarak yedi gün içinde fatura düzenlemesi gerektiği ancak bu yönde bir kaydın ticari defterlerde bulunmadığı, ispat yükünü üzerine alan davalının yemin deliline de dayanmadığı, teslim hususunun böylelikle ispatlanamadığı gerekçesiyle, asıl davanın kabulü ile Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında icra takibine konu 30/07/2018 keşide tarihli, … seri numaralı, 70.000-TL bedelli çek yönünden davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine ve kötüniyet iddiası ispatlanamadığından tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Mahkemece birleşen dava açısından, davaya konu 50.000-TL bedelli senedin asıl davaya konu 70.000-TL bedelli çeke teminat olarak verildiğinin iddia edildiği, davacının keşideci, davalının ise bu ilişkide lehdar olduğu, senet üzerinde teminat ibaresi yer almadığı gibi taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığı, keşideci olan davacının teminat iddiasını yazılı delil ile ispatlaması gerektiği ancak bu yönde dosyaya yansıyan yazılı bir delil olmadığı, diğer yandan senet üzerinde nakten kaydının yer aldığı, davalının şahsi borç nedeniyle senet alındığı yönündeki iddasının senedin veriliş nedenini talil etmediği, dolayısıyla ispat yükünün yer değiştirmediği, ispat yükü üzerinde olan davacının teminat iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle, birleşen davanın reddine ve kötüniyet iddiası ispatlanamadığından tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: 1) Asıl ve birleşen davada davalılar vekili;Gerekçeli kararda 24/09/2019 havale tarihli dilekçe ile çekin altındaki alım satım ilişkisine konu malların davacıya gönderildiğinin iddia edilmesinden hareketle ispat yükünün davalı üzerine alındığı tespitinin doğru olmadığını, zira cevap dilekçesinde çekin taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan borca karşılık müvekkiline verildiğini, alacağı mallara karşılık avans olarak verildiğinin davacı tarafından ispatlanması gerektiğinin açıkça belirtildiğini, aynı beyanların 12/04/2009 tarihli ön inceleme duruşmasında da belirtilmesine rağmen mahkemece davaya konu çekin veriliş nedenine ilişkin olarak kendilerine beyanda bulunmak üzere iki haftalık süre verildiğini, bu ara karar uyarınca 24/09/2019 tarihli sundukları dilekçelerinde davaya konu çekin avans olarak değil ticari ilişkiden kaynaklanan borç nedeniyle verildiğini belirttikten sonra, taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığını kanıtlamaya yönelik olarak bir takım delillerin sunulduğunu ancak mahkemece bu delillerin yanlış değerlendirilerek ispat külfetinin kendileri üzerine geçtiğinin benimsendiğini, ispat yükünün davacıda bulunduğunu, mahkemenin talebi ve ara kararı üzerine anılan dilekçedeki açıklamalarını yaptıklarını; fatura kesilmemesi sebebiyle davacının dava konusu çekten dolayı borçlu olmadığının delili olarak kabul edilemeyeceğini, kendilerince ticari ilişkinin varlığını kanıtlamak adına dosyaya havale makbuzları ve kargo fişlerinin delil olarak sunulduğunu, VUK uyarınca fatura kesilmemesinin davacı tarafın iddiasını kanıtlamayacağını, ticari ilişki nedeniyle alınan çekin ödenmemesi üzerine çekle ilgili hukuki işlemlerin başlatıldığını bu nedenle borç ilişkisinden kaynaklanan bir nedenden değil de avans verildiği iddiasında bulunan tarafın bu iddiasını ispatlaması gerektiğini davacının da bunu ispatlayamadığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. 2) Asıl ve birleşen davada davacı vekili birleşen davaya ilişkin olarak; asıl davaya konu çekin davalıya mal alımı konusunda avans olarak verildiğini, söz konusu çekin KKTC çeki olması sebebiyle davalının teminat olarak bir bono istemesi üzerine birleşen davaya konu bononun düzenlenerek birleşen dava davalısına verildiğini, söz konusu ürünlerin müvekkiline teslim edilmediğinden çekin ödemesinin yapılmadığını, asıl davadaki davalı şirketin yetkilisi olan birleşen dava davalısının teminat olarak kendisine verilen bono için icra takibine giriştiğini, mallar teslim edilmediğinden bononun bedelsiz kalması nedeniyle takibin iptaline karar verilmesi gerekirken mahkemece reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve birleşen davanın da kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:1)Asıl dava, davalıya avans olarak verildiği ileri sürülen çek nedeniyle icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı, davalı ile aralarında ticari alım satım ilişkisi bulunduğunu, bu kapsamda verdiği sipariş için dava dışı Mehmet’in keşide ettiği ve kendisinin ciranta olduğu çeki davalıya verdiğini ancak davalının teslim etmesi gereken malları teslim etmediği için çekin bedelinin ödenmediğini ve davalının çekin tahsili için icra takibine giriştiğini belirterek, 30/07/2018 keşide tarihli, … nolu … Lefkoşe Sarayönü Şubesine ait 70.000-TL bedelli çekten dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ise, davaya konu çeklerin avans olarak verilmediğini, davacıya teslimi yapılan mallar karşılığı alındığını, çekin ödeme aracı olduğunu, ispat yükünün davacıda bulunduğunu savunmuştur.Mahkemece ispat yükü üzerinde olan davalının mal teslimini ispatlayamaması nedeniyle yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir. Çek, bir ödeme aracıdır. TBK’nın 207. maddesinin ikinci fıkrasında da asıl olanın peşin satış olduğu düzenlenmiştir. Buna göre, davacının malları teslim aldığının kabulü gerekir. Dava konusu çekleri avans olarak verdiğini, çekler bedeli kadar malları teslim almadığını iddia eden davacının, bu iddialarını yazılı delillerle ispat etmesi gerekmektedir. Davalının, dava konusu çekler karşılığı mal teslim edildiğini savunması, ispat yükünü değiştirmemektedir (Aynı yönde Yargıtay 19. HD 2018/2473 Esas, 2019/5340 Karar sayılı ve 28/11/2019 tarihli ilamı.). Davalının ödeme vasıtası olmasının yanı sıra ispat aracı olma özelliğini de taşıyan çeke dayanmasına ve temel ilişki bakımından dava dosyasında kendisini bağlayıcı bir beyanda bulunmamasına göre, davalının dava konusu çekleri ticari defterlerine işlememesi sonuca etkili değildir. Davacı dava konusu çeklerin avans olarak verildiği iddiasını usulünce ispatlayamamıştır. Mahkemece asıl davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde asıl davanın kabulüne karar verilmesi yerinde olmamıştır. Bu itibarla, asıl davada davalı vekilinin istinaf başvurusu haklı bulunmuştur. Buna karşılılık davalı tarafça tazminat talebinde bulunulmuş ise de, mahkemece ihtiyati tedbir kararı verilmişse de teminat yatırılarak infaza konulmadığından icra inkar tazminatı verilebilmesi için İİK m.72/5’deki koşullar oluşmamıştır. Açıklanan nedenlerle mahkemece asıl davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş ise de, bu husus yeninden yargılamayı gerektirmediğinden, asıl davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına ve ispatlanamayan asıl davanın reddine, asıl dava davalısı tarafın şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine yönelik aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir. 2) Birleşen dava, 08/09/2018 düzenleme, 30/11/2018 ödeme tarihli ve 50.000-TL bedelli bono nedeniyle İİK’nın 72. maddesine dayalı icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Kambiyo senedi niteliğinde olan bono, temel ilişkiden bağımsız, karşı edimin ödenmesi şartına bağlanamayan, kayıtsız şartsız bir bedelin ödenmesi taahüdünü içeren mücerret (soyut) bir borç ilişkisini ifade etmektedir. Soyutluk prensibinin en önemli işlevi ispat açısından kendisini gösterir. Buna göre, bir kambiyo senediyle borç altına giren kimse, borçlu olmadığını iddia ediyor ise bu hususu kesin delil ile ispatla yükümlüdür. Davaya konu bononun asıl davaya konu çekin ödenmemesi nedeniyle teminat olarak verildiği iddia edilmekte olup bu iddia HMK’nın 201. maddesi gereği ancak yazılı delille ispatlanabilir. Davacı tarafça bu hususta yazılı delil sunulmadığı anlaşılmakla, ispatlanamayan birleşen davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, birleşen davanın reddine ilişkin hükümde isabetsizlik olmadığından istinaf nedenleri yerinde olmayan birleşen davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin birleşen davaya yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin asıl davaya yönelik istinaf başvurusunun kabulüne; Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/07/2020 tarih 2018/1279 Esas 2020/382 Karar sayılı kararın HMK m.353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Asıl ve birleşen davanın ispatlanamadığından REDDİNE, Davalılar yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına,” İlk derece mahkemesine ilişkin olarak ; Asıl dava yönünden; Alınması gereken 179,90-TL karar ve ilam harcının 1.219,86-TL peşin harçtan mahsubuyla bakiye 1.039,96‬-TL fazla harcın talep halinde davacıya iadesine, Davacı tarafından yapılan yargı giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Davalı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 11.428,92-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Birleşen dava yönünden; Alınması gereken 179,90-TL karar ve ilam harcının 865,44-TL peşin harçtan mahsubuyla bakiye 685,54‬-TL fazla harcın talep halinde davacıya iadesine, Davacı tarafından yapılan yargı giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Davalı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 7.387,97-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Birleşen davada davacıdan alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından birleşen davada peşin yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50-TL harcın birleşen davada davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Asıl davada davalılar tarafından yatırılan 1.274,25-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde davalı şirkete iadesine, Asıl ve birleşen davada davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, asıl ve birleşen davada davalılar tarafça yapılan 48,50-TL yargı giderinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.09/03/2023