Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1242 E. 2023/141 K. 27.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1242
KARAR NO: 2023/141
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/07/2020
NUMARASI: 2018/1051 Esas – 2020/275 Karar
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 27/01/2023
Davanın kabulüne ilişkin verilen kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin davalıdan 27/04/2016 tarihli satış sözleşmesi ile satın alınan MR-BT cihazının arızalanması sonucu cihazın tamirinin davalı tarafa 169.470-TL karşılığında yaptırıldığını, bu paranın 81.809,63-TL kısmının … Sigorta A.Ş.’nden tahsil edildiğini, cihazın sözleşmede düzenlenen garanti süresi içerisinde arızalandığını, arızanın davalı tarafından garanti kapsamında giderilmediğini, davalıya arızanın giderilmesi için 169.470-TL ödenmek zorunda kalındığını belirterek 169.470-TL’nin sigortadan tahsil edilemeyen 87.660,37-TL’lik kısmının ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak vekiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacının müvekkili şirkete cihazın arızalandığını bildirdiği 13/04/2018 tarihi itibariyle taraflar arasındaki satış sözleşmesine göre cihazın garanti süresinin sona erdiğini, bu nedenle cihazın arızasının garanti kapsamında giderilmesinin mümkün olmadığını, her ne kadar davacı tarafça adı geçen tıbbi cihazların 07/02/2017 tarihinde teslim edildiği iddia edilmiş ise de cihazların davacıya 22/09/2016 tarihinde sevk irsaliyesi ile birlikte imza karşılığında teslim edildiğini, davalının garanti süresinin 07/08/2017 tarihinde başladığına dair iddialarının taleplerinin yerinde olmadığını, cihazların garanti süresinin 07/02/2017 tarihinde başladığını ve bu tarihten 1 yıl sonra yani 07/02/2018 tarihinde sona erdiğini, bu koşullar altında cihazların arızasının herhangi bir ücret alınmaksızın giderilmesinin mümkün olmadığını, davacının cihazların ücret karşılığında onarımını kabul ederek garanti süresinin bittiğini ikrar ettiğini, davacının cihazların ayıplı olduğuna ve müvekkili şirketin bu ayıptan sorumlu olduğuna ilişkin iddia ve taleplerinin haksız ve yersiz olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, cihazın arızasının üretim hatasından kaynaklanmayıp, elektrik dalgalanmasından doğan ani voltaj değişimi nedeniyle meydana geldiği, davacı yanın arızanın gerçekleştiği gün itibarıyla davalı yana ihtarname çekerek cihazın garanti kapsamında bedelsiz onarılmasını talep ettiği, ihtarnamenin 16/04/2018 tarihinde davalı yana tebliğ olduğu, 169.430,42-TL bedelli 17/04/2018 tarihli tediye makbuzu gereğince davalıya 16/07/2018 keşide tarihli aynı bedelde çek verilerek onarım bedelinin ödendiği, onarımın davalı tarafça ücretsiz yapılmadığı, davacı yanca ayıp fark edilir edilmez ihtarname çekildiğinden ihbar külfetinin yerine getirildiği, bilirkişi tarafından elektrik dalgalanmalarından doğacak ani voltaj değişimini önlemek için gerekli olan UPS cihazını kullanmayan davacının onarım bedelini talep edemeyeceği yönünde görüş beyan etmiş ise de, sözleşmenin “Alıcı ve Satıcının Sorumluluk Tablosu” isimli EK-C ekinin “Elektrik İşleri” başlıklı kısmının EK 4 maddesinde kesintisiz güç kaynağı cihazından (UPS) davalının sorumlu olduğuna dair işaret konulduğu ancak bu maddenin devamında “Opsiyonel” kelimesinin yazıldığı, EK 4’te yer alan diğer maddelerde opsiyonel ifadesinin kullanılmadığı, sözleşme ve ekinden anılı ibare gereğince cihazın kullanımında UPS ile desteklenmesi gerektiğine dair bir zorunluluk olduğunun anlaşılamadığı, tıbbi elektronik cihazların satışını yapan davalı şirketin, davacı şirketi bu hususta bilgilendirmediği, teknik bilgi ve tecrübe sahibi olmayan davacı şirketin satın aldığı MR cihazı için UPS kullanmak zorunda olduğunu ve cihazın elektrik dalgalanması nedeniyle arızalanacağını kendiliğinden bilemeyeceği, tacirin basiretli olması ilkesi gereğince davalı yanın davacıyı bu hususta aydınlatmakla yükümlü olduğu, üretim hatalarına karşı garanti süresi sona ermiş ise de eksik bilgilendirme nedeniyle ortaya çıkan arıza nedeniyle davalının sorumluluğunun ortadan kalkmayacağı, bu nedenle davacının TBK’nun 227. maddesindeki seçimlik hakları kullanabileceği, ayıp ihbarının süresinde yapıldığı, davacının cihazın ücretsiz onarımına ilişkin seçimlik talebinin kabulünün gerektiği, davalı yana onarım bedeline ilişkin ödemenin çek keşide tarihi olan 16/07/2018 tarihinde yapıldığı gerekçesiyle davanın kabulü ile 87.660,37-TL alacağın 16/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; bilirkişi kök ve ek raporunda davacının iş yerinde bulunan kompanzasyon panosunun tek başına voltaj dalgalanmaları ve elektrik kesintilerinin cihaza zarar verme riskinin ortadan kaldırmadığının, cihazdaki arızasının üretim hatasından kaynaklanmadığının, cihazda gizli bir ayıbın söz konusu olmadığının, cihazdaki arızanın UPS cihazı kullanılmamasından kaynaklandığının, hiç bir halde müvekkiline sorumluluk yüklenemeyeceğinin açıkça belirtildiğini, ayrıca sözleşmenin EK-C sorumluluk tablosunun E-4 nolu maddesinde kesintisiz güç kaynağı (UPS) cihazı hususundaki sorumluluğun davacı alıcıya ait olduğunun açıkça kararlaştırıldığını, cihazların çalışacağı alt yapının teşkilinden ve UPS kullanımından davacının sorumlu olduğunu, müvekkilinin davacının alt yapısı hakkında bilgi sahibi olmasının kendisinden beklenemeyeceğini, mahkemece sözleşmede UPS cihazı ile ilgili opsiyonel ibaresinin kullanılmasının hatalı yorumlandığını, davacının elektrik alt yapısının yeterli olduğu durumlarda UPS cihazına gerek bulunmayacağını, ancak elektrik alt yapısının yetersiz olması durumunda UPS cihazına ihtiyaç duyulacağını, müvekkilinin ürün satıcısı olduğu için davacının UPS cihazına ihtiyacı olup olmadığını inceleyebilecek bir durumda olmadığını, bu nedenle UPS cihazının davacının tercihine bırakıldığını, davacının yeterli elektrik alt yapısına sahip olduğu durumlarda UPS cihazı için gereksiz masraf yapmasının önüne geçildiğini, teknik bilgi gerektiren hususun hakimin genel hukuk bilgisiyle çözmesinin mümkün olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Taraflar arasındaki 27/04/2016 tarihli satış sözleşmesi ile davacının davalıdan MR-BT cihazı satın aldığı, 07/02/2017 tarihinde cihazın davacıya teslim edildiği, her iki tarafın da imzasını taşıyan 06/02/2017 tarihli belgede 1 yıllık garanti süresinin 07/02/2017 tarihinden itibaren başlayacağının kararlaştırıldığı, cihazın 13/04/2018 tarihinde arızalandığı, aynı gün davacı tarafından davalıya gönderilen noter ihtarı ile cihazın arızalandığının davalıya bildirildiği ve davalıdan cihazın bedelsiz olarak onarımının talep edildiği, davalı tarafından cihazın 169.470,42-TL bedel karşılığında onarıldığı, bedelin davacı tarafından davalıya ödendiği anlaşılmaktadır. Davacı iş bu davasıyla davalıdan satın aldığı cihazın ayıplı olduğunu, arızanın garanti kapsamında giderilmesi gerektiğini belirterek dava dışı sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin mahsubu ile bakiye 87.600,37-TL’nin davalıdan iadesini talep etmektedir.Bilirkişiler tarafından yapılan incelemede arızanın elektrik kesintisi ve voltaj dalgalanmasından meydana geldiği, dava konusu cihazın bulunduğu hastanede bulunan kompanzasyon panosunun voltaj düzenleyici ve kesintisiz güç kaynağı (UPS) gibi voltaj regülasyonu yapabilecek bir sistem olarak nitelendirilemeyeceği, cihazın elektrik kesintisi ve voltaj dalgalanmalarından korunmak için kesintisiz güç kaynağı kullanılmaması nedeniyle arızalandığı, taraflar arasındaki sözleşmede cihazın montajı için kesintisiz güç kaynağı bulunmasının opsiyonel olarak düzenlendiği, bu kaydın davalı tarafa UPS olmadan dava konusu cihazı monte etme hakkını tanıdığı, arızanın ayıp nedeniyle oluşmadığı, cihazın kesintisiz güç kaynağı bulunmadan kullanılmasından kaynaklandığı yönünde görüş bildirilmiştir. Mahkemece ise tıbbi elektronik cihazların satışını yapan davalı şirketin, davacı şirketi bu hususta bilgilendirmediği, teknik bilgi ve tecrübe sahibi olmayan davacı şirketin satın aldığı MR cihazı için UPS kullanmak zorunda olduğunu ve cihazın elektrik dalgalanması nedeniyle arızalanacağını kendiliğinden öngöremeyeceği gerekçesiyle davacı haklı görülmüştür.Bu durumda çözümü gereken uyuşmazlık; UPS cihazı bulunmadan kurulum yapılması sonucunda voltaj düzensizliği ve elektrik kesintisi nedeniyle cihazda gelen arıza nedeniyle davalıya yüklenebilecek bir sorumluluk bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.Basiretli davranma yükümlülüğü (6102 sayılı TTK m. 18/2), dürüstlük kuralının (TMK m.2) objektif ölçü getirilmiş özel bir biçimidir. Tacir olan tarafların basiretli davranma yükümlülüğünden kaynaklanan objektif özen ölçüsünün kapsam ve sınırları doğru bir şekilde belirlenmelidir. Tacir, normal kişilerin ileri sürebileceği savunmalardan yararlanamayacak ve gelişi güzel bir şekilde, haklarını kullanırken ve borçlarını ifa ederken, bazı hususları bilmediğini iddia edemeyecek ya da gerekli tüm özeni gösterseydi bile, farkına varamayacağını ileri süremeyecektir. Basiretli davranma yükümlülüğü, tacirin ticaretine ait bütün faaliyetlerine inhisar eder. Bunun dışında tacirin uzmanlığı, faaliyet alanına ilişkin olmalıdır. Tacirin faaliyet alanı ile ilgili durumlarda, basiretli davranma yükümlülüğünün katı bir şekilde uygulanması gerekmektedir. Örneğin, tekstil işleriyle uğraşan bir tacir, kiraladığı bir fabrika için, belediyenin tekstil boyama işi için çevre sağlığı gerekçesiyle, o muhitte ruhsat verip vermeyeceğini araştırmak ve hatta yerleşim yerine yakınlığı itibariyle bilmek zorundadır. Bu durum, doğrudan onun faaliyet alanıyla ilgilidir. Kiraladığı böyle bir yer için müracaat edip, gerekli izin ve ruhsatı alamayan tacir kiracının, bu durumda ayıp olduğunu ileri sürmesi ve sözleşmeyi sonlandırmak istemesi, genelde dürüstlük kuralına, özelde ise basiretli davranma yükümlülüğüne uymayacaktır (Yargıtay H.G.K. 09/11/2021 tarih 2017/3-985 E. 2021/1368 K.). Taraflar arasındaki sözleşmenin ekinde yer alan tabloda CT ve MR cihazlarının kurulumu için tarafların sorumlulukları liste halinde gösterilmiştir. Listede E-4 sırasında yer alan Kesintisiz Güç Kaynağı (UPS) alıcının yükümlülüğünde olarak belirtilmiş, ancak “opsiyonel” ibaresine yer verilmiştir. Her ne kadar mahkemece, davalı satıcının davacıya UPS cihazı kullanımı konusunda aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle voltaj düzensizliği ve elektrik kesintisi kaynaklı arızaları öngöremeyeceği kabul edilerek davalının sorumluluğuna gidilmiş ise de davacıya ait iş yerinin hastane olarak işletilmekte olup, sözleşme konusu cihaz davacının faaliyet alanıyla ilgilidir. Hastane olarak faaliyet gösteren davacı firmanın dava konusu cihaz dışında da elektrikli cihazları bulunduğu açık olup sağlık hizmetlerinin kesintiye uğramadan verilebilmesi için düzenli ve devamlı elektrik enerjisi davacı firma açısından zorunluluk arz etmektedir. Bu nedenle tacir olan ve kendisinden basiretli olarak hareket etmesi beklenen davacının kendi faaliyet alanıyla ilgili olan dava konusu cihaz için kesintisiz ve düzenli elektrik alt yapısının gerekliliğinin bilgisi dahilinde olduğu kabul edilmelidir. Sözleşmede UPS sisteminin kurulu olmasının opsiyonel olarak gösterilmesi davacının elektrik dalgalanmaları ve kesintileri nedeniyle yaşanacak zararları bertaraf etmek için kesintisiz güç kaynağı sistemi kurmasına engel değildir. Davacıya ait hastanede bulunduğu belirtilen kompanzasyon sisteminin de elektrik kesintilerini ve voltaj dalgalanmalarını bertaraf edici nitelikte olmadığı, davacı tarafından elektrik kesintileri ve voltaj dalgalanmalarından meydana gelebilecek olumsuzlukları önleyici bir sistem kurmadığı, somut olayda da zararın davacının bu yönde önleyici bir sistem kurmamasından kaynaklandığı ve dava konusu cihazda meydana gelen arıza dolayısıyla davalının sorumluluğu bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir.Açıklanan nedenle; mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü doğru olmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, kararın kaldırılmasına, bahsi geçen hata nedeniyle yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/1051 Esas – 2020/275 Karar sayılı 07/07/2020 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA;”Davanın REDDİNE,”İlk derece mahkemesine ilişkin olarak;”Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 179,90-TL karar ve ilam harcının davacı tarafından yatırılan 1.497,02- TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 1.317,12‬-TL fazla harcın talep halinde davacıya iadesine,Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Davalı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 14.025,66-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 1.497-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 27/01/2023