Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1234 E. 2020/1088 K. 27.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1234
KARAR NO : 2020/1088
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/07/2020
NUMARASI : 2019/232 Esas-2020/245 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 27/10/2020
Mahkemenin yetkisizliğine ilişkin hükmün taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili; faturadan kaynaklı navlun alacaklarının bulunduğunu, müvekkili olan davacı şirketin davalıya ait malları temin ettiği araçlar ile uluslararası kara yoluyla yurtdışına taşınmasını sağladığını, karşılığında navlun faturaları düzenlediğini, bir taşımaya ait malların taşıma sırasında hasarlanması üzerine ikinci kez taşıması yapıldığını, hasarlı malların da alıcıya teslim edildiğini, bu teslim sırasında oluşan vergi, gümrük ve vs masrafların müvekkili olan davacı tarafından ayrıca karşılandığını, bunlara ilişkin navlun farkı faturaları düzenlendiğini, davalının, hasarlı malların bedelini, yapılan masraflara ilişkin müvekkilince kesilmiş fatura bedellerini, navlun farkı fatura bedellerini sigorta şirketinden tahsil ettiğini, cari hesap gereğince bakiye 33.550-usd alacak ödenmeyince İstanbul …. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, itiraz edilmesi üzerine takibin durduğunu, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili; taraflar arasında akdedilen sözleşmelerin 15. maddesinde anlaşmazlık halinde İstanbul Mahkemeleri’nin yetkili olduğunun düzenlendiğini, tarafların sözleşmede aksini de kararlaştırmadığından HMK.’nın 17. maddesi uyarınca davaya bakmakla yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olduğunu, bu yetkinin aynı zamanda kesin yetki olup mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiğini, dava konusu takipte alacağın kaynağının cari hesap olarak bildirildiğini,dava dilekçesinde de alacağın cari hesap bakiyesine dayandığının açıklandığını, alacak iddia edilen tutarın sözleşme bedellerinin çok üstünde olduğunu, bu itibarla alacak iddiasının asıl dayanağının cari hesap olduğunun anlaşıldığını, cari hesaba dayalı alacak iddiasında ise yetkili mahkemenin genel yetki kuralına göre belirlenmesi gerektiğini,iddianın aksine davacının dava konusu taşıma işini ifa etmediğini,alacağın kaynağının belirsiz olduğunu, yetki itirazlarının kabulü ile dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini, öncelikle dava şartı yokluğundan davanın reddini, uygun görülmez ise davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece; taraflarca imzalanan ”14/11/2018 tarihli Parsiyel Tır Nakliye Anlaşması”nın 15. maddesinde ‘Anlaşmazlık halinde T.C. İstanbul Mahkemeleri yetkilidir.’ hükmüne yer verildiği, anılan tır nakliye anlaşmasının 15. maddesi ile davanın tarafı olan tacirler aralarında yetki sözleşmesi yapıldığı, taraflar tacir olduğundan yetkili mahkeme de açıkça belirtildiğinden yapılan yetki sözleşmesinin geçerli olduğu, yetki sözleşmesi ile İstanbul Mahkemeleri yetkili olarak tayin edildiği gerekçesiyle mahkemenin yetkisizliğine,karar kesinleştiğinde talep halinde dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:1-Davacı vekili; yetki itirazınınn kamu düzeninden olmayıp ancak ilk itiraz olarak öne sürüldüğünde incelenebileceğini, davalının icra takibine yaptığı itirazda Kocaeli İcra Dairesinin yetkili olduğunu savunduğunu, itirazın iptali davasında ise bir yandan İstanbul, diğer yandan Kocaeli Mahkemeleri’nin yetkili olduğunu savunduğunu, HMK.’nın 19/2 maddesinde yetki itirazında bulunan tarafın, yetkili mahkemeyi, birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirmesi gerektiğini, aksi takdirde yetki itirazının dikkate alınmayacağını, davalının, seçimini net ve kesin olarak bildirmediğinden yetki itirazının geçersiz olduğunu, davalı tarafın yargılamayı uzatmak amacıyla sürekli yetki itirazında bulunduğunu,yetkili mahkemeyi net bir şekilde göstermediğini, yetki itirazının reddedilmesi gerektiğini belirterek,yetkisizlik kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 2-Davalı vekili; itirazın iptali davalarında yetkili icra dairesinde takip yapılmasının dava şartı olduğunu, İ.İ.K.’nın 50. maddesine göre para veya teminat borcu için takiplerde HMK.’nın yetkiye dair hükümlerinin kıyas yoluyla tatbik olunacağını, HMK.’nın 6. maddesinde de genel yetkili mahkemenin davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğunu,alacak iddiasının cari hesap bakiyesine dayandırıldığını, taraflar arasındaki sözleşmeye hiç değinilmediğini, cari hesap ilişkisine dayalı alacak iddiası için yetkili yerin borçlunun yerleşim yeri olduğunu,takibe yapılan yetki itirazında da belirtildiği gibi Kocaeli İcra Dairesi olup İstanbul Anadolu İcra Daireleri’nin yetkisiz durumda olduğunu kararın kaldırılmasını ve davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir.
GEREKÇE: Davacı; İstanbul Anadolu …. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında 33.550-usd bedelli cari hesap bakiyesi navlun alacağı için ilamsız icra takibi yapmış, davalı tarafça icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz edilmesi üzerine takip durmuş, davacı da itirazın iptali yönünde eldeki davayı açmıştır. Dava, navlun sözleşmelerinden kaynaklanan cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkindir. İtirazın iptali davalarında, yetkili icra müdürlüğünde icra takibi yapılmış olması bu davaya özgü dava şartıdır. Hem icra dairesinin yetkisine hem de mahkemenin yetkisine itiraz edilmesi halinde öncelikle icra dairesinin yetkisine itiraz incelenerek ,itirazın iptali davasının dinlenebilmesi için öncelikle yetkili icra dairesinde yapılmış bir takip gerektiği ve bu hususun HMK 114/2 maddesi uyarınca dava şartı olduğu dikkate alınmalı , yetkili icra dairesinde yapılmış bir takip bulunmaması halinde , itirazın iptali davasının yetkili icra dairesinde takip yapılmış olması dava şartı yokluğundan HMK 115/2 maddesi gereği reddine karar verilmesi gerekmektedir.HMK 19/2 maddesi “…yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” hükmünü haiz olup,İİK’nın 50. maddesinin 1/1. cümlesinde icra dairelerinin yetkisinin tayininde HMK’daki yetki kurallarının kıyasen uygulanacağı düzenlenmiştir.HMK 17.maddesi “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” hükmünü haizdir.Somut olayda, navlun sözleşmeleri incelendiğinde ; yetki sözleşmesinde kanunen yetkili mahkemelerin yetkisinin saklı tutulmadığı, İstanbul Mahkemelerinin münhasıran yetkili kılındığı anlaşılmaktadır.Davalı-borçlu; borca itiraz dilekçesinde, aynı zamanda yerleşim yerinin Kocaeli olması nedeniyle, Kocaeli İcra Müdürlüğünün yetkili olduğundan bahisle icra dairesinin yetkisine itiraz etmiştir.İlk derece mahkemesince, icra dairesinin yetkisine itiraz hakkında hiç bir karar verilmemiştir.Ancak cari hesabı oluşturan taşımaların, her bir taşıma için yazılı navlun sözleşmelerine dayalı olarak yapıldığı her iki tarafın kabulündedir. HMK 17.madde uyarınca geçerli bulunan yetki sözleşmesi nedeniyle, kanunen yetkili bulunan yerlerin yetkisi kalktığından bir başka deyişle yetki sözleşmesi ile kararlaştırılan yetkili yer, davacı vekilinin ileri sürdüğü gibi kesin yetkili olmasa da ;münhasır yetkiye ilişkin olduğundan,yetki sözleşmesinde kararlaştırılan yer dışında takip ve dava açılamaz.Davalının yerleşim yeri İcra Dairesinin yetkisi ,yetki sözleşmesi ile ortadan kalktığından icra dairesinin yetkisine itirazda bildirilen Kocaeli İcra Dairesinin yetkili olmadığı ,bu bağlamda borçlu yetkili icra dairesini doğru göstermediğinden sonuç itibariyle icra dairesinin yetkisine itirazın reddi gerektiğinden bu usulü eksiklik sonuca etkili olmamıştır.Davacı cari hesap bakiyesi olduğunu beyan ederek navlun bedellerini talep etmiş ,cari hesap bakiyesine başlatılan takip de dayanak navlun sözleşmelerinin ibraz edilmemiş olması itirazın iptali davasında delil olarak taraflarca sunulmasına engel teşkil etmez,dava sırasında taraflarca delil olarak sunulması da takip sebebinin değiştirildiği anlamına gelmez. Cari hesaba kaydedilen faturaların yazılı bir sözleşmeye dayanması mümkün olduğu gibi dayanmaması da mümkündür. Davalı, itirazın iptali davasında ; sözleşme ile kararlaştırılan yer mahkemesinin İstanbul olduğunu, müvekkili davalının yerleşim yerinin de Kocaeli bulunduğunu ileri sürerek mahkemenin yetkisine itiraz etmiştir.Yukarıda yazıldığı üzere yetki sözleşmesinde , taraflarca aksi kararlaştırılmadığından dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır. Bu sebeble seçim hakkı da sözkonusu değildir. HMK 19/2 gereği, yetki itirazının dikkate alınmaması için gösterilen her iki yerin de yetkili olması gerekir.Ancak yetki sözleşmesi münhasır yetki içerdiğinden İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunun kabulü gerektiğinden gerekçesi doğru olmasa da davalının, mahkemenin yetkisine itirazının kabulüne karar verilmesinde sonucu itibariyle isabetsizlik yoktur.Anlatılanlara göre , taraf vekillerinin yetki itirazının kabulüne ilişkin hükme yönelik istinaf sebebleri yerinde görülmemiş,her iki yan vekilinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun H.M.K.’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Taraflarca yatırılan peşin harcın ,istinaf karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda H.M.K.’nın 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 27/10/2020