Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1231 E. 2020/1098 K. 30.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1231
KARAR NO: 2020/1098
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/07/2020
NUMARASI: 2018/442 Esas 2020/291 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/10/2020
Hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili ; müvekkilinin davalının yetkilisi olduğu …Ltd şirketinin yaptığı … Mah. … ada … parselde tapuya kayıtlı 5/100 arsa paylı …bodrum … nolu bağımsız bölümü 21/07/2008 tarihinde 85.000-TL bedelle satın aldığını, müvekkilinin dubleks olarak aldığı dairenin büyük bir kısmının sığınak olarak ortak alanda kaldığını öğrendiğini, bunun üzerine Anadolu 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/8 esas sayılı dosyası ile dava açtıklarını, Anadolu … İcra Dairesinin … sayılı dosyası üzerinden şirket aleyhine takip yapıldığı, ancak tahsilat yapılamadığını,şikayet üzerine İst. Anadolu 6. ACM nin 2012/257 esas sayılı dosyasında , davalıya 2 yıl 6 ay hapis cezası verildiğini ve kararın Yargıtayca onanarak kesinleştiğini, davacının daireyi 47.000-TL bedel ile sattığını, bu nedenlerle Anadolu … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasından davalının da mesul olduğunun tespiti ile dava tarihi itibariyle icra dosyası borcundan taşınmazın satıldığı 47.000-TL mahsup edilmek suretiyle hesaplanacak tutardan fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 38.000-TL maddi ve 5.000-TL manevi zararın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili; gayrimenkul satış bedelinin tapuda düşük gösterildiğini, davacı daireyi 85.000-TL ye aldığını söylese de 75.000-TL olarak müvekkili tarafından da kabul edildiğini, davacının daireyi 47.000-TL ye sattığını, müvekkilinin davacıya dava konusu daireyi dava aşamasında 100.000-TL ye iade etmesini teklif ettiğini ancak davacının bu teklife yanaşmadığını, daireyi başkasına devrettiğini, müvekkilinin davacıyı hile ile kandırmadığını, maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, 6098 sayılı TBK ‘nun 39. maddesi uyarınca hile iddiasının, hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, def’i yahut dava yolu ile ileri sürülebileceği, davacı vekilinin 25/04/2011 tarihli şikayet dilekçesinde hile fiilin öğrenmiş olduğu mahkemede yargılaması yapılan davanın ise 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; davanın BK 49.madde ve devam maddelerinde düzenlenen haksız fiil hükümleri uyarınca ikame edildiğini, BK 39.maddesinde düzenlenen hak düşürücü sürenin tazminat hakkını ortadan kaldırmayacağını, kişinin aldatıldığını öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmese de sözleşmeden kaynaklanan zararların tazminini isteyebileceğini, mahkeme tarafından tazminat talebine ilişkin olarak BK 39/2maddesinide açık hüküm bulunmasına rağmen hatalı yorum yapıldığını, bu nedenlerle kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: TBK nun 39/1maddesinde “yanılma veya aldatma suretiyle ..sözleşme yapan taraf ,yanılma veya aldanmayı öğrendiği tarihten itibaren bir yıl içinde sözleşme ile bağlı bağlı olmadığını bildirmez ise sözleşmeyi onamış sayılır. 2.fıkra da ise “sözleşmenin onanmış sayılması ,tazminat hakkını ortadan kaldırmaz “hükmünü haizdir. Davacı ,davalının yetkilisi bulunduğu şirketten bir adet konut satın almıştır.İlerleyen aşamada davacı ekonomik zorluklar nedeniyle aldatılmak suretiyle satın aldığı taşınmazı düşük bedelle satmak zorunda kaldığını ,ancak yüksek fiyata satın aldığı taşınmazı düşük bedelle sattığından aradaki tutar kadar zarara uğradığından bahisle elde ki davayı açmıştır. İstanbul Anadolu 6.Ağır Ceza mahkemesinin 2012/103 esas ,2012/257 karar sayılı ilamı ile;dava konusu satış nedeniyle davalının davacıyı dolandırdığından bahisle mahkumiyet hükmü verilmiş ve hüküm Yargıtay’ca onanmak suretiyle kesinleşmiştir. Şirket hakkında Ümraniye 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/8 esas,2010/515 esas sayılı ilamı ile satış bedeli olan 85.000-TL nin davalı şirketten istirdadına hüküm verilmiş ise de şirketten bir tahsilat sağlanamadığı icra dosya kapsamıyla sabittir. TBK nun 74.madde hükmü gereği ;hukuk hakimi, ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değil ise de, mahkumiyet kararı ve tespit edilen maddi olgular ile bağlı olup davalı şirket temsilcisinin aynı zamanda suç teşkil eden haksız fiilinin mevcut olduğu sabit olmuştur. TMK’nın 50/3. maddesi gereğince tüzel kişinin sorumlu olduğu hâllerde haksız fiili gerçekleştiren organın kusurunun bulunması, organ sıfatına sahip kişi ya da kişilerin de zarar görene karşı sorumlu olmalarına yol açar. Bu hâlde zarar görene karşı hem tüzel kişi hem de kusurlu organ sorumludur ve aralarında müteselsil sorumluluk bulunur. Tüzel kişinin organının birden çok kişiden oluştuğu hâllerde haksız fiil, organı teşkil eden kişilerin tamamı tarafından işlenmemişse, sorumluluk sadece haksız fiili gerçekleştiren kişi ya da kişiler için ortaya çıkar. Tüm anlatılanlara göre ,davalının kesinleşen mahkumiyet hükmüne dayalı açılan tazminat davasında ,sözleşmenin iptali dava edilmediği ,esasen davalının sözleşmenin diğer tarafı olmadığı ,haksız fiile dayalı tazminat davasında hak düşürücü süre öngörülmediği halde ,irade fesadı hallerine ilişkin sözleşmenin iptali taleplerinde gözönünde bulundurulması gereken 1 yıllık hakdüşürücü süre geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.Hüküm diğer dava şartlarına aykırılık teşkil ettiğinden hükmün kaldırılması ve dosya kapsamında toplanan deliller değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir.Anlatılan nedenlerle davacı vekilinin istinaf nedenleri yerinde görüldüğünden kararın kaldırılmasına ,davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/07/2020 Tarih 2018/442 Esas 2020/291 Karar sayılı hükmün HMK.’nın 353(1)a-4 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE” Davacı tarafça yatırılan 54,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.30/10/2020