Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/121 E. 2022/1208 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/121
KARAR NO: 2022/1208
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/10/2019
NUMARASI: 2018/278 Esas – 2019/405 Karar
DAVA: Tanıma ve Tenfiz
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/09/2022
Hakem kararının tenfizine ilişkin verilen kararın davacı ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin Norveç Bayraklı … IMO nolu … isimli römorkörün maliki ve donatanı olduğunu, römorkörün 31 Ekim 2016 tarihli … formunda düzenlenmiş olan kurtarma sözleşmesi tahtında Bolivya Bayraklı … IMO nolu … adlı gemiye ve içindeki 3075 mt hurda demir eşyasına Akdenizde kurtarma hizmeti verdiğini, gemi ve eşyayı emniyete alarak kurtarma ücretine hak kazandığını, kurtarma sözleşmesinde ihtilaflar için … Standart Kurtarma ve Tahkim Kurallarının uygulanarak Londra’da tahkim yoluyla çözüleceğinin kabul edildiğini, davalı şirketin kurtarma hizmeti verilen gemide yüklü bulunan hurda demir emtiasının gönderileni ve maliki olduğunu, müvekkili tarafından davalı şirkete 16/11/2016 tarihinde gönderilen elektronik posta ve 17/11/2016 tarihli faks ve cevaplı telgraf yoluyla kurtarma hizmeti verildiği belirtilerek yük için ödenmesi gereken kurtarma ücretinden sorumlu olduklarının bildirildiğini, müvekkilinin geminin donatanı ile gemiye isabet eden kurtarma ücretleri ve masrafından dolayı haricen sulh olunduğunu, ancak davalı ile sulh olunamadığını, bu nedenle yüke ilişkin kurtarma ücreti alacağından dolayı Londra’da tahkim davası başlatıldığının Beyoğlu … Noterliğinde düzenlenen … yevmiye nolu ihbarname ile davalıya bildirildiğini, … Sanayi A.Ş.’nin … A.Ş. tarafından aktif ve pasifleri alacakları ile devralındığını, devralan şirket ile müvekkili arasında yapılan sulh görüşmelerinde uzlaşma sağlanamadığını, tahkim yargılaması sonucunda … tarafından düzenlenen 11/07/2017 tarihli kesinleşmiş hakem kararı ile 79.360-USD kurtarma ücretinin 01/11/2016 tarihinden hakem kararının verildiği 11/07/2017 tarihine kadar işleyecek senelik % 4,5 faizi ile hakem karar tarihi olan 11/07/2017 tarihinden fiili ödeme gününe kadar işleyecek faizin, 25.642,58-USD tutarında masrafın, 4.675-Sterlin hakem kararı masrafının, 175-Sterlin hakem atama ücretinin, 4.500-Sterlin hakem ücretinin ve 15.000-Sterlin avukatlık ücretinin davalı … Sanayi A.Ş. tarafından davacıya ödenmesine karar verildiğini, hem İngiltere’nin hem de Türkiye’nin hakem kararlarının tanınması ve tenfizi hakkındaki New York Sözleşmesine taraf olduğundan işbu davaya New York Sözleşmesi hükümlerinin uygulanacağını ileri sürerek kesinleşmiş hakem kararının tanınması ve tenfizine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; müvekkili … A.Ş.’nin tenfize konu edilen hakem kararında yer almadığından hakem kararının tarafı olmadığını, bu nedenle müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, hakem tarafından aynı tarihli aynı mahiyette ve konuda iki adet karar yazıldığını, birinci kararda … A.Ş.’nin hasım gösterilmediği halde hakemin … A.Ş.’yi davalı / borçlu olarak değiştirmek suretiyle yeni bir karar oluşturduğunu, bu durumun MÖHUK ve HMK hükümlerine açıkça aykırı olduğunu, 11/07/2017 tarihli nihai hakem kararında davanın sadece yük sahipleri adına ilerlediği belirli olup, müvekkili … A.Ş.’nin hiçbir şekilde nihai kararda yer almadığını, bu nedenle müvekkili şirketin taraf olmadığı bir hakem kararının tanıma ve tenfize konu edilmesinin MÖHUK’a açıkça aykırı olduğunu, davacının asıl borçlu gemi donatanı ile anlaşarak bu konudaki esas davadan feragat ettiğini, Dörtyol 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/175 D. İş sayılı dosyasında verilen ihtiyati haciz kararı ile hem … gemisi donatanı hem de ikinci davalı olarak müvekkili … San A.Ş. aleyhine ihtiyati haciz kararı alındığını, müvekkili tarafından itiraz edilmesi üzerine aynı tarihli ek karar ile … A.Ş. ‘nin itirazlarının kabulüne karar verildiğini, kaldı ki davacının dava konusu alacağını tahsil etmiş olduğundan 17/11/2016 tarihli ihtiyati haciz kararından feragat ettiğini, dolayısıyla ihtiyati haciz dosyası ve dosyada yer alan esas karar ve ek kararlardan anlaşıldığı üzere davacının müvekkili yönünden olan tüm talepleri reddedilmiş olup, müvekkilinden herhangi bir hak ve alacağı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, kaldı ki müvekkilinin … gemisinin borcundan dolayı sorumluluğunun bulunmadığını, yükün konişmento tahtında taşınarak gümrük işlemleri tamamlandıktan sonra müvekkiline teslim edildiğini, geminin deniz taşıması esnasında kurtarma ücretinden dolayı müvekkiline herhangi bir ihbar yapılmadığını, davacının iddia ettiği kurtarma hizmetinin varlığından bilgi ve haberlerinin olmadığını, TTK’nun 1307.maddesi hükmüne göre müvekkili tarafından eşyanın teslimi sırasında eşya için kurtarma ücreti ödeneceğinin kendisine bildirilmediğini, bu nedenle müvekkilinin sorumluluğunun doğmadığını, dava konusu hakem kararının usul, yasa ve kamu düzenine aykırı olduğunu, donatan tarafından kurtarma ücretinin ödenmiş olması ve müvekkilinin hakem kararının tarafı olmaması nedeniyle müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, tahkim kararının verildiği İngiltere ile Türkiye Cumhuriyetinin New York Konvansiyonuna taraf olması nedeniyle iki devlet arasında hakem kararlarının tenfizi konusunda mütekabiliyetin bulunduğu, hakem kararının kesinleşmiş olduğuna dair belgenin dosyada yer aldığı, hakem kararının kurtarma sözleşmesine dayalı alacağa ilişkin olması nedeniyle tahkime elverişli olduğu, TTK’nun 1300.maddesi gereğince gemi kaptanı, gemi üzerinde bulunan yükün malikleri adına kurtarma sözleşmesi ve bu kapsamda tahkim sözleşmesi yapma yetkisine haiz olduğundan kararın dayanağı olan 31/10/2016 tarihli kurtarma sözleşmesinin ve sözleşmede yer alan tahkim klozunun yük ilgilisi … A.Ş. açısından bağlayıcı olduğu, bu şirketin birleşme ve devir yoluyla … A.Ş.’ye devredildiğinden TTK’nun 134 ve devamı maddelerinde sevkedilen hükümler gereğince külli halefiyet ilkesine göre tenfiz talebinin devralan şirket … A.Ş.’ye yöneltilebileceği, davacı tarafça dosyaya sunulan e-mail yazışmaları, tahkim kararında yapılan açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde … A.Ş.’nin hakem atamasından ve tahkim yargılamasından haberdar olduğu, tahkime uygulanan … Usul Kuralları gereğince e-mail yoluyla yapılan tebligatın geçerli sayılması gerektiği, dolayısıyla tahkim yargılamasında davalı yanın savunma hakkının kısıtlanmasının söz konusu olmadığı, … Kurtarma Tahkim Kuralları uyarınca hakemin resen veya talep üzerine karardaki herhangi bir hata, yanlışlık veya eksikliği düzeltme yetkisi bulunduğundan hakem kararına davalı unvanı olarak … Sanayi A.Ş.’nin yazılmış olmasında usule aykırılık dolayısıyla tenfiz engeli bulunmadığı, Türk kamu düzenine aykırı bir husus da tespit edilemediği gerekçesiyle davanın kabulü ile dava konusu olan İngiliz Hakem … tarafından verilen 11/07/2017 tarihli nihai hakem kararının tenfizine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: 1-Davacı vekili; Hakem kararlarının tenfizi davalarında harcın maktu olarak alınması gerekirse de vekalet ücretine maktu olarak hükmedilebileceğine ilişkin hiç bir düzenleme bulunmadığını, vekalet ücretine nispi olarak hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 2-Davalı vekili; … gemisinin kaptanının yük sahibi olan müvekkilinin yasal veya iradi temsilcisi olmadığını, kaptana verilen herhangi bir temsil yetkisi verilmediği gibi kanundan kaynaklanan temsil yetkisinin de bulunmadığını, müvekkilinin taraf olduğu tahkim anlaşması bulunmadığından hakem kararının tenfizine karar verilmesinin doğru olmadığını,hakem kararının tüzel kişiliği bulunmayan … San.A.Ş. ile ilgili olduğunu, oysa davanın müvekkili şirkete karşı açıldığını, tahkim yargılamasının başladığı tarih itibariyle … San.A.Ş.nin tüzel kişiliğinin bulunmadığını, hak ehliyeti sona eren şirketle ilgili verilen hakem kararının Türk kamu düzenine açıkça aykırı olduğunu, her ne kadar müvekkili şirketin 23.11.2016 tarihinde göndeirlen e- posta ve 24.11.2016 tarihinde gönderilen ihtarname ile tahkimden haberdar olduğu ileri sürülmekte ise de … San.A.Ş.nin o tarihlerde sicilden silinmiş olması ve gönderilen e-postanın iletildiğinin teyit edilmemiş olması nedeniyle usulüne uygun bir şekilde yapılan tebligattan söz edilemeyeceğini, müvekkilinin tahkimden haberdar edildiğinin davacı tarafından ispat edilmesi gerektiğini, mevcut bilirkişi raporunda ise ispat kurallarına ters bir şekilde değerlendirme yapıldığını, ayrıca müvekkilinin tahkimden usulüne uygun bir şekilde haberdar edilip edilmediği …Usul Kurallarına göre belirleneceğini, ancak bu kurallar arasında tebligat usulü ile ilgili bir düzenleme bulunmadığını, bu nedenle İngiliz Hukukunun esas alınması gerektiğini, 1996 tarihli İngiliz Tahkim Kanunu’nun 76. Maddesi uyarınca tahkim yargılamasında yapılacak tebligatların usulü konusunda taraflar arasında bir anlaşma bulunmaması halinde tebligatın herhangi bir etkili araçla yapılabileceğinin düzenlendiğini, bu hükme göre tebligatın muhatabın bilinen son esas meskenine, ticaret veya meslek ile uğraşması halinde bilinen son esas iş adresine, tüzel kişilerinde ise kayıtlı veya esas iş adresine tebliğ edilmesi gerektiği, oysa müvekkiline bu yönde yapılan bir tebligat bulunmadığını, ancak bilirkişi raporunda sadece mahkemeler için bağlayıcı olan Talimat hükümleri dikkate alınarak e-posta ile yapılan bilgilendirmenin yeterli olduğu sonucuna ulaşılmasının yerinde olmadığını, çünkü bahsi geçen talimat hükümlerinin İngiliz devlet mahkemelerince bazı tahkim meselelerinde uygulanacak usul kurallarını düzenlediğini, ayrıca tüzel kişiliği sona ermiş … San.A.Ş.’ye ait e-posta adresine yapılan bilgilendirmenin usulüne uygun bir bilgilendirme olmadığını, ayrıca … San.A.Ş.’ye gönderilen ihtarnamenin de bir hükmünün bulunmadığını, çünkü davacı tarafından noter ihtarının gönderildiği tarih itibariyle bu şirketin tüzel kişiliğinin bulunmadığını, ayrıca … A.Ş. çalışanı olan … ile yapılan yazışmada … @…com.tr adresinin kullanılmasının …@…com.tr adresinin çalışan ve kullanılan bir e-posta adresi olarak kabul edilmesine yeterli olmadığını, tahkim dosyasında vekaleti bulunmayan vekile davalı adına tebligat yapılmasının da mümkün olmadığını, müvekkiline usulüne uygun bir bilgilendirme yapılmış olması halinde hakem atamasına itirazda bulunma, tahkim anlaşmasının geçersizliğini ileri sürme, davanın esasına ilişkin savunma ve itirazları ileri sürme haklarını kullanma imkanına sahip olacaklarını, bunun dışında hakem kararında düzeltme yapıldığını, iki sayfalık hakem kararında … Sanayi A.Ş.nin adı geçmemekteyken daha sonra hakem karrında yapılan düzeltme ile davalı yük sahibi … Sanayi A.Ş.nin adına yer verildiğini, 1996 tarihli İngiliz Tahkim Kanunu’nun 57. Maddesine göre düzeltme için karşı tarafa hakem mahkemesi nezdinde temsil edilme imkanı sağlanması koşuluna bağlandığını, davacı tarafın asıl borçlu … adlı gemi donatanı ile anlaşarak ve alacağını tahsil ederek bu konudaki ihtiyati haciz kararından feragat ettiğini, ayrıca değişik iş dosyası ve bu dosyada yer alan karar ve ek karar incelendiğini davacının müvekkili yönünden tüm taleplerinin reddedildiğini, … San.A.Ş.nin … gemisinin borcundan sorumlu tutulamayacağını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, yabancı hakem kararının tenfizi istemine ilişkindir. Taraf şirketler bakımından Türkiye ve Norveç, New York Sözleşmesine taraf olduğundan, hakem kararının tenfizi bakımından New York Sözleşmesi hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Tenfizi engelleyen haller New York Sözleşmesinin V. maddesinde düzenlenmiştir. Şartlardan bir kısmını tenfiz mahkemesi kendiliğinden dikkate almak zorundadır. Diğer şartları ise tarafların iddia ve ispat etmesi gerekir. Mahkeme tarafından re’sen dikkate alınacak şartlar şunlardır: 1- Hakem kararının konusunu teşkil eden uyuşmazlığın tanıma veya tenfiz istenilen ülkenin hukukuna göre tahkim yoluyla çözümünün mümkün olmaması, 2- Hakem kararının kamu düzenine aykırı olmasıdır. Taraflarca iddia ve ispat edilecek tenfiz engelleri ise 1- Tahkim anlaşmasının taraflarının ehliyetsiz olması veya tahkim anlaşmasının geçersiz olması, 2- Hakkında hakem kararının tenfizi istenen tarafın hakem seçiminden veya tahkim yargılamasından usulen haberdar edilmemiş olması veya delillerini sunma imkânından mahrum edilmesi, 3- Hakem kararının, tahkim anlaşmasında yer almayan bir hususa ilişkin olması veya tahkim anlaşmasının sınırlarını aşması, 4- Hakemlerin seçimi veya hakemlerin uyguladıkları usulün, tarafların anlaşmasına, böyle bir anlaşma yok ise hakem hükmünün verildiği yer hukukuna aykırı olması, 5-Hakem kararının tabi olduğu veya verildiği yer hukuku hükümlerine göre kesinleşmemiş veya icra kabiliyeti kazanmamış veya verildiği yer mahkemesi tarafından iptal edilmiş olmasıdır (Nuray Ekşi, Yargıtay Kararları Işığında ICC Hakem Kararlarının Türkiye’de Tanınması ve Tenfizi, 25.11.2008 tarihinde İstanbul Sanayi Ticaret Odası’nda yapılan ICC Tahkimine İlişkin Milletlerarası Seminer’de sunulan tebliğ, Ankara Barosu Dergisi, Yıl:67, sayı:1,Kış 2009, sh.58,59) Somut olayda davacının tenfiz talep eden şirket, karşı tarafının ise davalı tarafından devir alınan şirket olduğu 11/07/2017 tarihli hakem kararının tenfizi talep edilmektedir. Bahse konu hakem kararında davacı tarafından kurtarma ücreti alacağına hükmedilmiş olup, New York Sözleşmesi’ne ülkemiz ve Norveç taraf olduklarından dava konusu hakem heyeti kararının diğer yasal koşulları içermesi halinde ülkemizde tenfiz edilebilmesi mümkündür. Davalı taraf; … adlı gemi kaptanının yük sahibi olan müvekkilini temsil etme yetkisine sahip olmadığından davacı ile müvekkili arasında geçerli bir tahkim sözleşmesi bulunmadığını, geçersiz tahkim anlaşmasına istinaden verilen hakem kararının geçersiz olduğunu; … San.A.Ş. ve müvekkili şirketin tahkim yargılamasından haberdar edilmediğini ve tahkim yargılamasında temsil edilmediğini, İngiliz Tahkim Kanunu’nun 76. Maddesi gereğince muhatabın en son adresine tebligat yapılması gerektiğinden hem … San. A.Ş.nin hem de müvekkili şirketin tahkim yargılamasından ve hakem atamasından usulüne uygun bir şekilde haberdar edilmediğini; Tahkim yargılamasının ticaret sicilinden terkin edilen … San. A.Ş. adına başlatılmasından ve kararda müvekkili … A.Ş.’nin adı yer almadığından bu davada müvekkili şirkete husumet yöneltilemeyeceğini, ayrıca iki ayrı hakem kararı olduğu birinci kararda sadece yük sahiplerinden söz edildiği halde ikinci kararda … San.A.Ş.’den bahsedildiğini, sonradan yapılan düzeltmenin İngiliz Tahkim Kanunu’na aykırı olduğunu ileri sürmektedir. Somut olayda, Davacı ile… adlı geminin kaptanı arasında Lloyd’s Standart Kurtarma Sözleşmesi imzalanmıştır. Sözleşmenin (I) ve (J) maddelerinde Lloyd’s Standart Kurtarma ve Tahkim Kurallarına göre Londra’da İngiliz Hukuku uyarınca tahkim öngörülmüştür. Davalı tarafça gemi kaptanının … San.A.Ş.’yi iradi ve kanuni temsil yetkisinin bulunmaması nedeniyle tahkim sözleşmesinin müvekkili yönünden geçersiz olduğunu ileri sürülmüştür. Tahkim yargılaması davalısı,davalı … A.Ş. tarafından devralınması ile yükün sahibi olan … Sanayi A.Ş. 10/11/2016 tarihinde ticaret sicilinden terkin edilmiş, sözleşme ise bu tarihten önce 31/10/2016 tarihinde akdedilmiştir. Ülkemizin de taraf olduğu bazı uluslararası sözleşmelerde gemi kaptanın yük sahibi şirket adına kurtarma sözleşmesi yapma yetkisi verilmekle (1989 tarihli Uluslararası Kurtarma Konvansiyonu m.6/2) birlikte tahkim sözleşmeleri bakımından bir açıklık bulunmamaktadır. MÖHUK’un 30. maddesi “iradi temsile uygulanacak hukuk”u düzenlenmiştir. Kanuni temsil ise MÖHUK md.30’un kapsamına dahil değildir. Tüzel kişileri kim veya hangi oranların kanunen temsile yetkili olduğu tüzel kişinin ehliyetine uygulanacak hukukun kapsamına girmekte olup MÖHUK m.9/4 hükmü de dikkate alınarak tüzel kişilerin hak ve fiil ehliyetleri statülerindeki idare merkezi hukukunun uygulanması gerekmektedir. Türk Hukukunda TTK’nun 1300.maddesinde kaptanın aracın kurtarılması için malik adına kurtarma sözleşmesi yapmaya, yetkili mahkeme veya tahkimi kararlaştırmaya yetkili olduğu dikkate alındığında … isimli gemi kaptanının … San.A.Ş. Adına gemi üzerinde bulunan yük için yaptığı kurtarma sözleşmesi ve sözleşmede yer alan tahkim klozunun geçerli ve taraflar açısından bağlayıcı olduğunun kabulü yerindedir. Davalı tarafça tahkim yargılamasından usulüne uygun bir şekilde haberdar edilmemeleri tenfiz engeli olarak ileri sürülmüştür. Adil yargılanma hakkına aykırılığın bir tenfizin reddi sebebi olabilmesi için, tenfiz davalısının, ihlale karşı “hakem huzurunda zamanında itiraz etmiş olması gerekir” Meğer ki, yargılama boyunca hiç tebligat yapılmamış ve davalının adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini hiç öğrenememiş olsun (Ziya Akıncı, Milletlerarası Tahkim, 4. Bası, İstanbul 2016, s.376). “Fakat usulüne uygun tebligat yapılmamasına karşılık, ilgili taraf, tebliğ edilecek hususlardan, karşı beyanda bulunacak şekilde fiilen haberdar olmuşsa artık adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddia edilemez (Akıncı, s.376).Dosyadaki belgelerden; davacının 23/11/2016 tarihinde Londra’da … Tahkim Şubesine başvurduğu, başvuru üzerine … Kurtarma Tahkim Şubesi tarafından … ‘in hakem olarak atandığı, bu hususun … A.Ş.’nin “…@…com.tr” olan e-posta adresine gönderildiği, buna ilaveten davacı vekili tarafından 24/11/2016 tarihli noter ihtarı ile Londra’da tahkim yargılamasının başlatıldığının bildirildiği ve tahkim şubesinin 23/11/2016 tarihli yazısının ihtarname ekinde gönderildiği, ihtarnamenin 28/11/2016 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Bunun dışında tahkim yargılamasını yürüten hakem … tarafından da e-posta yoluyla tarafların dilekçelerini, delillerini hangi tarihe kadar sunmaları gerektiğine ilişkin zaman çizelgesini 15/03/2017 tarihinde Av. …’e, 16/05/2017 tarihinde ise Av. …’in yanı sıra …, …@…com.tr, …@…com.tr e-posta adresine gönderilmiştir. Davalı şirket yetkilisi … tarafından …@…com.tr olan e-mail adresinden … A.Ş. YK Başkan vekili …, Av. … ve diğer bazı kişileri de eklediği ve davalının İngiltere’deki avukatlarına 28/12/2016 ve 04/01/2017 tarihinde gönderdiği e-postalarda şirket avukatı … tarafından 23/12/2016 tarihinde gönderilen belgeleri aldıklarını belirterek kurtarma ücreti konusunda uzlaşma görüşmeleri yaptıkları dosyadaki e-posta yazışmalarından görülmektedir. Tahkim yargılamasında tebligat usulü tahkim yargılamasına uygulanan kurallara tabi olup, kurtarma sözleşmesinde tahkim usulü …’s Standart Kurtarma ve Tahkim Kurallarına tabi kılınmış olduğundan tebligatın ne şekilde yapılacağının …’s usulüne ilişkin kurallara göre, burada bir hüküm bulunmaması halinde İngiliz Tahkim Kanunu’na göre tayin edilmesi gerekmektedir. Gerek…’s Standart Kurtarma ve Tahkim Kurallarında gerekse İngiliz Tahkim Kanunu’nun 76. Maddesinde tebligat şekli öngörülmemiştir. İngiliz Tahkim Kanunu’nun 76. Maddesinde bildirim veya herhangi bir etkili yolla gönderilebileceği düzenlenmiştir. Somut olayda da, davalı şirket yetkilileri tarafından “@…com.tr” uzantılı e-posta adresleri kullanılmaya devam ettiği gibi dosyada mevcut e-posta yazışmalarından davalı şirketin tahkim sürecinden İngiliz hukukuna göre geçerli bir şekilde haberdar olduğu kanaatine varıldığından, davalı vekilinin tahkim yargılamasında müvekkillerine geçerli bir tebligat yapılmadığına ilişkin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davalı tarafıdan ileri sürülen bir diğer tenfiz engeli ise hakem kararında davalının unvanının yer almaması, kararın düzeltilerek … San.A.Ş’nin unvanının eklenmesi, hakem yargılamasının sicilden terkin edilen … San.A.Ş.’ye karşı yürütülmesidir. … Sanayi A.Ş. sicilden 10/11/2016 tarihinde silinmiş olup, kurtarma sözleşmesi bu tarihten önce 31/10/2016 tarihinde imzalanmış ve kurtarma hizmeti 01/11/2016 tarihinde tamamlanmıştır. … San.A.Ş., davalı … A.Ş. tarafından devralınma yoluyla birleşmesi sonucunda tüzel kişiliğini 10/11/2016 tarihinde kaybetmiştir. TTK’nın 153. Maddesi gereğince tescil anında, devrolunan şirketin bütün aktif ve pasifi kendiliğinden devir alan şirkete geçeceğinden birleşme tarihinden önce düzenlenen sözleşme hükümlerinin … A.Ş. yönünden bağlayıcı olduğu açıktır. Tenfiz davasının devir alan davalı şirkete yönetilmesinde usule aykırılık bulunmamaktadır. Kararda kullanılan “yük sahibi”, “yük davalısı” gibi ifadelerin kurtarılan yükün sahibi veya ilgilisi olan … San.A.Ş.’yi ifade ettiği açıktır. Diğer taraftan tahkim sürecinde … San.A.Ş.’nin e-postalarının kullanıldığı, davalı … A.Ş. yetkililerince “@…com.tr” uzantılı e-posta adresleri ile iletişim kurulduğu, davalı … A.Ş. tahkim sürecinden haberdar edildiği, … Sanayi A.Ş.’nin hak ve borçlarının davalı şirkete külli halefiyet yolu ile geçtiği de dikkate alındığında hakem kararında davalı devir alan şirketin isminin yer almaması tenfiz engeli olarak kabul edilemeyeceğinden davalının aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Öte yandan kurtarma ücreti gemi maliki ile davalı arasında bölüştürülmüş olup aralarında teselsül bulunmadığından, gemi maliki tarafından ödeme yapılmasının veya davacının gemi malikine karşı talebinden feragat etmesinin sonuca bir etkisi bulunmamaktadır. (TTK m.1306). Tahkim yargılamasında, tarafların sözleşme ile kararlaştırılmış olan usule göre yargılama yapıldığı, tahkime konu ticari ilişki dikkate alındığında verilen kararın ülkemiz hukukuna göre tahkim yoluyla çözümü mümkün bir uyuşmazlığa ilişkin bulunduğu, kararın ülkemiz hukukunun kamu düzenine aykırı olmadığı gibi, ülkemiz mahkemelerinden verilen ve kesinleşen hususlara aykırı olması gibi bir durumun söz konusu olmadığı, tahkim kararının kesin nitelikte olduğu, karara karşı herhangi bir itiraz veya temyiz yolunun mevcut olmadığı anlaşıldığından mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 27/06/2019 tarih 2017/19-930 Esas 2019/812 Karar sayılı ilamından da anlaşılacağı üzere, yabancı hakem kararlarının tanınması ve tenfizine ilişkin davalar maktu harca tabi olup, buna bağlı olarak maktu vekalet ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin istinaf nedenleri de yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığından, davacı ve davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Davacıdan alınması gereken 80,70‬-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davalıdan alınması gereken 80,70‬-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30‬-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Taraflarca yapılan yargı giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 15/09/2022