Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1208 E. 2023/316 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1208
KARAR NO: 2023/316
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/07/2020
NUMARASI: 2019/896 Esas 2020/349 Karar
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/03/2023
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili şirket çalışanlarının davalı tarafından sigortalanmış olduğunu, müvekkili çalışanlarının görevlerini ifa sırasında hırsızlık olayı gerçekleştiğini, tespit edilen zararın tahsili amacıyla müvekkili hakkında İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında takip başlatıldığını, müvekkilince borca itiraz edilmesi üzerine İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/317 esas sayılı dosyasında itirazın iptali davası açıldığını, dava sonucunda hükmedilen tutarın müvekkilince … Sigorta’ya ödendiğini, bu zararın karşılanması davalıya ihtar edilmişse de zararın karşılanmadığını belirterek, 73.241,57-TL’nin ödeme tarihi olan 06.02.2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
ISLAH: Davacı vekili 22.01.2019 tarihli dilekçesiyle, dava değerini 75.770,17-TL olarak ıslah etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; dava konusu olayın davacının çalışanı olan özel güvenlik görevlilerinin özel güvenlik hizmetini eksik veya yetersiz ifa etmelerinden kaynaklandığını, bu hususun İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/317 esas sayılı ilamında açıkça tespit edildiğini, özel güvenlik zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarının A.5.c maddesi gereği talebin poliçe teminatı kapsamında olmadığını, davacının da kendi güvenlik görevlilerinin görevini yerine getirmedikleri iddiasıyla suç duyurusunda bulunduğunu, dolayısıyla davacının da çalışanlarının görevlerini gereği gibi yerine getirmedikleri bilgisine sahip olduğunu, zararın teminat dışı olması nedeniyle müvekkilinden talepte bulunulmasının mümkün olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; ceza mahkemesinin delil yetersizliğine dayanan beraat kararının hukuk hâkimini bağlamayacağı, bu nedenle her ne kadar davacı şirket bünyesinde çalışan ve hırsızlık olayının gerçekleştiği gece görev yapmakta olan güvenlik görevlileri aleyhine açılan İstanbul Anadolu 26. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/597 esas sayılı dosyasında, güvenlik görevlileri hakkında delil yetersizliği gerekçesiyle beraat kararı verilmişse de, verilen beraat kararı bağlayıcı olmadığı, İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/317 esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporu ile mahkemece alınan bilirkişi raporu ve güvenlik görevlilerinin olay sonrasında emniyet tarafından alınan ifadeleri incelendiğinde, olay gecesi görevli personelin yemek ihtiyacı için fabrikanın ön kısmındaki moboda bir araya geldikleri, birlikte kalınan sürenin olması gereken makul süreyi aşmış olduğu, ayrıca görevli personelin binanın arka kısmındaki aydınlatmada sorun olduğunu bildiği, olay sonrası yapılan incelemede tesis etrafındaki tel örgünün iki bölgeden normal bir insanın geçeceği ölçüde kesilmiş olduğu, nöbet sırasında yol sorma bahanesiyle güvenlik görevlisinin mobodan uzaklaştırılmasının ardından sorumlu olunan bölgelerin kontrol edilmemesi, bununla birlikte davacı … firması tarafından risk değerlendirmesine yönelik raporun düzenlenmemesi ve güvenlik hizmeti sunulurken tüm kısımları kontrol edecek şekilde devriye uygulamasının yapılmamış olması hususları bir arada değerlendirilerek, hırsızlık olayının gerçekleşmesinde davacı şirketin tam kusurlu olduğu, bu haliyle ihmal nedeniyle ortaya çıkan zararın sigorta teminatı kapsamında olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili; aralarında güvenlik uzmanı bulunmayan bilirkişi kurulundan alınan raporun hükme esas alınmasının mümkün olmadığını, ayrıca rapora itirazlarının değerlendirilmediğini, güvenlik hizmetinin … tekelinde alındığını, personel sayısının da bu firma tarafından belirlendiğini, güvenlik personelinin hangi noktada duracağının da işveren firma tarafından belirlendiğini, bu nedenle sorumluluğun bu firmaya ait olduğunu, 5 personel üzerinden anlaşılmasına rağmen firmanın talebiyle 3 personel görevlendirildiğini, 3 personelin büyük bir alanda çalışması nedeniyle personelin ihtiyaçları noktasında yedek bir güvenlik görevlisi daha bulunmasının gerektiğini, işverenin bu durumu değerlendirmeden personel sayısını ve duracakları yeri belirlediğini, Yargıtay kararlarına göre güvenlik firmalarının %100 kusurlu olmasının imkansız olduğunu, raporda hırsızlığın yapıldığı noktayı güvenlik görevlilerinin bulunduğu yere göre görme imkanı bulunup bulunmadığının anlaşılamadığı tespit edilmişken, müvekkiline %100 kusur atfedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, bu hususun ancak güvenlik uzmanı bilirkişi tarafından keşif yapılmasıyla tespit edilebileceğini, müvekkili tarafından açılmış bir ceza davası bulunmadığını, ceza davasında güvenlik görevlileri hakkında beraat kararı verilmiş olmasına rağmen bu hususun dikkate alınmadığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davacının güvenlik sözleşmesiyle güvenlik hizmeti verdiği dava dışı …’ye ait iş yerinde gerçekleşen hırsızlık nedeniyle davacı tarafından iş veren firmanın sigortacısına ödenmiş olan hasar bedelinin, özel güvenlik zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olan davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir. Somut olayda; dava dışı … firmasına ait iş yerine ait güvenlik hizmetinin, akdedilen güvenlik hizmet sözleşmesiyle davacı tarafından üstlenildiği, 15.05.2014 tarihinde iş yerinde meydana gelen hırsızlık olayı sonucunda …’nin sigortacısı olan dava dışı … Sigorta tarafından sigortalısına ödenen hasar bedelinin tahsili istemiyle davacı … şirketi ve … Sigorta hakkında İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında takip başlatıldığı, borçluların takibe itirazı üzerine dosyamız davacısı aleyhine İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/317 esas sayılı dosyasında itirazın iptali davası açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonucunda dosyamız davacısı olan davalının olayın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğu tespit edilerek davanın kabulüne karar verildiği, hasar bedelinin 09.03.2017, 23.03.2017, 10.04.2017 ve 02.05.2017 tarihlerinde toplam 75.770,17-TL olmak üzere davacı tarafından … Sigorta’ya ödenmiş olduğu, söz konusu tutarın davalıdan tahsili istemiyle işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Davalı tarafça düzenlenmiş olan özel güvenlik zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesinin atıf yaptığı genel şartların teminat dışında kalan haller başlıklı A.5 maddesinin c bendinde, “zarara sebebiyet veren bir olay sonucunda, sağlanan özel güvenlik hizmetinin eksik veya yetersiz olduğu iddiasıyla özel güvenlik görevlilerinin mesleki sorumlulukları nedeniyle sigorta ettirene yöneltilebilecek zarar ve ziyan talepleri”nin poliçe teminatı kapsamı dışında olduğu hüküm altına alınmıştır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; olay gecesi görevli personelin yemek ihtiyacı için fabrikanın ön kısmındaki moboda bir araya geldiği, birlikte kalınan sürenin olması gereken makul süreyi aşmış olduğu, görevli personelin binanın arka kısmındaki aydınlatmada sorun olduğunu bildiği, tesis etrafındaki tel örgünün iki bölgeden normal bir insanın geçeceği ölçüde kesilmiş olduğu, davacı … firması tarafından risk değerlendirme raporu düzenlenmemiş olduğu, güvenlik hizmeti sunulurken tüm kısımları kontrol edecek şekilde devriye uygulaması yapılmadığı, nöbet sırasında yol sorma bahanesiyle güvenlik görevlisinin mobodan uzaklaştırılmasının ardından sorumlu olunan bölgelerin kontrol edilmediği, bu nedenle hırsızlık olayının gerçekleşmesinde davacı şirketin tam kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Dava dışı işveren firmanın sigortacısı tarafından dosyamız davacısı aleyhine aynı olaya ilişkin olarak İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/317 esas sayılı dosyasında açılan itirazın iptali davasında alınan bilirkişi raporunda da aynı tespitlere yer verilerek güvenlik şirketinin tam kusurlu olduğu belirlenmiştir. Her iki bilirkişi raporu ve ceza soruşturmasında alınan ifadeler birlikte değerlendirildiğinde, mahkemece olayın gerçekleşmesinde davacı … şirketinin tam kusurlu olduğunun kabulü isabetlidir. Bu doğrultuda davacı vekilinin bilirkişi raporundaki tespitlere ve kusura yönelik olarak ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Dolayısıyla somut olayda zarar, özel güvenlik hizmetinin eksik veya yetersiz olmasından kaynaklandığından, poliçe teminatı kapsamında değildir. Bu nedenle söz konusu zarardan davalı … şirketinin sorumlu tutulması mümkün değildir. Diğer yandan davacının çalışanı olan güvenlik görevlileri hakkında aynı olaya ilişkin olarak açılan ceza davasında mahkemece delil yetersizliği gerekçesiyle beraat kararı verilmiş olup, TBK’nın 74. maddesinin açık hükmü karşısında söz konusu beraat kararı da işbu dava bakımından bağlayıcı değildir. Bu nedenle davacı vekilinin bu yöndeki istinaf nedeni de yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.02/03/2023