Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1190 E. 2023/661 K. 02.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1190
KARAR NO: 2023/661
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/01/2020
NUMARASI: 2015/942 Esas – 2020/44 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/05/2023
Davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen kararın davacı ve davalı … vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkili banka ile dava dışı … Ltd.Şti. arasında imzalanan genel kredi sözleşmelerine istinaden adı geçen şirkete kredi kullandırıldığı, borcun süresinde ödenmemesi üzerine borçlulara Kartal …Noterliğinden 02.06.2015 tarih, … yevmiye no ile keşide edilen ihtarname ile 683.298,13-TL’nin ödenmesi ihtar edilmişse de ödemenin yapılmadığını, bunun üzerine İst.Anadolu …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile 06.07.2015 tarihinde …, …, ve … tarafından 704.058,60 TL nakit alacağın ödenmesi, belirtilen takip tutarından ipotek limiti olan 500.000-TL’lik tutarın düşülmesi ile kalan 204.058,60-TL’lık kısmının dava dışı … San. ve Tic. Ltd.Şti.’nden tahsili talebiyle takibe başlanıldığını, itiraz üzerine takibin durduğunu, davalı borçluların itirazının iptaline, takibin devamına, davalılar aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili, icra takibine dayanak olarak GKS gösterilmiş ise de, mezkur icra takibine konu 28.05.2013 ve 02.09.2014 tarihli 2 adet genel kredi sözleşmesi bulunduğunu, müvekkilinin 02.09.2014 tarihli sözleşmenin tarafı olmayıp, sözleşmede hiçbir şekilde adı geçmediğini, diğer yandan 28.05.2013 tarihli eski ve geçerliliğini yitirmiş sözleşme bakımından da müvekkil ile alacaklı arasında, müvekkilin alacaklıya karşı edimini üstlendiği geçerli bir hukuki ilişki bulunmadığını, 28.05.2013 tarihli GKS ödeme yapılması sebebiyle tüm sonuçları ile sona eren bir sözleşme olup, alacak konusu edilmesinin mümkün olmadığı, sundukları ekstreden de görüleceği üzere, takibe konu edilen alacağın borçlu şirket tarafından ödendiği ve böylelikle mezkur borç ilişkisinin sona erdiği, bu borç ödendikten sonra ve 28.05.2013 tarihli GKS sözleşmesi konusuz kaldıktan sonra adı geçen şirket ile yeni tarihli bir GKS sözleşmesi düzenlendiğini, ancak müvekkilin söz konusu sözleşmede imzasının bulunmadığını, müvekkilin borçlu olmadığını, borcun sona erdiğinin, müvekkilinin kefaletinin geçerli olmadığının kabulü ile haksız davanın reddine, davacının kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Diğer davalılar cevap dilekçesi ibraz etmemişdir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, davacı bankanın Dolayoba Girişimci Şubesi ile davalı asıl borçlu … Ltd.Şti. arasında 28.05.2013 ve 02.09.2014 tarihlerinde toplam 1.750.000-TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi düzenlendiği, davalı …’ın 28.05.2013 tarihli sözleşmede 1.150.000- TL limitli kefalet imzası bulunduğu, ancak 02.09.2014 tarihli sözleşmede davalı …’ın imzasının bulunmadığı, davalı …’ın 28.05.2013 tarihli sözleşmede 1.150.000- TL ve 02.09.2014 sözleşmede 850.000- TL olmak üzere toplam 2.000.000 TL limit ile kefalet imzası bulunduğu, diğer davalı …’ın ise 02.09.2014 tarihli sözleşmede 850.000 -TL limit ile kefalet imzasının bulunduğu, Davacı Bankanın, Kartal …Noterliği’nce düzenlenen 02.06.2015 tarih ve … yev.no’lu hesap kat ihtarnamesini keşide ettiği, alacağın 28/05/2013 tarihli genel kredi sözleşmesinden kaynaklanmadığı, 02/09/2014 tarihli genel kredi sözleşmesi kapsamında kullandırılan krediden kaynaklandığı, 02/09/2014 tarihli sözleşmede …’ın imzası bulunmadığı, 02/09/2014 tarihli genel kredi sözleşmesinin,davalının kefaletinin bulunduğu 28.05.2013 tarihli sözleşmenin devamı niteliğinde olmadığı, bu nedenlerle de icra takibine konu borcun davalı …’dan istenemeyeceği kanaatine varıldığından davalı … hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine ,diğer davalılar bakımından kredi kartı sözleşmesinden kaynaklanan 9.994,56- TL alacak dışlanarak hesaplanan 07/11/2019 tarihli bilirkişi ek raporuna üstünlük tanınarak davacı bankanın davalılar … ve …’dan 978.715,79- TL asıl alacak (yapılan maddi hata sonucunda hükümde 672.347,27 TL yazıldığı gerekçeli kararda belirtilmiş ise de bu miktarın da maddi hata neticesi yazıldığı takipde tüm talep olunan tutarın 794.058,60-TL olduğu ,buna göre doğrusunun benimsenen ek raporda hesaplanan 678.715,79-TL olması gerektiği ), 12.066,06 -TL işlemiş temerrüt faizi, 603,30 -TL GV, 254,82 -TL ihtar masrafı, 300-TL ihtiyati haciz vekalet ücreti olmak üzere toplam 685.571,45- TL alacak bakımından itirazın kısmen iptaline , %20 icra inkar tazminatı tutarı olan 137.054,29- TL nin davalılar … ve …’dan alınarak davacıya verilmesine, davalı … vekilinin kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:1-Davacı vekili, 28.05.2013 tarihli kredi sözleşmesi süresiz olarak akdedilmiş olup, 28.05.2013 tarihli kredi sözleşmesinden doğan alacağın ve …’ın kefaletinin devam ettiğini, Genel Kredi Sözleşmesi bir çerçeve sözleşme olması itibariyle müşteriye kullandırılan tüm kredilerin dayanağını teşkil ettiğini, davalı-borçlu kefil … takibe konu alacağın tamamından müteselsil kefaleti sebebiyle sorumlu olduğunu,kredi kapama-açma işlemi yapıldığı yönündeki beyanın bilirkişilerce yanlış değerlendirildiğini, 28.05.2013 tarihli kredi sözleşmesinden doğan alacağın ve …’ın kefaleti devam ettiğini, kapama-açma işleminin, 28.05.2013 tarihli kredinin kapatıldığını değil, 02.09.2014 tarihli sözleşmenin bir önceki sözleşmenin devamı niteliğinde olduğunu gösterdiğini belirterek kararın … yönünden kaldırılarak bu davalı yönünden de davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. 2-Davalı … vekili, davacı/ alacaklının açıkça kötü niyetli olduğunun en büyük kanıtının, sona ermiş bir borcu takibe dayanak göstermesi olduğunu, davacı/alacaklının dava konusu alacağın sona erdiğini bilmesine rağmen müvekkil aleyhine takip başlattığı, dava açtığını, müvekkilin şahsi kefil olduğu 28.05.2013 tarihli sözleşmeye ilişkin borç, hesap ekstresinde de görüldüğü üzere, müvekkil tarafından ödendiğini, müvekkil lehine davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, mahkemece müvekkil yönünden davanın uyuşmazlığın esasına yönelik olarak reddedilmesi gerektiğini, yargılamada 2 ayrı borç konusu üzerinde durulduğu, birinin tarafı olsa dahi kendisine alacak iddiası yöneltilip yöneltilemeyeceği, diğerinin ise tarafı olup olmadığı hususu ayrı ayrı değerlendirildiğini , yapılan incelemeler, taraf sıfatına yönelik değil, hakkın özüne ilişkin yapıldığını, 28/12/2017 tahsilat tarihinde … nolu makbuz ile 1.000- TL gider avansı ödendiğini, davanın reddine karar verilmesi neticesinde, müvekkil tarafından yapılan bu yargı giderinin davacıdan alınarak müvekkile ödenmesine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Açılan dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı Banka ile dava dışı asıl borçlu …Ltd.Şti. arasında 28.05.2013 ve 02.09.2014 tarihlerinde toplam 1.750.000- TL limitli, Genel Kredi Sözleşmesi düzenlendiği, davalı …’ın 28.05.2013 tarihli sözleşmede 1.150.000- TL kefalet imzasının bulunduğu, ancak 02.09.2014 tarihli sözleşmede davalı …’ın imzasının bulunmadığı, davalı …’ın 28.05.2013 tarihli sözleşmede 1.150.000 TL ve 02.09.2014 sözleşmede 850.000- TL olmak üzere toplam 2.000.000 TL limit ile kefalet imzasının bulunduğu, diğer davalı …’ın ise 02.09.2014 tarihli sözleşmede 850.000- TL limit ile kefalet verdiği, Kartal …Noterliği’nce düzenlenen 02.06.2015 tarih ve … yev.no’lu ihtarnamesi ile davacı banka tarafından hesabın kat edildiği ve alacağın tahsili için İst. Anadolu …İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, Davalı …n’nın 02.09.2014 tarihli sözleşmede imzası bulunmadığı, bu ikinci sözleşmenin yeni bir genel kredi sözleşmesi olduğunu, bu nedenle bu sözleşmede yer almayan davalının icra takibine konu edilen alacaktan borçlu olmadığını ileri sürerek itiraz ettiği, Davacı Bankanın ise 28.05.2013 tarihli kredi sözleşmesinden doğan alacağın kapama-açma işlemi ile sonlandırıldığını, bu işlemin 28.05.2013 tarihli kredinin kapatıldığını değil, 02.09.2014 tarihli sözleşmenin bir önceki sözleşmenin devamı niteliğinde olduğunu gösterdiğini iddia ettiği, taraflar arasındaki asıl uyuşmazlığın icra takibine konu kredi alacağının hangi kredi sözleşmesinden kaynaklandığı, her iki genel kredi sözleşmesi arasında bağlantı olup olmadığı ve Davalı kefilin alacaktan sorumlu olup olmadığı noktasında toplandığı anlaşılmaktadır. İcra takibine konu edilen nakit kredinin kullandırım talep formu ve kredi dekontuna göre 03.09.2014 tarihinde 600.000- TL üzerinden 24 ay vadeli Yıllık %11,20 akdi faiz oranı üzerinden 24 ay vadeli olarak kullandırıldığı, bakiye diğer kredilerinde 02.09.2014 tarihli Yeni Genel kredi Sözleşmesinin imza tarihinde devirle gelmediği tespit edilmiş olup alacağın 28.05.2013 tarihli genel kredi sözleşmesinden değil 02.09.2014 tarihli genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığı belirlenmiştir. 28.05.2013 tarihli genel kredi sözleşmesi kapama işlemi ile sonlandırılmıştır. Her ne kadar Davacı taraf 28.05.2013 tarihli sözleşmenin 02.09.2014 tarihli genel kredi sözleşmesinin devamı niteliğinde olduğu iddia edilmiş ise de her iki sözleşme birbirinden ayrı ve bağımsız hükümler ihtiva eden çerçeve niteliğindeki genel kredi sözleşmesidir. İlk sözleşmede borç kapatılarak sözleşmeye son verilmiş olup bu sözleşmede kefil olarak gözüken … yönünden kefalet de sona ermiştir. 02.09.2014 tarihli genel kredi sözleşmesinde Davalının kefalete ilişkin imzası ve sorumluluğu bulunmamaktadır. Davacı banka ile dava dışı şirket arasında ilk sözleşme ile başlayan ilişkinin sona erdirilerek tarafların yeni bir sözleşme yaparak yeni bir kredi ilişkisine zemin hazırladıkları, ikinci sözleşmenin imzalandığı tarih itibariyle ilk sözleşmeye güvenilerek verilmiş bir banka alacağının bulunmadığı, ikinci sözleşmenin düzenlenmesi ile ilk sözleşmeye dayanan kredi ilişkisinin sona erdiği, yeni bir kredi ilişkisinin kurulduğu, davacı bankanın yeni bir sözleşme düzenlemeyi tercih etmesinin eski kredi ilişkisine son verme iradesini gösterdiğini,banka tarafından düzenlenen yeni sözleşme ile eski sözleşme arasında bağlantı bulunmadığı, her iki sözleşme arasındaki bağlantının taraf iradeleri ile kesildiği, davacının kefalet imzası bulunan sözleşmeden doğan banka alacağının kalmadığı belirlenmiş olmakla davalı …’ın borçtan müteselsil kefil olarak sorumlu bulunmadığına ilişkin tesbitte isabetsizlik görülmemiş,davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedeni yerinde bulunmamıştır.(Yargıtay (kapatılan)19 HD nin 2016/11218 esas,2017/6023 karar sayılı ,19.9.2017 tarihli emsal ilamı) 02.09.2014 tarihli sözleşmenin ek sözleşme olmadığı ve ayrıca önceki sözleşme zamanında kullandırılan kredi borcundan veya devirle gelen bir borçtan kaynaklı olmadığı, bu nedenle Davalı kefil …’nın borçtan sorumlu olmadığı, somut davada işin esasına girildiği ve her iki sözleşmenin de müteselsil kefil bakımından incelendiği,Davalı kefil …’nın sözleşmelerdeki sıfatı ve kendisine alacak iddiası yöneltilip yöneltilemeyeceği hususu ayrı ayrı değerlendirildiği için davanın husumet yokluğundan değil, uyuşmazlığın esasına yönelik olarak reddedilmesi ve davalı yararına nispi vekalet ücreti takdiri gerektiğinden , Davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde bulunmuştur. Yine İİK 67 maddesi, “…; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir” hükmünü haizdir. Alacaklının anılan tazminata mahkum edilebilmesi, açıkça takibin kötü niyetle yapılmasına bağlıdır. Dolayısıyla sadece ve ancak takibe girişmekte kötüniyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilebilir. Somut olayda ise Davacı Banka her iki sözleşmenin birbirinin devamı niteliğinde olduğu iddiası ile icra takibi başlattığı ,davalının 2013 tarihli sözleşmede müteselsil kefaleti bulunduğu ,davalının kefaleten sorumluluğu sona ermesi nedeniyle davacı takibinde haksız ise de , kötü niyetli olduğu kanıtlanamadığından, davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmesinde isabetsizlik yoktur. Açıklanan nedenlerle ; davacı vekilinin davalı … bakımından istinaf sebebi yerinde bulunmamış davacı vekilinin başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.Davalı vekilinin ise müvekkili bakımından davanın husumet yokluğundan değil esastan reddi gerektiği ve hükmolunacak vekalet ücretine ve gider avansına ilişkin istinaf nedeni yerinde olduğundan kararın kaldırılmasına ,hükmün diğer davalılar bakımından kesinleşen kısımlarının aynen tekrarına ,davalı … bakımından davanın reddine ,davalı lehine nispi vekalet ücreti takdirine ve davalı tarafından ödenen yargı giderinin davacıdan tahsiline karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/942 Esas – 2020/44 Karar sayılı 22/01/2020 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davacı tarafından davalılar … ve …’a karşı açılan davanın kısmen kabulü ile; tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, davalı borçluların İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … esas sayılı icra dosyası üzerinden yapılan itirazın kısmen iptaline ve takibin; A) 672.347,27 TL asıl alacak, 12.066,06- TL işlemiş temerrüt faizi, 603,30- TL GV, 254,82- TL ihtar masrafı, 300- TL ihtiyati haciz vekalet ücreti olmak üzere toplam 685.571,45 TL alacak bakımından devamına ;672.347,27 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren tahsil tarihine kadar işleyecek TCMB azami faiz oranları genelgeleri doğrultusunda değişen oranlarda tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile % 32 temerrüt faizi işletilmesine, Davacının fazlaya ilişkin 16.372,01 TL asıl alacak, 2.014,42 TL işlemiş faiz, 100,72 TL işlemiş faizin GV’si olmak üzere toplam 18.487,15 TL’lik isteminin REDDİNE, Likit alacak nedeniyle , işlemiş faiz ve GV toplamı üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatı tutarı olan 137.054,29- TL icra inkar tazminatının davalılar … ve …’dan alınarak davacıya verilmesine, B)Davalı … hakkındaki davanın REDDİNE, Davacı alacaklının kötüniyetli olduğu kanıtlanamadığından davalı … vekilinin kötü niyet tazminatı isteminin reddine ,”İlk derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 46.831,39-TL nispi karar ve ilam harcının davalılar … ve …’dan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan 6.400-TL bilirkişi ücreti ve 379,80-TL posta masrafı olmak üzere toplam 6.779,80-TL yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 6.601,78-TL’sinin davalılar … ve …’dan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, Davalı … tarafından yapılan 1.000-TL bilirkişi ücretinin davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine, Davacı lehine taktir olunan 51.328,57-TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan alınarak davacıya verilmesine, Davalı … lehine taktir olunan 95.446,45-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine, Alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran davalı … tarafından yatırılan 11.707,85-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, davalı … tarafından yapılan 34,50‬-TL istinaf yargı giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 02/05/2023