Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1170 E. 2020/1037 K. 23.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1170
KARAR NO: 2020/1037
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/03/2020
NUMARASI: 2014/920 Esas 2020/218 Karar
DAVA: Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/10/2020
Davanın reddine ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalılardan …’ya … plakalı aracın 25.300-TL bedelle satışı konusunda anlaşılarak ve aracın devir ve satış işlemlerinin yapıldığını, aracın davalı tarafından teslim alınarak kullanılmaya başlandığı, davacı müvekkilinin davalı … ve …Ltd. Şti.’ne ihtarname keşide ederek araç bedelinin ödenmesinin istenildiğini, .v..Ltd. Şti. tarafından gönderilen cevabi ihtarnamede aracın bedelinin 24.250-TL olduğunu, bu miktarın firmada yetkili olarak çalışan …’e ödendiğini, tahsilat makbuzlarının taraflarında olduğunu bildirdiği , ancak müvekkiline belirtilen şekilde hiçbir ödeme yapılmadığını, müvekkili şirketin defter ve kayıtlarında …’ya satılan araçtan dolayı 25.300-TL. alacaklı olduğu görüldüğünü,açıklanan nedenlerle; 25.300- TL.’nın davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: 1-Davalılar … ve …Ltd. Şti. vekili;müvekkili şirketin 2. el araç alım satımı ve özellikle de ticari taksi plaka kiralaması işi ile iştigal ettiğini, ticari taksilerin erken yıprandıklarını, davalı …’in bu şekilde aracılık yaptığı alım ve satımlarda satış işlemlerinin davalı çalışan … ile yapıldığı, araçların satışı ve ödeme hususunun mutat hale geldiği,araç satışına ilişkin sözleşme ve makbuz suretinin sunulduğunu, davalı şirketin davacı şirketle doğrudan bir ticari ilişkisi bulunmadığını, diğer davalının ise ekte sunulan makbuz ile dava konusu araç bedelini ödediğinden bu davalı yönünden de davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 2-Davalı …’e usulüne uygun tebligat yapılmış ancak herhangi bir cevap dilekçesi ibraz etmemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI : Mahkemece; kesinleşen İstanbul Anadolu 37. Asliye Ceza Mahkemesi’nın 2013/125 esas sayılı dosyasında davalı …’ün verdiği ifadede davacılar da dahil olmak üzere başkaca aracı firmalardan ve yetkililerinden nakit para aldığını ,bu kişiler adına makbuz keserek şirket yetkililerine verdiğini, tahsilat makbuzlarındaki imzaların kendisine ait olduğunu,bu makbuzlardaki yazılı bedelleri alıp muhasebe yetkililerine elden teslim ettiğini beyan ettiği,davacı tarafından araç satışlarını aracı satın alan müşteri adına yapıldığı ve yasal defterlerinde bu satış kayıtlarının yer aldığı ancak satış bedelinin çalışanı olan … aracılığı ile tahsil edildiğinin tesbit edildiği ,davalı …’ün davacı şirket adına para tahsil etmeye yetkili olduğuna ilişkin aralarında teamül oluştuğu, satış bedelinin davalı … tarafından davacıya ödendiğine dair bir delil bulunmadığından satış bedelinin bu davalıdan tahsil edebileceği, ancak satış bedelini ödediği anlaşılan davalı … ile satışa aracılık ettiği anlaşılan diğer davalı …’in bu alacaktan sorumlu olmadığı gerekçesiyle davalılar … ve … aleyhine açılan davanın reddine ,davalı … aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile 24.250-TL nin davalıdan tahsiline fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili; bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, müvekkilinin ticari defter ve kayıtlarına itibar edilmeksizin sahte makbuz ve oto alım sözleşmelerine dayandırılarak oluşturulduğunu, ceza dosyasındaki ödeme makbuzlarının şirkete ait makbuzlar olmadığını, sanık …’ün davalı şirketlerin kendisine zorla makbuz imzalattıklarını itiraf ettiğini, sahte makbuzların müvekkili şirket kayıtlarıyla örtüşmediğinin bilirkişi raporu ile tespit edildiğini, …’ün satış temsilcisi olarak görev yaptığını, tahsilat yapma yetkisi olmadığını, ek raporda ve kararda davalı tarafından sözleşme ve makbuz asıllarının sunulmadığının belirtildiğini, basiretli bir tacir gibi davranması gereken davalı tarafın yetkisiz …’e sözde ödedikleri araç satım bedelinden müvekkili şirkete karşı sorumlu olmaya devam ettiğini, bu nedenlerle kararın kaldırılarak tüm davalılar yönünden davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, araç satış bedelinin ödenmediği iddiasına dayalı alacak davasıdır. Davacı şirketin otomobil bayi olduğu ve davalı … vasıtasıyla diğer davalı …’ya dava konusu … plaka sayılı aracı sattığı, davalı tarafından sunulan ve davacı şirketin aracılık faaliyetinde kendi adına işlem yaptığını kabul ettiği ve suç duyurusunda bulunduğu diğer davalı …’ün davacı adına imza ettiği sözleşmede satış bedelinin 24.250- TL olarak yazıldığı, araç satışının yapıldığı ve aracın davalı … üzerine geçirildiği hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, davalı …’ün davalı adına para tahsiline yetkisinin olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. sözleşmenin 30/12/2010 tarihinde yapıldığı ve makbuza göre bedelin 7 Ocak 2011 tarihinde … tarafından tahsil edildiği hususu sabittir. TBK.’nun 74. maddesi gereğince hukuk hakimi, ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değil ise de, mahkumiyet kararı ve tespit edilen maddi olgularla bağlıdır. Buna göre Kesinleşen İstanbul Anadolu 37. Asliye Ceza Mahkemesi’nın 2013/125 Esas-2015/411 esas sayılı dosyada davalı şirket yetkilisi ile birlikte … ve … yetkilisi ile davacı şirket çalışanı …’ün yargılandığı dava da ; tamamı üçüncü şahıslara üç ayrı firma aracılığıyla satıldığı anlaşılan 9 ayrı araç bedeli 156.450-TL nin şirket kayıtlarına intikal etmediği nedeniyle davacı şirketin şikayeti üzerine kamu davası açıldığı,şüpheli …’ün verdiği ifadede, davalılar da dahil olmak üzere başkaca aracı firmalardan ve nakit para aldığını, bu kişiler adına makbuz keserek şirket yetkililerine verdiğini, tahsilat makbuzlarındaki imzaların kendisine ait olduğunu, bu makbuzlardaki yazılı bedelleri alıp şirket yetkililerine elden teslim ettiğini savunduğu yapılan yargılama neticesinde ,şüpheli Tuncer’in hizmet nedeniyle emniyeti suistimal suçunu birden fazla kez işlediği sabit görülerek mahkumiyetine ,diğer aracı firma yetkililerinin ise beraatine karar verilmiş bu karar kesinleşmiştir. Davacı şirket ; satış bedellerini para tahsiline yetkili olmayan şirket çalışanına ödeyen davalıların satış bedelinden sorumluluklarının devam ettiğini ileri sürmekle ,araç satış bedelinin …’e ödendiğinin davacının kabulunde olduğunun kabulü gerekir.Ceza dosyasında gerekçeli kararda açıkça yazılı olduğu üzere “araç satış bedellerinin aracı şirketler aracılığıyla tahsilinden sonra sanık …’in her türlü tahsilat işlemlerinde yetkili olduğu ,uygulama da yıllarca böyle sürdüğü hususu tesbit edildiğine” yer verilmiştir. Eylemli olarak davacı tarafından çalışanına para tahsiline yetki verdiği, ceza mahkemesinde yapılan yargılamada açıkça tesbit edildiğinden artık davacı şirketin, çalışanı …’in para tahsiline yetkisi olmadığına yönelik iddiaları dinlenebilir görülmemiştir.Yine; davalı şirketin aracılık ettiği ve anılan ceza dosyasına konu … plakalı araç için davacı şirket tarafından açılan İstanbul Anadolu 4.ATM nin 2014/496 esas ,2015 /111 karar sayılı ilamı ile davalı şirket ile aracı satın alan şahıs hakkında açılan davanın aynı gerekçelerle reddine ilişkin hüküm Yargıtay 19 H.D. nin 2017/2628 esas,2018/5852 karar sayılı 15.11.2018 tarihli ilam ile onanmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.Tüm anlatılanlara göre ,davacı şirketin para tahsiline yetki verdiği kesinleşmiş ceza mahkemesi kararıyla sabit olan çalışanı tarafından tahsil edilen paranın şirket kayıtlarına girmemesinde davalılara kusur atfedilemeyeceği, satış bedelinin yetkili çalışana ödendiğinin kabulü gerektiği ,paranın çalışan tarafından şirket kayıtlarına geçirilmemesinin davacı şirketin üçüncü şahıs davalılara karşı ileri sürülemeyeceği gözetildiğin de hükümde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle istinaf nedenleri yerinde görülmeyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/10/2020