Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1159 E. 2020/993 K. 13.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1159
KARAR NO: 2020/993
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/05/2019
NUMARASI: 2018/247 Esas-2019/557 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/10/2020
İlk derece mahkemesince verilen davanın reddine yönelik hükmün taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin davalı borçlu şirkete 02.10.2014 tarihinde 30.000 usd havale ile borç gönderdiğini, davalı borçlu şirketin borcunu ödememesi üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığını, davalının borcunun bulunmadığından bahisle itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamını, %20 oranında icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacının müvekkili şirkete 02.10.2014 tarihinde ya da başka bir tarihte borç vermediğinden davacının müvekkilinden herhangi bir alacağının bulunmadığını, havalenin ödeme vasıtası olup, var olan bir borcun ödendiğini gösterdiğini, delil olarak sunulan banka havalesinde gönderiliş nedeni ile ilgili herhangi bir şerh olmadığını, ispat yükünün davacıda olduğunu, bir yıllık zaman aşımı süresinin geçtiğini, borç olarak verilmesi gerektiğinin kanıtlaması gerektiğini savunarak haksız davanın reddine karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, banka havaleleri ile yapılan ödemeleri gösteren dekontların açıklama içermediği durumlarda mevcut bir borcun ödenmesi amacı ile yapılan ödeme olduğunun kabulü gerektiğini, davacı tarafından bazı mail yazışmaları dosya sunulmuş ise de bu mail yazışmalarında davacının dava konusu bedel oranında davalıdan alacaklı olduğuna dair herhangi bir beyana bu mail içeriklerinde rastlanmadığı, aksine yapılacak hizmetlere karşılık olarak bir kısım bedellerin ödenmesinin gerektiğine dair yazışmaların bulunduğu, davaya konu yatırılan 30.000- Dolar bedelin oluşan bir borca karşılık verildiği, havale bedelinin dava dışı … şirketinin oluşan borcundan mahsup etdildiğinin mali bilirkişi tarafından tespit edilmesi karşısında da havalenin borç olarak verildiğinin davacı tarafça ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: 1-Davacı vekili; mail çıktılarının davalı tarafından sunulduğunu,davalı ile dava dışı … Şirketi arasında olduğu iddia edilen mail yazışmalarının müvekkilinin bilgisi dışında yapılan yazışmalar olduğunu, bu anlamda müvekkili aleyhine delil olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını, bilirkişilerin davalı tarafından sunulan ve sadece bazı dönemleri kapsayan ticari defter fotokopilerine göre rapor tanzim etmesinin hatalı olduğunu,müvekkilinin dava dışı … Şirketi’nden alacaklı ve icra takibi başlatmış iken … Şirketi’nin davalıya olan borcu nedeniyle ödendiği iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirterek,kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. 2-Davalı vekili ; davacının alacak iddiasını ispatlayamadığı gibi dosya içerisine kötü niyetli hareket ettiğine ilişkin yeterli bilgi ve belge delil olarak yer aldığından,müvekkili yönünden alacağın %20’sini aşmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: HMK’nun “İspat yükü” başlığını taşıyan 190.(1)maddesinde de;”İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”şeklinde düzenleme mevcuttur.Buna göre, bir vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran taraf ispat yükünü üzerinde taşıyacaktır.”hükmünü haizdir. 6098 sayılı TBK nun 555 vd.maddelerinde düzenlenmiş olan havale, hukuksal niteliği itibariyle bir ödeme vasıtasıdır. Başka bir anlatımla, havalenin, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal karine mevcuttur. Bu yasal karinenin tersini (havalenin borcun ödenmesinden başka bir amaçla yapıldığını) ileri süren havaleci (muhil), bu iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. ( Yargıtay HGK nun 2017/2137 esas ,2018/1860 karar sayılı 6.12.2018 tarihli ilamı) Bu durumda; davacı, davaya konu ödemenin borç olarak gönderildiği yolundaki iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür; buna bağlı olarak, davalının davacı ile aralarındaki ilişkiyi kanıtlama yükümlülüğü bulunmamaktadır.Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;Davacının ilamsız icra takibine dayanak yaptığı 02.10.2014 tarihli dekontta gönderilen paranın, davalıya borç olarak gönderildiği yazılı değildir. Davacı taraf dava konusu havalenin borç olarak gönderildiğini yasal delillerle ispatlayamamıştır.Davacı davalı tarafın ticari defterleri incelendiğinde borç olarak verildiğinin anlaşılacağını ileri sürmekte ise de ; davacı HMK 200 vd.maddeleri uyarınca göstereceği delil ile karinenin aksini ispatlayabilir.Kaldı ki davalının incelenen ticari defter ve kayıtlarına ve davalı tarafça sunulan mail içeriklerine göre davalıya gönderilen havalenin dava dışı şirketin borcundan mahsup edildiği belirlenmiştir. Sonuç olarak davacı vekilinin hükme yönelik ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde olmayıp,hüküm dosya içeriğine, usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince ,davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebi hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmemiştir.Davacı icra takibinde haksız olduğu belirlenmiş ise de davalı tarafça kötüniyeti kanıtlanmamıştır.Ancak hükümdeki bu eksiklik yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün kaldırılmasına ,davalı vekilinin koşulları olmayan kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMk 353(1)b-1 gereği esastan reddine Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne,İstanbul 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 22/05/2019 tarihli 2018/247 Esas-2019/557 Karar sayılı hükmünün HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA , “Davanın Reddine, Davalı tarafın koşulları bulunmayan davalının kötüniyet tazminatı isteminin de reddine, İlk derece yargılamasına ilişkin olarak; Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 54,40- TL karar ve ilam harcının mahkeme veznesine yatırılan 836,40 -TL peşin harçtan mahsubu ile fazla olan 782- TL harcın talep halinde davacı tarafa iadesine, Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Davalı vekili için takdir olunan 7.967,72- TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa verilmesine, Bakiye gider avansının talep halinde yatıran tarafa iadesine, Davacı tarafça yatırılan peşin harcın istinaf karar harcına mahsubuna ,başkaca harç alınmasına yer olmadığına , Davalı tarafça yatırılan 54,40-TL peşin istinaf karar harcının talebi halinde iadesine, Davacı tarafça yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda H.M.K.’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.13/10/2020