Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1144 E. 2023/312 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1144
KARAR NO: 2023/312
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/03/2020
NUMARASI: 2019/134 Esas 2020/251 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/03/2023
Davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili şirketin Eyüp … Noterliğinin 04/04/2013 tarihli araç satış sözleşmesi ile davalı şirketten … plakalı 2010 model … marka aracı 175.000-TL bedelle satın aldığını, satın aldıktan sonra aracın plakasının … olarak tescil edildiğini, satın alma tarihinden yaklaşık 1 yıl sonra 21/05/2014 tarihinde aracın kaydına Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı Kaçakçılık ve Mali Suçlar Bürosu tarafından Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu kapsamında suça karışan araç şerhi konulduğunu, şerhin kaldırılması hususunda hak tanıyan 5607 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa Göre Gümrük Vergilerinin Eksik Ödenmesi Nedeniyle Elkonulan Kara Taşıtlarının Sahiplerine İadesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik kapsamında araç üzerindeki şerhin kaldırılması için yaptıkları 02/06/2017 tarihli başvuru neticesinde, Yeşilköy Gümrük Müdürlüğünün 08/07/2017 tarihli yazısı ile 28.678-TL’nin ödenmesi halinde yönetmelik kapsamında işlem yapılacağının bildirildiğini, yazıya istinaden özel tüketim vergisinin müvekkili şirket tarafından 24.07.2017 tarihinde ödendiğini, davalı tarafa müvekkilinin ödemiş olduğu 28.678-TL’nin ödenmesi için Bakırköy … Noterliğinin 09/08/2017 tarihli ihtarnamesinin gönderilmesine rağmen davalı tarafın herhangi bir ödeme yapmadığını, araç bedelini tümüyle müvekkilinden tahsil etmiş olması ve devamında müvekkilinin aracın mülkiyetine eksiksiz bir şekilde sahip olabilmek için 28.678-TL daha ödeme yapmak zorunda kalmasının sorumlusunun davalı şirket olduğunu belirterek, 28.678-TL’nin ihtarname tebliğ tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; ortada hukuki ayıp söz konusu olduğundan davanın malın tesliminden itibaren iki yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu, bu nedenle davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkili aracı ithal eden olmadığı gibi aracın vergilerinin ödenmediği konusunda bilgi sahibi olmadığını, müvekkilinin satış sırasında aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirdiğini, sorumluluk aracın ithalatçısı ile devletin ilgili kurumları olup müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, ayrıca davacının ayıbı ortaya çıktığı tarihten 3 yıl 3 ay sonra müvekkiline bildirdiğini, oysa bu durumun derhal bildirilmesi gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; ayıba konu araç üzerine 21.05.2014 tarihinde şerh konulduğunun davacı tarafından bilindiği, bu haliyle davacının ayıbı öğrendiği tarihin yine bu tarih olduğu, davacının söz konusu ayıp ihbarını bu tarihten itibaren makul süre içerisinde yapması gerekirken, yaklaşık 3 yıl sonra araca ilişkin vergi ödemesi yaptıktan sonra talepte bulunmasının, sürenin yeniden işlemesine sebep olmayacağı, dolayısıyla makul süre içerisinde hak düşürücü süreye riayet etmeyerek ayıp ihbarında bulunmayan davacının, söz konusu aracı ayıplı haliyle kabul etmiş sayılacağı gerekçesiyle, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili; müvekkilinin araç üzerine suça karışan araç şerhi konulduğunu ve bu hususta Bakırköy 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/532 esas sayılı dosyasında dava açıldığını mahkemece kendisine gönderilen celp ile öğrendiğini, müvekkilinin satın aldığı tarihte aracın ceza yargılamasına konu olduğunu, aracın ayıplı olup olmadığının bu yargılama sonucunda sabit olacağını, bu nedenle müvekkilinin gizli ayıbı bu karardan önce öğrenmesinin mümkün olmadığını, ceza yargılaması sırasında çıkan 5607 sayılı kanunun geçici 10. maddesiyle, belli tutarda verginin ödenmesi halinde araç üzerindeki şerhin kaldırılacağının hükme bağlandığını, bu hususta başvuru için ilgili yönetmeliğin yürürlüğe girmesinin beklendiğini, yönetmelik çıktıktan sonra müvekkilinin özel tüketim vergisini ödeyerek araç üzerindeki şerhin kaldırılmasını sağladığını, davalı satıcının ayıba karşı tekeffül borcu bulunduğunu, müvekkilinin araç bedelini eksiksiz ödemesine rağmen şerh nedeniyle araç üzerinde tasarrufta bulunamadığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davalı tarafça davacıya satışı yapılan aracın ithalinde gümrük vergilerinin eksik ödenmesi nedeniyle, araç kaydına 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu kapsamında konulan şerhin kaldırılması için ödenen vergi tutarının, satıcının zapta karşı tekeffül borcu kapsamında davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Satım sözleşmesinde satıcının zapta karşı tekeffül borcunu düzenleyen 6098 sayılı TBK’nın 214. maddesine göre, satış sözleşmesinin kurulduğu sırada varolan bir hak dolayısıyla satılanın tamamı veya bir kısmı üçüncü kişi tarafından alıcının elinden alınırsa satıcı, bundan dolayı alıcıya karşı sorumlu olur. Aynı kanunun 217. maddesinde ise; satılanın tamamı alıcının elinden alınmışsa satış sözleşmesinin kendiliğinden sona ermiş sayılacağı ve alıcının satıcıdan; satılandan elde ettiği veya elde etmeyi ihmal eylediği ürünlerin değeri indirilerek, ödemiş olduğu satış bedelinin faizi ile birlikte geri verilmesini, satılanı elinden alan 3. kişiden isteyemeyeceği giderleri, davayı satıcıya bildirmekle kaçınılabilecek olanlar dışında kalan bütün yargılama giderleri ile yargılama dışındaki giderleri, satılanın tamamen elinde alınması yüzünden doğrudan doğruya uğradığı diğer zararları isteyebileceği hüküm altına alınmıştır. Satış sözleşmesine konu aracın kaydına 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu Kapsamında yürütülen ceza soruşturmasında suça karışan araç şerhi konulmuş olup, davalı satıcı satılanın zaptı nedeniyle oluşan zarardan sorumludur. TBK’da satılanın zaptı nedeniyle satıcının sorumluluğu için özel bir zamanaşımı süresi düzenlenmemiş olup, dava 10 yıllık genel zamanaşımı süresine tabidir. Bu nedenle davalının zamanaşımı defi yerinde değildir. Somut olayda; dava konusu aracın 04.04.2013 tarihinde davalı tarafından davacıya satışının yapıldığı, aracın ikinci el olarak ithali mümkün değilken sıfır araç olarak ithal edildiği, ayrıca aracın fatura değeri düşük gösterilerek vergi kaçırıldığı tespit edilerek başlatılan ceza soruşturmasında, aracın trafik kaydına suça karışan araç şerhi konulduğu, resmi belgede sahtecilik ve 5607 sayılı kanuna muhalefet suçlarından aracın ithalatçısı … hakkında Bakırköy 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/532 esas sayılı dosyasında kamu davası açıldığı ve davanın derdest olduğu, davanın yargılaması sırasında araç üzerinde şerh bulunduğunu öğrenen davacının 02.06.2017 tarihli dilekçesi üzerine Yeşilköy Gümrük Müdürlüğünün 08.07.2017 tarihli yazısıyla, 5607 sayılı yasanın geçici 10. maddesi ve uygulanmasına ilişkin 09.05.2017 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan yönetmelik gereği ödenmesi gereken ÖTV tutarının %25’ine isabet eden 28.678-TL’nin ödenmesi, aksi halde söz konusu kanundan yararlanma hakkının kaybedileceğinin bildirildiği, söz konusu tutarın davacı tarafından 24.07.2017 tarihinde ödendiği ve ilgili şerhin kaldırıldığı anlaşılmaktadır. Yeşilköy Gümrük Müdürlüğünce ÖTV’nin %25’ine isabet eden tutarın ödenmesi, aksi halde 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun geçici 10. maddesinden yararlanma hakkının kaybedileceği bildirilmiş olmakla, davacı tarafından gerçekleştirilen ödeme, suça karışan araç şerhinin kaldırılması ve zararın artmasını önleyici ve yaşanan mağduriyeti giderici mahiyettedir. Davacı tarafından yapılan ödeme sonucunda araç üzerinde tasarruf imkanını ortadan kaldıran şerhin kaldırılması suretiyle, zararın minimuma indirilmesi sağlanmıştır. Mevcut durum itibariyle davacının yapmış olduğu ilave ÖTV ödemesinden, satıcının zapta karşı tekeffül borcu kapsamında davalının sorumlu tutulması gerekmektedir. Bu kapsamda davacı vekilince ihtarname tebliğ tarihinden itibaren faize hükmedilmesi talep edilmiş ise de, ihtarnamenin tebliğ şerhi veya davalının cevabi ihtarnamesi sunulmadığından, dava öncesi temerrüt oluşmadığının kabulü ile alacağa dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmelidir. Bu nedenle ilk derece mahkemesince yanlış nitelendirmeyle uyuşmazlığın ayıp hükümlerine göre ele alınarak, somut uyuşmazlıkta uygulanması mümkün olmayan ayıp ihbarının süresinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir. Açıklanan nedenlerle; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddi doğru değil ise de, yapılan hata/eksiklik yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın HMK’nın 353/(1)b-2 maddesi uyarınca kaldırılarak “davanın kabulüne” karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/134 Esas – 2020/251 Karar sayılı 09/03/2020 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın kabulüne, 28.678-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” İlk derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 1.958,99-TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan 244,15-TL posta-tebligat masrafından ibaret yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davalı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına, Davacı lehine taktir olunan 9.200-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 54,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacı tarafından yapılan 76,35-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 02/03/2023