Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1136 E. 2022/1783 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1136
KARAR NO: 2022/1783
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/02/2020
NUMARASI: 2018/1285 Esas – 2020/103 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/12/2022
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile davalı borçlu aleyhine başlatılmış olan icra takibinde, davalının 3.995,41-TL borcu kabul edip bakiyesine haksız ve mesnetsiz olarak itiraz ettiğini, borcun kaynağının davacı tarafından davalı şirkete kesilen … ve … no.lu faturalar olduğunu, söz konusu faturaların davalı şirkete fason üretimini kapsayan tekstil ürünleri adı altında kesildiğini, icra dosyası ile talep edilen meblağın, bu faturalara istinaden yapılan ödemeler mahsup edildikten sonra kalan tutar olduğunu, davalının icra dosyasına sunduğu itiraz dilekçesinde yapılan imalatları inkar etmediğini belirterek, davalının kısmi itirazının iptali ile davalı aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; müvekkili şirketin davacıya borcunun 3.995,41-TL olduğunu, davacının, faturaların fason üretimi kapsayan tekstil ürünlerine ilişkin olduğuna yönelik iddiasının asılsız olduğunu, itirazın iptali davasında icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için diğer yasal koşullar yanında takibe konu alacağın likit olmasının zorunlu olduğunu, ancak somut olayda alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı isteminin reddinin gerektiğini belirterek, davanın reddi ile davacı aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davalı tarafından düzenlenen 5 adet 13.780,53-TL tutarlı iade faturasına konu malların davacıya iade edilip teslim edildiğinin ispat külfeti davalı tarafa ait olup, malın iade edildiğinin yazılı delillerle kanıtlanmasının zorunlu olduğu, söz konusu 5 adet 13.780,53-TL tutarlı iade faturalarına konu malların iade edildiğine dair dava dosyasında sevk irsaliyesi vb. belge olmadığından, davalının bu miktar kadar davacıya borçlu olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 13.780,53-TL alacak bakımından davalının itirazının iptaline, alacak likit ve itiraz haksız olmadığından davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: İstinaf yoluna başvuran davacı vekili; davayı takipte itiraz edilen kısım olan 13.780,53-TL üzerinden açtıklarını, mahkemece de bu tutarda alacağı tespit eden bilirkişi raporu doğrultusunda takibin devamına hükmedilmesine rağmen, davanın tam kabulü gerekirken kısmen kabul kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, alacak likit olup davalının itirazının da haksız olduğunu, bu nedenle icra inkar tazminatı istemlerinin reddinin hatalı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne ve davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. İstinaf yoluna başvuran davalı vekili; müvekkilince düzenlenmiş olan iade faturaları ürün iadesine ilişkin olmayıp, davacının fahiş ve anlaşmaya aykırı fiyatlar üzerinden kesmiş olduğu faturalarına itiraz edilmeyip, aradaki farkın dengelenmesi için kesilmiş olduğunu, bu faturaların anlaşmaya aykırı bedele istinaden düzenlendiğini, davacının son faturaları fahiş fiyatlar üzerinden düzenlediğini, davacının 358502 numaralı faturasında ise mallar eksik gönderilmiş olduğundan müvekkilince iade faturası düzenlendiğini, aynı ürünlerin başka firmalarca daha düşük bedelle üretildiğini, fatura tek taraflı hazırlanmış olduğundan, süresinde itiraz edilmemesinin fatura konusu işlerin kabulü anlamına gelmediğini belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, fatura alacağına dayalı alacağın tahsili istemiyle başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davacı tarafından düzenlenmiş olan toplam 271.866,66-TL tutarlı 8 adet fatura davalının ticari defterlerinde kayıtlı olup davalı tarafından davacıya hitaben toplam 15.383,25-TL tutarlı 7 adet iade faturası düzenlendiği, bu faturaların 1.602,72-TL tutarlı iki adetinin davacının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, 5 adet 16.10.2017 ve 20.10.2017 tarihli toplam 13.780,53-TL tutarlı iade faturasının ise davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı tespit edilmiş olup, taraflar arasındaki uyuşmazlık da davalının 16.10.2017 ve 20.10.2017 tarihlerinde düzenlemiş olduğu bu iade faturalarından kaynaklanmaktadır. Davacının tüm faturaları davalının ticari defterlerinde kayıtlı olup, davalı tarafça bu faturalara yönelik olarak yasal süresinde bir itiraz ileri sürülmemiştir. Bu nedenle davalının, davacı tarafından düzenlenmiş olan fatura içeriklerini kabul ettiği kabul edilmelidir. Bu durumda faturaların içeriğinin anlaşmaya aykırı olduğunu ispat yükü davalı üzerinde olup, salt iade faturası düzenlenmiş olması davalının iddiasını ispata yeterli değildir. Davalı vekilince, iade faturalarından birisinin davacının 358502 numaralı faturasında mallar eksik gönderilmiş olduğundan düzenlendiği ileri sürülmüş ise de, bu hususta herhangi bir delil yoktur. Diğer iade faturalarının ise, davacının anlaşmaya aykırı ve fahiş fiyatlar üzerinden fatura düzenlemesi nedeniyle fiyat farkı bakımından düzenlendiği ileri sürülmüştür. Ancak taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığı gibi, birim fiyatlara ilişkin anlaşmayı gösteren herhangi bir delil bulunmamaktadır. Davalı taraf davacının faturalarına yasal süresinde itiraz da etmemiştir. Bu nedenle davalının, faturaların davacı tarafça anlaşmaya aykırı olarak düzenlendiği yönündeki iddiası da kanıtlanamamıştır. Bu nedenle mahkemece davalının itirazının iptaline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş olup, davalı vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde değildir. Dava, itiraz konusu olan 13.780,53-TL dava değeri üzerinden açılmış olup, itiraz ve dava konusu alacağın tamamı bakımından davalının itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmiş olmakla, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, davanın kısmen kabulüne karar verilmesi isabetsizdir. Diğer yandan İİK’nın 67. maddesi uyarınca, itirazın iptali davasında borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilir. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi gerekmektedir. Bu kapsamda takip ve dava konusu alacak faturalara dayalı olduğundan, alacağın likit olduğu açıktır. Mahkemece davalının takibe yönelik itirazının haksız olduğu kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmesine rağmen, icra inkar tazminatı isteminin kabulü gerekirken, itirazın haksız olmadığı gerekçesiyle davacının icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmesi isabetsizdir.Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine; davanın ve davacının icra inkar tazminatı isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken, davanın kısmen kabulüne ve davacının icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmesi doğru değil ise de, yapılan hata/eksiklik yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın HMK’nın 353/(1)b-2 maddesi uyarınca kaldırılarak “davanın kabulüne ve davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine” karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/02/2020 Tarih 2018/1285 Esas – 2020/103 Karar sayılı kararın HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın kabulüne, davalının İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … esas sayılı icra takibine yönelik itirazının iptaline, takibin 13.780,53- TL üzerinden ve bu tutara takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmak suretiyle devamına, Kabul edilen 13.780,53-TL alacak üzerinden %20 oranında hesaplanan 2.756,10-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” İlk derece mahkemesine ilişkin olarak; Alınması gereken 941,34-TL karar ve ilam harcından mahkeme veznesine yatırılan toplam 110,46-TL’nin mahsubu ile bakiye 830,88‬-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafça yatırılan toplam 146,36-TL peşin harçların davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı tarafından sarf edilen 750-TL bilirkişi ücreti, 119‬-TL posta masrafı olmak üzere toplam 869-TL yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 9.200-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” Davacı tarafından yatırılan 54,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Alınması gereken 941,34-TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 235,33-TL harcın mahsubu ile bakiye 706,01-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan 72,50-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 15/12/2022