Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1131 E. 2023/98 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1131
KARAR NO: 2023/98
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/02/2020
NUMARASI: 2016/1156 Esas – 2020/181 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/01/2023
Davanın kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; davalı şirketin müvekkili şirketten nakliye ve personel taşıma hizmeti aldığını,ilişkinin 2016 temmuz ayı sonu itibarı ile sona erdiğini, bundan sonra müvekkili şirketin yaklaşık üç ay boyunca defalarca temmuz ayı nakliye hizmeti için fatura kesilmesinin ve 2016 Temmuz ayı hak edişinin ödenmesi istenilmesine rağmen, davalı şirketin bahanelerle bunu geciktirdiğini, bu nedenle müvekkili şirket tarafından davalıya 2016 yılı Temmuz ayı için nakliye hizmet bedeli olarak 11/10/2016 tarihli e-fatura kesildiğini, söz konusu e-faturanın davalı şirkete gönderilmesine rağmen ödenmemesi nedeniyle söz konusu fatura alacağının tahsili için İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … esas sayılı icra takip dosyası ile takip başlatıldığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini belirterek, davalının takibe itirazının iptali ile davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili;2016 temmuz ayı sonuna kadar davacı ile çalışıldığını, sözleşmenin 2. maddesi gereği davacının müvekkiline her bir hizmet için ayrı fatura düzenlemeyi ve faturaların tebliğinden itibaren 30 gün ödeme süresi tanıdığı, davacının 11.10.2016 tarihli 29.500-TL bedelli faturaya dayanarak, itiraz ve ödeme süresini beklemeden 13.10.2016 tarihinde icra takibi başlattığını, davacının her ne kadar bazı alacakları bulunsa da, dava konusu faturadan kaynaklı bir alacağının bulunmadığını, bedelin hangi işlerin yapılarak ve hangi tutarlar üzerinde faturalandırıldığının davacı tarafça ispatı gerektiğini belirterek, davanın reddi ile davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; davalı şirketin mağazalarında satılan her türlü malzemenin nakliye işinin davalı tarafça yapıldığı ve sözleşme ve dosyadaki protokoller kapsamında bu hizmetin temmuz ayına kadar devam ettiği taraflar arasındaki sözleşmenin ikinci maddesinde faturalandırma ve hak edişlere esas alınacak fiyatlar ve hizmet şekillerinin, desi birimi olarak hesap edildiği, ödemelerin davalı tarafından onaylanan hak edişler sonrası davacının fatura düzenlemesi sonucu yapıldığı, dosyada mevcut e-posta yazışmalarının incelenmesinde; davacı tarafından temmuz 2016 ayına ilişkin fatura düzenlenmesi için davalıdan hak edişlerin istenildiği, uyuşmazlığın çözümü için ihtilaf konusu fatura dönemi olan temmuz 2016 desi miktarının yer aldığı taşıma işlemlerine ilişkin teslimat formlarının incelenmesi gerektiği, ancak davalı tarafından teslimat hak ediş bedelinin hesaplamasına esas olmak üzere iş bu teslimat formlarının dosyaya sunulmadığı, taraflar arasında imzalanan sözleşme uyarınca davalının faturaya dayanak desi miktarlarını ve kesilecek fatura bilgilerini davacıya vermesi gerektiği, davalının uhdesinde bulunduğu anlaşılan desi hesabına ilişkin teslimat formlarını mahkemeye ibraz etmemesi ve davaya konu e-faturaya davalı tarafça süresinde itiraz edilmemesi karşısında davacının alacağını ispatladığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı vekili; taraflar arasındaki sözleşme ve ek protokol hükümlerine göre davacının müvekkiline verdiği her bir hizmet için ayrı fatura düzenlemeyi ve faturaların tebliğini müteakip müvekkiline 15 günü kontrol olmak üzere toplam 30 gün ödeme süresi tanımayı taahhüt ettiği, ancak davacının 11.10.2016 tarihli faturanın 8 günlük itiraz süresi beklenmeden 13.10.2016 tarihinde takibe konulduğunu, itiraz süresinin beklenmediğini, müvekkilinin kayıtlarına göre davacının 11.442,35-TL alacaklı olduğunu, ancak davacının sadece iddia ve tahmine dayalı olarak 29.500-TL alacaklı olduğunu iddia ettiğini, daha fazla alacaklı olduğunu iddia eden davacının taşıma belgelerini sunması gerektiğini, ispat yükünün davacıda olduğunu, müvekkilinin tüm mali sistemini inceleme yapan bilirkişilere açtığını, ancak 2016 yılı desi miktarlarının boş olduğunu, fiziki evrakın da bulunamadığını, mahkemece bu hususta HMK’nın 220. maddesi uyarınca yemin icrasına da imkan verilmediğini, dayanak faturanın hangi verilere dayanarak düzenlendiğinin belli olmadığını, mahkemece bilirkişi raporu esas alınarak ispat yükünün müvekkili üzerinde olduğunun kabulünün hatalı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, nakliye hizmet bedeline ilişkin fatura alacağına dayalı takibe yönelik itirazın iptali sitemine ilişkindir. Somut olayda; taraflar arasındaki nakliye montaj hizmet sözleşmesi kapsamında davacı tarafından davalıya nakliye hizmeti verildiği, bu ilişkinin 2016 yılı temmuz ayı sonunda ilişkinin sona erdiği, uyuşmazlık konusu temmuz ayında da davacı tarafından davalıya nakliye ve montaj hizmetinin verildiği tarafların kabulündedir. Uyuşmazlık ise 2016 yılı Temmuz ayı nakliye ve montaj hizmeti bedelinin miktarına ilişkindir.Taraflar arasındaki sözleşmede; hizmeti veren davacının davalı tarafından onaylanan hak edişleri doğrultusunda hizmetin verildiği ayın son günü tarihli fatura düzenleyeceği, faturanın düzenlenmesi ve davalıya tebliğini müteakip davalının en geç 30 gün içerisinde ödeme yapacağı hüküm altına alınmıştır. Taraflarca sunulan e-posta yazışmalarına göre de, hizmetin verilmesini müteakip davalının davacıya hangi kalemlerde ne kadar tutarlı fatura düzenleyeceğini bildirdiği, bu bildirim üzerine faturaların düzenlenerek davalı tarafça ödendiği, verilen hizmete ve bedeline ilişkin tüm kayıtların davalı tarafça tutulduğu, uygulamanın bu şekilde olduğu anlaşılmaktadır. Yine sunulan e-posta yazışmalarına göre, davacı tarafından bu uygulama doğrultusunda Temmuz 2016 ayına ilişkin fatura düzenlenebilmesi için bir çok kez davalıdan hak edişlerin gönderilmesinin istenildiği, ancak davalı tarafça hak ediş miktarlarının bildirilmemesi üzerine de davacı tarafça takip ve dava konusu faturanın düzenlendiği anlaşılmaktadır. 2016 yılı Temmuz ayında davacı tarafından uyuşmazlık konusu nakliye ve montaj hizmetinin verildiği davalının kabulündedir. Süregelen ticari ilişkide verilen hizmete ilişkin tüm kayıtların davalı tarafından tutulduğu anlaşılmaktadır. Ancak davalı taraf davacının fatura düzenleyebilmesi için davacıdan teslim aldığı teslimat formlarını ibraz edememiştir.Nitekim mahkemece verilen süreye rağmen davalı tarafça fatura dönemine ait desi miktarlarının yer aldığı taşıma belgeleri ve teslimat formları ibraz edilmemiştir. Bilirkişilerce yapılan yerinde incelemede de davalının kayıtları tuttuğu SAP mali sisteminde 2016 yılı desi miktarlarının boş olduğu, veri girişi yapılmadığı tespit edilmiş, davalı vekilince de fiziki evrakın bulunmadığı beyan edilmiştir. Bu durumda davacı tarafça önceki fatura bedelleri ortalaması esas alınarak düzenlenen dava ve takip konusu fatura bedeli esas alınarak davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Sözleşmede ödeme için süre verileceği anlaşılmakta ise de ; davalı tarafından yine sözleşme hükümlerine göre muaccel olan hizmet bedeline ait hakedişin verilmemesi nedeniyle faturanın hakediş olmadan düzenlenmek zorunda kalındığı ,alacağın takip ile muaccel olduğunun kabulü gerektiğinden bilirki tarafından kadri maruf bulunan fatura bedeli kadar alacağa hükmedilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle, istinaf nedeni yerinde olmayan davalı vekilinin istinaf istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 2.015,14-TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 503,43-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.511,36‬-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan 22-TL istinaf yargı giderininn davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.19/01/2023