Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1129 E. 2023/67 K. 12.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1129
KARAR NO: 2023/67
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/07/2020
NUMARASI: 2017/877 Esas 2020/317 Karar
DAVA: İtirazın İptali
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; davalı aracı şirketin müvekkili şirketten 09/06/2011 tarihinde ihraç kayıtlı olarak kumaş satın aldığını, davalı şirketin müvekkili şirketten temin ettiği emtiaları gümrük çıkış beyannamesinin 2. kalemine ürünlerin karışım oranı olarak %100 ibaresi eklemeden ihraç ettiğini, davalı şirketin hatalı olarak yaptığı bu işlemden dolayı müvekkili şirketin 86.324,81-TL para cezası ödemek durumunda kaldığını, davalı şirketin Dahili İşleme İzin Belgesi”zşz 2 nolu özel şartında yer alan “Belge kapsamında ithalat ve ihracatla ilgili olarak gümrük beyannamelerinde mal ve hizmet GTİP cinsi, miktarı, karışım yüzdesi, boyalı baskı olup olmadığı ve diğer özellikleri açıkça belirtilir” hükmüne aykırı davranması sebebi ile 13/10/2010 tarih ve 2010/D1-05515 Sayılı dahilde işleme izin belgesinin ve 10/06/2011 tarihli gümrük çıkış beyannamesinin gümrük müdürlüğü tarafından müeyyideli olarak kapatıldığını, davalı şirketin 18/12/2014 tarihinde Gümrük ve Ticaret Bakanlığı İstanbul Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü Ambarlı Müdürlüğü’ne yazdığı yazıda yapmış olduğu hatanın giderilmesini talep ettiğini, Ambarlı Gümrük Müdürlüğü tarafından 13/01/2015 tarihli cevap yazısında davalı şirketin başvurusunun reddedildiğini, davalı şirketin ihmalinden dolayı müvekkil şirketin 86,324,81-TL ödeme yapmak durumunda kaldığını belirterek davalının İstanbul … İcra Dairesi’nin … E. sayılı dosyasında itirazının iptali ile takibin devamına, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; taraflar arasındaki ticari uyuşmazlık sonucunda alacak hakları ve taleplerinin zamanaşımına uğradığını, müvekkil şirketin oransal karışımları yazma gibi bir yükümlülüğünün olmadığını, taraflar arasında müvekkilini sorumluluk altına alacak bir sözleşme bulunmadığını, davacı tarafın ticari hayattaki kolaylık ve fırsatlardan yararlanmak adına 13/10/2010 tarihinde 2010/D1/05515 belge numarasıyla dahilde işleme izin belgesi aldığını, davacının adına verilen beyannameleri süresi içerisinde takip etmek zorunda olduğunu, bu sorumluluğu yerine getirmeyen davacı şirkete kesilen cezalardan müvekkil şirketin sorumlu tutulamayacağını, ürünün ihracatçısının davacı olduğunu, beyannamelere ekletilmek istenen hususların yasal olarak düzeltilme süresinde ilgili mercilerden talep edilmesi gerektiğini, davacının ihracat işlemlerinin takibi noktasında kusurlu olduğunu, davacı tarafından çeşitli tarihlerde aracı şirket olan müvekkile ihracat yaptırdığını ve bu hususta hiç bir zaman emtiaların karışım oranını beyannamelere girilmesi hususunda bir talepte bulunulmadığını, ayrıca davacının ihracatçılar birliği tarafından eksiklikler nedeniyle uyarıldığını, davacı tarafından bu uyarıların dikkate alınmadığını ve kendisine cezai yaptırımlar uygulandığını, ödenen para cezasının da iddia edilen miktar kadar olmadığını belirterek davanın reddine, davalı aleyhinde %40’dan aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacı firma tarafından üretilen tekstil ürünlerinin davalı aracı şirket tarafından yurtdışına ihracının yapıldığı, ihracata konu olan ürünlerde eşya karışım oranının belirtilmemesi nedeniyle Gümrük İdaresince davacı üretici şirket aleyhine para cezası yaptırımının uygulandığı, bu cezanın peyder pey davacı şirket tarafından ödendiği, ödeme tarihinden itibaren 2 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde davalı aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığı, dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli 29.03.2019 tarihli bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere Dahilde İşleme İzin Belgesi sahibi davacı üretici tarafından davalı ihracatçı adına düzenlediği, imalatçı faturasında eşya karışım oranını D.İ.İ.B.’nin taahhüt kapama şartına uygun olarak %100 ibaresi ile belirttiği, ancak davalı şirketin gümrük çıkış beyannamesi ve eki ihraç faturasına Gümrük Müdürlüğüne beyan etmediği, taraflar arasındaki rücuya konu cezanın davacı tarafça ödendiği, davalı tarafın düzenlediği imalatçı faturasına uygun olmayan gümrük çıkış beyanname ve ihraç faturası sebebiyle kusurlu olduğu, ancak gümrük işlemlerinin D.İ.İ.B taahhüt kapama koşullarını karşılayıp karşılamadığı konusunda gerekli takibi yapmaması sebebiyle davacı tarafın da kusurlu olduğu, taraflar arasında sorumluluk paylaşımını düzenleyen bir sözleşmenin olmamasından dolayı uyuşmazlığa konu zararın meydana gelmesinde tarafların eşit kusurlu oldukları, davacı tarafça ödenen tutarın 1/2’sini davalıdan rücu edebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının itirazının 43.162,40-TL asıl alacak, 1.846,52-TL takip öncesi işlemiş faiz yönünden iptaline, alacak tutarının %20’si üzerinden hesaplanan 9.001,78-TL icra inkar tazminatının, davalı-borçludan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: 1-Davacı vekili istinaf dilekçesinde; malzemelerin ihracı konusunda davalının uzman olduğunu, bu nedenle müvekkilinin güven duyduğu aracı ihracatçı firmadan hizmet aldığını, her ne kadar gümrük işlemlerinin doğru ve eksiksiz bir şekilde yapılmasında müvekkilinin de menfaati bulunmakta ise de davalının aracı ihracatçı olarak eşyaların ihracını ücret mukabilinde gerçekleştirdiğini, gümrük çıkış beyannamesini düzenlerken basiretli olarak hareket etmesi gerektiğini, müvekkili şirketin imalatçı faturasında eşyanın karışım oranının % 100 olarak belirtilmesine rağmen bu ürünleri ihraç kaydıyla satın alan davacının gümrük çıkış beyannamesinde ve eki ihraç faturasında karşılım oranını beyan etmediğini, Tebliğin 29. Maddesi ile D.İ.İ.B. Özel şartların 2. Maddesi gereğince bu husustaki sorumluluğun davalının üzerinde bulunduğunu, müvekkilinin uzmanlık alanı dışında kaldığından davalının işlerine müdahale etmesinin hayatın olağan akışına uymadığını, ayrıca düzeltme talebinin süre nedeniyle değil davalı tarafından sunulan belgelerdeki eksiklik nedeniyle reddedildiğini, müvekkiline gümrük işlemlerinde gerekli takibin yapılmaması nedeniyle yarı oranda kusur tayin edilmiş ise de müvekkili şirketin faturaları tebliğe uygun olarak hazırladığını, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, beyan sahibi sıfatıyla davalının gümrük çıkış işlemlerinde gümrük idaresine karşı sorumluluğun bulunduğunu, bu hususun Tebliğin 29. maddesinde de belirtildiğini, davalının sorumluluğunun doğması için ayrıca bir sözleşmenin gerekli olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 2-Davalı vekili istinaf dilekçesinde; zamanaşımına ilişkin itirazlarının hukuka aykırı olarak reddedildiğini, somut olayda müvekkili şirketin hiç bir kusurunun bulunmadığını, müvekkili şirketin aracı şirket olduğunu, müvekkilinin davacının talimatları ile hareket ettiğini, müvekkili ile davacı arasında beyannamenin ne şekilde verileceğine ilişkin sözleşme bulunmadığını, davacının kendi sorumluluğunda olan işleri takip etmediğini, basiretli olarak hareket etmediğini, davacı şirketin hem D.İ.İ.B. belgesine sahip olduğunu hem de işin takibinin yapılmasının davacının sorumluluğunda bulunduğunu, işin takibinin ve özel içerikli beyannamelerinin müvekkili tarafından verileceği hususunda yazılı ve sözlü anlaşma bulunmadığını, davacıya beyannamelerin düzeltilmesi yönünde süresinde uyarı gelmesine rağmen işin düzeltilmesi için müvekkiline bilgi verilmediğini, davacının 3 yıl boyunca ihmalkar davranmasının cezanın kesilmesine neden olduğunu, müvekkili aleyhinde icra inkar tazminatına hükmedilmesinin doğru olmadığını, temerrütün gerçekleşmemesi nedeniyle asıl alacağa takip öncesi faiz işletilmesinin mümkün olmadığını, D.İ.İ.B. kapsamında beyannamelerin doğru bir şekilde verilmesinde sorumluluğun davacının üzerinde olduğunu, aksi takdirde cezanın davacı adına kesilmeyeceğini,taraflar arasındaki oluşan teamül gereğince dava konusu beyannamenin de önceki beyannameler gibi verildiğini, daha önce verilen beyannamelerin müvekkilinin haklılığını ortaya koyduğu halde bilirkişi heyeti tarafından hiç bir şekilde değerlendirilmediğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, dahili işlemde izin belgesi kapsamında yurtdışına ihraç edilen emtialar sebebiyle mal müdürlüğü tarafından uygulanan ve davacı tarafça ödenen para cezasının, davalıdan rücuen tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı şirketin davacı şirketten 09/06/2011 tarihinde ihraç kayıtlı olarak 29.689 metrekare %100 poly organze kumaş, 17.910 metrekare % 100 polyester kumaş, 2.932 metrekare %100 poly jakar kumaş, 970 metrekare %100 poly jakar kumaş satın aldığı, davalı şirketin davacıdan satın aldığı emtiaları 10/06/2011 tarihinde ihraç ettiği, ancak gümrük çıkış beyannamesinde ve eki ihraç faturasında kumaşların karışım oranlarına yer verilmediği, davalı tarafından ihraç edilen kumaş emtiasının karışım oranının gümrük beyannamesi ve eki faturada gösterilmemesi nedeniyle mal müdürlüğü tarafından davacı şirket adına para cezası kesildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar davalı tarafından zamanaşımı defiinde bulunulmuş ise de davacı ile davalı arasında satış sözleşmesi bulunmakta olup ihtilaf davalının D.İ.İ.B. kapsamında ihraç kaydıyla düzenlenen faturadaki koşullara aykırı gümrük beyannamesi düzenlenmesinden, diğer bir ifade ile aralarında sözleşmeye aykırılıktan kaynaklandığından, taraflar arasında 818 sayılı TBK’nın 125. Maddesinde yer alan on yıllık zamanaşımı süresi geçerlidir. Bu durumda icra takibi 08/06/2017 tarihinde zamanaşımı süresi dolmadan başlatıldığından davalı vekilinin zamanaşımına ilişkin istinaf nedenleri yerinde değildir. Dahilde İşleme Rejimi Tebliği’nin aracı ihracatçı ile ihracata ilişkin 29. maddesinde aracı ihracatçı ile yapılan ihracatın “dahilde işleme izin belgesi/dahilde işleme izni” kapsamında değerlendirilmesi için, belge/izin sahibi firmadan tedarik edildiği ve belge/izin ihracat taahhüdünde yer aldığı şekliyle ihracının gerçekleştirilmesi gerektiği (f.3), “dahilde işleme izin belgesi/dahilde işleme izni sahibi firma” ile aracı ihracatçı arasındaki hukuki sorunların, aralarında yapacakları sözleşme hükümlerine tabi olduğu (f.4), ancak Bakanlık veya diğer kamu kurum ve kuruluşlarının denetim birimlerince yapılan inceleme ve soruşturma sonucunda, gümrük beyannamesi ve eki belgelerin sahte olduğunun veya üzerinde tahrifat yapıldığının ya da gerçek dışı olduğunun veya gerçeği yansıtmadığının tespiti halinde; aracı ihracatçı, beyanname konusu işlem görmüş ürünün elde edilmesinde kullanılan eşyanın ithalatı esnasında alınmayan vergiden, belge/izin sahibi firma ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu (f.5) düzenlenmiştir. Dosyada sunulu bulunan 13/10/2010 tarihli Dahili İşleme İzin Belgesi’nin 2 nolu özel şartında belge kapsamında yapılacak ithalat ve ihracata ait gümrük beyannamelerinde mal ve malzemelerin GTİP numarası, GTİP karşılığı birimi, cinsi, miktarı, elyaf karışım yüzdeleri, boyalı veya baskılı olup olmadığı ve diğer özelliklerinin açıkça belirtileceği yazılıdır. Davacı tarafından 13/10/2010 tarihli dahilde işleme izin belgesi kaydıyla davalı adına düzenlenen 09/06/2011 tarihli satış faturasında her bir kumaşın karışım oranının belirtildiği, davalı tarafından 10/06/2011 tarihli gümrük beyannamesinde ürünlerin karışım oranı gösterilmediği gibi beyannameye ekli 10/06/2011 tarihli ihraç faturasında da kumaşların karışım oranlarına yer verilmemiştir. Bunun neticesinde de D.İ.İ.B. sahibi davacı şirket hakkında 86.324,48-TL idari para cezası kesilmiştir. Bahsi geçen Tebliğ hükmü ve İzin belgesinin 2 nolu şartı dikkate alındığında gümrük çıkış beyannamesinde ve eki ihraç faturasında emtianın karışım oranının gösterilmesi yükümlülüğünün davalı tarafından yerine getirilmesi gerekmekte olup, taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmaması davalının bahsi geçen düzenlemelerden kaynaklanan yükümlülüğünü ortadan kaldırmamaktadır. Davalının imalatçı davacı tarafından düzenlenen faturaya uygun olmayan gümrük çıkış beyannamesi ve ihraç faturası düzenlemesi sebebiyle kusurlu olduğunun kabulünde isabetsizlik bulunmamaktadır. Bununla birlikte Dahilde İşleme İzin Belgesi kapsamındaki taahhüdün yaptırımsız kapatılabilmesi için gümrük işlemlerinin usulüne uygun ve zamanında gerçekleştirilmesinden davacının da menfaati bulunmakta olup iş ilişkisi içerisinde olduğu davalı şirket tarafından yapılan işlemlerin, taahhüdün kapama koşullarını sağlayıp sağlamadığının takibindeki eksikliğinden dolayı davacının da müterafik kusuru bulunmaktadır. Ancak, davalının beyanın doğru ve eksiksiz olarak verilmesinde gümrük idaresinin doğrudan muhatabı konumunda olduğu ve işlemlerin bizzat davalı tarafından gerçekleştirildiği dikkate alındığında, davacının mahkemece kabul edilenin aksine daha az derecede kusurlu kabul edilmesi gerekmektedir. Bu durumda taraflara eşit oranda kusur yüklenmesinin doğru olmadığı, daha fazla kusurlu olduğu anlaşılan davalının %75 oranında daha fazla kusurlu kabul edilmesi gerektiği anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusu bu yönüyle haklı görülmüştür. Diğer taraftan davacının rücuen açmış olduğu eldeki davada alacağın tespiti kusur incelemesi gerektirdiğinden likit ve belirlenebilir nitelikte olmayan alacak için icra inkar tazminatı koşulları oluşmamıştır. Yine davacının icra takibini başlatmakta kötüniyetli hareket ettiğine ilişkin delil bulunmadığından kötüniyet tazminatı koşulları gerçekleşmemiştir. Bunun dışında davacı davayı açarken harca esas değer olarak fer’ilere ilişkin hakları saklı tutarak asıl alacak olan 86.324,81-TL’yi gösterdiği ve harcı da bu miktar üzerinden yatırdığı anlaşıldığından mahkemece takip öncesi işlemiş faize hükmedilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle; tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi, takip öncesi işlemiş faiz ve icra inkar tazminatına hükmedilmesi doğru olmadığından taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına, bahsi geçen hata nedeniyle yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından davalının itirazının 64.743,60-TL yönünden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, koşulları oluşmayan icra inkar ve kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/07/2020 Tarih 2017/877 Esas 2020/317 Karar sayılı kararın HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın kısmen kabulüne, Davaya konu İstanbul … İcra Dairesi’nin … (yenileme öncesi: …) Esas sayılı icra dosyasında, davalı-borçlunun itirazının kısmen iptaline, icra takibinin 64.743,60-TL asıl alacak üzerinden asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %9,75 değişen oranlarda avans faizi işletilmek üzere devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, Davacının icra inkar tazminatı,davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine” İlk derece yargılamasına ilişkin olarak ; “Alınması gereken 4.422,63-TL nispi karar ve ilam harcından mahkeme veznesine yatırılan 985,13-TL ve icra veznesine yatırılan 450,09-TL olmak üzere 1.435,22‬-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 2.987,41‬‬-TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,Davacı tarafından yatırılan 1.466,62‬-TL peşin harçların davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı tarafından yapılan 1.200-TL bilirkişi ücreti ve 143,50-TL tebliğ gideri olmak üzere toplam 1.343,5‬0-TL yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 1.007,65-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına, Davacı lehine taktir olunan 10.358,98-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davalı lehine takdir olunan 9.200-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” Alınması gereken 3.074,55-TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 769,4‬0-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.305,15‬-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 54,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde davacıya iadesine, Davacı tarafça yapılan 22-TL istinaf yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 16,50-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.12/01/2023