Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1127 E. 2023/71 K. 12.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1127
KARAR NO: 2023/71
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/06/2020
NUMARASI: 2017/99 Esas – 2020/265 Karar
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/01/2023
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, davacı şirket ile davalı şirket arasında 2009 yılından bu yana süregelen bir ticari ilişki bulunduğunu, davalıdan 31.05.2016 ve 22.06.2016 tarihli faturalar kapsamında plastik malzemeler içinde nemi çekme ve nemi alma özelliğine sahip olan 4.032 kg miktarında … kodlu kimyasal malzemenin satın alındığını, malzemenin tamamının müvekkili tarafından dava dışı … San. Tic. Aş.’ye satıldığını, uyuşmazlık konusu malzemelerin dava dışı şirketçe başka malzemeler ile karıştırılarak ürün elde edildiğini, ürünlerin yurtdışına ihraç edildiğini, ancak müvekkilinin davalıdan satın alıp dava dışı …A.Ş. isimli firmaya sattığı malzemenin hatalı olması nedeniyle …A.Ş. tarafından bu hammade ile üretilen ürünlerde hata meydana gelmesi sonucunda dava dışı …A.Ş.’nin 11.07.2016 tarihli “Uygun Olmayan Mamul Kontrol Raporu” düzenlediğini, ayıp ihbarının derhal davalı şirkete iletildiğini, ancak davalı şirketin somut bir adım atmadığını, dava dışı … firması tarafından davacı şirkete 07.11.2016 tarihli reklamasyon faturası düzenlendiğini, bunun üzerine reklamasyon faturasının ihtarname ile davalı şirkete gönderildiğini, uyuşmazlık konusu malzemelerin hatalı olması nedeniyle toplamda 233.640-TL zarar meydana geldiğini belirterek 233.640-TL’nin ihtarın tebliğ tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davalı şirketin davacı şirket için ürettiği ürünler üzerinde kendi etiket ve ambalajının bulunmadığını, davalı şirketin davacı şirkete sattığı ürünün … olmadığını, ürünün … olduğunu, iki ürün arasında ciddi farkların bulunduğunu, … ürününün kauçuk firmalarına satılmadığını, … ürününün kauçuk üreten şirketlere satılmasından kaynaklı zarardan davacının sorumlu olduğunu, ayrıca dava dışı … firmasının müvekkiline ait ürünleri satın alıp almadığını bilmemekle beraber bu ürünün kusma yapmayacağını, ürünlerdeki ayıbın basit bir kontrol ile görülebileceğini, problemin dava dışı firmanın kullandığı diğer elementlerden meydana gelip gelmediğinin belli olmadığını, reklemasyon faturasının haksız düzenlendiğini, davacı yanın iddia ettiği gibi ortada bir ayıp bulunmadığını, davacının kendi kusuruyla zararın meydana geldiğini, reklamasyon faturasının haksız kazanç teşkil ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, “Uygun Olmayan Mamul Kontrol Raporu” ile TÜBİTAK MAM raporu ve bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesi sonucunda dava konusu kimyasal maddenin iri tanecik yapısı ve uygun olmayan tanecik boyutuna sahip olduğu, bu durumun davalının üretim sürecinden kaynaklandığı, bu haliyle dava konusu kimyasal maddenin gizli ayıplı olduğu, davacının davalıya süresinde ayıp ihbarında bulunduğu, her ne kadar teknik bilirkişi raporunda gerçek zararın tespit edilemeyeceği belirtilmiş ise de taraflar arasında 233.640-TL tutarındaki reklamasyon faturasına ilişkin ihtilaf bulunmadığı, mali bilirkişi raporuna göre reklamasyon faturasının davacının ticari defterlerinde yer aldığı, her iki rapora da davalının itirazının bulunmadığı nazara alındığında davacının uğradığı zarar miktarının 233.640-TL olduğunun kabulü gerektiği, davacı tarafın aşamalarda ayıp nedeniyle meydana gelen zararın 467.280-TL olduğunu savunmuş ise de davacının malvarlığında meydana gelen azalmanın zarar tutarı olarak kabul edilmesi gerektiği, taraflar arasında davaya konu kimyasal maddenin üretimine ilişkin spesifikasyon bulunmaması, numune kararlaştırılmaması, teslim sırasında şahit numune saklanmaması, düzenli laboratuvar çalışması ve deneme üretimi yapılmaması karşısında basiretli bir tacirden beklenen özeni göstermeyen davacı ile davalının eşit kusurlu oldukları, temerrütün daha önce gerçekleştiğine ilişkin tebliğ şerhi bulunmadığından davalının cevabi ihtarnameyi keşide ettiği 09/12/2016 tarihinin temerrüt tarihi olarak kabul edilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 116.820-TL’nin 09/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: 1-Davacı vekili; müvekkili firma ile dava dışı …A.Ş. arasındaki ticari ilişkinin zarar görmemesi nedeniyle davacıdan satın alınan ayıplı hammadenin ortaya çıkardığı zararın yarısının müvekkili tarafından üstlenildiğini, …A.Ş.’nin uğradığı zararın 467.280-TL olduğunu, müvekkilinin ise 233.640-TL’yi üstlendiğini, müvekkili şirkete atfedilen kusuru kabul etmediklerini, öncelikle müvekkili şirkete kusur atfedilmemesini, aksi takdirde sorumluluk tutarının 467.280-TL üzerinden belirlenmesini talep ettiklerini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 2-Davalı vekili; davalı şirketin davacı için ürettiği ürünler üzerinde kendi etiket ve ambalajının bulunmadığını, davalı şirketin davacı şirkete sattığı ürünün … olmadığını, ürünün … olduğunu, iki ürün arasında ciddi farkların bulunduğunu, … ürününün kauçuk üreten şirketlere satılmasından kaynaklı zarardan davacının sorumlu olduğunu, ayrıca dava dışı … firmasının müvekkiline ait ürünleri satın alıp almadığını bilmemekle beraber bu ürünün kusma yapmayacağını, ürünlerdeki ayıbın basit bir kontrol ile görülebileceğini, probleminin dava dışı firmanın kullandığı diğer elementlerden meydana gelip gelmediğinin belli olmadığını, reklamasyon faturasının haksız düzenlendiğini, davacının iddia ettiği gibi ortada bir ayıp bulunmadığını, davacının kendi kusuruyla zararın meydana geldiğini, reklamasyon faturasının haksız kazanç teşkil ettiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Davacı, 31.05.2016 ve 22.06.2016 tarihli faturalarla davalıdan satın aldığı toplam 4.032 kg Kalsiyumoksit (…) hammadesini dava dışı … isimli firmaya sattığını, bu hammaddenin dava dışı firma tarafından üretimde kullanılması sonrasında ürünlerin bozulmasına neden olduğu, bu nedenle dava dışı firma tarafından 07/11/2016 tarihli 60.000-Euro (233.640-TL) bedelli reklamasyon faturası düzenleyerek zararın kendisine yansıtıldığını, davalıdan satın aldıkları hammadenin ayıplı olduğunu belirterek bu bedelin davalıdan tahsilini talep etmektedir. Hükme karşı davalı vekili tarafından süresinde istinaf dilekçesi sunulmuş ise de 1.940,59-TL istinaf karar harcının tamamlanması için davalı vekiline 12/08/2020 tarihinde muhtıra tebliğine rağmen davalının bir haftalık kesin süre içerisinde harç yatırmadığı, İlk derece mahkemesince bu husus karara bağlanmadan dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşılmakla; HMK 344/1 maddesi gereğince davalı vekilinin istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmiş, davacı tarafın istinaf nedenleri doğrultusunda inceleme yapılmıştır. Mahkemece, kimyasal maddenin üretimine ilişkin spesifikasyon bulunmaması, numune kararlaştırılmaması, teslim sırasında şahit numune saklanmaması, düzenli laboratuvar çalışması ve deneme üretimi yapılmaması karşısında basiretli bir tacirden beklenen özeni göstermeyen davacı ile davalının ortak kusurunun bulunduğu kabul edilerek yarı bedele hükmedilmiştir. Davacı, … isimli firmanın uğradığı zararın 467.280-TL olduğunu, 233.640-TL kısmının dava dışı … firması tarafından, 233.640-TL kısmının ise müvekkili tarafından üstlenildiğini, kusur oranının gerçek zarar miktarı olduğunu belirttiği 467.280-TL üzerinden uygulanarak davanın tümüyle kabulüne karar verilmesinin gerektiğini ileri sürmektedir. Ancak, zarar davacıya dava dışı şirket tarafından 07/11/2016 tarihli 233.640-TL (60.000 Euro) bedelli reklemasyon faturası düzenlenerek yansıtılmış, davacı da davalı adına aynı tutarda yansıtma faturası düzenlemiştir. Dava dilekçesinde gerçek zarar miktarının 467.280-TL olduğuna ve bunun yarısına dava dışı firmanın katlandığına ilişkin bir iddia ileri sürülmemiştir.Öte yandan gerek taraflar arasında gerekse davacı ile dava dışı firma arasında hammaddenin tanecik boyutu ile ilgili bir belirleme yapılmamıştır. Hammaddenin hangi malzemenin üretiminde kullanılacağı hususunun davalıya bildirildiğine dair bir delil bulunmamaktadır. Bu nedenle kauçuk üretimine uygun bir hammadde kullanılmaması nedeniyle zararın meydana gelmesinde davacının da yarı oranında kusuru bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacının dava dilekçesinde belirttiği zarar miktarından daha fazla tazminat talebinde bulunamayacağı dikkate alınarak bu miktardan müterafik kusuru oranında indirim yapılması sonucunda mahkemece 116.820-TL alacağa hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Açıklanan nedenlerle; mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 344/1 maddesi gereğince YAPILMAMIŞ SAYILMASINA, Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davalı tarafça yatırılan 54,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde davalıya iadesine, İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.12/01/2023