Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1100 E. 2020/939 K. 06.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1100
KARAR NO : 2020/939
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/06/2020
NUMARASI : 2018/1223 Esas – 2020/325 Karar
DAVA: Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06/10/2020
Davanın reddine ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin 2008 yılında davalı bankadan kullandığı krediye ilişkin 13.800-TL komisyon tahsil edildiğini,kredi kullandırım komisyonunun haksız şart niteliğinde olduğunu,haksız olarak alınan 13.800-TL’nin, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili,davacıya ticari kredi kullandırıldığını,müvekkili bankanın tacir sıfatını haiz olup ücret isteme hakkının mevcut olduğunu, davacı ile müvekkil banka arasında var olan ticari iş sebebiyle, müvekkil bankanın görüğü işlerden dolayı gerek genel kredi sözleşmesi,gerekse bankacılık teamülleri gereği ücret isteyebileceğini,sözleşmeye aykırı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, taraflar arasında 09/02/2008 tarihli genel kredi sözleşmesi imzalandığı ve davalı banka tarafından davacıya ticari kredi kullandırıldığı,genel işlem şartlarını düzenleyen TBK nun 20 vd. maddelerinin 1.7.2012 tarihinde yürürlüğe girdiği, somut olayda uygulanamayacağı, sözleşmenin ticari niteliği ve göz önüne alındığından TTK18(e20) maddesi hükmüne göre sözleşmeyi imzalayan tarafların basiretli tacir gibi hareket etme zorunluluğu bulunduğu sözleşmede komisyon alınacağının 6/3 maddede yazıldığı,emsal oranların% 2 ile % 5 arasında olduğu ve somut olayda kullandırılan krediye konu anaparanın %3.94 oranında alındığından sözleşmeye aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili; müvekkiline imzalatılan sözleşmenin; genel işlem koşulları içeren bir sözleşme olduğunu, mahkemenin ”TBK.nın genel işlem şartlarını düzenleyen olaya uygulanması gereken 20 ve devamı maddelerinin 1.07.2012 tarihinde yürürlüğe girdiği, somut olayda genel işlem koşullarının uygulanma imkanı bulunmadığı” gerekçesinin yersiz ve mesnetsiz olduğunu mahkemenin kararının kaldırılmasına, komisyon bedeli adı altında alınan 13.800-TL’nin iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Taraflar arasında 09/02/2008 tarihinde genel kredi sözleşmesi imzalandığı,sözleşme kapsamında davacıya 60 ay vadeli olmak üzere aylık eşit taksitli 350.000- TL bedelle kredi kullandırıldığı ve davacıdan kredi komisyon masrafı(tahsis ücreti) adı altında 13.800- TL tahsil edildiği ihtilafsızdır.Davacı kredi masraflarına ilişkin sözleşme hükümlerinin TBK nun 20 vd.maddeleri gereği genel işlem koşulları kapsamında denetimi gerektiğini ileri sürmektedir. Genel kredi sözleşmesinin TBK nun yürürlüğünden evvel imzalanıp ,ödemenin de aynı tarihte yapıldığı sabittir.6101 Sayılı TBK’nın Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 4. maddesi, “TBK’nun yürürlüğe girmesinden önce gerçekleşmiş olup da, TBK’nun yürürlüğe girdiği sırada henüz herhangi bir hak doğurmamış fiil ve işlemlere, TBK hükümleri uygulanır” hükmünü haiz olup,yerleşmiş yargı uygulamasın da TBK 20 vd. maddelerinin eski tarihli genel kredi sözleşmelerinde uygulanamayacağı görüşü hakim olmuştur.
Bankalarca masraf ve komisyon adı altında yapılan tahsilatların yasal dayanağı kredi kullandırıldığı tarihte yürürlükte bulunan 09.12.2006 tarihli RG’de Merkez Bankası tarafından yayınlanan 2006/1 sayılı Tebliğ hükümleridir.Tebliğin”Kredi faiz oranları ve sağlanacak diğer menfaatler” başlıklı 4. maddesinde ;”Bankalarca,…üye işyeri komisyonu hariç faiz dışında sağlanacak diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırları serbestçe belirlenir.”denilmektedir.Öte yandan bankacılık teamüllerine göre ilk kredi kullandırımında yapılması gereken istihbarat, haberleşme ve operasyonel vs. gibi işlemlerin bir maliyeti bulunduğundan müşteriden “Kredi Tahsis ve İstihbarat Ücreti” adı altında ücret talep edilebilecektir. Bankalar tarafından alınacak olan komisyonlar bakımından sözleşmede açıkça bir tutar ve oran bulunmadığında, anılan yasal düzenleme gereğince Merkez Bankasına bildirimde bulunulup bulunulmadığının araştırılması, bildirim yapılmamış olması durumunda emsal banka uygulamalarının araştırılması, alınan komisyon bedelinin emsal banka uygulamalarına göre orantılı olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekir. ( Yargıtay 11. H D’nin 30/05/2018 tarihli 2016/11932 E., 2018/4158 K. sayılı kararı).Somut olayda, taraflar arasında akdedilen 23/02/2008 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi’nin 6.3 maddesi “Müşteri, banka tarafından yapılan değerlendirme ,istihbarat ve inceleme ücreti ile kredinin kullandırılması ,teminatlandırılmasının değerlendirilmesi,ekspertiz yapılması ve bunun gibi işlemler için ücret ödemeyi kabul eder.” düzenlenmesini içermektedir. Dolayısıyla kredi tahsisi ücreti oranının sözleşmede kararlaştırılmamış olduğu görülmektedir. Mahkemece emsal banka uygulamaları araştırılarak yapılan araştırmada %2-5 oranında kredi tahsis komisyonu alındığı tesbit edilmiş olup ;davacıdan tahsil edilen % 3.94 oranda alınan kredi tahsis ücretinin makul bir oran olarak kabul edilip buna göre fazladan bir ücret alınmadığının kabulü ile davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.İstnaf sebebleri yerinde görülmeyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına,İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 06/10/2020