Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1094 E. 2020/964 K. 08.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1094
KARAR NO: 2020/964
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/07/2020
NUMARASI: 2019/524 2020/369
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/10/2020
Davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine yönelik hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili ile davalı şirket arasında 08/06/2016 tarihinde sözleşme akdedildiğini, sözleşme gereği muaccel hale gelen komisyon alacağının bulunduğunu, davalı şirket tarafından herhangi ödeme yapılmadığını, buna ilişkin İstanbul … İcra Müdürlüğü tarafından … esas numaralı icra takip dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin davalı şirkete tebliği üzerine davalı şirketin takibe, borca ve borcun tüm ferilerine itiraz ettiğini, takibin durduğunu, işbu davayı açma zarureti doğduğunu, davanın kabulüne, istanbul … icra Müdürlüğü’nün … Esas numaralı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davanın kimin tarafından ikame edildiğinin anlaşılamadığını, davacı … tarafından arabuluculuğa başvurulmadığını, Davacı ile müvekkili arasında akdedilmiş yazılı bir sözleşme bulunmadığını, Müvekkili ile …Ltd. Şti. arasındaki ticari ilişkinin varlığını inkar etmemekle birlikte yazılı bir sözleşme akdedilmediğini ,aradaki ilişkinin komisyon ilişkisi olmayıp simsarlık ilişkisi olduğunu … tarafından dönemsel olarak kesilen faturaların müvekkili tarafından ödenmiş ise de ,simsarlık ilişkisinin 1.9.2016 tarihinde mutabaktala son bulduğunu,sonsuza dek komisyon ödenmesini öngören protokol hükmünün genel işlem koşullarına aykırı olduğunu, … ile 2 yıllık bir süre için simsarlık ilişkisini kurulup son bulduğunu,1.9.2016 tarihinden sonra fatura düzenlenmemesinin ilişkinin son bulduğuna delil teşkil ettiğini bildirerek davanın önce usulden değerlendirilerek reddine, davanın esasına girilmesi halinde davanın esastan reddİne, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, …Ltd. Şti’nin eski ünvanının …ltd.şti olduğunu 01/04/2016 tarihli sicil gazetesine göre …’ın … ile birlikte şirket müdürü oldukları ve müştereken şirketi temsil ve ilzama yetkili oldukları, davacı tarafın komisyon alacağını talep ederken dayanak olarak 08/06/2016 tarihli protokol başlıklı sözleşmeye atıf yaptığını, 08/06/2016 tarihli protokolün; …’ın herhangi bir şirket kaşesi olmadan ve münferiden protokolü imzalamış olduğu, oysaki adı yazılı belgedeki imzanın …’ın şahsi sorumluluğunu doğurduğu, imzanın şirket kaşesi üzerine atılmadığı ve ayrıca şirketi temsilen atılmış olsa bile …’ın münferiden şirketi temsile yetkili müdür olmadığı, sözleşmede imzası ve iradesi bulunmayan davacı şirket yönünden aktif husumet ehliyeti olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili; sözleşmenin 3. maddesin de davalı şirket ile … firması arasındaki işbirliği devam ettiği müddetçe sözleşmenin geçerli olduğunun kararlaştırıldığını,protokolde …’ın şirket yetkilisi olarak imzasının bulunduğunu, dava konusu edilen alacağın komisyon alacağı olması sebebiyle sözleşmenin yazılı şekilde yapılma şartının söz konusu olmadığını, aktif husumet ehliyeti ile ilgili dava şartının tamamlanabilir bir dava şartı olduğundan bu eksikliğin tamamlanabilmesi için kendilerine kesin süre verilmesi gerektiğini, davalı tarafın protokol doğrultusunda ödemeler yaparak protokolü benimseme iradesini ortaya koyduğunu daha sonradan söz konusu protokoldeki şekil eksikliğini öne sürmesinin MK’nun 2. maddesi gereği dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğini belirterek kararın kaldırılmasını, aktif husumet ehliyeti konusunda karar verilecekse de bu eksikliğin giderilmesi için kendilerine kesin süre verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Davada sıfat ; davanın tarafının , dava konusu maddi hukuk ilişkinin süjesi olup olmamasıyla ilgilidir. Taraf sıfatı ( husumet ) maddi hukuka göre belirlenen bir sübjektif hakkı dava etme yetkisini ya da bir sübjektif hakkın davalı olarak talep edebilme yetkisini gösteren bir kavramdır. Davacı tarafta yer alan taraf için aktif dava sıfatı, davalı tarafta yer alan taraf için pasif taraf sıfatından söz edilebilir. Uygulamada “sıfat” yerine “husumet” terimi de kullanılmaktadır. Sıfat bir itiraz olduğundan, hakim diğer itirazlar gibi taraf sıfatını da dava dosyasından anlayabildiği sürece kendiliğinden nazara alır. Sıfat , davada taraflardan birinin davaya konu sübjektif dava hakkının bulunup bulunmadığı ile ilgili bir husustur. Tarafların sıfatının yargılama sonuna kadar devam etmesi zorunludur. Bu husus¸ mahkemece resen gözününde bulundurulmalıdır, bir davada taraflardan birinin davacı ya da davalı sıfatının olmadığı belirlenirse , artık bu davanın esasının çözümüne girilmeden , davanın husumet yokluğundan reddi gerekir. Husumetin ileri sürülme zamanı yasa ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi , davalı tarafından ileri sürülmesi gereken bir defi de değildir. Davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde re’sen nazara alınması gerekli hukuki bir durumdur.(Yargıtay3.H.D. 03/07/2017 tarih 2016/21937esas,2017/10891 karar sayılı ilamı). Dayanak 8.6.2016 tarihli protokolün incelenmesin de ,protokolün taraflarının davalı ile … ltd.şti. Olarak belirtildiği, içeriğinde davalının … Ürünleri Temsilcisi …’a , Körfez Ülkelerini kapsayacak su ihracatlarında koli başına 0,04-usd ödeneceğinin kararlaştırıldığı ve protokolün şirket kaşesi konulmadan … tarafından imzalandığı anlaşılmaktadır. Somut olayda ;gerek icra takibinde gerekse dava dilekçesinde davacı …’da davacı gösterilmekte ise de; itirazlar üzerine davacı vekili 4.11.2019 tarihli dilekçesinde davacı tarafın …ltd.şti olduğu , …’ın şirket temsilcisi olduğundan dava dilekçesine yazıldığını beyan ettiğinden huzurda ki davanın davacısının …ltd.şti olduğu,protokolün şirketi temsilen … tarafından imzalandığını kabulü ile davanın bu çerçevede çözümü gerekmektedir. İlk derece mahkemesince ,davanın aktif husumet yokluğundan reddine ilişkin hükme gerekçe olarak; dayanak protokolün imza tarihinde şirketin müşterek imzaya yetkili yetkililer tarafından birlikte imzalanmadığı,protokolde şirketin imza ve iradesi olmadığı gösterilmiştir. 6098 sayılı TBK’nın 40.maddesin de “yetkili bir temsilci tarafından bir başkası adına ve hesabına yapılan hukuki işlemin sonuçları ,doğrudan doğruya temsil olunanı bağlar” denilmiştir. Yine aynı kanunun 46. Maddesine göre: “Bir kimse yetkisi olmadığı hâlde temsilci olarak bir hukuki işlem yaparsa, bu işlem ancak onadığı takdirde temsil olunanı bağlar. Davacı vekilinin açık beyan ve kabulünden anlaşıldığına göre protokolün davacı şirket ile davalı şirket arasında tanzim olunduğunun kabulü gerekmektedir.buna göre protokolün tarafı … şirketi olduğunun protokol başlığında açıkça yazıldığı ,şirket temsilcisi …’ın yetkisiz temsilci olduğunun kabulü halinde de ihtilafsız dönemde faturaların şirket tarafından düzenlendiği ,sonuçta da icra takibiyle de komisyon alacağı talep ettiği ,yetkisiz temsilci tarafından da protokolün şirket adına imzalandığı kabul edildiğinden davacı şirketin aktif husumet ehliyetinin bulunduğunun kabulü gerekmektedir.Davalı tarafça dayanak protokolde ki imzaların davalı şirket yetkili temsilcileri tarafından imzalanmadığı ileri sürülmüş olup , … ile sözlü kurulan ticari ilişkinin 1.9.2016 tarihine kadar devam ettiği ,bu tarihte mutabakatla son bulduğu savunulduğuna göre davacı şirket bakımından davanın aktif husumet yokluğundan reddi doğru olmamıştır. Anlatılanlara göre ;davacı şirketin dava açmaya aktif husumet ehliyeti bulunduğu anlaşıldığından davanın esası hakkında sunulan deliller değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddi yerinde görülmemiş,HMK 353(1)-6 kapsamında kalan hükmün kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/524 Esas – 2020/369 Karar sayılı 02/07/2020 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE” İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 54,40- TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda H.M.K.’nın 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.08/10/2020