Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1084 E. 2021/539 K. 08.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1084
KARAR NO: 2021/539
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/03/2020
NUMARASI: 2014/645 Esas-2020/203 Karar
DAVA: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/04/2021
Göreve ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine yönelik hükmün davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili,davalı şirket ile aralarında 11.11.2010 tarihinde toplam 50.000-TL bedelle 2 adet otomatik halı yıkama makinesi satın alındığını, satış bedeli olarak …bank’a ait 6.000-TL 6.000-TL ve 7.400-TL bedelli 3 adet çek 20.600-TL nakit para ve 10.000-TL değer belirlenen 2009 yılında alınan garanti süresi henüz dolmamış bir makinenin davalı şirkete teslim edildiğini,dava konusu makinenin alındığı tarihten itibaren 30 iş günü geçmeden makinelerin arıza yaptığı ve derhal bağlı bulunduğu servise ve davalıya haber verildiğini, ilgili servis tarafından tamir edilen makineler, alındığı tarih ve servise gittikten sonra üzerinden 2 ay geçmeden çeşitli parçalarından tekrar tekrar arızalandığını,davacı tarafından ilgili servise arızalar bildirildiği halde servis tarafından çeşitli bahanelerle 25 iş günü mağduriyetinin giderilmediği, bu nedenle davacının zarara uğradığını, işlerin aksaması nedeniyle mağduriyetin davalı şirkete bildirildiği ancak davalı tarafça herhangi bir girişimde bulunulmaması nedeni ile davalıya Beyoğlu … Noterliği’nden ihtarname ile ayıplı mal niteliğindeki makinelerin iade alınması ve davacı tarafından ödenen ücretin iadesini talep ettiğini bildirir ihtarın gönderildiği, davalı tarafça usulsüz beyanlarla cevap verdiğini, söleşmeden dönme hakkını kullanarak satılan ürünün davalı tarafından iade alınarak makine karşılığı ödenen 50.000-TL den 2.000-TL’sini, satılan için yapılan giderlerden şimdelik 1.000-TL’sinin ayıplı maldan doğan zararlarından şimdilik 2.000-TL’sini, iş kaybı nedeni ile şimdilik 1.000-Tl’sini servise yapılan ödemelerden şimdilik 1.000-TL’sinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevabında dava konusu 2 adet makinenin satılarak davacıya teslim edildiğini,dava dilekçesinde belirtilen makinelerin değerinin 9.440-TL olduğunu, davalı tarafından satılan ürünün standart ürünlerden olmayıp talep doğrultusunda özel üretilmiş makineler olduğunu haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ: İlk Derece Mahkemesi’nce deliller toplanmış, bilirkişi raporu alınmış, davacının Çerkezköy Esnaf Odasından alınan yazı cevabına göre dava tarihi itibarı ile davacının esnaf olduğu, davanın 6335 sayılı yasanın yürürlük tarihi olan 01.07.2012 tarihinden sonra açıldığı,6335 sayılı yasanın 2/3 maddesi gereğince Asliye Hukuk ve Asliye ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olması nedeni ile H.M.K.’nın 114/(1)c maddesi gereğince görevsizliği nedeni ile dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili; 2015 yılında davacının ticaret sicilinde tacir kaydı bulunduğunu, mahkemenin gerekçeli kararında davacının hali hazırda tacir olduğu hususunu kararda belirttiğini,davacı dava esnasında tacir olmasa bile, taraflar arasındaki ihtilafın halı yıkama makinalarına ilişkin olduğu, davacının makinaları ticari iş görmek için aldığını, T.T.K.’nın 19/2 maddesinde taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmelerin kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri içinde ticari iş sayılacağını,davalı şirketin tacir olduğunu, dava konusunun ticari işletmesi ile ilgili olduğunu belirterek kararın kaldırılarak davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; davacı tarafından satın alınan makinelerin ayıplı olması nedeni ile makinenin iadesi ve bedelin tahsili ve uğradığı zararlarınn tazminine ilişkindir. 6102 Sayılı TTK’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir. Aynı yasanın 19/2 maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Öte yandan 6102 sayılı TTK hükümlerine göre; ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir (TTK 11/1). Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterilir (TTK 11/2). Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten gerçek kişiye tacir denir (TTK 12/1). İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11 inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır (TTK 15/1). TTK 24 ve devamı maddelerde düzenlenen ticaret siciline ilişkin hükümler tacir sıfatını taşımanın tescile bağlı olmadığı üstelik bu sıfatı taşımanın sonucu ve gereği olduğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle esnaf boyutunu aşan ticari işletme işleten kimsenin ticaret siciline kaydını yaptırmamış olması, tacir olmadığını göstermediğinden esnaf sayılmasını gerektirmez. 21.07.2007 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 18.06.2007 tarihli 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile esnaf ve tacir ayrımına esas sınırlar belirlenmiş olup, bu kararda, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu 177. maddesinde belirtilen hadlerden, 1. ve 3. bendindeki konularda faaliyette bulunanlarda yarısını, 2. bendeki faaliyetlerde bulunanların bu tutarın tamamını aşanların tacir olacağı belirlenmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık satım sözleşmesinden kaynaklanmakta olup satım sözleşmesi TTK’nda düzenlenmediğinden, ancak taraflardan her ikisinin de tacir olması halinde ticaret mahkemesinin görevli olduğu kabul edilecektir. İlk derece mahkemesince dava tarihi itibariyle davacının ticaret siciline kaydının olmadığı ve esnaf ölçüsünde bulunduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş ise de, yukarıda da açıklandığı üzere davalının ticaret siciline kaydının olmaması tacir olmadığını, esnaf olduğunu göstermediği gibi işletme hesabına göre defter tutuyor olması da esnaf olduğunu göstermeyecektir. Somut olayda dava 09.11.2012 tarihinde açılmıştır. 2015 yılına kadar işletme esasında defter tutan davacı 2015 yılından itibaren davacı bilanço esasına göre defter tutmaya başlamıştır.Davacıya ait kayıtların incelenmesinden davacıya ait işyerinin 01.03.2008 tarihinde açıldığı,ekinde gönderilen Yıllık Gelir Vergisi Beyannamelerinde 2011 yılında verilen 2010 yılına ait beyannamede 2010 yılı gayrisafi hasılatının 317.104,22- TL ,2012 yılında verilen 2011 yılına ait beyannamede gayrisafi hasılatı 241.806,56- TLdir. 2013 yılında verilen 2012 yılına ait beyannamede gayrisafi hasılatı 39.447,93 -TL görünmektedir. Davanın açıldığı 2012 yılı için elde edilmesi gereken gayrisafi gelirin ise ; 77.000-TL olduğu davacı tarafından anılan tutara ulaşılamadığı belirlenmektedir. Ancak VUK”178/son maddesinde “Yeniden işe başlıyan tüccarlar yıllık iş hacımlarına göre sınıflandırılıncaya kadar II nci sınıf tüccarlar gibi hareket edebilirler” 180. Maddesinde ” (II) nciden (I) inciye geçiş: İş hacmı bakımından II nci sınıfa dahil tüccarların durumları aşağıda yazılı şartlara uyduğu takdirde bunlar bu şartların tahakkukunu takip eden hesap döneminden başlıyarak 1.inci sınıfa geçerler.1. Bir hesap döneminin iş hacmı 177 nci maddede yazılı hadlerden % 20 yi aşan bir nispette fazla olursa, veya;2. Arka … 2 dönemin iş hacmı 177 nci maddede yazılı hadlere nazaran % 20 ye kadar bir fazlalık gösterirse ” denilmiştir. 2010 yılında bilanço esasında belirlenen hadler ise ; alış 120.000-TL satış 170.000-TL ,gayrisafi gelir 68.000-TL ,2011 yılı için ,alış 129.000-TL,satış 180.000-TL gayrisafi gelir miktarı ise 70.000-TL tutarında olduğu belirlenmiştir. Anlatılanlara göre davacının 2010 ve 2011 yıllarında elde ettiği alım-satım tutarları ile gayrisafi iş hasılatlarına göre arka … iki yıl belirlenen hadleri %20 oranda aşan tutarda gelir elde etmesi nedeniyle 1. sınıf tacir olarak bilanço esasına göre defter tutma zorunluluğu bulunduğu anlaşılmaktadır.Mali açıdan bu yükümlülüğün yerine getirilmemiş olması davacının tacir vasfını etkilemeyecektir.İş bu davada davalının da şirket olduğu anlaşılmıştır. O halde ,davanın her iki tarafı tacir sıfatını haiz bulunduğundan davaya bakmakla görevli olduğu halde görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir.Davacı vekilinin istinaf sebebi yerinde görüldüğünden başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına davanın yeniden görülmek üzere kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/645 Esas-2020/203 Karar sayılı 03/03/2020 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)a-3 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE” İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 54,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda H.M.K.’nun 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.08/04/2021