Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1082 E. 2020/948 K. 06.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1082
KARAR NO: 2020/948
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/11/2019
NUMARASI: 2019/107 Esas-2019/1166 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06/10/2020
Davanın reddine yönelik hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin Kadıköy … Noterliği’nin 13/04/2012 tarih ve … yevmiye numaralı hisse devir sözleşmeleriyle davalı şirketteki tüm hisselerini aktif ve pasifi ile diğer ortaklara devrettiği halde anılan şirketin prim borcu nedeniyle 17/01/2014 tarihinde SGK’ya 6.400-TL, aynı şirket adına kayıtlı … numaralı telefon borcu için de İstanbul Anadolu İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasına 16/11/2015 tarihinde 381,60-TL ödeme yaptığını, her iki ödemenin toplamı 6.781,60-TL’yi borçlu şirket kendisine ödemeyince İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, müvekkilinin defalarca aramasına rağmen bugüne kadar 6.781,60-TL’nin davalı tarafından müvekkiline ödenmediğini, davalının bu borcu ödemek gibi bir niyeti olmadığı anlaşılınca icra takibine geçildiğini, davalının 01/06/2016 tarihinde bu borca itiraz ettiğini, süresinde yapılan itiraz nedeniyle icra takibinin durduğunu, borçlunun itirazının iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatının davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili; davacı ile müvekkili şirketin dava dışı diğer ortağı …’ın uzun süre ortaklık ilişkisinde bulunduklarını, ilgili ödemelerin dava dışı …’ın işlerinin yoğunluğu sebebiyle davacıdan ödeme yerine giderek yalnızca ödemeyi yapmasını rica etmesi sonucu yapılan ödemeler olduğunu, şirketin nam ve hesabına davacı tarafından yapılan ödemeleri, ödeme yapılmadan önce elden ve nakden vererek ödemenin yapılmasını sağladığını, ödemenin veya ödemelerin davacının kredi kartı ile yapılmış olmasının, kendilerinin nam ve hesabına bir ödemenin yapıldığını ispatladığı, ancak bilindiği gibi hukuken ve vicdanen kendilerini borçlu göstermediğini, müvekkili olduğu şirket yetkilisinin vermiş olduğu nakit ödeme yerine davacının kredi kartından ödeme yapması kendi tercihi ve iş bu davaya sebebiyet vermesi anlamında da kötü niyetli olduğunu, söz konusu ödeme iddiasının müvekkili olan şirketi tek başına borçlandırmaya hukuken yeterli olmadığını, davacının mantığına göre, ödemeyi yapan kişi alacaklı olacak ise, müvekkili olduğu şirketin bir borcu iki kez ödemek zorunda kalacağını, müvekkilinin davacıya herhangi bir borcu olmadığının tespiti ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacının Kadıköy … Noterliği’nin 13/04/2012 tarih … ve … yevmiye nolu limited şirketi hisse devir sözleşmesi ile hissesinin 125.000-TL’sini …’a, 5.000,-TL’sini …’e sattığının anlaşıldığını, (…) … nolu telefon fatura ödemelerinin sözleşmenin fesih tarihi olan 02/07/2009 tarihi olduğu, davacı tarafça 381,60- TL olarak ödendiği borç tahakkuk tarihinde davacının şirket ortağı olduğu, SGK prim borcunun 2008 yılı 1, 2, 3, 4. dönemlerine ait olduğunun bildirildiği, davacının prim borcu olduğu dönemde şirket ortağı olduğu gerekçesiyle davacının davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; borçlu şirketin tüm aktif ve pasifiyle 13/04/2012 tarihinde müvekkili tarafından devredildiğini, borçlu şirketin devir tarihi ile paraların haciz tehdidi altında takip dosyalarına ödendiği tarihleri gözetmeden borcun tahakkuk tarihini esas alarak davasını reddettiğini, şirketin pasifini de devir alanların sorumlu olduğu, borcun müvekkili tarafından ödenmesinden sonra paranın rücuen istenmesinden başka hukuki yol olmadığını, takibe ve davaya konu edilen paraların, müvekkilinin şirket ortaklığı döneminde değil, ortaklık bittikten 3 yıl sonrasında aktifiyle birlikte pasifinin de devredildiği şirketin borcu nedeniyle ödenen paralardan olduğunu, müvekkili rücu hakkını kurumlara karşı değil pasifini de devrettiği şirkete karşı kullandığını belirterek,kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Elde ki dava; şirket ortağı iken ;bilahare payını devreden davacının, ortağı bulunduğu şirketin SGK prim borcu ile şirket adına kayıtlı bulunan telefona ait borcun davacı tarafından ödendikten sonra ;davacı tarafından ödenen bedelin rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Davaya konu ödemelerin davalı şirkete ait SGK prim borcu ve telefona ait ödemeler olduğu hususunda ihtilaf yoktur.Davalı aslın da ödemelerin elden davacıya şirket yetkilisi tarafından verildiğini ancak ,davacının bu ödemeleri nakit yapmayıp kendi kredi kartından yaptığını ileri sürmüş ,ilk derece mahkemesi ise davacının borcun doğum tarihinde şirket ortağı olup devirden önce ki borçlardan sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davalı ödemeler yapılmadan evvel davacıya borcun ödenmesi için elden nakit verildiğini ileri sürmüş ise de bu yoldaki savunmasını ispatlayıcı bir delil gösterilmemiştir. TTK nun 602.(1) maddesi uyarınca” limited ortaklık ,şirket borç ve yükümlülükleri dolayısıyla sadece malvarlığıyla sorumludur. ” Limited ortaklıkta temel kural ortakların ortaklık borçlarından dolayı herhangibir sorumluluklarının olmamasıdır. Ancak bu hususta kamu borçları bakımından önemli bir istisna getirilmiştir. 6183 sayılı yasanın 35.maddesi uyarınca limited şirket ortakları şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar. Ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahıslar devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur. Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur. Ortaklar, ödedikleri kamu alacağını öncelikle asıl mükelleften rücuen talep edebilirler. Ödenen kamu alacağının asıl yükümlüden tahsil imkanı bulunmadığı anlaşıldıktan sonra, diğer yükümlülerden rücu oranının ne olacağı konusunda ise bir ayrıma gidilmelidir. Buna göre limited ve kolektif şirketlerde kamu alacağından her ortak kendi payı oranında sorumlu olup payı haricinde ödediği kısım için diğer ortaklara rücu edebilir. Açıklanan yasal duruma göre ; davacı tarafından rücu talep olunan alacakların asıl borçlusu ve sorumlusu davalı şirket olup ; ilk derece mahkemesince limited şirketin borçlarından ortakların şahsi malvarlıklarıyla istisna haller dışında sorumlu olmadığının gözetilmeyerek davanın kabulü yerine ;borcun doğum tarihinde şirketin ortağı olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.Ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu hata nedeniyle hükmün kaldırılmasına ,davacı tarafça ödenen davalı şirket borçlarının davalıdan tahsili gerektiğinden davanın kabulüne ve likit alacağa haksız itiraz nedeniyle davacı yararına icra inkar tazminatı tahsiline karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/107 Esas-2019/1166 Karar sayılı ve 28/11/2019 tarihli hükmünün, HMK.’nun 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA; Davanın kabulune “davalı borçlunun İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline ;takibin 6.781,60-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilerek takibin devamına, %20 oranında hesaplanan (1.356,32-TL) icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya ödenmesine” İlk derece mahkemesine ilişkin olarak; “Alınması gereken 463,25-TL nispi karar ve ilam harcından ; davacı tarafından icra ve mahkeme veznesine yatırılan 115,82-TL nin mahsubu ile bakiye 347,43-TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davacı tarafından yatırılan 149,73-TL peşin harçların davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı tarafından yapılan 141,90-TL yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 3.400-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 115,82-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Hükümden sonra davacı yan gider avansından karşılanan 53,50-TL posta masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 06/10/2020