Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1070 E. 2023/669 K. 02.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1070
KARAR NO: 2023/669
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/03/2020
NUMARASI: 2018/674 Esas 2020/208 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/05/2023
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin Bursa … İcra Dairesinin … E.sayılı icra dosyası ile borçlu …’den 17.000.000 -TL ve ferileri olmak üzere alacaklı olması sebebi ile …’nin … Tic A.Ş’deki (%49) hisselerine TTK 133 ve İİK 94.maddesine göre haciz konulduğunu ve şirketin pay defterine işlendiğini, İİK 94.maddesine göre haczi tatbik edilen davalı şirket borçlu …’nin haciz konulan %49 hissesinin tasfiyesi ve alacaklılara zarar vermek amacı ile 13/06/2018 tarih ve 2018/8 karar sayılı yönetim kurulu kararı ile şirketin esas sözleşmesinin 6 nolu maddesini değiştirerek 500.000-TL olan şirket sermayesini 11 kat arttırarak 5.500.000- TL’ye çıkarılmasına ilişkin olağanüstü genel kurul kararı yapılmasına ilişkin yönetim kurulu kararı aldığını, alınan bu yönetim kurulu kararının iptali için İstanbul 16 ATMnin 2018/604 E.sayılı dosyası ile dava açtıklarını ve davanın halen derdest olduğunu, … Tic. A.Ş, yönetim kurulunun borçlu-hissedar … ile müşterek hareket etmesi veya borçlu hissedardan ayrı olarak hareket etmesi hallerinde hacizli hisse ile ilgili haczi tatbik edilen icra dairesinin muvafakatını almadan yönetim kurulunun hacizli hisseyi de etkileyecek şekilde karar almasının mümkün olmadığını, Bursa …İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyası ile yönetim kurulunun sermaye arttırılması kararının uygulanmamasına ilişkin kararın davalı şirkete tebliğ edilmesine rağmen davalı şirketin sermaye arttırımı kararı aldığını bildirerek davalı şirket tarafından sermaye arttırılmasına ilişkin olağanüstü genel kurul kararının TTK.447 maddesine göre butlan ile batıl olduğuna ilişkin karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkili şirketin …, …, …, … ve …’ın sermayeleri ve katılımıyla TTK’na uygun olarak 12/11/2015 tarihinde kurulup tescil ve 18/11/2015 tarihinde yayımlanarak ilan olduğunu, davacının borçlusu …’nin davalı şirketin kurucu ortağı, en büyük hissedarı olduğunu ve şirketin %49 hissesine sahip olduğunu, davalı firmanın 2015 tarihinde 500.000-TL sermaye ile kurulduğunu, brüt satış tutarının 23.779.407,52- TL olduğunu, yerleşik Yargıtay kararları gereği davalı şirketin söz konusu sermaye arttırımına ihtiyacı olduğunu, sermaye arttırımının olağan bir işlem olduğunu, davacının iddia ettiği gibi sermaye arttırımı davacıyı zarara uğratma amacı ile yapılmadığını bildirerek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, İİK 94 maddesinde ki düzenleme payı haczedilen borçlu ortağa yönelik olup şirket yönetimine yönelik olmadığını, ancak hisse haczi gerçekleştikten sonra borçlu şirket ortağı veya hisseleri haczedilen anonim şirketin yaptığı tasarruf işleminin alacaklıya zarar verip vermediğinin değerlendirilmesi gerektiğini, davacının, şirketin sermayesinin artırılması sonucu haczedilen hisselerin sermayeye olan oranının azaldığını, hisselerin satım bedelinin düştüğünü ileri sürdüğünden bu davayı açmakta hukuki menfaati olduğunu, davalı şirketin 2.344.116,46-TL zarar ettiği bu zarar ile öz varlığının büyük bir bölümünü kaybettiği tespit edildiğini, kaybedilen sermayenin yerine gelmesi için sermaye artırımına gidilmesi mümkün olup ancak davalı şirket tarafından yapılan sermaye artışı davacının alacaklı olduğu …’nin şirketteki hisse oranı %49 ‘dan %4,4’e düşürdüğünü, Dava dışı pay sahibi …’nin sermaye içindeki paylarının itibari değeri aynı kalmakla birlikte payların sermaye içindeki oranı önemli ölçüde düştüğünü, davalı şirket ortağının 245.000-TL karşılığı olan 245.000 adet hissesi aynen korunmakta olduğunu, bu sebeple dava dışı borçlu ortağın pay oranın düşmüş olması haciz konulan hissenin satışı aşamasında gerçek değerinin tespitinde herhangi bir değişikliğe sebep olmayacağını, ortaklık sermayesinin artırılmasının ortaklık çıkarına olduğu, davalı şirketin sermaye artırımından önce mali zararının bulunduğu, öz sermayesini kaybettiği, sermaye artırımı ile birlikte mali zararın bir kısmının karşılandığı bu durumunda davalı şirket ortağından alacaklı olan davacı lehine bir durum yarattığı anlaşıldığından açılan davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili, İstanbul 4.ATMnin 2018/604 E. sayılı dosyasındaki bilirkişiler tarafından düzenlenen raporda ocak/eylül 2018 tarihleri arasında satışlar artmadığı halde stokların artırılması sureti ile şirket ek finansman ihtiyacı yaratıldığı … şirketinden normalin çok üzerinde yüklü miktarda mal alınarak davalı şirketin 30/09/2018 tarihi itibarıyla … şirketine 3.638.854.36 -USD karşılığı 21.797.465,39- TL borçlandırılarak şirketin sermaye ihtiyacına zorlandığı beyan edildiğini, şirkette %49 hissedar olan borçlu …’den alacaklı olan …’ın haciz koyduğu %49 hissenin, icra müdürünün kararına rağmen, davalı şirket yönetim kurulu ve genel kurulu tarafından %4,45’e düşürülmesi sebebi ile davacı/ alacaklının hukuken ezildiğini, hacizli payın/hissenin değerinin korunması ve haciz alacaklısının hakları konusunda hukukumuzda açık bir düzenleme bulunmadığı gibi, bu hususta hukukî boşluk bulunduğunu, TTKnın 493-494 maddeleri düzenlemeleri ile icra satışı neticesi şirket paylarını iktisap eden şirket dışı kişilerin şirkete hissedar olmasına karşı anonim şirketleri korumaya almış, devre onay vermeyerek bu payların mahkemece tespit edilecek gerçek değeri karşılığında şirket tarafından iktisap edilebileceğini düzenlediğini , hisse haczini tatbik eden Bursa … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile “yönetim kurulunun sermaye artırılması kararının uygulanmamasına” ilişkin karar verildiğini, TTKndaki düzenlemelere göre pay sahipleri mevcut paylarının sermayeye oranına göre haklarını kullanabileceği ve kazanımlarından istifade edebileceğini, bu duruma göre hacizli hisse miktarının %49’dan % 4,4’e düşmesi büyük bir hak kaybını ortaya koyduğunu, bu konuda hukukumuzda boşluk bulunmakta olup bu boşluğun içtihat ile doldurulması şart olduğunu, T.T.K.nın 133. maddesine istinaden İ.İ.K.nın 88. veya 94. maddelerine göre haciz konmuş şirket payı, şirketin esas sermayesine olan oranını (hisse miktarını) düşürmek amacı ile kötü niyetli olarak yapılacak âfâkî sermaye arttırımları ile alacaklıların tüm hakları ihlâl edilme tehlikesi ile karşı karşıya olacağını belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Açılan dava, TTK 447.madde uyarınca alınan genel kurul kararının butlanı ile yok hükmünde olduğunun tespiti istemine ilişkindir. TTK 447.madde”(1) Genel kurulun, özellikle; a) Pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, b) Pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran, c) Anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan kararları batıldır. ” hükmüne haizdir. TTK 133.madde de sermaye şirketlerinde alacaklıların alacağın tahsili için senede bağlanmış veya bağlanmamış payların haczedilmesini ve paraya çevrilmesini isteyebilecekleri düzenlenmiş, aynı kapsamda İİK 94.madde anonim şirketlerde paylar için pay senedi veya pay ilmühaberi çıkarılmamışsa, borçlunun şirketteki payı icra dairesi tarafından şirkete tebliğ olunarak haczedileceği, bu haczin şirket pay defterine işlenmesinin zorunlu olduğu, haczin, icra dairesi tarafından tescil edilmek üzere Ticaret Siciline bildirileceği, bu durumda haczedilen payların devri, alacaklının haklarını ihlâl ettiği oranda batıl olacağı, icra dairesinin devre mâni tedbirleri alacağı düzenlenmiştir. TTK nın 462.maddesinde iç kaynaklardan yapılan sermaye arttırımı sonucu, ortaklar iç kaynaklardan ortaya çıkacak sermaye paylarını, sermaye oranlarına göre bedelsiz olarak kendiliğinden iktisap ederler. Buna karşın TTK 459 vd. maddeleri uyarınca ortakların artırılan sermaye paylarını ödemeyi taahhüt ettikleri bedelli sermaye artırımı yolu ile de esas sermaye artışına gitmeleri mümkün olup bu halde her ortağın rüçhan hakkını kullanması zorunlu değildir. Bursa … İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı icra dosyasında davacı tarafın alacaklı olup takip konusu alacak nedeni ile dava dışı davalı şirket hissedarı …’nin %49 hissesine haciz koyulduğu, haczin şirket pay defterine işlendiği ve Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne bildirilmiştir.Davalı şirket yönetim kurulunun 13.06.2018 tarih ve 2018/8 sayılı yönetim kurulu kararı ile şirket esas sözleşmesinin 6. Maddesinin değiştirilerek şirket sermayesinin 500.000-TL den 5.500.000-TL ye yükseltilmesi için genel kurulun olağanüstü toplantıya çağrılmasına karar aldığı, Bursa … İcra Dairesi’nin 05.07.2018 tarihli yazısı ile …’nin davalı şirketteki hisselerine haciz konulduğundan 13.06.2018 tarihli 2018/8 sayılı yönetim kurulu kararının uygulanmaması ve …’nin tasarruf yetkisinin kısıtlandığı, payları için yapılacak her türlü tebligatın İcra Dairesine yapılması yönünde şirkete muhtıra gönderildiği, davalı şirketin 16.07.2018 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurulunda şirket ana sözleşmesinin Sermaye ve Pay Senetlerinin Nev’i başlıklı 6. Maddesinin değiştirilmesine ve sermayenin 500.000- TL den 5.500.000-TL ‘ye yükseltilmesine karar verildiği, davalı şirket yönetim kurulunun 17.07.2018 tarih ve 2018/9 sayılı rüçhan haklarının kullanımına davete dair kararının ortaklara tebliğ edilerek 25.07.2018 tarihinde tescil edildiği, …’nin rüçhan hakkını kullanmadığı ve haciz koyduran davacı alacaklının da bu hakkı kullanmadığı ve bu haliyle …’nin %49 olan şirket hissesinin %4,5 oranına düştüğü anlaşılmaktadır.Davacı taraf; davalının hissedarı …’nin haciz konulan hissesinin alacaklılara zarar vermek kastı ile 13.06.2018 tarih ve 2018/8 sayılı yönetim kurulu kararı gereğince 16.07.2018 tarihinde yapılan genel kurul kararı ile şirket sermayesinin artırılarak …’nin şirketteki payının küçültüldüğü bu sebeple dava konusu genel kurulun batıl olduğunu iddia etmekte, davalı taraf ise şirketin zarar etmesi nedeni ile sermaye artırımının zorunlu olduğunu ileri sürmektedir. Dosyada mübrez davalı şirket yönetim kurulunun 13.06.2018 tarih ve 2018/8 sayılı yönetim kurulu kararının incelenmesinde şirket esas sözleşmesinin 6. Maddesinin değiştirilerek şirket sermayesinin 500.000,00 TL den 5.500.000,00 TL ye yükseltilmesi için genel kurulun olağanüstü toplantıya çağrılmasına ilişkin alınan bir karar olduğu, sermaye artırımına ilişkin bir karar olmayıp olağanüstü genel kurul toplantısına çağrı niteliğinde olduğu için Bursa … İcra Dairesi’nin 05.07.2018 tarihli yazısı ile 13.06.2018 tarihli … sayılı yönetim kurulu kararının uygulanmaması yönünde verilen ihtaratın gerek mahkemelerin görev ve yetkisinde bulunan bir konuda icra dairesinin yetki aşımında bulunması ve gerekse tarih itibariyle verilmiş bir sermaye arttırımı kararı olmadığından bu konudaki ihtaratın usul ve yasaya aykırı olduğu, öte yandan …’nin tasarruf yetkisinin kısıtlandığı ve diğer tedbirlere yönelik ihtaratın yasal mevzuata uygun olduğu, yönetim kurulu kararının iptali için gerek davacı alacaklı gerekse hissesine haciz konulan … tarafından açılan İstanbul 16.ATM’nin 2018/604 E. Sayılı ve İstanbul 4.ATM’nin 2018/604 E. Sayılı dava dosyalarında davanın reddine karar verilmiştir.Uyuşmazlık, davalı şirketin yaptığı sermaye arttırımının zorunlu olup olmadığı, şirket menfaatine yapılıp yapılmadığı ve şirket ortağının dolayısıyla davacı alacaklının haklarını sınırlandırıp zarar verip vermediği noktasında toplanmaktadır. Gerek Yönetim kurulu karar iptali ve gerekse genel kurul karar iptali dosyalarında davalı şirketin ticari defter ve mali kayıtları incelenmiş olup 2015-2016 ve 2017 yıllarında yüksek oranda kar elde etmekteyken 2017 yılından 30.06.2018 tarihine kadar olan dönemde büyük miktarda zarar oluştuğu, özvarlığın büyük kısmının kaybedildiği ve varlıkların %85’inin yabancı kaynaklardan borç ile finanse edildiği, şirketin varlığını sürdürmesi için sermaye artırımı yapılması gerektiği tespit edilmiş ise de İstanbul 4.ATM’nin 2018/604 E. Sayılı dosyasında yapılan mali inceleme sırasında şirketin ilişkili olduğu yabancı kaynakların ve şirket stoklarının da ayrıntılı olarak incelendiği ve yapılan tespitlerde davalı şirketin 2017 yılından itibaren şirket stoklarını arttırmaya başladığı, %29 seviyesinden %66 seviyesine çıkarıldığı, satışlar artmadığı halde stokların arttırıldığı, bunun da ek finansman ihtiyacı oluşturduğu, stoktaki tüm malzemelerin … dışında davalı şirket ortakları tarafından Mısır’da kurulan … şirketinden temin edildiği tespit edilmiş olup netice itibari ile şirketin finansman arayışına sokularak sermaye artışına gidilmek zorunda bırakıldığı, esasen yüksek oranlarda kar elde edilmekteyken şirketin zarara sokularak ihtiyacı olmadığı halde sermaye arttırımına gidilmek durumunda kalındığı,davacının haczi nedeniyle alındığı,sermaye arttırımı kararının sermayenin korunması ilkesine aykırı ve davacı alacaklının haklarını ihlal edici nitelik taşıdığından TTK 447.madde uyarınca batıl olduğunun kabulü gerekmektedir.Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, belirtilen hata yeniden yargılama gerektirmediğinden, kararın kaldırılarak “Davanın kabulüne, Davalı şirketin sermaye arttırımına ilişkin olağanüstü genel kurul kararının batıl olduğunun tespitine ” karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/03/2020 tarih 2018/674 Esas 2020/208 Karar sayılı kararın HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın kabulüne, davalı şirketin 16.07.2018 tarihli sermaye arttırımına ilişkin olağanüstü genel kurul kararının batıl olduğunun tespitine” İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 179,90-TL karar ve ilam harcından, davacı tarafından yatırılan 35,90-TL’nin mahsubu ile bakiye 144‬-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,Davacı tarafından yatırılan 71,80-TL peşin harçların davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Davacı tarafından yapılan 2.400-TL bilirkişi ücreti, ‬242,10-TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 2.642,10‬-TL yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı vekili için takdir olunan 9.200-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,” Davacı tarafından yatırılan 54,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,Davacı tarafından yapılan 49-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 02/05/2023