Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1064 E. 2020/905 K. 29.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1064
KARAR NO : 2020/905
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/06/2020
NUMARASI : 2019/853 Esas 2020/265 Karar
DAVA: Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/09/2020
Hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 17/02/2015 tarihinden davalı şirket tarafından acentelik ilişkisinin haksız olarak feshedildiği 25/10/2018 tarihine kadar davalı … şirketinin acentesi olarak faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin TTK 122.maddesi gereğince denkleştirme (portföy) tazminatına hak kazandığını, denkleştirme tazminatına hükmedilebilmesi için sigorta şirketinin kusurlu olup olmamasının bir önemi bulunmadığını, acentenin kusurlu olup olmadığının önem taşıdığını, müvekkili acentenin kusurlu olmadığını, müvekkilinin davalı … şirketin müşteri kazandırmak için yoğun çaba ve gayret sarfettiğini, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik portföy tazminatı alacağı olarak 2.000-TL alacağın fesih tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu acentelik sözleşmesinin 25/10/2018 tarihinde feshedildiğini, davanın ise 29/11/2019 tarihinde açıldığını, portföy tazminatının 1 yıllık sürede açılmadığından, davanın öncelikli olarak hak düşürücü süre nedeniyle usulden reddini,aksi halde müvekkili şirketin acentenin faaliyetlerinden yeterli verimi alamadığını, beklenen satış hedeflerini gerçekleştiremediğini, müvekkilini zarara uğrattığını, davacı talebinin haksız, kötü niyetli ve kanuni dayanaktan yoksun olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davalı tarafça düzenlenen 25/07/2018 tarihli fesih ihtarının davacıya tarafa 26/07/2018 tarihinde tebliğ edildiği, 3 aylık sürenin ise 26/10/2018 tarihinde dolduğu, davanın ise 29/11/2019 tarihinde açıldığı, davanın TTK 122/4’te öngörülen 1 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili; 25/10/2018 tarihinde fesihname ile başlayan 1 yıllık hak düşürücü sürenin dolmasına 32 gün kala, 24/09/2018 tarihinde arabulucu başvurusu yapılarak hak düşürücü sürenin durdurulduğunu, arabuluculuk son tutanağının düzenlendiği 13/11/2019 tarihinde ise duran sürenin yeniden işlemeye başladığını ve süre dolmadan huzurdaki davanın açıldığını, bu nedenlerle kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava, 6102 sayılı TTK.nın 102 ve devamı maddelerinde düzenlenen acentelik sözleşmesinden kaynaklanan denkleştirme (portföy) tazminatı istemine ilişkindir.Uyuşmazlıkta sözleşmenin fesih tarihi itibariyle uygulanması gereken 6102 sayılı TTK.nın 122. Maddenin 4. fıkrası gereğince denkleştirme istem hakkı, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren 1 yıl içinde ileri sürülmesi gerekmektedir. Bu sürenin niteliği hususunda öğretide görüş birliği olmadığı, hakdüşürücü süre mi yoksa zamanaşımı süresi mi olduğunun yasal düzenlemede açıklanmadığı; maddenin gerekçesinde de sürenin niteliğinin uygulama tarafından belirlenmesi gerektiği, sebebinin de hukuk geliştirme olanaklarının önünün kapatılmaması olarak gösterildiği, bu hususun uygulamaya bırakıldığı anlaşılmaktadır. Kanunda dava açılmasından söz edilmeyip tazminat talebinin ileri sürülmesinden söz edildiği hususu dikkate alındığında, 1 yıllık sürenin dava açılması için değil, tazminat talebinin ileri sürülebilmesi için bir hakdüşürücü süre olarak anlaşılması gerektiği kabul edilmelidir. 6235 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun; Arabuluculuk sürecinin başlaması ve sürelere etkisi başlıklı 16.maddesinde – (1)” Arabuluculuk süreci, dava açılmadan önce arabulucuya başvuru hâlinde, tarafların ilk toplantıya davet edilmeleri ve taraflarla arabulucu arasında sürecin devam ettirilmesi konusunda anlaşmaya varılıp bu durumun bir tutanakla belgelendirildiği tarihten itibaren işlemeye başlar….(2) Arabuluculuk sürecinin başlamasından sona ermesine kadar geçirilen süre, zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin hesaplanmasında dikkate alınmaz.”denilmiştir. Yukarıda yazılı ilkeler ışığında davacı tarafça sunulan 2019/105468 arabuluculuk nolu son oturum tutanağının incelenmesinde , arabuluculuk sürecinin 24.09.2019 tarihinde başladığı,buna göre 26.10.2018 tarihinde işlemeye başlayan 1 yıllık hak düşürücü süre durmuştur. 13.11.2019 tarihinde ise Anlaşamama Tutanağının tanzim edilmesiyle de 1 yıllık hakdüşürücü süre yeniden işlemeye başlamış,dolmasından evvel 29.11.2019 tarihinde dava açılmıştır.O halde ilk derece mahkemesince iş bu davanın 1 yıllık hak düşürücü sürede açıldığının kabulü ile işin esasına girilip bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK 353(1)a-4 m. uyarınca hükmün kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/06/2020 Tarih 2019/853 Esas 2020/265 Karar sayılı hükmün HMK.’nın 353(1)a-4 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE” Davacı tarafından yatırılan 54,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 29/09/2020