Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1059 E. 2023/4 K. 02.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1059
KARAR NO: 2023/4
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/03/2020
NUMARASI: 2019/1070 Esas – 2020/186 Karar
DAVA: Genel Kurul Kararının İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/01/2023
Davanın reddine ilişkin verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin davalı şirkettee %20 oranda pay sahibi olduğunu, davalı şirket tarafından genel kurula ilişkin çağrı usulüne uyulmadığını, davalı şirketçe TTK’nın 414.maddesi hükmüne uygun hareket edilmediğini, toplantı günü ile gündem ve ilanın çıktığı veya çıkacağı gazetelerin iadeli taahhütlü mektupla taraflarına bildirilmediğinden müvekkilinin söz konusu genel kurul toplantısına katılamadığını, genel kurul toplantı tarihi, gündemi ve genel kurul toplantısına konu hususlar hakkında bilgi sahibi olamadığını, pay sahipliğinden doğan haklarını kullanamadığını, davalı şirketin genel kurul toplantısı yapacağından toplantıya sayılı günler kala şifahi şekilde haberdar olduğunu ve müvekkilinin TTK m.437’de belirtilen bilgi ve belgeleri edinme veya inceleme fırsatı bulamadığını, müvekkilini temsilen taraflarına toplantıdan bir gün önce 19.09.2019 tarihinde 2016 yılı karşılaştırmalı bilanço, 2017 yılı karşılaştırmalı bilanço ve 2018 yılı kurumlar vergisi beyannamesi fotokopileri olduğu söylenen birtakım belgelerin onaysız ve imzasız teslim edildiğini, bu belgelerin asıllarının ise hiçbir şekilde taraflarına gösterilmediğini, bu usulle müvekkilinin bilgi alma ve inceleme hakkının ağır şekilde ihlal edildiğini, pay sahipliğinden doğan haklarının elinden alındığını belirterek 20.09.2019 tarihli genel kurul toplantısının ve işbu genel kurulda alınan tüm kararların iptaline ve karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; 20.09.2019 tarihli genel kurul toplantısına davetin, 03.09.2019 tarihli ve 9900 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiğini, bu davet ve çağrı ilanının davacının en son bildirilen adresine noter kanalıyla gönderildiğini, söz konusu ihtarnamede toplantı gündemine yer verildiğini, ayrıca ihtarname ekinde ilanın yayımlandığı Ticaret Sicil Gazetesi’nin noter kanalıyla davacıya gönderildiğini, toplantı davetinin ayrıca elektronik posta olarak davacıya, asistanına ve vekillerine gönderildiğini, nitekim davacının işbu davada vekilleri olan avukatlarının kendileri ile iletişime geçtiğini ve genel kurul toplantısından haberdar olduklarını belirterek belge inceleme taleplerini ilettiklerini ve akabinde de toplantıdan önce şirket merkezine gelerek belge incelemelerini gerçekleştirdiklerini, istedikleri belgelerin suretini aldıklarını, bu kapsamda davacının ve vekillerinin hiçbir evrakın incelemeye hazır bulundurulmadığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, toplantı saatinde davacının hazır bulunmaması nedeniyle genel kurul toplantısının %80 pay sahibi …’nun katılımıyla yasal toplantı ve karar yeter sayısı sağlanarak gerçekleştirildiğini, kaldı ki davacının sahip olduğu %20 pay oranıyla toplantıda alınacak kararlara etki edemeyeceğini, davacının toplantıya katılmamış olmasının genel kurul toplantısında alınan kararların iptalini de gerektirmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece,davalı şirketin dava konusu genel kurul toplantısına ilişkin çağrının, şirket esas sözleşmesi ve TTK’nın 414/1 maddesine tam olarak uygun yapılmadığı, ancak davacının söz konusu toplantıdan haberdar olduğunu açıkça kabul ettiği ve çağrının usulsüz olduğu kabul edilse dahi davet ve ilan bulunduğundan alınan kararların iptalinin sağlanabilmesi için çağrının usulüne göre yapılmaması ve gündemin gereği gibi ilan edilmemesi sonucu oluşan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunun ispat edilmesi gerektiği, bu durumda şirketin iki ortaklı olup, davacının sermaye payının % 20 olduğu,kararların ise toplantıya katılan % 80 hisse sahibi ortak tarafından alındığı dikkate alındığında, çağrının usulüne göre yapılmaması ve gündemin gereği gibi ilan edilmemesi sonucu oluşan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasına etkili olmadığı,alınan kararların iptali şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, genel kurul çağrısının usul ve yasaya uygun yapılmaması nedeniyle müvekkilinin toplantıya katılamadığını, müvekkilinin toplantıyı, çok az bir süre kala öğrendiğini, müvekkilinin toplantıdan makul bir süre önce haberdar edilmiş olması halinde TTK m.437 uyarınca düzenlenen evrakları inceleyebilme ve toplantıya şirkete ilişkin bilgileri hazi bir şekilde katılma imkanını sağlayarak pay sahipliğinden doğan haklarını etkin bir şekilde kullanabileceğini, telafisi imkansız zararlara yol açacağı nedeniyle genel kurul kararının icrasının durdurulması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; davalı şirketin 20/09/2019 tarihinde yapılan genel kurulun ve genel kurul toplantısında alınan kararları iptali istemine ilişkindir. TTK’nın 445. maddesinde, 446. maddede belirtilen kişilerin, kanun ve esas sözleşme hükümlerine özellikle dürütstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine karar tarihinden itibaren 3 ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinde iptal davası açabileceği düzenlenmiştir. TTK’nın 446. maddesinde iptal davası açabilecek kişiler sayılmış ve iptal davası açabilecek kişiler arasında toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın, çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, bu aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahiplerinine de yer verilmiştir. TTK’nın 414/1. maddesinde; Genel kurulun toplantıya, esas sözleşmede gösterilen şekilde, şirketin internet sitesinde ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanan ilanla çağrılacağı, bu çağrının, ilan ve toplantı günleri hariç olmak üzere, toplantı tarihinden en az iki hafta önce yapılacağı, pay defterinde yazılı pay sahipleriyle önceden şirkete pay senedi veya pay sahipliğini ispatlayıcı belge vererek adreslerini bildiren pay sahiplerine, toplantı günü ile gündem ve ilanın çıktığı veya çıkacağı gazeteler, iadeli taahhütlü mektupla bildirileceği düzenlenmiştir. TTK’nın 437/1. maddesi ise, “finansal tablolar, konsolide finansal tablolar, yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu, denetleme raporları ve yönetim kurulunun kâr dağıtım önerisi, genel kurulun toplantısından en az onbeş gün önce, şirketin merkez ve şubelerinde, pay sahiplerinin incelemesine hazır bulundurulur. Bunlardan finansal tablolar ve konsolide tablolar bir yıl süre ile merkezde ve şubelerde pay sahiplerinin bilgi edinmelerine açık tutulur. Her pay sahibi, gideri şirkete ait olmak üzere gelir tablosuyla bilançonun bir suretini isteyebilir” hükmünü içermektedir.Davacının katılımı olmaksızın yapılan Genel kurul toplantısının 4 nolu gündem maddesi ile bilanço ve finansal tabloların tasdikine, ibraya ilişkin 5 nolu gündem maddesinin görüşülmesinin ertelenmesine, 6 nolu gündem maddesi ile kar payı dağıtılmamasına, 7 nolu gündem maddesiyle görev süresi sona eren yönetim kuruluna …’nun seçilmesine, 8 nolu gündem maddesi ile yönetim kurulu üyelerine ücret, huzur hakkı, prim ya da ikramiye ödenmemesine, 9 nolu gündem maddesi ile yönetim kurulu tarafından hazırlanan iç yönergenin onaylanmasına karar verilmiştir.Somut olayda, davalı şirketin 20/09/2019 tarihinde yapılacak genel kurul toplantısına ilişkin ilanın 03/09/2019 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde yapıldığı, ancak davacıya noter vasıtasıyla 04/09/2019 tarihinde gönderilen çağrı bildiriminin iade edildiği, bunun üzerine genel kurul ilanı ve davetinin davacıya 13/09/2019 tarihli e-posta ile gönderildiği; bunun dışında davacının vekili tarafından toplantıdan bir gün önce 19/09/2019 tarihinde 2016 yılı karşılaştırmalı bilanço, 2017 yılı karşılaştırmalı bilanço ve 2018 yılı kurumlar vergisi beyannamesi suretlerinin şirketten alındığı anlaşılmaktadır.Davacı pay sahibine, noter vasıtasıyla gönderilen çağrı ilanının tebliğ edilemediği, e-posta ile bildirildiği anlaşılmaktadır. Davacıya yapılan çağrının TTK’nın 414/1. maddesinde belirtilen “iadeli taahhütlü mektupla bildirme” kuralına riayet edilmeden yapıldığı anlaşılmakta ise de bu zorunluluğa uyulmaması genel kurulda alınan kararları tek başına sakatlayan bir hal olarak düzenlenmemiştir. TTK’nın 446. maddesinde davet usulüne aykırılığın, toplantıda alınan kararları etkilemiş olması şartına bağlanmıştır. Davacının söz konusu toplantıdan haberi olduğu kendisi tarafından da ifade edilmekle birlikte, davacı toplantıdan makul bir süre önce haberdar edilmemiş olması nedeniyle pay sahipliğinden kaynaklanan haklarını etkin bir şekilde kullanamadığını ileri sürmektedir. Ancak toplantıdan bir gün önce davacıyı vekaleten avukatına şirketle ilgili bir kısım evrakların verildiği anlaşılmakta olup, davacının veya vekilinin şirket merkezine gidip inceleme talebinin engellendiği yolunda bir iddia ileri sürülmemiş, bu yolda delil de sunulmamıştır. Yine şirket tarafından toplantıdan önce hazır bulundurulması gereken TTK’nın 437/1 maddesinde belirtilen belgelerin toplantıdan önce hazır bulundurulmadığına dair bir delil bulunmamaktadır. Bunun dışında davacının % 20 pay sahibi olduğu da dikkate alındığında toplantıya bizzat katılarak veya vekil vasıtasıyla temsil edilerek TTK m.420 uyarınca finansal tabloların müzakeresi ve buna bağlı konuların görüşülmesinin erteletebilme imkanı varken bu hakkını da kullanmamıştır. Bu durumda usulsüz de olsa bir davet ve ilan bulunduğundan alınan kararların iptalinin sağlanabilmesi için çağrının usulüne göre yapılmaması ve gündemin gereği gibi ilan edilmemesi sonucu oluşan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğu ispat edilemediği, toplantı ve karar nisabında geçerli olan TTK’nın 421.maddesine uygun olduğu, ibraya ilişkin gündem maddesinin de ertelendiği anlaşıldığından mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle; mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle:Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 02/01/2023