Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1044 E. 2023/358 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1044
KARAR NO: 2023/358
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/01/2020
NUMARASI: 2017/367 Esas 2020/44 Karar
DAVA: Menfi Tespit, Çek İstirdatı
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/03/2023
İlk derece mahkemesince verilen kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; davalının İstanbul … İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasıyla … Bankası Adapazarı Şubesine ait … çek nolu, 31/03/2017 tarihli, 15.000-TL miktarlı çeke istinaden müvekkili şirket ve çek keşidecisi …Ltd Şti, … ve …Ltd Şti aleyhine 04/04/2017 tarihinde kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibi yaptığını, takibe konu çekin müvekkilinin elindeyken çalışanı tarafından çaldırıldığını, çekteki cironun müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin çekte kendisinden sonra görünen cirantalarla hiç bir ilişkisinin bulunmadığını, çalınan çekler için Bakırköy 4. ATM’nin 2016/878 esas dosyasında çek iptali davasının açıldığını ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na 2017/1894 sayılı soruşturma dosyasıyla şikayette bulunduklarını belirterek takibe konu çek yönünden müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, çeki kötü niyetle iktisap eden davalıdan çekin veya ödenmesi halinde çek bedelinin istirdadına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; çekin ileri tarihli olarak keşide edildiğini, çekin iptali için açılan davanın çekteki keşide tarihi olan 31/03/2017 tarihinden önce 12/10/2016’da açıldığını, ticaret sicile yazı yazılarak 12/10/2016 tarihinden önce şirketi temsilen yetkili kişilerin kimler olduğunun ve başka kişilerin yetkili olması durumunda imza örneklerinin alınması gerektiğini, ciro zincirinde kopukluk bulunmadığını, müvekkilinin çeki iktisap ederken ağır kusurlu ya da kötüniyetli olmadığını, çek için ödeme yasağı veya iptal kararı verilmesinin müvekkilini bağlamayacağını, müvekkilinin çekin çalıntı olduğu hususunda bilgisinin bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, çekte bulunan imzanın davacı şirket yetkililerine ait olmadığı, dolayısıyla davacının dava konusu çekten dolayı borcunun ve sorumluluğunun bulunmadığı, ancak dava konusu çekin ciro silsilesinde kopukluk olmadığı, dosya kapsamı itibariyle davalının ağır kusurlu ve kötü niyetli olduğu yönünde herhangi bir delil bulunmadığı gerekçesiyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, çekin istirdatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: 1-Davacı vekili; mahkemece kararda davalının çeki iktisapta ağır kusurlu ya da kötüniyetli olduğunun ispat edilemediği belirtmiş ise de bu hususta herhangi bir gerekçeye yer verilmediğini, müvekkilinin iptal davası açtığını, suç duyurusunda bulunduğunu, bu hususlar dikkate alındığında davalının çeki iktisapta ağır kusurlu olduğunu, çekteki imzanın ve kaşenin müvekkiline ait olmadığının tespit edildiğini, çekin arkasında ödeme yasağı bulunmasına rağmen davalının kötüniyetli olarak icra takibi başlattığını, davalının kendisinden önceki cirantalar arasındaki gerçek bir ticari ilişki bulunup bulunmadığının, cirantaların gerçek olup olmadığının araştırılması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.2-Davalı vekili; davanın açılmasından sonra çek borcunun keşideci tarafından icra dosyasına ödendiğini, keşidecinin davacıya rücu etme hakkı bulunmadığını, icra dosyası infaz edildiğinden bu aşamadan sonra menfi tespit davasının devamında hukuki yarar kalmadığını, bu nedenle menfi tespit isteminin kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını, diğer taraftan istirdat talebinin reddine karar verildiği halde müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmediğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, rıza dışı elden çıkan çekin istirdatı ile çek nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davacı, aralarındaki ticari ilişkiye binaen dava dışı …Ltd Şti’den ciro ile aldığı dava konusu çeki henüz kendi cirosu ile tedavüle sokmadan zayi ettiğini, çekin kötüniyetli firmaların eline geçtiğini, davalının da çeki iktisabında kötüniyetli ve ağır kusurlu olduğunu belirterek borçlu olmadığının tespitini, çekin ve ödenmiş olması halinde çek bedelinin istirdatını talep etmiştir. Dava konusu çekin … Adapazarı Şubesine ait 31/03/2017 tarihli, … seri numaralı 15.000-TL bedelli olduğu, …Ltd. Şti tarafından davacı lehine keşide edildiği, çekin sırasıyla …, …Ltd. Şti, …Ltd Şti’ne ciro edildiği, son hamilin ise davalı … olduğu anlaşılmaktadır.Çekte davacı adına yapılan cirodaki imza üzerinde yaptırılan inceleme sonucunda imzanın davacı şirket yetkililerine ait olmadığı tespit edilmiştir. “İmzanın sahte olması” mutlak defi niteliğinde olup herkese karşı ileri sürülebilir. Bu nedenle davacının cirodaki imzası kendisine ait olmadığından müracaat borçlusu sıfatıyla davalıya karşı bir sorumluluğu da bulunmamaktadır.Davalı tarafından İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile icra takibine başlandığı, dosya borcunun, dava dışı keşideci tarafından 14/04/2017 tarihinde tamamen ödendiği, alacaklı vekili tarafından tahsil harcının 21/04/2017 tarihinde yatırıldığı, icra dosyasının 21/04/2017 tarihinde infazen kapatıldığı, davalının 02/05/2017 tarihinde borçlular hakkındaki ihtiyati haciz talebinden feragat ettiği, iş bu davanın ise keşideci tarafından ödemenin yapıldığı 14/04/2017 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Dava rıza dışı elden çekin istirdatı istemine ilişkin olup TTK’nın 792. Maddesine dayalı olarak açılmıştır. Dava konusu çek bedeli dava dışı keşideci tarafından ödenmiş olup İİK m.72/6 anlamında bir istirdat davası bulunmamaktadır. Davanın açıldığı an itibariyle icra dosyasının derdest olması ve davacının imza sahteliğine dayandığı da dikkate alındığında davacının çek istirdatı talebi yanında menfi tespit isteminde hukuki yararı bulunmaktadır. 6102 sayılı TTK’nın 792. maddesinde “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790’ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” hükmü düzenlenmiştir. Bu madde uyarınca ispat yükü, çekin yetkili hamili olduğunu ve çekin rızası hilafına elinden çıktığını ileri süren davacıya ait olup, davacının bu hususların yanı sıra ayrıca davalının çeki kötüniyetle iktisap ettiğini veya iktisapta ağır kusurlu bulunduğunu ileri sürüp kanıtlaması gerekmektedir. Bahsi geçen çek davacı lehine keşide edilmiş olup ibraz edilen makbuza göre davacı şirketin yetkili hamil olduğunu ispatladığının kabulü gerekmiş, dosya kapsamındaki mevcut delillerden de aksi yönde bir bilgiye rastlanılmadığından çeklerin davacının rızası hilafına elinden çıktığı kanaatine varılmıştır. Bu durumda davacının, davalının çeki kötüniyetli veya ağır kusurlu olarak iktisap ettiğini ispat etmesi gerekir. Bununla birlikte davalının çeki edinme nedenini açıklama mecburiyeti bulunmamaktadır, aksi düşüncenin kabulü çekin “mücerretlik” vasfını ortadan kaldırır. Buna karşılık dosya kapsamı incelendiğinde davacının taraf olduğu ve diğer davaların konusunu oluşturan farklı çeklerin de benzer ciro silsileleriyle davalı …’a geçtiği ve davalı tarafından bankaya ibraz edildiği görülmüştür. UYAP’da yapılan tespitler itibariyle, ciro silsilesinde yer alan …’a ait işletmenin 2014 yılında terkin edildiği ve faaliyetsiz olduğu yargı kararında belirtilmiştir (Ankara BAM 22. HD. 2021/61 E.). Bunun dışında cirantalar … ve …Ltd Şti hakkında rıza dışı elden çıkan veya hırsızlık suçunun konusunu oluşturan çekler nedeniyle açılan başkaca menfi tespit ve istirdat davaları da bulunmakta olup, nitekim aynı sebeple …Ltd Şti hakkında açılan menfi tespit davasında davanın kabulüne ilişkin verilen karar yargı yolundan geçmek suretiyle kesinleşmiştir (Dairemiz’in 07/05/2020 tarih 2018/1547 E. 2020/471 K. sayılı kararı; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 26/05/2021 tarihli 2020/5570 E. 2021/4450 K. sayılı kararı).Çekte davalıdan önceki ciranta olarak görünen …Ltd Şti’nin ise gerçekte varolup olmadığı, faaliyetinin bulunup bulunmadığı hususu dosyadan anlaşılamadığı gibi mahkemece bu hususta ticaret sicilinden veya vergi dairesinden araştırma yapılmamıştır. Bu durumda …Ltd Şti’nin hayali bir şirket olup olmadığı, faaliyetinin bulunup bulunmadığı hususları da araştırılarak davalının çeki iktisap ederken yeterli araştırma yapıp yapmadığı, iktisapta ağır kusurlu olup olmadığı, çek bedelinin istirdadının gerekip gerekmediği hususu bahsi geçen eksiklikler giderildikten sonra tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle; istirdat talebi yönünden davanın reddi doğru olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca kabulü ile hükmün kaldırılarak, davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, davalı vekilinin sair istinaf nedenlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/367 Esas – 2020/44 Karar sayılı 21/01/2020 tarihli kararının, HMK.’nun353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine” Davalı vekilinin sair istinaf nedenlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, İstinaf yoluna başvuran davacı ve davalı tarafından yatırılan peşin istinaf karar harcının(Davacı 54,40-TL davalı 54,40-TL ) istek halinde kendilerine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 09/03/2023