Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1043 E. 2022/1831 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1043
KARAR NO: 2022/1831
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/05/2017
NUMARASI: 2016/369 Esas – 2017/464 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/12/2022
Davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan olan alacağının tahsili için davalı aleyhine başlatılan Küçükçekmece … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında davalı tarafından icra takibine itiraz edildiğini, müvekkilinin faturaya konu malları zamanında teslim ettiğini, daha sonra ise faturaların davalıya tebliğ edildiğini, davalının faturaları teslim almasından sonra borcunun olmadığına ilişkin noterden ihtarname çektiğini, davalının müvekkili şirkete borcunun bulunduğunu belirterek icra takibine yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, davalı hakkında %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, taraflar arasındaki anlaşmaya göre müvekkilinin davacıya verdiği 08.12.2014 tarihli siparişinin 10/01/2015 tarihinde teslim edilmesi gerektiğini, ancak davacının kumaşları süresinden sonra teslim ettiğini, bunun üzerine müvekkilinin iade faturası düzenlediğini, kumaşların süresinden sonra 27/01/2015 tarihinde gecikmeli olarak teslim edilmesi nedeniyle müvekkilinin yurt dışındaki müşterisi tarafından bu ürünlerin kabul edilmediğini, bu durum karşısında müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğradığını, bunun üzerine müvekkilinin iade faturası düzenlendiğini, davacı yanın müvekkili şirket aleyhine icra takibi başlattığını, müvekkilinin davacıya borcunun bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI:Mahkemece, her ne kadar davalı tarafından iade faturası düzenlenmiş ise de davalının süresi içerisinde fatura içeriğine itiraz etmediği, aynı sürede iade faturası da düzenlemediği, taraflar arasında konsinye sözleşmesinden söz edilemeyeceği, malın sevk irsaliyesinde konsinye ibaresi bulunmadığı, malın geç tesliminden dolayı davalı tarafından bir geç teslim bildiriminde bulunulmadığı, davalının basiretli tacir gibi davranmadığı, fatura düzenlenip tebliğ edilmesinden sonra bu iddianın ileri sürüldüğü gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalı tarafın itirazının 44.594,31-TL üzerinden iptali ve takibin devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili; davacının müvekkili ile aralarındaki sözleşmeden kaynaklanan kumaş teslim borcunu süresinde yerine getirmediğini, bunun üzerine iade faturasının usulüne uygun olarak süresinde ve faturaya konu olan mallar ile birlikte davacıya iade edildiğini, sözleşme şartlarına uymayan malın müvekkili tarafından kabul edilmesinin mümkün olmadığını, davacının iade faturasını ve malın iadesini kötüniyetli bir şekilde reddettiğini, müvekkili çalışanları tarafından sürenin geçmesinden sonra davacıya e-posta gönderilerek durumun açıklandığını, müvekkilinin defterlerinde müvekkilinin davacıya borçlu olmadığının net bir şekilde tespit edildiğini, icra tehdidi altında takibe haklı olarak itiraz edildiğini, alacağın likit olmadığını, bu nedenle icra inkar tazminatı koşullarının da oluşmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE:Dava, cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan ilamsız takipte ödeme emrine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı, davalı ile aralarında kumaş teslimine dayalı ticari ilişkiden kaynaklanan bakiye 44.812,94-TL alacağının 605,90-TL işlemiş faizi ile birlikte davalıdan icra yoluyla tahsilini talep etmekte olup; davalı, davacının kumaşın teslim etme edimini 10/01/2015 tarihinde yerine getirmesi gerekirken gecikmeli olarak 27/01/2015 tarihinde yerine getirdiğini, ancak gecikme nedeniyle yurt dışındaki müşteri tarafından kumaşın kabul edilmemesi nedeniyle iade faturası düzenlenmesi nedeniyle davacıya borcunun bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, kumaşların geç teslimi nedeniyle davalı tarafından düzenlenen 44.703,61-TL bedelli iade faturasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Davalı tarafından ibraz edilen 08/12/2014 tarihli kumaş sipariş formu suretinde davalının davacıya “Rainbow silver” kalite, sarı renk 3.700 metre uzunluğunda 135 cm genişliğinde, 270 gr/m2 ağırlığında kumaş sipariş ettiği, termin tarihi (son tarih) olarak ise 10/01/2015 tarihi olarak gösterildiği, sipariş formu üzerinde davacı şirkete ait kaşe ve imza bulunduğu görülmektedir. Davalının siparişine konu olan ürünün davalıya teslim edildiği tarihi gösteren bir belge bulunmamakta ise de davacının sipariş ile ilgili faturayı 27/01/2015 tarihinde defterlerine işlediği, davalının da teslim tarihi olarak yargılama sırasında bu tarihi beyan ettiği gözetildiğinde sipariş konusu kumaşların davalıya 27/01/2015 tarihinde teslim edildiği anlaşılmaktadır. Sipariş formunda ürünlerin teslim edileceği son tarih olarak 10/01/2015 tarihi gösterilmiş ise de davacı tarafından bu tarih itibariyle teslimatın gerçekleştirildiğine ilişkin bir delil bulunmadığı gibi davacı da teslimatın bu tarihten önce gerçekleştiğine dair bir iddia ileri sürmemiştir. Davacının taraflarca belirlenen teslim süresini geçirdiği anlaşılmaktadır. Ancak, davalı tarafından davacıya gönderilen 24/01/2015 tarihli e-posta ile kumaşların teslim edilmesi gereken 10/01/2015 tarihinden itibaren 15 gün geçmesine rağmen 24/01/2015 tarihi itibariyle kumaşların halen teslim edilmediğini belirterek davacıdan kumaşların acil olarak teslim edilmesini istemiştir. Davacının teslimde gecikmesine rağmen davalı tarafından davacıya gönderilen 10/01/2015 tarihli e-postada sözleşmeden dönülmemiş aksine ifa talep edilmiştir. Diğer taraftan kumaşlar teslim alınırken ihtirazı kayıt ileri sürülmemiş, teslimden 2 aylık sürenin geçmesinden sonra 26/03/2015 tarihli 44.703,61-TL bedelli iade faturası düzenlemiştir. Bu durumda davalı, davacı tarafından teslim edilen malları ihtirazi kayıtsız alıp, mal faturasını defterlerine işlediğinden, aradan 2 aylık süre geçmesinden sonra düzenlenen iade faturasına itibar edilmesi mümkün değildir. Davalı tarafından düzenlenen iade faturası taraflar arasındaki ticari ilişkide dikkate alınamayacağından davacının davalıdan 44.594,31-TL alacaklı olduğu anlaşılmaktadır. Diğer taraftan alacak satım faturasına dayalı olduğundan likit ve belirlenebilir niteliktedir. Bu durumda mahkemece tarafların ticari defterleri de dikkate alınarak 44.594,31-TL asıl alacak üzerinden itirazın iptaline ve davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen kararında bir isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 3.046,24-TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 761,56-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.284,68‬-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, davacının yaptığı 22-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.22/12/2022