Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1035 E. 2023/65 K. 12.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1035
KARAR NO: 2023/65
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/11/2019
NUMARASI: 2015/371 Esas 2019/1054 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/01/2023
Davanın kabulüne ilişkin kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili şirket tarafından takip borçluları aleyhine İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını,davalı müteselsil kefiller tarafından takibe itiraz edildiğini, davalılar tarafından her ne kadar aleyhlerine başlatılmış olan bir rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip bulunduğu iddia olunsa da, davalıların itiraz ederek durmasını sağladığı takibin genel kredi sözleşmesine dayandığını, davalılar ile temlik eden banka arasında birden çok kredi sözleşmesi bulunduğunu, davalılar tarafından itiraz edilen … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasının alacağı rehinle teminat altına alınmış olan bir alacak olmadığını, takibe itiraz eden davalıların müteselsil kefil olduklarını, taraflar arasında rehin sözleşmesi bulunduğu var sayılsa bile İİK’nın 45. maddesinin kefiller hakkında uygulanamayacağını belirterek, davalıların takibe yönelik itirazının iptali ile davalılar aleyhine alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili; davacı tarafın önce rehne müracaat kuralını ihlal ettiğini ve rehnin paraya çevrilmesi yoluna gitmeden ilamsız icra takibi başlattığını, temlik edilen alacaklar listesinde açıkça … plakalı aracın rehninden söz edildiğini, başkaca bir sözleşmeden bahsedilmediğini, müvekkilinin kefaletinin kanunun amir hükümlerine aykırı olduğunu, sözleşmede müvekkilinin imzasından başka bir kayıt bulunmadığını, kefaletin hangi miktar ile sınırlı olduğunun belirtilmediğini, mutlak geçerlilik şartı olarak aranan yasal koşulları yerine getirmeyen kefalet akdinin, kanunen yok hükmünde olduğunu ve bu haliyle kefil olarak gösterilen müvekkilini bağlamadığını belirterek, davanın reddi ile davacının kötü niyet tazminatı ile mahkum edilmesini talep etmiştir.Davalı … davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece;temlik eden banka ve kredi borçlusu … Müh.arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalıların sözleşmede müteselsil kefil olarak imzalarının bulunduğu, Beyoğlu … Noterliğinin 27.8.2008 tarihli ihtarnamesinin davalılara 3.9.2008 tarihinde tebliğ edildiği,yedi günlük ödeme süresiyle birlikte davalıların 11.9.2008 tarihinde temerrüde düştükleri, takip tarihi itibariyle taksitli ticari kredi yönünden; 6.524,66-TL asıl alacak, 6.650,74-TL temerrüt faizi, 332,54-TL bsmv, 79,08-TL akdi faiz ve 3,95-TL faizin bsmv si olmak üzere 13.590,97-TL alacaklı olduğu, ticari artı para yönünden; 15.564,95-TL asıl alacak, 35.348-TL temerrüt faizi, 1.767,40-TL bsmv, 420,25-TL akdi faiz, 21,01-TL faizin gider vergisi olmak üzere toplam 53.121,61-TL alacaklı olduğu yönünde rapor sunulduğu, bilirkişi tarafından icra takibinde istenen miktardan fazla alacak hesaplandığı dikkate alındığında, taleple bağlılık ilkesi gereğince, davacının davalılardan 6.524,66 TL asıl alacak (taksitli ticari kredi), 15.564,95-TL asıl alacak (ticari artı para), 41.195,22-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 63.284,83-TL alacaklı durumda olduğu,9.11.2006 olan sözleşme tarihinde 818 sayılı kanunun yürürlükte olduğu,sözleşmede kefalet limiti gösterilmemiş olsa bile, kredi limitinin gösterildiği, bu miktarın kefalet limitini de içerdiği ve davalıların sözleşmede imzalarının olduğu göz önüne alındığında, davalıların itirazlarının yerinde olmadığı,İİK 45. maddede yer alan düzenlemenin kefiller uygulanmayacağı gerekçesiyle,davalıların takibe yönelik itirazının iptaline, davalılar aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Davalılar vekili; davacıya temlik edilen alacaklar listesinde … plakalı araç rehninden söz edildiğini, bunun da davacının araç rehninden kaynaklanan alacağı da temlik aldığını gösterdiğini, buna rağmen davacının rehnin paraya çevrilmesi yoluna gitmeden ilamsız takip başlattığını,TBK’nın 590/3 maddesi gereğince önceden asıl borçluya ihtarda bulunmadan kefil olan müvekkillerine başvurulamayacağını,aynı ihtarnamede alacağın asıl borçlu ve kefillerden talep edilmesinin mümkün olmadığını,kefalet alacağının müvekkili … yönünden henüz istenebilir olmadığını, ihtar yapılmaksızın kefile başvurulabilmesi için asıl borçlunun ödeme güçlüğü içerisinde bulunmasının zorunlu olduğunu, TBK’nın 583. maddesi uyarınca kefaletin geçerli olması için sözleşmenin yazılı yapılması, kefalet tarihinin ve kefilin sorumlu olacağı azami miktarın belirtilmesi ve kefaletin kendi el yazısıyla yazılması gerektiğini,…’nın kefalete ilişkin sayfalarda imzasının bulunmadığını, ayrıca müteselsil ibaresinin müvekkilinin eli ürünü olup olmadığının tartışılmadığını, müvekkilinin imzası dışında bir kayıt bulunmayıp kefalet limitinin gösterilmediğini, kefalet, kanunun amir hükümlerine aykırı olduğundan müvekkilinin alacaktan sorumlu tutulamayacağını,kefalet akdinin TBK’nın 30 vd. maddeleri gereğince geçersiz olduğunu, davalı …’nın ise sözleşmede kefil sıfatıyla imzası bulunmadığını,bu davalı açısından davanın kabulünün hukuka aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.Somut olayda; alacağı davacıya temlik eden … ile asıl borçlu … Ltd Şti arasında 09.11.2006 tarihinde 200.000-TL limitli genel kredi sözleşmesi akdedildiği, davalıların da sözleşmeyi müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları, kredi borcunun ödenmemesi üzerine kredi hesabı kat edilerek 27.08.2008 tarihli kat ihtarnamesinin keşide edildiği, kat ihtarının tebliği ve 7 günlük ödeme süresi ile birlikte davalıların 11.09.2008 tarihinde temerrüde düştükleri, borcun ödenmemesi üzerine işbu davaya konu icra takibinin başlatıldığı, sözleşmeye göre ayrıca kredinin teminatı olarak … plakalı aracın rehnedildiği, temlik edilen alacaklar listesinden anlaşılacağı üzere şirket hakkında ayrıca … plakalı araca ilişkin olarak İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığı anlaşılmaktadır.İİK’nın 45/1 maddesi “Rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa bile alacaklı yalnız rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabilir. Ancak rehnin tutarı borcu ödemeğe yetmezse alacaklı kalan alacağını iflas veya haciz yoliyle takip edebilir.” hükmünü içermektedir. Sözleşme tarihi itibariyle uygulanması gereken 818 sayılı BK’nın 487. maddesi hükmüne göre ise; kefil borçlu ile birlikte müteselsil kefil olarak yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse, alacaklı, borçluya müracaat ve rehni paraya çevirmeden kefil aleyhine takip yapabilir. Bu hükümde 6098 sayılı TBK’nın 586. maddesinden farklı olarak, borçlunun ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması şartı da bulunmamaktadır. Somut olayda verilen taşınır rehni, asıl borçlunun borcunu teminat altına almakta olup, kefillerin borcunu kapsamamaktadır. Davalı kefiller ile birlikte asıl borçluya da kat ihtarı tebliğ edilmiş olup, verilen sürede borcun ödenmediği de sabittir. Bu nedenle müteselsil kefillere başvuru koşulları oluştuğundan davalılar vekilinin bu yöndeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.Kefalet sözleşmesinin imzalandığı tarihte yürürlükte olan 818 sayılı BK’nın 484. maddesi uyarınca; kefalet sözleşmesinin geçerli olması için yazılı şekilde yapılması ve kefilin sorumlu olduğu kefalet limiti olarak, belirli bir miktarın gösterilmesi gereklidir. Müteselsil kefiller, asıl borçlunun borcundan (asıl borçlunun temerrüdü dahil) kefalet limiti ve kendi temerrütlerinin hukuki sonuçları ile sorumludur. Somut olayda davalı kefillerin kefalet limiti gösterilmemiş ise de, yerleşmiş yargı uygulamasına göre, “genel kredi sözleşmesinde sözleşmede kefalet limiti gösterilmemiş olsa bile, kredi limitinin gösterilmesi halinde bu miktar aynı zamanda kefalet limitini de içerdiği”nin kabulü gerekir.BK’nın 484. maddesi hükmünde, müteselsil kefalet ibaresinin kefilin el yazısıyla yazılmış olması koşulu bulunmamaktadır. Sözleşmede her iki davalı kefilin de imzası bulunmakta olup, davalıların imzaya itirazları bulunmamaktadır. Davalı …’nın sözleşme tarihi itibariyle asıl borçlu şirketin yetkilisi olduğu anlaşılmaktadır. Bu davalının kefalet bölümündeki “tatbiki imzalar” kısmında imzası ve ayrıca şirketin kaşesi bulunmaktadır. Kefalet sözleşmesinin alt kısmında da ayrıca …’nın asıl borçlu şirket adına imzaları ve şirketin kaşesi yer almaktadır. Kefalet kısmında davalının imzası bulunmakta olup, ayrıca şirket kaşesinin bulunması, kefalet sözleşmesinin geçerliliğini etkilemez. Diğer yandan davalılar vekilince, davalı …’nın banka görevlilerince hataya düşürüldüğü, bu nedenle kefalet sözleşmesinin TBK’nın 30 vd. maddeleri gereğince geçersiz olduğu ileri sürülmüşse de, bu hususta hiç bir delil ibraz edilmemiştir. Bu nedenle davalılar vekilinin, kefalet sözleşmesinin geçersizliğine dair ileri sürdüğü istinaf nedenleri de yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle, istinaf sebebleri yerinde olmayan davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 4.322,99-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 1.080,74‬-TL harcın mahsubu ile bakiye 3.242,25‬-TL harcın davalılardan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan 96,50-TL istinaf yargı giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.12/01/2023