Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1016 E. 2021/682 K. 17.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1016
KARAR NO: 2021/682
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/06/2020
NUMARASI: 2017/143 Esas-2020/105 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/05/2021
Davanın usulden reddine yönelik kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkili şirketin davalılara ait malları taşıdığını, fakat davalıların taşıma ücretini ödemediklerini, davalıların müvekkili şirketin alacağına kavuşmasına engel olmak amacıyla icra takibine de haksız olarak itiraz ettiklerini ileri sürerek,itirazın iptalini takipde belirtilen faiz oranı ve şartlarla her iki davalının müteselsilen sorumlu tutulması suretiyle takibin devamına,icra inkar tazminatına mahkum edilmelerine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: 1-Davalı …A.Ş vekili; Davacı firmanın yabancı bir firma olduğunu 5718 sayılı MÖHUK 48. maddesine göre Türkiye’de dava açan yabancı gerçek veya tüzel kişilerin yargılama ve takip giderleri ile davalının zararlarını karşılayacak hakimin takdir edeceği teminatı göstermek zorunda olduklarını,müvekkilinin davacıya herhangi bir nedenle borcu olmadığını belirterek öncelikle davanın husumet yönünden reddini aksi halde davanın esastan reddine karar verilmesini icra inkar tazminatının davacıdan tahsilini talep etmiştir. 2-Davalı … Ltd.Şti vekili;müvekkili tarafından düzenlenen ve dosyaya sunulan faturanın usulüne uygun ve görülmekte olan davadan daha önce düzenlendiğini, bunun ticari defterler üzerinde yapılacak inceleme ile tespit edileceğini, davacının %50 oranında tazminat talebinin fahiş ve kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddi ile alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, davacı şirketin Yemen’de mukim olmakla ülkemiz ile Yemen Hükümeti arasında fiili mütekabiliyet bulunup bulunmadığı hususunda Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü’ne yazılan müzekkere cevabında, Yemen ile imzalandığı belirtilen 21/07/1953 tarihli Dostluk Anlaşması’nın yürürlüğe girdiğine delalet eden işlem hakkında belgelere rastlanılmadığı ve buna göre anlaşmanın halen yürürlükte bulunduğuna ilişkin kesin bir tespitte bulunulamayacağının bildirildiği, MÖHUK’un 48. maddesi gereğince takdir edilen 9.236- TL teminatın yatırılması için davacı vekiline ihtarat yapılarak 1 aylık kesin süre verildiği,verilen kesin süre içerisinde yatırılmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; birçok devletlerle ikili anlaşmalar imzalandığını, bunlar arasında Yemen’de bulunduğunu, karşılıklılık esası uyarınca taraf ülke vatandaşlarının teminat yatırmaktan muaf olduklarını, mahkemece ilgili yerlere müzekkere yazılmasına rağmen Yemen ile olan Dostluk Anlaşmasının yürürlükte olduğuna dair kesin bir tespit yapılamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verildiğini kararın yerinde olmadığını belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: 5718 sayılı MÖHUK ‘un 48. maddesinde “(1) Türk mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır. (2) Mahkeme, dava açanı, davaya katılanı veya icra takibi yapanı karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutar.” hükmü bulunmaktadır. 6100 sayılı HMKnun 88/1. maddesi “Hâkim tarafından belirlenen kesin süre içinde teminat gösterilmezse, dava usulden reddedilir..” denilmiş ve Aynı Kanun’un 114/1-ğ bendinde; Teminat gösterilmesine ilişkin kararın gereğinin yerine getirilmesi.” de dava şartı olarak düzenlenmiştir. Tüm bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde; Türk mahkemelerinde, dava açan yabancı gerçek ve tüzel kişiler ,mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadırlar. Mahkemece ;Davacı şirketin mukim olduğu Yemen ile ülkemiz arasında mütekabiliyet-anlaşma bulunup bulunmadığı hususu Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü’ne sorulmuş olup,Türkiye Cumhuriyeti ile Yemen Devleti arasında henüz onay işlemleri tamamlanmamış olan 2013 tarihli Hukuki, Ticari ve Cezai Konularda Adli İşbirliği Anlaşması haricinde muafiyet öngören başka bir anlaşmanın tespit edilemediği bildirilmiştir. Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü’nün yazısının ekinde yer alan Dış İşleri Bakanlığı Ortadoğu ve Kuzey Afrika İkili Siyasi İlişkiler Genel Müdürlüğü’nün 18/10/2019 tarihli yazısında, Yemen Mütevelli Krallığı ile imzalandığı belirtilen 21/07/1953 tarihli Dostluk Anlaşması ile ilgili, rejim değişikliği sonrasında 1962 yılında kurulan Yemen Arap Cumhuriyeti ile Yemen Mütevelli Krallığı arasında halefiyetten ziyade devletin devamlılığı ilişkisi bulunduğu, 1967 yılında kurulan Yemen Demokratik Halk Cumhuriyeti ile Yemen Arap Cumhuriyetinin 22/05/1990 tarihinde birleşerek Yemen Cumhuriyetini kurduğunu, açık kaynaklarda selef devletlerin her birinin akdedilmiş anlaşmalara taraf olacağı belirtilmesine karşılık bu bilginin resmi bir kaynaktan teyidinin bulunmadığı, bunun dışında Anlaşma’nın yürürlüğe girdiğine delalet eden işlem hakkında belgelere rastlanılmadığı ve buna göre yürürlükte bulunduğuna ilişkin kesin bir tespitte bulunulamayacağı belirtilmiştir. Mahkemece MÖHUK m.48 gereğince fiili karşılıklılık ve sözleşme tesbit edilemediğinden yabancılık teminatı yatırılmasına karar verilmiş ve bu konuda davacı vekiline ihtarat yapılarak 1 aylık kesin süre verilmiş ise de verilen kesin süre içinde yatırılmadığı anlaşıldığından mahkemece davanın usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş,istinaf sebebleri yerinde olmayan davacı vekilinin başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 59,30- TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 54,40- TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 17/05/2021