Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1 E. 2022/1205 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1
KARAR NO: 2022/1205
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/05/2019
NUMARASI: 2017/1133 Esas – 2019/556 Karar
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/09/2022
Davanın kabulüne ilişkin verilen kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili tarafından nakliyat sigorta poliçesi ile sigortalanan … firmasının Katar’da bulunan bir firmaya sattığı 23 kap metal clad emtiasının sigorta ettiren ve nakliyeci dava dışı … firması sorumluluğunda nihai taşıyıcı davalı … tarafından Atatürk Havalimanından uçağa yüklendiğini, teslimat esnasında 09/03/2017 tarihinde 1 adet emtianın düşmesi sonucu hasarın vuku bulduğunu, 10/03/2017 düzenleme tarihli kargo hasar raporu tercümesinde “sevkiyat boşaltılırken teslimat esnasında 1 adet uld’den düştü” notunun bulunduğunu, emtianın tam zayi olduğunu, tespit edilen hasar bedeli olan 9.734-USD’nin 24/05/2017 tarihinde dava dışı sigortalıya ödendiğini ve TTK’nın 1472 maddesi uyarınca alacağa halef olduklarını, hasarın … tarafından davalıya 13.03.2017 tarihinde bildirildiğini belirterek, 9.734-USD tazminatın ödeme tarihi olan 24/05/2017 tarihinden itibaren faiz işletilerek davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davanın TTK’nın 855/3 maddesi gereğince zamanaşımına uğradığını, hasarın taşımadan ötürü meydana gelmediğini, Varşova Konvansiyonunun 18. maddesi uyarınca taşıyıcının sadece taşıma esnasında meydana gelen zararda sorumlu olacağını, oysa emtianın hangi aşamada hasarlandığının anlaşılamadığını, tek taraflı tanzim olunan hasar tespit raporuna dayanarak müvekkiline kusur atfedilemeyeceğini, hasarın TTK’nın 900 ve Varşova Konvansiyonunun 26. maddesine uygun olarak süresinde ihbar edilmediğini, davacının tazminat isteme hakkı bulunduğu kabul edilse dahi müvekkilinin sorumluluğunun sınırlı olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; hasara uğrayan emtianın 08/03/2017 günü İstanbul-Doha/Qatar … numaralı … ile toplamda 23 kap olmak üzere 21.340 kg olarak taşımaya alındığı, kaplardan birinin boşaltma esnasında düşürülerek hasara uğratıldığı, her iki devletin de Montreal Konvansiyonuna taraf oldukları, Konvansiyonun 35. maddesi uyarınca yükün varma yerine ulaşmasından itibaren 2 yıllık zaman aşımı süresi öngörülmüş olup, davalının zamanaşımı def’inin yerinde olmadığı, davacının sigortalısına 24/05/2017 tarihinde 9.734-USD ödeme yaptığı, emtia nakliyat sigorta poliçesi incelendiğinde; sigorta ettirenin …, sigortalının … firması olduğu, emtianın 07/03/2017 tarihinden itibaren İstanbul-Doha havayolu taşımasında taşınacak 229.470,96 USD bedelli 21.340 kg miktarlı tanımlı ürünler olduğu,havayolu taşımacılığı esnasında meydana gelen zararların da poliçe teminatı kapsamında olduğu, Montreal Konvansiyonu’nun 18. maddesi uyarınca kargonun hasara uğraması durumunda havayolu ile taşıma kargosunda kargoya konu emtianın taşıyıcı sorumluluğu altında bulunduğu, taşıma sürecinde düzenlenen kargo hasar raporu içeriği uyarınca da hava taşıma sahasında iken boşaltma süreci esnasında zararın meydana geldiği ve davalı hava taşımacısının sorumluluk alanında kaldığı, aynı Konvansiyonun 22. maddesinde de sorumluluk sınırı belirlenmiş olup, taşıyıcının sorumluluğunun hasar gören kargonun beher kg başına 19 SDR ile sınırlı olduğu, 970,09 kg yük hasarı bulunduğu, bu hasarın 19 SDR ile çarpım neticesinde sorumluluk üst sınırının 18.431,73- SDR olduğu, dolayısıyla davacının yaptığı ödemenin bu miktarın altında kaldığından tamamının rücu edilebileceği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı vekili; zamanaşımı bakımından uygulanması gereken TTK’nın 855/3 maddesinde öngörülen 3 aylık zamanaşımı süresinin dolmuş olduğunu, bu nedenle mahkemece aksi yönde verilen kararın hatalı olduğunu, hasarın taşıma sırasında meydana gelmediğini, emtianın hasarsız olarak alıcısına teslim edildiğini, somut olayda hasarın hangi aşamada oluştuğunun net olarak açıklanmadığını, tek taraflı olarak düzenlenmiş evrak üzerinden inceleme yapılarak müvekkiline kusur atfedilmesinin mümkün olmadığını, davanın süresinde taşıyana ihbar edilmemesi nedeniyle müvekkili aleyhine dava açılamayacağını belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, hava yolu ile taşıma sözleşmesi kapsamında taşınan emtianın kısmen hasara uğraması nedeniyle sigortalıya ödenmiş olan hasar bedelinin rücuen tahsili istemine ilişkindir. Davaya konu taşıma Türkiye-Katar arasında gerçekleştirilmiş olup her iki devletin taraf olduğu uyuşmazlığa Montreal Konvansiyonu hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Sigorta hukukundan kaynaklanan halefiyet ve rücu konularında ise 6102 sayılı TTK hükümleri esas alınacaktır. TTK.’nın 1472. maddesi uyarınca; sigortacının, sigortalısının haklarına halefiyet hakkının gerçekleşebilmesi için sigortacının hukuken geçerli bir sigorta poliçesi teminatı kapsamında sigortacısına tazminat ödemiş olması ve sigortalının zarar sorumlusuna karşı dava hakkına sahip olması gerekir. Sigortacı; ancak, sigortalısının meydana gelen zarardan dolayı üçüncü kişilere karşı dava hakkı varsa bu hakka ödediği bedel oranında halef olacaktır. Somut olayda; davacının emtia nakliyat sigorta poliçesiyle sigortaladığı sigortalı … firmasına ait emtianın Türkiye’den Doha/Katar’a taşınmasında davalının taşıyıcı olduğu, taşıma konusu bir kap 970,09 kg emtianın varış yerinde boşaltma sırasında düşürülmek suretiyle 10.03.2017 tarihinde hasara uğradığı, hasarın aynı tarihli hasar tespit raporu ile tutanak altına alındığı, hasarın taşıtan … tarafından 13.03.2017 tarihinde davalıya ihbar edildiği, davacı sigorta şirketi tarafından yaptırılan ekspertiz sonucu tespit edilen 9.734-USD hasar bedelinin 24.05.2017 tarihinde sigortalısına ödendiği, işbu davanın ise 20.12.2017 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Davalı tarafça yasal süresinde zamanaşımı defi ileri sürülmüştür. Uygulanması gereken Montreal Konvansiyonunun 35/1. maddesine göre, “Eğer varma yerine ulaşma tarihinden veya uçağın varması gereken ya da taşımanın sonlandığı tarihten itibaren iki yıl içerisinde dava açılmazsa tazminat hakkı düşer”. Bu kapsamda 10.03.2017 varma tarihinden itibaren 2 yıllık süre içerisinde dava açılmış olmakla, davalı vekilinin zamanaşımı defi yerinde değildir. Montreal Konvansiyonunun 31. maddesi hükmüne göre; yük hasarı halinde, hasarın öğrenilmesinden sonra derhal ve en geç tesellüm tarihinden itibaren on dört gün içinde taşıyıcıya ihbar edilmesi gerekmekte olup, aksi halde taşıyıcıya karşı dava açılması mümkün değildir. Somut olayda ise hasar 10.03.2017 tarihinde tespit edilmiş olup, taşıtan tarafından 13.03.2017 tarihinde süresinde davalıya hasar ihbarı yapılmıştır. Bu nedenle davalı vekilinin hasarın süresinde ihbar edilmediği yönündeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Montreal Konvansiyonunun 18/1. maddesine göre; taşıyıcı, yükün mahvolması, zıyaı veya hasarı halinde maruz kalınan zararlardan dolayı, sadece zararı doğuran olayın hava yoluyla taşıma esnasında gerçekleşmesi şartıyla sorumludur. Konvansiyonun 22. maddesine göre ise; yük taşımasında, yükün mahvolması, zıyaı, hasarı veya gecikme halinde taşıyıcının sorumluluğu, gönderen tarafından yükün taşıyıcıya teslim edildiği esnada, gerekirse ek bir ücret ödenerek, yükün varış yerinde tesellümünde menfaati bulunduğuna dair özel bir bildirim yapılmadığı takdirde, hasar tarihi itibariyle kilogram başına 19 Özel Çekme Hakkı tutarıyla sınırlıdır. Böyle bir bildirimin yapıldığı hallerde, söz konusu tutarın gönderenin varış yerinde yükü tesellümünden elde edeceği hakiki menfaati aştığını ispatlamadığı müddetçe, taşıyıcı, bildirilen tutarı geçmeyecek bir miktarı ödemekle sorumlu olacaktır. Bu kapsamda somut olayda davacının sigortalısına ait emtianın boşaltma sırasında düşerek hasara uğraması nedeniyle oluşan zarardan, davalı taşıyıcı sorumludur. Boşaltma işlemi taşıma sürecine dahil olup hasarın da bu sırada oluştuğu hasar raporu ile tespit edilmesine göre, davalı vekilinin hasarın taşıma sırasında meydana gelmediği yönündeki istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir. Davalının sorumluluğu sınırlı olup, tespit edilen hasar bedelinin sorumluluk sınırı altında olduğu da anlaşılmasına göre, mahkemece davalının sorumluluğuna hükmedilerek davanın kabulüne karar verilmesinde de bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle istinaf nedenleri yerinde olmayan davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 2.559,97-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 640-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.919,97‬‬-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,Davacı tarafından yapılan 60-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.15/09/2022