Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/961 E. 2021/1066 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/961
KARAR NO: 2021/1066
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/04/2018
NUMARASI: 2018/295 Esas 2018/335 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/07/2021
Husumet ve dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, davalı …’un 2005 yılında kurulan dava dışı … Ltd. Şti.’nin müvekili ile birlikte ortağı olduğunu, davalı …’un, dava dışı bu şirketteki müdür görevi devam ederken aynı maksat ve mevzuda aynı adreste tek ortaklı davalı şirketi kurduğunu, davalı … tarafından İst. 22. ATM’nin 2014/53 sayılı dosyası ile dava dışı … Ltd. Şti.’nin feshine ilişkin bir dava açıldığını, …’un ortağı vc müdürü olduğu diğer şirketlerin geçmişten bugüne gelen itibar ve müşterileri ile ticari faaliyetlerine davalı … Ltd. Şti yoluyla devam ettiğini, bu durumun müvekkili aleyhine haksız kazanç vc rekabet oluştuğunu ileri sürerek haksız rekabetin tespiti ile menine, belirsiz alacak davası hükümlerine göre 1.000-TL tazminatın ticari faiziyle davalılardan müteselsilen tahsiline davalının her iki şirket müdürlüğünden azline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacı …’un, …’un eski eşi olduğunu, İran yasalarına göre boşandıklarını, aralarında boşanmadan ve geçimsizlikten kaynaklanan anlaşmazlığın ve husumetin bulunduğunu, dava dışı şirketin 2005 yılında kurulduğunu ve şirket hısselerinin %99.5 payının …’a, % 0.5 payının davacıya ait olduğunu, taraflar arasındaki anlaşmazlık ve husumet nedeniyle şirketin yürümediğini, bu nedenle de işbu şirketin feshi ve tasfiyesi için İst. 22. ATMnin 2014/53 sayılı dosyası ile dava açıldığını ve davanın halen derdest olduğunu, akabinde müvekkili … tarafından diğer müvekkili … Ltd. Şti.’nin kurulduğunu, davacının haksız rekabetten kaynaklanan herhangi bir zararının mevcut olmadığını, ticari defterlerin incelenmesi sonucunda da bunun anlaşılabileceğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacının TTK ‘nun geçici 7.maddesi gereği terkin edilen şirketin ortağı olduğu, diğer ortağın iznini almadan, iştigal sahası aynı olan davalı şirketi kurduğu, şirket müdürünün rekabet yasağını ihlali halinde TTK m.553 madde uyarınca şirket tüzel kişiliği tarafından dava açılacağı, şirket ortağı tarafından zararın şirketeverilmesi talepli dava açılabileceği, davacının zararı kendi adına talep ettiği, şirket adına talep etmediği, davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığı, doğan tazminatın şirkete verilmesinin talep edilebileceği, davacının bu yönde talebinin bulunmadığı, davacı yanca ayrıca davalı müdür …’un müdürlük görevinden azline karar verilmesi talep edilmiş ise de şirketin 07.07.2014 tarihinde sicilden re’sen terkin edildiği, davacının ortağı olmadığı, davalı şirket yönünden müdürün azlini isteyemeyeceği, haksız rekabet sebebiyle sorumluluk – tazminat davası yönünden husumet sebebiyle ve davalı …’un dava dışı şirket … Ltd.Şti müdürlüğünden azli istemi yönünden şirket tüzel kişiliğinin terkin edilmesi sebebiyle dava şartı bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, haksız rekabetin açık seçik ortada olduğunu, haksızlıktan zarar gören tek kişinin davacı müvekkilinin dava açma ehliyetinin olduğunu, davalının yeni kurduğu şirket ile tek başına kazanç elde etmek istediğini, ortağı kasten zarara uğrattığını, şirketin %99 ortağı müdürü ve şirket hükmi şahsiyetini temsil eden olarak haksız rekabete dayalı dava açmayacağının belli olduğunu, bu halde hem davalı hem davacı ve haksız rekabet yapan hem de haksız rekabetten zarar gören aynı kişi olacağını, bu durumun açıkça hukuka aykırı olduğunu belirterek usul ve kanuna aykırı kararın kaldırılarak yeniden esas hakkında talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; haksız rekabetin tespiti, meni, haksız rekabet ile rekabet yasağına aykırılık nedeniyle tazminat ve davalının müdürlük görevinden azli istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince 21/03/2017 tarihli 2014/1698-2017/199 E.K. Sayılı kararı ile; “… Davanın taleplere göre husumet yönünden reddine” dair verilen karara karşı yapılan istinaf başvurusu sonucunda Dairemiz’in 01/03/2018 tarihli 2018/14 E. 2018/176 K. Sayılı kararıyla, “…6545 sayılı kanun ile 5235 sayılı kanun 5. Maddesi gereği şirket organ azline ilişkin davaların Ticaret Mahkemelerince yargılamanın tüm safhalarının heyet halinde görülmesi gerektiği ve davanın İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi Heyeti tarafından görülerek sonuçlandırılması gerektiği, yargılama safhaları tek hakim eliyle yürütülerek sonuçlandırıldığı,” gerekçesi ile HMK 353-(1)a-3 gereği esası incelenmeksizin hükmün kaldırılmasına karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın haksız rekabete ilişkin davanın husumet nedeniyle, davalının müdürlük görevinden azline ilişkin talep bakımından ise şirket tüzel kişiliğinin ticaret sicilinden terkin edilmesi nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir. İstinaf yoluyla Dairemize gelen uyuşmazlık, şirket ortağı olan davacının, diğer şirket ortağı davalının haksız rekabet ve rekabet yasağına aykırılık teşkil ettiği ileri sürülen davranışı nedeniyle açtığı davada aktif dava ehliyeti bulunup bulunmadığı, davalı …’un müdürlük görevinden azli koşullarının oluşup oluşmadığı hususundadır. 6102 sayılı TTK’nun 626/2.maddesine göre ”Şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemiş veya diğer tüm ortaklar yazılı olarak izin vermemişse, müdürler şirketle rekabet oluşturan bir faaliyette bulunamazlar. Şirket sözleşmesi ortakların onayı yerine ortaklar genel kurulunun onay kararını öngörebilir.” Bu izinler alınmış olmadıkça müdürlerin şirketin uğraştığı ticaret dalında ne kendi adına ne de başkası hesabına iş görmesi ve aynı ticaret dalında başka bir şirkette sorumluluğu sınırlandırılmamış ortak olarak katılması mümkün değildir. Ne var ki; 6102 sayılı TTK’nın 626/2. maddesi uyarınca açılan davalar ancak şirket tarafından rekabet yasağına aykırı hareket eden yönetici ve ortaklar aleyhine açılabilir. Davacı, … Limited Şirketinin ortağı olup, kendi adına TTK’nın 626 maddesi uyarınca dava açamaz. (Yargıtay 11. HD. 13/04/2017 T. 2016/7578 E. 2017/2119 K.) Diğer yandan, TTK m. 56/1’de haksız rekabetten kaynaklanan davaları, müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kişilerin açabileceği düzenlenmiştir. Somut olayda; davalının benzer unvanla kurduğu yeni şirketle ticari faaliyetlerine devam etmesinin rekabet etmeme yükümlülüğüne aykırı olduğu ve haksız rekabet teşkil ettiği ileri sürülmüş olup tüzel kişilerde doğrudan zarara uğraması söz konusu olmayan ortakların ve yönetim kurulu üyelerinin şahsen dava açma hakları bulunmamaktadır. Bu durumda davacı haksız rekabete dayalı olarak açılan bu davada aktif dava ehliyetine sahip değildir. Bu nedenle mahkemece bu talepler yönünden davacının aktif daha ehliyeti bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Bunun dışında sicilden terkin edilen şirketlerin yeniden ihyası mümkün olduğundan, … Ltd. Şti’nin ticaret sicilinden terkin edilmesi nedeniyle müdürlükten azil talebinin reddine karar verilmesi hatalı olmuş ise de, davalı …’un … Ltd. Şti’ndeki müdürlük görevinin 04/01/2020 tarihinde sona erdiği anlaşıldığından bu talep bakımından davanın istinaf aşamasında konusuz kaldığı kabul edilmelidir. O halde ilk derece mahkemesince açıklanan bu hususlar dikkate alınarak, azil talebi bakımından davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ise de, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına, haksız rekabetin tespiti, meni, haksız rekabet ve rekabet yasağına aykırılık nedeniyle tazminat talebi ve davalının davalı şirketteki müdürlük görevinden azli talebi bakımından davacının aktif dava ehliyeti bulunmaması nedeniyle reddine, davalının …Ltd. Şti’nin müdürlük görevinden azli talebi bakımından karar verilmesine yer olmadığına yönelik aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/295 Esas-2018/335 Karar sayılı ve 26/04/2018 tarihli kararın HMK.’nun 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA; “Haksız rekabetin tespiti, meni, haksız rekabet ve rekabet yasağına aykırılık nedeniyle tazminat talebi ve davalının davalı şirketteki müdürlük görevinden azli talebi bakımından davacının aktif dava ehliyeti bulunmaması nedeniyle reddine, Davalının … Ltd. Şti’nin müdürlük görevinden azli talebi bakımından karar verilmesine yer olmadığına” İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gerekli 59,30-TL harçtan; davacı tarafından peşin yatırılan 25,20-TL harcın mahsubu ile bakiye 34,10- TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davacı tarafça yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, Davalılar tarafından yapılan 70-TL posta masrafının davacıdan alınarak davalılara verilmesine, Davalılar lehine takdir olunan 2.180-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,” İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 44,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.01/07/2021