Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/96 E. 2021/222 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/96
KARAR NO : 2021/222
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/07/2018
NUMARASI : 2017/239 Esas – 2018/751 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/02/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacılar vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacılar vekili; müvekkilinin davalının acentesiyken acentelik sözleşmesinin feshederek davalı ile arasındaki hukuki ve ticari ilişkiyi bitirdiğini, bunun üzerine acentelik sözleşmesi uyarınca davalıya verilen 95.000-TL bedelli teminat senedinin davalı tarafından icra takibine konulduğunu, müvekkillerinin bu senedi 2012 yılında boş olarak imzaladığını, davacı ile davalı arasında senede temel teşkil eden acentelik ilişkisi dışında ticari bir ilişki bulunmadığını belirterek, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takibi ile dayanak bononun iptaline, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; müvekkili ile davacı … arasında 22.03.2012 tarihli acentelik sözleşmesi imzalandığını, davacı …’in 10.0.2017 tarihli ihtarnameyle sözleşmeyi feshettiğini, müvekkilinin yükümlülüklerini yerine getirmesine rağmen davacının devamlı suistimallerde bulunduğunu, bu kapsamda yapılan kasa sayımında davalının 42.039,14-TL kasa açığı tespit edildiğini, davalının müvekkilinin ünvanını kullanarak aldığı … pos cihazı ile müşterilerden toplam 112.835TL tahsilat yaptığının belirlendiğini, yine davalı birimin kullandığı araç tamir giderleri, doğal gaz ve su faturaları ile acente personelinin maaşlarının davalı tarafından ödenmemesi nedeniyle müvekkili tarafından ödendiğini, davalının hakediş faturalarına ilişkin olarak 23.360,46 TL sorumluluğunun bulunduğunu, davacının bu tespitler sonucu oluşan kasa açığı ve zarar karşılığı müvekkiline 02.02.2017 keşide tarihli ve 95.000-TL bedelli iki senet verdiğini, sözleşmenin 22.03.2012 olan imza tarihi ile senetlerin keşide tarihinin birbiri ile ilgisi olmayıp senetlerin düzenleme tarihinin acente kasasında yapılan inceleme ve teftiş tarihlerine denk geldiğini, dolayısıyla bu senetlerin davacı tarafından kasa açığı ve müvekkilinin acente adına ödemek zorunda kaldığı ödeme kalemlerinin toplamı için verildiğini, dava açıldıktan sonra davacı … tarafından müvekkiline 112.835-TL ödeme yapıldığını, bu durumun davacının borcunu kabul ettiği anlamına geldiğini belirterek, davanın reddi ile davacılar aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; taraflar arasında 22.03.2012 tarihinde imzalanan acentelik sözleşmesinin teminat başlıklı 39. maddesine göre, acentenin … Kargo’ya 95,000-TL bedelli bir teminat senedi vereceğinin belirtildiği, dava konusu olan senedin ise bahsedilen senet olmadığı, davalı tarafın bu hususu kabul etmediği, senette teminat senedi olduğuna dair bir ifade geçmediği, sözleşmede de dava konusu senede bir atıf yapılmamış olduğu, davacı tarafın senedin teminat senedi olduğuna dair başkaca yazılı bir delil de sunulmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: İstinaf yoluna başvuran davacılar vekili; taraflar arasında imzalanan sözleşme gereğince davacı …’in keşidecisi, … kefili olduğu 95.000-TL bedelli bononun keşide ve vade tarihi boş olarak davalıya verildiğini, ancak davalının kefaleti kabul etmemesi nedeniyle bu kez …’in kefil olduğu senedin düzenlenerek verildiğini, ancak davalının türlü bahanelerle ilk senedi iade etmediğini, davalının hakediş ödemesi yapmaması nedeniyle sözleşmenin müvekkili tarafından 10.01.2017 tarihinde feshedildiğini, bunun üzerine davalının elinde bulunan senetleri düzenleme ve vade tarihlerini sonradan doldurarak takibe koyduğunu, senetler doğru kabul edilse dahi davalı tarafın iddia ettiği borç 112.835-TL ve 42.039,14 TL olmasına rağmen senetlerin neden 95.000-TL üzerinden imzalandığını davalının açıklaması gerektiğini, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına dayanak senet üzerinde müvekkili tarafından yaptırılan inceleme sonucunda yazı ve imzaların inceleme tarihi olan 18.10.2018 tarihinden 2 yıldan daha eski bir zaman diliminde yazıldığının tespit edildiğini, eski senedin icra dosya borcunun haricen tahsili ile taraflarınca teslim alındığını, dava konusu senet ise icra kasasında olduğundan inceletilemediğini, bu durumda takibe konu senet üzerinde de bilirkişi incelemesi yaptırılarak yazı yaşının tespitini istediklerini belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; acentelik sözleşmesi kapsamında teminat olarak verilen bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Kambiyo senedi niteliğinde olan bono, düzenlenmesine esas teşkil eden temel ilişkiden bağımsız, karşı edimin ödenmesi şartına bağlanamayan, kayıtsız şartsız bir bedelin ödenmesi taahüdünü içeren mücerret (soyut) bir borç ilişkisini ifade etmektedir. Menfi tespit davasında kural olarak; hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü kıymetli evrakta hak iddia eden davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. Ancak, borçlu bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş; ancak, bu hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüşse bu kez, hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düşmektedir. Zira davacı borçlu senedin bir hukuki ilişkiye dayanmadığını değil, başka bir hukuki ilişkiye dayandığını ileri sürmekte, temelde bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmektedir. Kambiyo senedinin teminat senedi olarak verildiğini iddia eden taraf, bu hususu alacağın miktarına göre yazılı belge ile ispatlamalıdır. Somut olayda; taraflar arasında 22.03.2012 tarihinde acentelik sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin 39. maddesinde acentenin, sözleşmenin teminatı olarak 95.000-TL tutarlı ve sözleşmenin ilk takvim yılının son günü vadeli teminat bonosu vereceğinin hüküm altına alındığı, acentelik sözleşmesinin davacı tarafından 10.01.2017 tarihli ihtarname ile feshedildiği, fesih sonrasında davacının 42.039,14 TL kasa açığının ve müşteriden tahsil edilen 112.835-TL bedelin davalı hesaplarına intikal ettirmediğinin tespit edildiği, ayrıca davacı acentenin ödemesi gereken su ve doğal gaz faturaları ile araç tamir masrafı ile araç trafik cezasının da davalı tarafından ödenmiş olduğu, davacı tarafından davalı hesabına yansıtılmayan 112.835-TL’nin ise dava tarihi sonrasında 24.03.2017 tarihinde davacı tarafından davalıya ödenmiş olduğu anlaşılmaktadır.Davalı vekili, dava konusu bononun; davacı acentenin sözleşmeye aykırı ve usulsüz işlemleri nedeniyle oluşan zararlar, kasa açığı, acente tarafından ödenmesi gerekip de ödenmeyen ve müvekkilince ödenmek zorunda kalınan fatura ve araç tamir masrafları ile acente personeli maaş ödemeleri, araç trafik cezası bedelleri ve acenteye ödenen hak edişler karşılığı acentenin komisyon faturası düzenlememesi nedeniyle müvekkiline yansıyan mali külfetler karşılığında davacılar tarafından düzenlenerek verildiğini savunmuş; bu kapsamda oluşan zarar kalemlerine ilişkin olarak da deliller sunulmuştur. Ancak mahkemece bu hususta bir inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır. Öte yandan aynı sözleşme kapsamında davacı tarafından davalıya verilen diğer bonoya ilişkin olarak da İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/239 esas sayılı dosyasında açılan davada ilk derece mahkemesince davanın reddine ilişkin olarak verilen hüküm, İstanbul BAM 13. Hukuk Dairesinin 2018/977 esas, 2019/25 karar sayılı ilamıyla kaldırılmış olup, tarafları ve dava konusu bakımından davalar arasında bağlantı bulunduğu gibi, davalı tarafından bono bedeli olarak ileri sürülen zarar kalemleri de aynı olmakla, usul ekonomisi gereği davaların birleştirilerek görülmesi de zorunludur. Açıklanan nedenlerle; uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın kaldırılarak dava yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/239 Esas- 2018/751 Karar sayılı 12/07/2018 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE”İstinaf yoluna başvuran davacılar tarafça yatırılan toplam 35,90-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendilerine iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda H.M.K.’nın 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 18/02/2021