Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/952 E. 2021/1112 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/952
KARAR NO: 2021/1112
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/10/2018
NUMARASI: 2016/307 Esas 2018/1036 Karar
DAVA: Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/07/2021
Davanın kısmen kabulüne dair hükmün davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, davacı firmanın davalı banka ile üye iş yeri sözleşmesi imzaladığını ve Kurtuluş İstanbul şubesinde USD hesabı üzerinden çalışmaya başladığını, çalışılan üç ay içerisinde yaklaşık 700.000-USD tutarında işlemin sorunsuz bir şekilde gerçekleştirildiğini, davalı banka tarafından müvekkili firmanın bu hesabı üzerine hiçbir gerekçe belirtilmeden ve tamamen kanuna aykırı bir şekilde bloke konduğunu, bankaya ihtarname gönderilmesine rağmen bir sonuç alınamadığını, davalı Bankanın pos cihazı ile vekili bulunduğu firmanın yaptığı tüm işlemlerin şifreli ve faturalı olduğunu, hiçbir işlemin şüpheli ya da hukuka aykırı bir unsur taşımadığını, 700.000-USD tutarındaki işlemlerin olduğu müşteri portföyü ile blokenin konduğu işlemlere ait müşteri portföyünün aynı olduğunu, firmanın, hesabına hukuka aykırı bir şekilde bloke konmasından dolayı maddi sıkıntıya düşüldüğünü, iş bağlantıları yapamadığını, çalışanların maaş ödemelerinde dahi bu bloke işlemi nedeniyle sorunlar meydana geldiğini, ayrıca 09.02.2016 tarihinde … (…) tarafından 6.000-USD tutarında gönderilen havaleye de hukuksuz bir şekilde bloke uygulandığını, bankanın bu şekilde hukuka aykırı bloke işleminden dolayı davacı firmanın büyük maddi zarara uğradığını ileri sürerek haksız şekilde konulan blokenin kaldırılmasına, zararın tazmini bakımından 1.000-TL’nin ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yapılan bloke işlemi nedeniyle müvekkilinin iş yaptığı şirketler nezdinde ve çevresinde büyük bir itibar kaybı da söz konusu olduğundan davalıdan 20.000-TL manevi tazminatın ticari faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkili ile davacı şirket arasında 24.11.2015 tarihinde üye işyeri sözleşmesi imzalandığını, 27.11.2015 tarihinde POS çalışmasına başlandığını, ancak davacının sözleşmenin 6. Maddesi 9. Paragrafına aykırı olarak riskli işlemler yaptığı tespit edildiğinden davacı şirket ile POS çalışmalarını durdurduklarını, riskli işlemler nedeniyle davacıya ait 50.583.33-USD’ye 08.02.2016 tarihinde sözleşmenin 6. Maddesi 10. ve 12. Paragrafı uyarınca işlem tarihinden itibaren 180 gün süreyle blokaj konulduğunu, davacının iddia ettiği 6.000-USD’nin ise davacının talebi üzerine kendisine ödendiğini, davanın bu miktar için konusuz kaldığını, davacının basiretli tacir olarak imzaladığı sözleşmedeki hükümlerle bağlı olduğunu, bu nedenle davacının müvekkile açtığı davanın hiçbir hukuki dayanağının bulunmadığını, müvekkili banka tarafından yapılan uygulamanın sözleşme hükümlerine uygun olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşme ve Chargeback kuralları gereği, davacının POS cizahından şüpheli olarak nitelendirilebilecek aynı kart numaralarıyla pepeşe işlem yapılması, arka … parçalı tutarlı ödeme, slip bölme işlemi yapılması sebebiyle davalı bankanın blokesinin haklı sebebe dayandığı, ancak sözleşme ve chargeback kuralları gereği 120 günü aşan nitelikte bloke konulduğu, bu uygulamanın chargeback kuralları ve bankacılık uygulamalarına aykırı olduğu, davalının blokeyi kaldırdığı tarih 08/08/2016 itibarıyla 120 günü aşkın bir bloke sözkonusu olduğundan banka blokeyi süresinde kaldırmamakla kusurlu olduğu, ancak dava devam ederken bloke kalktığı için dava konusuz kaldığı, davacının blokenin 120 günü aşmasından dolayı 1.701,15-TL faiz kaybı bulunduğu, davacının 1.000-TL maddi tazminat talep ettiği, blokenin uzun sürmesi ve 120 günü aşmasında şüpheli işlemlerden dolayı davacının kusurlu olması nedeniyle manevi tazminat koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle, davacının 56.583,33-usd blokenin kaldırılması talebi yargılama sırasında kaldırıldığından konusuz kaldığından bu talep bakımından karar verilmesine yer olmadığına, taleple bağlı kalınarak davacının 1.000-TL maddi tazminat talebinin kabulüne, davacının manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili; her üç bilirkişi raporunda da müvekkili banka tarafından konulan blokenin haklı nedene dayandığının tespit edildiğini, kök ve ek rapordaki süre ile ilgili çelişkinin giderilmesi için yeni bilirkişi raporu alındığını ve bu raporda da 180 günlük sürenin yerinde olduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin uyguladığı blokenin taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine de uygun olduğunu, 180 günlük sürenin sözleşmede de yer aldığını, sözleşme hükümlerinin tacir olan davacı ile birlikte düzenlendiğini, genel işlem koşulu niteliğinde olmadığını, davanın konusuz kalmasına rağmen müvekkili banka aleyhine vekalet ücreti ve yargı giderlerine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davanın açıldığı tarih itibariyle müvekkili bankanın haklı olması nedeniyle yargılama giderleri ve vekalet ücretinden davacının sorumlu tutulması gerektiğini ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, Pos üye işyeri sözleşmesi nedeniyle haksız olarak konulan blokenin kaldırılması, haksız olarak konulan bloke nedeniyle maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir. Davacı şirket ile davalı banka arasında 24/11/2015 tarihinde Üye İşyeri Sözleşmesi imzalanmıştır. Sözleşmenin 6.1 Maddesinin 9. Fıkrası; “Üyenin aynı işyerinde yaptığı tüm mal ve hizmet alımları için tek bir satış belgesi düzenlenmesi esas olup, hangi nedenle olursa olsun buna aykırı olarak, aynı kartla aynı gün ye aynı yerde, kısa aralıklarla birden fazla satış yapılmış gibi gösterilerek, onay kodu alınmış olarak, Provizyon limiti altında olduğu taktirde onay alınmaksızın birden çok satış belgesi düzenlenmesi halinde, yapılacak işleme provizyon verilmesi, kartı ihraç eden kuruluşça POS ve/veya yazar kasa Pos aracılığı ile reddedildiği (onay verilmediği) halde üye işyerinin provizyon tutarını daha alt tutar ya da tutarlara indirerek onay alınıncaya kadar işlemini sürdürmesi ve sonunda onay alması halinde; üyenin bu işlemlere ayrıca yazılı olarak muvafakat ettiğini, işlem yapan kartı ihraç eden kuruluşa (Bankaya) bildirmesine kadar Banka’nın üye işyerine ödeme yapmama yetkisine sahip olduğunu üye işyeri gayrı kabili rücu olarak kabul ve taahhüt eder. Üye işyeri ile üyenin birlikte hareket ettiğinin banka tarafından tespiti halinde banka üyenin muvafakatına rağmen ödeme yapmama yetkisine sahiptir. Bu gibi hallerde satış belgesi tutarının üzerinde üye işyerinin bir alacak hakkı sahibi olması ve bu tutarlar üzerinde tasarruf edebilmesi için hesabına alacak kaydedilmesi ancak üyenin yazılı onayı ile mümkün olabilecek, bu süre satış belgesindeki bilgilerin bankaya ulaşmasından itibaren l80 günü aşmayacaktır. Üye işyeri iş bu 180 günlük müddet boyunca, bir başka deyişle, tutarların üye işyerinin hesabına alacak kaydedilmesine kadar geçecek müddet boyunca, Bankadan bu tutarların nemalandırılması/faizlendirilmesi ile ilgili olarak hiç bir talebinin bulunmayacağını, bu tutarların Bankanın iş bu sözleşme hükümleri uyarınca mevcut olan rehin hakkına istinaden bankaya rehinli olacağını ve iş bu rehine dayalı olarak bloke edileceğini ve iş bu tutarlar üzerinde hiçbir şekilde tasarrufta bulunamayacağını kabul, beyan ve taahhüt eder.” şeklindedir. Davalı banka tarafından, riskli işlemler nedeniyle davacının hesabında bulunan 50.583,33-usd’ye 08/02/2016 tarihinde, 6.000-usd’ye ise 09/02/2016 tarihinde 180 gün süre ile bloke konulmuştur. Davacının hesapları üzerine konulan bloke yargılama sırasında kaldırıldığından dava konusuz kalmıştır. HMK 331(1) gereği davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmeyen hallerde yargı gideri dava tarihindeki haklılık durumuna göre takdir edilir. Dosyada mevcut bilirkişi raporlarına göre davacının POS cizahından şüpheli olarak nitelendirilebilecek aynı kart numaralarıyla pepeşe işlem yapılması, arka … parçalı tutarlı ödeme, slip bölme işlemi yapılması sebebiyle davalı banka tarafından yapılan bloke işleminin bankacılık uygulamalarına uygun olduğu belirlenmiştir.Bu husus mahkemenin de kabulündedir. 27/02/2017 tarihli bilirkişi raporunda bloke süresinin 180 gün yerine 120 gün uygulanması gerektiği belirtilmişken, son bilirkişi raporunda bankaca yapılan işlemin ve uygulanan blokaj süresinin doğru olduğu bildirilmiştir. Buna karşılık uygulanması gereken blokaj süresi, ister 120 gün ister 180 gün uygulansın her iki halde de blokaj süresi davanın açıldığı tarihten sonra sona ermektedir. Bu durumda davanın bloke süresi henüz dolmadan, süresinden önce açıldığı anlaşılmakla davanın açıldığı tarihte bloke işleminin haklı ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılmaktadır. Bu durumda mahkemece konusuz kalan bu talep yönünden davalı yararına vekalet ücretine ve yargılama giderine hükmedilmesi gerekirken bu yönden davacı lehine hüküm tesisi hatalı olmuştur. Öte yandan mahkemece tazminine karar verilen maddi zarar 09/06/2016 – 09/08/2016 tarihleri arasındaki dönem için hesaplanmış olup, davanın açıldığı tarihte henüz gerçekleşmeyen bu zarar için maddi tazminata hükmedilmesi doğru olmamıştır. Bu itibarla ilk derece mahkemesince açıklanan bu hususlar dikkate alınarak, blokenin kaldırılması talebi yönünden davanın konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, maddi ve manevi tazminat talebi bakımından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ise de, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına yeniden hüküm verilmesine ve bloke bakımından konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, maddi ve manevi tazminat istemlerinin vanın reddine yönelik aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/10/2018 Tarih 2016/307 Esas 2018/1036 Karar sayılı kararın HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davacının 56.583,33-usd blokenin kaldırılması talebi dava devam ederken kaldırıldığından bu talep nedeniyle bir karar verilmesine yer olmadığına, Maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine” İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 59,30-TL harcın, peşin yatırılan 3.143,32-TL harçtan mahsubu ile bakiye 3.084,02‬‬‬-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, Davalı tarafından yapılan 100-TL posta masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Davalı lehine takdir olunan konusuz kalan talep yönünden 4.080-TL, maddi tazminat yönünden 1.000-TL, manevi tazminat yönünden 4.080-TL vekalet ücreti olmak üzere toplam 9.160-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” Davalı tarafından yatırılan 44,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde iadesine, Davacı tarafından yapılan istinaf yargı giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.08/07/2021