Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/933 E. 2021/969 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/933
KARAR NO : 2021/969
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/02/2019
NUMARASI: 2016/1175 Esas-2019/145 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/06/2021
Davanın kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacılar vekili,müvekkillerinin ve davalının dava dışı …. San.ve Tic. Ltd.Şirketinin ortağı olduğunu,şirketin 28.01.2004 tarihinde kurulduğunu,şirkete müvekkillerinin ayrı ayrı % 25 davalı şirket müdürü …’in ise % 50 pay sahibi olduğunu, davalının 26.11.2014 tarihli ortaklar kurulu kararı ile müdür olarak atandığını, söz konusu ortaklar kurulunun müvekkilinin bilgisi dahilinde olmadığını, davalının müvekkillerine bildirimde bulunmaksızın tek başına toplantı yaparak kendisini müdür olarak atadığını, müvekkillerinin imzasını taklit ettiğini, bu hususta savcılığa suç duyurusunda bulunacağını,davalının şirket yönetiminde zaafiyet oluşturduğunun fark edilmesi üzerine, davacılar tarafından Beyoğlu …Noterliğinin 21.09.2016 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesinin davalı-ortak müdüre tebliğ edildiğini, ihtarnamede şirkete ait defterler, muhasebe kayıtları ile banka hesap hareketlerinin gösterildiği belgelerin incelenmek üzere şirket merkezinde hazır edilmesinin , şirket genel gidişatı müdür atanması hususlarının görüşülmesi için genel kurulun toplantıya çağrılmasının talep edildiğini, yaptıkları kısıtlı incelemeler sonucunda davalının şirket yönetiminde zafiyet oluşturduğunu, şirket kaynaklarını şahsi menfaatlerine kullandığını,müvekkilinin bilgisi dışında genel kurul toplantıları yaptığını, yönetici …’in özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır şekilde ihlal ettiğini belirterek ,davalı …’in azline , diğer şirket ortaklarından birisinin veya mahkemece resen seçilecek birinin şirkete kayyum olarak atanmasına, davalının şirket hesaplarından şahsi hesaplarına usulsüz olarak aktardığı paraların ve usulsüz olarak yaptığı harcamaların tespiti ile belirsiz alacak olarak şimdilik 5.000-TL şirket zararının davalıdan tahsili ile dava dışı şirkete verilmesine , davalı üzerine kayıtlı gayrımenkuller üzerine tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili,davanın taraflarının doktor olduğunu,tarafların ortak oldukları şirket adına fatura kesmekte ve bu faturaların karşılığını tahsil edip giderler düşüldükten sonra hisseleri oranında paylaştıklarını, özel sağlık sektöründe prosedürün bu şekilde yürüdüğünü, taraflar arasındaki ortaklığın tam anlamı ile ticari bir işletme olmadığını,müvekkilinin ortak şirketin kuruluşundan bu yana müdür olmasına rağmen ne huzur hakkı adı altında bir bedel ne de bir müdürlük maaşı aldığını, taraflar arasında resmi belgelerde 3 ortak olarak gözükmekte ise de gayri resmi olarak 5 ortak çalışmakta olduğunu ve şirkete gelen varlığı her bir ortak % 20 oranda paylaşmakta olduğunu, şirketin kayıtlarda görünmeyen 2 ortağı daha olduğunu,bunların … ve … olduğunu,dava dışı şirkete fatura kesip hizmet bedeli tahsil eden …. Tic.Ltd.Şti . nin mevcut olduğunu , bu şirketle de farklı biçimde ortaklık söz konusu olduğunu, müvekkilinin dava dışı şirketi sorunsuz olarak iyi niyetli üstün performansı ve şirketin menfaatlerini önde tutarak çalışmaları sayesinde bu noktaya geldiği , davacıların mart 2016 da şirketi tasfiye etmeye veya hisselerini davalıya devretmeye karar verdikten sonra bu anlaşmadan caydıklarını , daha sonra davacıların ….Ltd.Şti.adı altında bir şirket kurduklarını, davacıların rekabet yapmaya başladıklarını, ….Ltd.Şti ‘nin davacıların tutumu ve haksız rekabeti sonucunda gayri faal bir duruma düştüğünü , davacıların tazminat taleplerinin TTK 560 maddesi gereğince zaman aşımına uğradığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece davacıların TTK 553 ve TBK 147 maddesi gereğince dava tarihi itibarı ile davacıların tazminatı gerektiren eylemi öğrendikleri tarih 21.09.2016 olmakla 2 ve 5 yıllık zaman aşımı dolmadığından zaman aşımı defiinin reddi ile davalının şirket müdürü olduğu dönemde fiili olarak bilanço kayıtlarında bulunmayan şirkete ait işletme varlıklarının düzeltilmesi için 6736 Sayılı yasa gereğince işlem yapıldığı, 3.153.962,22-TL değerli fiktif işle dava dışı şirketin fiili olarak bulunmayan varlıklarını ikrar ettiği, davalının bu işlem sırasında münferiden şirketi temsile yetkili müdür olduğu TTK 644/1-a göndermesiyle TTK 553-554 açıklanan yükümlülükleri kusuru ile ihlal ettiğinden davacıların talebi ile bağlı kalınarak 5.000-TL şirket zararının davalıdan tahsili ile dava dışı şirkete ödenmesine ve davalı şirket ortağı ve müdürünün TTK 626 maddesi gereği özen ve bağlılık yükümlülüğünü kusuru ile ihlal ettiğinden müdürlük görevinden azline ve şirket ortaklarından …’ın yönetim kayyımı olarak atanmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı vekili, gayriresmi ortaklar nedeni ile dava dışı şirketin her ay … şirketinden bir fatura tahsil ettikleri, ortakların bir araya gelerek o faturadan masrafları keserek geriye kalan bedelin müdür olan davalı hesabına yatırıldığını ve davalının da şahsi hesabından diğer 5 ortağa hisseleri oranında ödeme yaptığını, uzun yıllar da bu işin bu şekilde olduğunu ve davacıların sesini çıkarmadığını, davalı çalışma alanını değiştirmek isteyince davacıların hemen yeni bir şirket kurup haksız rekabete başladıklarını, bilirkişiler tarafından dava dışı ortakların ve ödeme yapılan sağlık teknisyenlerinin banka kayıtlarının istendiğini ancak bu kayıtların bilirkişiler tarafından layıkı ile incelenmediğini, vergi barışından yararlanan dava dışı şirketin yasal işleminin fiktif işlem olmadığını, şirket ve ortakların ortak menfaati gereği yasal ve doğru bir işlem yapıldığını, şirket kasasında görünen ancak ortaklara davalının hesabından ödenmiş olan , nakdin tasfiyesi amacı ile bu işlemi yapma olanağı yasayla tanınmış bir hak olduğunu,bu işlemde ortakların onayı olduğunu ve ortak karar olduğunu,ayrıca bu işlem fiktif işlem olarak kabul edilse dahi şirkete ne kadar zarar verdiğinin de hesaplanmadığını, davacının taleplerinin olduğu gibi kabul edilmesinin yerinde olmadığını,dava dışı şirketin tarafsız denetçiler tarafından raporu düzenlenerek son 5 yılın gelirinin % 69 oranında ortaklara kar payı, %28-31 aralığındaki miktar vergi vs kalemler için ayrılıp harcandığı ve %1 lik oranda işçilik masrafları olarak harcandığının tespit edildiğini,ayrıca zamanaşımı itirazının hatalı değerlendirildiğini, henüz davaya dönüştürülmemiş bir soruşturma bulunduğunu,zamanaşımı başlangıç süresi için ihtarname tebliğ tarihinin esas alınmasının yerinde olmadığını,ayrıca şirkete kayyım atanmasının da yerinde olmadığını,şirketin 2016 yılından itibaren hiçbir faaliyeti kalmadığını, davacıların şirkete hiçbir katkısı olmadığı gibi tüm masrafların davalı tarafından karşılandığını, davalının şirket yönetiminde bir kusurunun bulunmadığını belirterek kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava ;TTK 644/1 yollaması ile TTK 553 maddesi gereğince yöneticiye karşı açılan tazminat davası ve TTK 626 maddesi gereğince özen ve bağlılık yükümlülüğüne aykırı davranan şirket müdürünün azli ile kayyım atanmasına ilişkindir.Davacılar ile davalılar dava dışı ….San.Ltd Şirketinde 26.01.2004 tarihinde tescil edilen ana sözleşmeye göre , davacılar %25 er davalı %50 pay sahibidir.Ancak dava dışı şirketin davacılar ile davalı dışında gayrı resmi 2 ortağı dahi bulunduğu ve her birinin şirkette % 20 eşit hisseye sahip oldukları taraflar arasında ihtilafsızdır.Dosyada mevcut 30.06.2014 tarihli genel kurul toplantı tutanağına göre 2013 yılı Bilanço ve Gelir tablosu okunmuş müdürler ibra edilmiştir.Yine aynı tarihde davalı 20 sene müddetle şirkete müdür olarak atanmıştır.Davacılar tarafından 10.12.2013 tarihli ortaklar kurulu,16.06.2014 tarihli ve 01.06.2014 tarihli ortaklar kurulu kararlarında imzaların kendileri tarafından atılmadığından bahisle davalı hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına şikayet dilekçesi verilmiş ve soruşturma halen devam etmektedir.Dosyaya alınan bilirkişi raporuna göre ,dava dışı şirketin 6736 Sayılı yasa gereğince 31.12.2015 tarihli bilanço kayıtlarında 3.153.962,22 TL değerli fiktif işlem yapıldığı, şirketin fiili kayıtlarında bulunmayan varlıkları ikrar ettiğinden TTK 553-554açıklanan yükümlülükleri ihlal ettiğinden TTK 554 maddesindeki kusurlu eylemleri sonucu tazminatı gerektirir zararına yol açtığı tesbit edilmiş olup ,hükümde bu tesbite dayalı verilmiştir.Aynı bilirkişi raporunda davacılara 2015 yılı da dahil 378.455- TL ve 165.348-TL ödendiği belirlenmiştir.Dava dışı şirketin 2014 yılı genel kurul tutanağında davalı müdürün ibra edildiği ve bilanço ve gelir tablosunun okunup tasdik edildiği anlaşılmaktadır,Esasen gerçek anlamda ibra,ibra edilen hususlar bakımından müdürler hakkında tazminat davasına engel niteliktedir.Ancak aynı nedenler azil sebepleri olarak ileri sürülebilir. Davacılar tarafından işbu davanın açılmasından sonra davalı hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına şikayet dilekçesi vererek 2013 ve 2014 yıllarındaki ortaklar kurulu kararlarındaki imzanın kendilerine ait olmadığı iddia edilmiştir.Mahkemece ceza soruşturmasında ki tesbitlerin eldeki bu davayı etkileyebileceği değerlendirilmemiştir.Davacılara yapılan ödemelerin şirket veya davalı hesabından hangi nam altında ödeme yapıldığı tespit edilmeden (huzur hakkı, maaş vs) ibra kararları zamanaşımı, başlangıcı,ceza davasının zamanaşımına etkisi üzerinde durulmadan bilirkişi raporuna itibar edilerek davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Davanın tüm tarafları arasında şirket ortaklarının gerçekte beş kişiden oluştuğu hususunda ihtilaf yoktur. Yapılan hesaplamalarda bu ortakların da dikkate alınması gerekmektedir.Ceza soruşturmasında yapılan tesbitler de incelenerek ,alınan ibra kararının açılan davaya etkisi ,ibraların bağlayıcı olup olmadığının da üzerinde durularak,yapıldığı iddia olunan fiktif işlemler nedeniyle şirketin ne gibi bir zarara uğradığı,miktarının ne olduğu doğrultusunda denetime imkan verecek şekilde bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir.Yukarıda yazılı nedenlerle istinaf nedenleri yerinde görülen davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/02/2019 Tarih, 2016/1175 Esas-2019/145 Karar sayılı kararının HMK.’nın 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE”İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 44,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.’nın 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.24/06/2021